Başlangıç Motosikleti

başlangıç motosikleti

Başlangıç motosikleti çok ama çok önemlidir. Hakim olamayacağınız bir motosiklet ile başlarsanız makineye hakim olamaz ve korkarsınız; bu eğitiminizi yavaşlatır hatta engeller. Aynı zamanda kaza riskinizi de arttırır.

Gelelim hangi motorla başlayacağımıza. Öncelikle belirtmek gerekir ki türünden bağımsız olarak (kullanımı daha kolay türler olsa da) başlangıç için doğru motor 125 cc.’lik ya da 250 cc.’liktir.

Birçok kişi bu aşamada: “İyi ama onlar da çok ufak!” diyeceklerdir ki haklıdırlar. Bununla beraber, bilmediğiniz bir kütleyi, hazır olmadığınız bir ağırlığı kullanmaya başlayacağınızı, hatta üzerinde canınızı taşıyacağınızı unutmayınız.

Yüz elli kiloluk bir motor ile üç yüz kiloluk motoru yönlendirmek aynı şey değildir. Yüz elli kiloluk bir motor il üç yüz kiloluk bir motorun altında kalmak aynı şey değildir.

Bu sebeple motoru yatırmak, gazla doğrultmak, kaçış manevrası yapmak, kısacası motora daha kolay hâkim olabilmek için mümkün olduğunca hafif, yani 125′lik ya da 250′lik bir motorla başlamak daha iyidir.

Motosiklet Türleri / Hangi Motorla Başlayayım?

motosiklet tipleri
Türlerine göre motosikletler

Başlangıç Motosikleti
Türüne Göre Avantajlar 

Vespa, şehirler arası uzun yolda

Scooter

Sürüş konforu ve az yakması yönleriyle özellikle kısa mesafeler ve / veya şehir içi kullanımı için uygundur.

Genelde düşük hacimli (50 cc.’gibi) motorlara sahip olmakla birlikte 400 cc. gibi, hatta 650 cc. gibi hacimlere ulaşan skutırlar da vardır.
Başlangıç için pek de doğru bir seçenek değildir. İleride vitesli ve büyük cc bir motosiklet hedefiniz varsa bu türle başlamak sizi zorlayacaktır. Neden derseniz skutır ile motosikletin sürüş dinamikleri ve tarzı farklıdır.

Not: İngilizcede to scout fiili, aceleyle çıkmak, tabanları yağlamak anlamına gelir. Scooter ise bunu gerçekleştiren demektir. Yani aslında skutır, “kaç-kaç” gibi bir anlama gelir. Çabuk, çevik, hızlıca giden, uzaklaşan anlamına gelir. Şehir içi kullanım, günlük hayat pıt oraya pıt buraya gitmek için idealdir.

Çıplak / Naked

Kabaca motorun (güç ünitesinin) kaplanmadığı, bakıldığında motosikletin motorunun görüldüğü sınıf. Her sınıfın özelliklerinden biraz, her modelin kötü taraflarından biraz bulunan sınıf (racing gibi performanslı değildir, touring kadar rahat değildir, enduro kadar dengeli değildir gibi). Buna karşın bu sınıftaki araçlar tüm sınıfların iyi yönlerini de size sunarlar.

Yolu, virajı, rüzgarı hissetmek için iyidir. Yeni başlayanlar rüzgarın etkisiyle sürati daha çok hissederler, yani rüzgarın artması acemiyi korkutur ve tutar, bu açıdan iyidir 🙂

Daha net daha doğrudan ve daha duygu yoğun sürüş yaptırır. Bu yönüyle de başlangıç için iyidir.

KTM Duke 200, çakıl yolda arkadan görünüm
başlangıç motosikleti arazi enduro

Arazi / Enduro

Adından da anlaşılacağı gibi yol değil arazi şartlarında, yani dağda bayırda kullanılmaya uygun aletlerdir.

Başlangıç için önerilen bir motor türüdür. Kolay hakim olunabilir ve sağlamdır. Tasarımı itibarı ile düşmelerde daha az hasar görür.

Gezinti / Touring

Konfor öncelikli, görece ağır makinelerdir.

Ama ağırdırlar!

Başlangıç için çok tavsiye edilmezler çünkü şehir içinde hantal ve ağır kalırlar. Yolu, virajı hissetmek biraz daha zordur, konfor adına netlik ve doğrudan yolu hissetme kısılmıştır.

Kontak çevirip uzun yol yapmak için üretilmiş motosiklet modelleridir. Ortalama süratleri yüksek, iyi viraj yapan makinelerdir. Çift kişiyi rahatlıkla taşırlar ve bagaj için uygundurlar.

Motosiklet Bakış Ayırma

Cruiser ve Pat Pat / Chopper

Hava poz iyidir ama bu tür aletler gitmez dönmez ve durmazlar. Ağırdırlar ve yüksek devir çevirmedikleri için başlangıç motosikleti olurlarsa en önemli beceri olan gaz kontrolünü öğrenmekte zorlanırsınız. Tekniği ile öğreneyim diyenler için yanlış başlangıç motosiklet türüdür.

Keyfinizdir karışılmaz ama önce tekniği daha rahat öğrenebileceğiniz bir model seçip sonra bu tür makinelere geçmeniz tavsiye edilir.

Not: Chopper İngilizcede “Chop chop (Türkçe okunuşu çop-çop)” eden demektir, yani çıkardığı sese göre adlandırma yapılmıştır.
Cruiser ise cruise eden, yani seyahat eden, gezinti yapan anlamına gelir. Yalnız daha çok deniz için kullanılır. Pat-patlar bu yönüyle deniz araçları gibidir, genel olarak uzun süre, çok hızlı olmadan aynı hızla giderler.

Yarış / Racing

Pist araçlarının yola uyarlanmış halleridir. En yüksek performansa sahip motor türüdür. Kesinlikle ve kesinlikle ileri seviye bilgisi ve deneyimi gerektirir.

Bu sınıfla cc düşük olsa bile başlanmaz. Sadece bakışınızı yukarı kaldırmak için bile zorlanırsınız. Oturma konumunuz yatık olduğundan zorluk çekersiniz.

Neden derseniz alışık olmadığınız süratlere hazır olmadığınız kadar kısa süratlerde çıkarlar ve bu sebeple hareketlerinize çok ani tepkiler verirler.

VE EN UFAK HATADA İŞLERİ HEMEN EN AĞIR SORUN HALİNE GETİRME KABİLİYETLERİ VARDIR.

Yanı sıra en yüksek ölümlü kaza bu tür makinelerde gerçekleşir.

Başka bir deyişle hatayı en az affeden motosiklet türüdür.

Başlangıç Motosikleti
Motor Hacmine ve Gücüne Göre

0 – 125 cc. >

Başlamak için uygun hacimdir. Yalnız çabuk sıkılabilirsiniz. Bu sebeple 200 – 250 cc. modelleri düşünmenizde fayda vardır.

126 – 250 cc. >

Başlangıç için en uygun sınıftır. 125 cc. sınıfındaki motorlar genel itibarı ile ucuz modeller olduğu için birçok donanımdan yoksundurlar. Bu açıdan 250 cc. motorlar donanım açısından daha zengin seçenekler sunar.

Yanı sıra, çevre yolu sürüşleri, hafta sonu için az biraz uzun yol yapayım derseniz de size cevap verebilecek güçleri mevcuttur.

601 – 800 / 900 cc. >

Deneyim ve kabiliyet isteyen sınıf. Bu sınıfta hatalar ölümcül sonuçlar getirirler.

251 – 500 / 600 cc. >

İşlerin ciddileşmeye başladığı sınıf ve motor hacmidir. Hem güç (gerek beygir gücü gerek tork olarak) hem de ağırlık bir aceminin rahatlıkla yönetebileceği seviyeleri bu sınıfta aşmaya başlar.

900 cc. Üstü > Başlangıç için klasman dışıdırlar, konu bile etmiyoruz.

Beygir Gücüne Göre

Burası çok tartışmalı bir konudur fakat kabaca şöyle söylenebilir:

Beygir gücü olarak ise 70 beygir civarı sınır kabul edilebilir. Altı başlangıç için iyi, üstü doğrudan yanlış ve tehlikelidir.
70, 60, 50 beygir seviyesindeki güçler tabiidir ki başlangıç için yeterince tehlikelidir lakin burada asıl mesele yüksek gücün acemiye göre olmamasıdır.

O yüzden inat edip büyük hacim (cc) ile başlayacaksanız, bari en azından 60 – 70 beygirlerin altında kalın…

Bu yazı Acemi Kategorisindedir, kategorinin diğer yazıları için buraya tıklayın.

Sonuç / Özet

Hangi Motosiklet İle Başlamalı?

Ufak cc (250) ve hafif bir motosikletle başlamak gerekir.
Tür olarak ise naked ya da enduro motosiklet doğrudur.
Bunun sebebi oturuşunuzdur.
Bu iki tür ile dik olarak oturur, yüksekte olur, bakışınızı yukarıda tutmuş olursunuz. Bu hal, temel teknikleri ve yapmanız, öğrenmeniz gerekenleri çok daha kolay öğrenirsiniz.

Neden Ufak cc. İle Başlamalı?

Ufak cc. bir motosiklet ile motosiklet sürüşünün temellerini çok daha rahat öğrenir, zorunlu tekniklere çok daha kolay hakim olabilirsiniz.

Başlangıç motosikleti olarak Arazi/Çıplak Motosiklet Neden İyidir?


1) Doğrudan sürüş, daha kolay tepki algılaması, rüzgar hissi (öğrenirken çok önemli konular bunlar); kısacası sürüş dinamiklerini/tepkilerini daha kolay öğrenme. Makineyle daha kolay bütünleşme ve hissetme/anlama.
2) Dik oturuş. Özellikle yüksek (doğru) bakış için bu iki tür daha dik oturttuğu için daha kolaylık sağlıyor.

Çıplak (naked) yada Arazi (Enduro) ve 250 cc. ALTINDAKİ motosikletler tavsiye edilir. Bunun sebebini bu sayfada ayrıntılı şekilde anlattım ama kısaca söylemek gerekirse: hafiftirler. Beyniniz, kolunuz-bacağınız ve en önemlisi günlük hayatta kullandığınız kas gücünüz bu hafiflikte bir kütleyi yönetmeye yeterlidir.

Sonra istediğiniz tarza, hacime, büyüklüğe geçiş yapabilir, istediğiniz motosikleti sürmeye başlayabilirsiniz.
*
Abartarak örnekleme:
– Kılıç öğrenmeye ahşap kılıç ile öğrenmek varken neden fantezi? Ha olmaz mı, olur tabii ki ama daha kolayı varken neden zordan başlayasın?
– Ama ben katana istiyorum?
– E tahtayla öğren sonra ister yatağan al ister epe al ister ninja ol; ama samuray kılıcıyla kendini kesmesen kılıcı kıracaksın çekirge.
*
İlave: herkes parasını istediği yere harcar; kimse herkese karışamaz 
Fakat bu yazıdaki amacım işin mantığını anlatmak, yoksa neden olmasın, ben yaparım, amaan yapan çok var (haklı çünkü bihaber) soruları cevapsız kalıyor.

Racing ile motosiklete başlanır mı?

Racing model olmamalı, naked ya da enduro tavsiye edilir, 250 cc. ve altı hacimlerle başlamak gerekir.

İlk motosikletin 250 cc. ve çıplak ya da arazi tipi olması, sistemli (doğru, kuralına, tekniğine) sürme işini öğrenmeyi daha kolay hale getirdiği için öneriliyor.
Sebepleri:
– Kütle
250 cc. hafif. Günlük beyin-kas koordinasyonunuzla kolayca idare edeceğiniz bir ağırlıkla mücadele ediyorsunuz. Bilmediğiniz, her yöne oynayan bir kütle; beyniniz-kolunuz-bacağınız daha önce hiç tecrübe etmemiş. Hafif ise beyniniz oturtana kadar çok daha az yoruluyor/zorlanıyorsunuz.
– Güç
Ayarsız gaz/fren/komut tehlikesizliği çok büyük rahatlık. 250 cc. hacme sahip motosikletin gücü fazla/kontrolsüz gazı görece daha tehlikesiz hale getiriyor. Sert fren/debriyaj gibi hatalarda da kütleyi bir üstte anlattığım sebeple daha kolay yönetebiliyorsunuz.
– Öğrenmeyi Kolaylaştırma
Acemiye: ” Daha sert fren yap.” diyorsun, ilk makinesi 600’lük, ön çökünce korkuyor. İndirip Duke 200’le yaptırıyorsun, daha kolay yapıyor.
Acemiye: ” Makinenin yanına geç, eller gidonda. Uzak el dümdüz ve sert, yakın el gevşek. Kalçanı depoya daya gidonu kıvır, yürürken ön frene dokun dalmayı hisset.” diyorsun; 125/250 “cart” diye kapattırıyor ön amortisörü (çünkü o kol o bacakla hakim olabiliyor); 600’lükçüler o kadar narin ki…
İşte bu fark yol eğitimlerinde de aynı şekilde önüne taş oluyor aceminin. Adama virajda destek gazı aç diyorsun; acemi işte ve gaz hakimiyeti yok (beklenen bu zaten) biraz fazla açan 250’lik aynen devam, 500’lük öyle değil ama…
Kısacası yüksek hacim öğrenirken aceminin önüne taş oluyor.

Motosiklet ve yoldaki su

yağmur-su-kayak
motosiklet güvenik görseli - yoldaki su çukur

Motosiklet ve yoldaki su: tehlikeli bir birleşim.

Görselde sağda, suyun üzerinde işaretlediğim kırmızı noktayı görüyor musunuz? Orada çukur olmadığını nereden biliyorsunuz?

Eğer çukur varsa -ki mümkün- üzerinden geçerken çukura düşebilirsiniz…

Öncelikle sürat arttıkça ufak çukurlar bile daha tehlikeli hale gelir. Hem suyun dengesizleştirici etkisi, hem de çukurun etkisi birleşirse takla atmanız bile mümkün olabilir.

Suyun derinliğine dikkat

Siz ayakta dururken ayağınızın etrafından geçen dört-beş parmak yüksekliğindeki su, ayaklarınızı yerden kesecek kadar güçlüdür. İşte motosikletle üzerinden geçeceğiniz su, sürat etkisiyle çok daha güçlü hale gelir.

İlgili yazılar

Yoldaki su ve motosiklet yazısı gibi başka yazılar okumak istiyorsanız: kış ve yağmur/çamur yazıları için buraya tıklayabilirsiniz 🙂 #motosikletkış

Bu yazı Güvenlik Tavsiyesi – Görsel, Motosiklet Sürüş Teknikleri ve Püf Noktası kategorilerinde yayımlanmıştır.

MAIDS 2.0 Motosiklet Kaza Raporu

MAIDS kaza raporu kapak

Motosikletler kaza yaptı, verileri toplandı

Güney Kaliforniya’da geçekleşmiş 53 kazadan toplanan bilgilerle oluşturulan HURT raporundan sonra yeni bir araştırma var.

MAIDS  2.0 Motosiklet Kaza Raporu araştırması geniş ölçekli yapıldı ve özeti yayınlandı.

1981’deki Hurt Çalışmasından (on yıl kadar önce yapılmıştı) sonra gerçekleştirilen ilk büyük kapsamlı araştırma. MAIDS 2.0, Avrupa’da beş ülkede, 2000’den fazla değişkenin değerlendirildiği 921 kazada, ek 923 olayın katılımıyla yapılmış. Fransa, Almanya, Hollanda, İspanya ve İtalya’yı kapsayan bir bölgede verilerin kıymetlendirilmesiyle gerçekleşti. Soruşturma Avrupa Motosiklet Üreticileri Derneği’nin gözetiminde ve Avrupa Birliği’nin desteğiyle hayat buldu.

MAIDS 2.0, 100’ü ölümle biten 921 kazayı konu alıyor. Bunların 25 adedi 50 cc. motosikletler ve 75 adedi de 50 cc. ve üstü.

***

Özette öne çıkan konular şunlar:

50 cc.’ye Kadar Olan Motosikletlerdeki Kazalar

  • 50 cc altı motosikletlerin içinde skutırların ölüm oranı moped gibi motosikletin bacakların arasına konumlandığı modellere göre daha yüksek.
  • Yine 50 cc altı modellerde 41 ve daha üzeri yaşlarda olanların ölüm oranı genç kazazedelere göre 8,5 kat daha fazla.
  • Ölenlerin %64’ü başka bir araç yüzünden değil, kendi kendilerine kaza yapmışlar ve büyük oranda yoldaki tehlikeleri geç fark ettikleri ve gerekli tepkileri (manevraları, hareketi) veremedikleri için kaza yapmışlar  (ileri bak, eğitim al).
  • Kazaların büyük kısmı şehir merkezlerinde ya da çok yakınlarında gerçekleşmiş.

50 cc. Üzeri Motosikletlerdeki Kazalar

“50 cc ve üzeri motosikletlerde en çok ölümlü kaza spor motosiklet sınıfında gerçekleşti.”

Yine bu grupta, ölümle sonuçlanan kazalarda motosiklet hacminin ve azami süratinin kayda değer farklılık yaratmadığı ortaya çıkıyor. Ek bilgi: sürücü 22-25 yaş aralığında olduğu ve kaza anında aşırı sürat yaptığı durumlar hariç.

  • En yüksek ölümlü kaza oranı 26-40 yaş arasında gerçekleşti.
  • Tıpkı 50 cc. altı sınıfta olduğu gibi bu sınıfta da, büyük oranda, sürücü, başka bir aracın kazaya karışma durumu olmadan, kendi hatası sebebiyle öldü. En sık yapılan hata sürücünün yol tehlikelerinde verdikleri yanlış kararlar olarak öne çıktı; motosiklet sürücülerinin %44’ü de kaçış manevrasını doğru yapamayarak araçlarının kontrolünü kaybettikleri ortaya çıktı   (ileri bak, eğitim al, hayatta kal).
  • Ölümlerin büyük çoğunluğu kırsal alanlarda gerçekleşti.

***

Büyük ve küçük hacimli olsun tüm motosiklet sürücülerinin alması gereken öncelikli mesajlardan bazıları ise şöyle özetleniyor:

Gece sürüşü ölümcül olabilir. MAIDS raporuna konu olan bir çok kaza gündüz vakti gerçekleşmiş. Bununla birlikte, ölümcül kazalar gözle görülür şekilde gece vakti daha belirgin olarak gerçekleşmiş.

Ana yollar tehlikelidir. ölümlerin büyük kısmı düz yollarda ve ana yollarda gerçekleşiyor.

Ehliyet alın (bu ülkemizde: “Ek eğitim alın!” demek oluyor unutmayalım). Sürücü ne kadar eğitimsizse o kadar kaza yapmaya yakın oluyor.

Koruyucu donanım ile sürün. Araştırmadaki 921 kaza 3417 yaralanma – sakatlık ile sonuçlandı. Bu yaralanmaların %31.8’i alt kısımda, %24.3’ü üst kısımda ve %18.4’ü de baş bölgesinde oluştu.

İlgili bağlantılar ve kaynaklar

Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin ve Püf Noktası kategorilerinde yayınlanmıştır; kategolerin diğer yazıları için üzerlerine tıklayabilirsiniz.

Motosiklet Baktığın Yere Gider

Motosiklet baktığın yere gider kapak

Motosiklet dönüş viraj, yatırma, hepsi bakışla!

İnsan vücudu tahminlerimizin ötesinde gelişmiş bir aygıttır. Hele beynimiz biz farkında olmadan bir çok değerlendirmeyi ve hareketi yapar. Bu işlemlerden birisi de  ”Motosiklet kullanırken baktığın yere gidersin” sonucunu doğurur. Yani siz farkında olmada, hatta komut vermeden, beyniniz nereye bakarsanız oraya gitmeniz için motosikleti yönlendirir.

Bu hayati bir kuraldır zira motosikleti sadece bakışla istediğimiz tarafa yönlendiririz evet. Bu hem doğru teknik hem de daha kolay dönüş demektir.

Fakat

kolaylık getirirken aynı zamanda yanlış yere bakıldığında istemediğimiz bir noktaya, yani kazaya götürmesi de mümkündür.

En önemli bilgi:

Bakışı gözlerinizle değil ÇENENİZLE YAPACAKSINIZ!
Motosiklet baktığın yere gider, ancak başınızı çevirirseniz. Bunun için viraj çıkışına çenenizle bakın.

Bakışı ayırmak, çıkışa bakmak, gözlerinizle değil ÇENENİZLE yapılan bir eylemdir…

Motosiklette Bakış Ayırma Örnekleri İçin Tıklayın

Örnek 1: Dönerken viraj dışına bakarak motosikleti doğru konumlandırırak güvenli ve rahat bir biçimde viraj alırsınız. Virajda en büyük yardımcınız bakışınızdır.


Artçının virajda sürücünün omzu üzerinden çıkışa bakışına dikkat ediniz. Sürücüyle birlikte bakışını ayırmış durumda.

Örnek 2: Dört yol ağzında önünüze çıkan araca bakakalırsanız, emin olun o araca çarpacaksınız. Oysa yapmanız gereken geçebileceğiniz sağa ya da sola bakmaktır. Bu şekilde baktığınız yere giderken aracın sağından ya da solundan geçip gideceksiniz (Kilitlenmek‘le ilgili bir yazım burada).

Sadece doğru yere bakarak motosikleti kolayca yatırırsınız; acemilerin bilmediği budur.

Motosiklette Bakış, Bakış Ayırma ile ilgili bir video için buraya tıklayın.


Dip Not: Bu olgu uçağın savaşta ilk kez kullanıldığı zamanlarda acı tecrübelerle öğrenilmiştir. Birinci Dünya Savaşında uçaklar kullanılmaya başladığında kaçınılmaz olarak uçaklar havada bire bir savaşa tutuşmaya başlamışlar. Fakat ilginçtir, rakibini düşüren pilotların da düştüğü gözlemlenmeye başlamış.

Bunun sebebinin pilotların vurdukları uçağı yere çakılana ya da patlayana kadar izlemeleri olduğu fark edildiğinde hala geçerli olan kural ortaya çıkmış: “Vurduğun uçağa bakma!” (yoksa doğrudan vurduğun uçağın enkazına girer ve hasar alırsın) zira uçaklar ve motosiklet baktığın yere gider.

Bu tür temel konuların işlendiği, motosikletin en önemli kitabı Motosiklet Yol Sanatı‘nı buradan satın alabilirsiniz (yeni sekmede OMM Türkiye sayfasına gider).

Sistemli sürmenin kuralları

Sistem Kuralları Kapak

Motosiklet sistem ile sürülür. Bu sistem OMM Yol Sanatı sistemidir (yazısı burada). Hep: “Eğitim, eğitim, eğitim.” diyoruz.

Eğitim dediğimiz bu sistemi anlatır o zaman, arada ana kuralları hatırlamakta fayda var. O halde, buyurunuz:

Sistem akışı

Motosiklet sistem içinde sürerken aşağıdaki kriterlere sürmenizi ister:

Bilgi,
Konum,
Hız,
Vites,
ve en son: İvmelenme

Bilgi > Konum > Hız > Vites > İvmelenme


motosiklet sistem 4S Kuralı

Safety/Güvenlik (sakınarak sür)

System/Sistem (sistemli, sisteme uyarak sür)

Smoothness/Akıcılık (ben zerafet/zariflik diyorum, zarifçe – yumuşakça sür)

Speed/Hız
(hızlı olma/yavaş olma gereken süratte, doğru hızda sür)
(Hızlı olmak, fazla süratli olmak değil, buradaki hız farklı bir olgu)

İlgili yazılar

Özet

OMM temelli, “Yol Sanatı” kitabında anlatılan sürüş anlayışıdır. Kısaca: Bilgi > Konum > Hız > Vites > İvmelenme olarak ifade edilir.

Ana kitabı OMM Derneği’nin Yol Sanatı kitabıdır. Bunun dışında “ücretsiz teori eğitimi” şeklinde arama yaparak ücretsiz eğitimlere katılabilirsiniz.

Sistem nedir diyorsanız “Sistem Nedir?” yazımızı okumak için buraya tıklayınız.

Kaskı doktor çıkartsın

Kaza anında kaskı çıkarmaya çalışmak (dikkat buyurun çıkarmak” bile değil, “çıkarmaya çalışmak) son derece yanlış bir harekettir. Bırakın kaskı hastanede doktor çıkarsın.

Aşağıda anlatacağım sebepler haraicinde işin bir de hukuki tarafı var:

Kaza ilk yardımı kanunlara göre bizlerin işi değildir, hatta yasaktır. Belgeli eğitimi olmayan vatandaşların (daha çok açmak gerekirse tıp diploması, ilk yardım eğitimi, CPR eğitimi gibi konularda devletin tanıdığı belgelere sahip olan kişilerin haricinde) yaralılara müdahale etme hakları yoktur.

İyi niyetlisiniz ama savcı hakkınızda dava açabilir, kazazede ona zarar verdiğiniz için tazminat isteyebilir. Bunlar olmuyor sanıyorsanız (çok) yanılıyorsunuz. Bunun sebebi devletin bizi yetkisiz-yanlış-zarar verici müdahaleden koruma isteğidir. Eğer büyük şehirlerde iseniz inanın ambulansın gelme süresi yeterlidir; ek tehlike yaratmayınız; bilmediğiniz teknikleri uygulayamayacağınıza göre siz de tehlike haline gelmeyiniz…

KASKI DOKTOR çıkarsın etiketi

Kazadan sonra kask hastanede çıkmalıdır. Bu sebeple özellikle ciddi bir kazadan bahsediyorsak lütfen bırakın kask hastanede doktor tarafından çıkarılsın.

“Motosiklet kazalarında kaskı çıkarmaya çalışırken kazazedeyi kolaylıkla öldürebilirsiniz.
Sakat bırakmak ise daha da kolaydır.”

Kaskı doktor çıkarsın çünkü kafatası kırığı olabilir

Kazazedenin kafatası kırığı olup olmadığını bilmiyoruz. Eğer varsa -ki kask takmamızın sebebi bu çünkü- en ufak düşüşlerde bile kafamızı yere vurduğumuzu fark etmeyebiliriz. Kask kafatasımızı bir arada tutan tek unsur olabilir. Kaskı çıkarırken kırık kafatasına zarar vereceğimiz kesindir…

kaskı doktor çıkarsın çünkü boyun yaralanmış olabilir

Boyun yaralanmaları motosiklet kazalarında kolayca olabilecek yaralanma şekillerinden biridir. Ufak bir motosiklet kazasında dahi boyunda hafif çatlaklardan ağır kırıklara kadar çeşitli zararlar ortaya çıkması normaldir. Bu hasarlar alt kısımda kalan vücut kısımlarını etkiler. Felçli olmakla başlayıp daha da ağır sakatlıklardan hatta öldürmekten bahsediyoruz. Oluşmuş bir hasar varsa da kaskı çıkarırken daha da kötüye götürmek çok kolaydır.

“O zaman bir kazada yaralının kaskını çıkarmak bu kadar riskli ise çıkarmayalım diyebiliriz. Ki doğru tavır budur.”

Şimdi çıkarmayın diyoruz ama biliyoruz ki siz çıkartmak isteyeceksiniz. O zaman en azından aşağıdakileri okuyun, ki sakat bırakma ve öldürme tehlikesinin en yüksek olduğu durumları bilip kimseye zarar vermeyin 🙂

Kaza yapan kişi bilinci açık, konuşuyor, solunumu rahat ve böyle devam ediyor kötüye gitmiyorsa:
KASKI ÇIKARMAYIN!

Yaralının bilinci açık boynunun ağrıdığını, elinin kolunun karıncalandığını söylüyorsa:
KASKI ÇIKARMAYIN!

Yaralının bilinci kapalı, ama solunumu rahat ağzında, burnunda herhangi bir yaralanma belirtisi yok. Solunumu takip ederek:
KASKI ÇIKARMAYIN!


Peki bunun haricinde ne yapmalı? Eğer boynum ağrıyor, kolum bacağımda karıncalanma var, kolum bacağım tutmuyor diyorsa:

  1. Ne yaparsanız yapın boynun asla yan taraflara eğilmesine, arkaya bükülmesine sağa sola dönmesine asla ama asla izin vermeyiniz.
  2. YAPMAYIN ama kaskı çıkarmak gerekiyorsa kullanabileceğiniz tek yön [kazazede yerde sırt üstü yatarken] kaskı, ayakların ters yönüne doğru dümdüz çekmektir.

“Kaskı çekmek için tek serbest yön: ayakların zıt yönü.
Aşağı,yukarı,sağa, sola yok. Dümdüz ayakların aksi istikametine
Kaskı çıkarırken kullanacağımız tek yön bu.

  • Bu işlem sırasında boynu mümkün olduğunca sabitleyin; elden geldiğince boynun oynamasına izin vermeyin.
  • Kaskın alt kısmında çene üzerinde bağlanan kayışlar vardır. Bu kayışlar çıkarma işini kolaylaştırır:
    • Bir kişi boynu sabitlerken
    • ikinci bir kişi kayışları dışa doğru çekerek kaskı esnetir
    • üçüncü bir kişi kaskı çıkarır

İşte yuklarıdaki tüm sebepler yüzünden:
KASKI DOKTOR ÇIKARSIN

KASKI DOKTOR çıkarsın dokunma etiketi

Yazı tavsiyeleri

Bu yazı Motosiklet İlk Yardım Kategorisinde yayınlanmıştır. Kategorinin diğer yazıları için lütfen buraya tıklayınız.

Motosiklet yokuşta park edilir mi?

Motosiklet yokuşta park etmesi zor bir araştır. Fakat doğru teknikler kullanırsanız kolayca halledebilirsiniz:

Yokuşta park gerekiyorsa motosikleti yokuş yukarı (ön tekerlek yukarıya) gelecek şekilde park etmek mantıklıdır.

Zevzeğin birisi gelip debriyajı sıktığında oluşacak hareket, bu konumda yan ayağa yaslanır ve motosikletimizin düşmesini engellemiş oluruz.

Kafa yokuşun aşağısına bakıyor ise, debriyaj çekildiğinde o güç motosikleti kolayca düşürür.

motosiklet Yokuşta Park

Tabiidir ki en sağlamı arka tekerleği bir yere (mesela kaldırıma) dayamaktır. Bu hem ön tekeri yokuşun yukarısına alır, hem de kayma tehlikesini ortadan kaldırır.

Arka tekeri kaldırıma dayama işi özellikle acemiler için iyidir zira kalkışta kaymayı ya da kaçırmayı da önler.

Yanal denge

motosiklet park yan denge

Yokuşta park edilmese de bazen yerin sola ya da sağa yatıklığı olacaktır. u durumlarda zemin ilk (soldaki) görseldeki gibi ise fazla dik konumdayız. Bu şekilde park mümkün değildir. Motosikleti çevirip sağ görseldeki hale getirmemiz lazım.

Fakat en sağdaki görsel de doğru değil? Evet, yine de sağdaki şekilde bırakmak yerine ayaklığın altına bir taş ya da yükseltme koyarak kötünün iyisini elde edebiliriz 🙂

Yokuşta bekleme

Bir diğer nokta da yokuşlarda durma meselesidir.

motosiklet Yokuşta Park
SaÄŸ ayak frende, sol ayak yerde.

Fotoğrafta görüldüğü üzere sağ ayak frende olduğu zaman, kaymayı yok ederiz (ve yokuş yukarı kolayca kalkarız)

motosiklet Yokuşta Park

Motosiklet yokuşta park ve kalkış: İşte bu kadar basit 🙂

Bu yazı Motosiklet Sürüş Teknikleri, Püf Noktası, Acemiler İçin kategorilerinde yayınlanmıştır.

“Motora çok fazla binmeyin!”

motosiklet felsefesi

MotorHikayesinin Notu:
Bildiğiniz gibi bir süredir motosiklet camiasının içerisindeyim. Özellikle kulüp
*işlerine dahil olduğumdan beri gözlemlediklerim bu yazıda bire bir var.
Dernek yönetimi olarak bu sıkıntıları yaşıyor ve “ego” temelli olduğu için çoğu zaman çözemiyoruz.

*(kulüp şimdi İzmir motosiklet derneği haline geldi)

Bu nedenle aşağıdaki yazıyı dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum. Ve özeleştiri yapmak amacıyla bu yazıda yazılanların ışığında kendinizi değerlendirmenizi şiddetle öneriyorum. Motorcu kimdir? Ya da daha doğru ifadesi ile: nasıl birisi olmalıdır? Motosikletin hayatımızdaki yeri neresidir?

Motosikletin hayatımızdaki yeri ne olmalıdır? Bunu hiç düşündünüz mü?

Aman… Motora fazla binmeyin…

Özellikle “eleştiri eğrisi” ile nasıl başa çıkabileceklerini OMM’de katıldığı kurslarda başarılı olarak kanıtlamış arkadaşlarım ve sürücü dostlarım var. Ve mükemmeliyet ve ustalık düzeyinde sürücülük üzerine yaptığım çağrılara her seferinde verdikleri tepkileri hayretle izliyorum.

OMM’nin Türkiye’deki 10 yıllık geçmişi içerisinde birçok sürücü gördüm. Derneğe katılan ve hevesle çalışmaya devam eden, zaman içerisinde ayrılıp da tekrar geri dönen, motosiklet camiasından üzüntülerimiz ile ayrılan… Hatta para ve gurur için kalmaya devam eden birçok sürücü gördüm.

Motosiklet sürüşü tecrübelerinizi paylaşmak ve motosiklet camiasına katkıda bulunabilmenin en doğru yolu nedir? Bunu yapmanın neşeli ve alaycı yönünü de hesaba katarak, motosikleti yaşamınızda doğru bir yere yerleştirmenizdir. Bir cümle ile özetlemek gerekirse; her şeye ve herkese yaşamımız içerisinde doğru bir yer biçebilme yeteneğinizdir.

Burada John Ruskin’den bir alıntı yapmak istiyorum:

“İnsanların yaptıkları iş’te mutlu olabilmeleri için, şu 3 şeye ihtiyaç vardır:
– Bu işe uygun olmalıdırlar
– Yaptıkları iş’te aşırıya kaçmamalıdırlar
– İçinde biraz da başarı olmalıdır.”

Eminim herkes “işe uygun olmak” ne demek anlamıştır. Motosiklet kullanmayı seviyor ve sürüşünüzü tutku, bilgi ve güvenle yapmak istiyor musunuz? O zaman OMM işleri için uygunsunuz demektir.

Doğal olarak, uzun mesafeleri yorgunluk ve baskı altında kalmadan sürmek fiziksel güç gerektirir. Fakat asıl olarak, sosyal hayatın zorluklarına rağmen, takım çalışmasına uygun bir zihin gerekir.

Sonuç mu, çaba mı?

Doğru yaptıklarımızla tanınmanın doğal bir sonucu olarak herkes başarıyı isteyip arzuladığı için; “İçinde başarı da olmalıdır.” ifadesini de her birinizin anladığınızı sanıyorum.

Doğal olmayan şey ise, “Sonuç ile değil (başarı için doğruyu yapalım). Çabalarımız (sonuç almak için harcanan zaman) ile tanınalım.” talep ve iddiasında bulunmaktır.

Mükemmellik arayışı sırasında çaba (zaman, enerji, kaynaklar) önemli ve kışkırtıcı bir bileşendir. Başarı ise ancak o çabalanan göreve uygun bir sonuç üretilirse meydana gelir. Sadece çabayla tanınmak, övgüler almak, güçlü olmak için talepkar ve iddialı olmak. Bu, çocuksu ve yetişkin olmayan bir tavır olup OMM işleri için uygun değildir.

Fark edilmek, teşekkür edilmeyi ve övülmeyi beklemek. Ve varsaymak çocuksu ve toy bir davranıştır ve uygun değildir; Bu daha çok sınavlarında başarılı olamayan bir çocuğun “saatlerce ama saatlerce çalıştım…” diyerek kendini mazur göstermeye çalışması gibidir. Eğer az emek harcayarak iyi ve uygun neticeler elde edebiliyorsanız iyidir çünkü ne yazık ki terleyene madalya takılmaz.

Aşırılık

Anlaması daha zor olan ise, Ruskin’in ortada söylediği “işlerinde aşırıya kaçmamalıdırlar” cümlesidir. Bu, açılışta söylediklerime dönecek olursam, OMM’yi yaşayan birçok sürücüyü neden gördüğümün ve görüyor olduğumun izahatıdır.

Ruskin’in söyledikleri ile çelişip çok fazlasını yapmak, kişinin daha fazla istemesine neden olur. Bu aşamada da kişi kimsenin kendisine söz vermediği şeyleri, düş dünyasında kurduğu beklentileri talep etmeye başlar. Beklenen “başarı ve tanınma” gelmediğinde de maskeler düşer. Kişi saçma sapan işler için boşa harcadığını zannettiği zamanın acı tadı ile karşı karşıya kalıverir.

Tutkulu sürücülerin bir arada oldukları bir topluluk tehlikelidir; coşkuyu kışkırtır, imrendirir, rekabeti kızıştırır.. Daha fazlasını yapmaya çalışmak zorunlu hale gelir… Sonuçta; aslında hayatımızda küçük bir yer tutması gereken bir işe (motosiklet sürmek gibi) çok fazla enerji ve zaman ayırmaya başlarsınız.

Başarısızlık ve takdir edilmeme ayrılık, kıskançlık ve dargınlık getirir. Eleştiri ve değişikliklere karşı çıkılmaya başlanır: basitçe “reddetme” –eleştiri eğrisinin ilk aşaması- ve takımı daha uygun ve kolay uğraşlar için terk etmeye giden davranışlar.

Tanınmayı yaşam tarzı olarak benimsemiş, bu yüzden de kişisel zafer peşinde o takımdan bu takıma koşan sürücülere söylenecek fazla bir şey yok. Ama mükemmelliği giden yolda tutku ile koşanları rahatlatmak için bir kaç şey söylemek isterim:

“Sürücülükte “büyük” olmak hayatın en önemli amacı değildir. İki teker hakkında her şeyi bilmek (viraj alma sanatı fantezileri gibi) ulaşmak istediğiniz mükemmelliyette fazla şey ifade etmez.”

Nereye gittiğiniz, kiminle gittiğiniz önemli değildir: kişi, “kendisiyle” yüzleşmekten kaçamaz: bu randevu ertelenemez. İşte; “yüzleşmek” dediğimizde hiç bir zaman “gereğinden fazla” olmayacak hareketlerimizden bir tanesidir.

Bu yazı OMM İngilizce bülteninin 100. Sayısında Paolo Volpara tarafından kaleme alınmış “Do Not Have Too Much Of Riding” başlıklı makalesidir. Çeviriyi OMM Derneği Başkanı Yiğit Güler yapmıştır.

Motosikletin hayatımızdaki yeri umarım ki daha açık şekilde belli olmuştur. Motosiklet, iyi sürmek, daha çok zihinsel faaliyettir denmesinin sebebi de budur.

Motosiklet Makaleleri kategorisinde yayınlanmıştır. Kategorinin diğer yazıları için buraya tıklayınız.

Sistem, sistemli sürüş nedir?

Andy Longshaw (Wookie). Londra IAM Grubu’nda Kıdemli Gözlemci. 2004 senesinden beri sık aralıklarla Türkiye’ye gelip, Türk sürücüler ile eğitimini ve tecrübelerini paylaşıyor. Dolayısıyla “Sistemli sürüş nedir?” sorusunu cevaplamaya en uygun kişilerden biri. O halde sistemli sürüş nedir, nasıl olur hemen duyalım:

“Sistem her yerde işleyebilir. İşte bu nedenle size yalnızca ‘işe yarayan’ bir plan verdiğini ve bunun bir sabit kurallar dizisi olmadığını anlamanız önemlidir.”

Sistem’i kullanmak size zorluklardan kaçınabilmek ya da onlarla yüzleşebilmek  için vakit sağlar.

Sürüşünüz daima Emniyetli, Sistematik, Akıcı ve Uygun Hızda olmalıdır.

İster ana yolda 160 km hızla ya da Surrey’de bir kasaba yolunda 40 km hızla gidin, hiç fark etmez.

(Wookie)

Sistem hakkında röportaj

Levent: Türkiye’de dört yıldır sürücüleri eğitiyorsunuz ve Türkiye’nin zorlu yollarında, pistlerde ve bazen de off-road parkurlarda bir çok motosiklet sürücüsünü sürüş esnasında izlemiş olmalısınız. Size göre Türkiye’de motosiklet kullanmanın zor tarafları neler? Ve Avrupa’dan farklı olan neler var?

– Andy: Türk sürücüler bazen kendilerini fazla zorluyorlar. RAHATLAYIN. Eğer keyif almıyorsanız yapmanın ne anlamı var? ‘Zorluklara’ gelince, karşılaştığınızda göğüslemeniz gerekir. Kasaba yolları bazen kaygan olabilir ama hep ileriyi planlamalısınız. Londra ve İngiltere’nin güney doğusundaki sürücüler ÇOK agresifler ve bence Türk sürücüler bizimkilerin bazı davranışlarını görseler hayrete düşerlerdi. Yol öfkesinin icat olduğu yer burası.

– Levent: OMM “yol sürüşüyle” ehliyet sonrası eğitimi veren tek grup. Tanıştığınız sürücülerin genel bilgi seviyesi hakkındaki değerlendirmeniz nedir?

– Andy: Bilgi yalnızca pratiğe dökülebildiğinde faydalıdır. Roadcraft’ı okuyan OMM sürücüleri unutmamalıdır ki bu bir rehber kitaptır, kurallar kitabı değildir. İleri sürüş eğitimi alan tüm sürücüler kendilerini geliştirmek istiyor. Bazıları diğerlerine göre daha çok gelişecektir.

*

– Levent: Şimdiye dek sürdüğünüz en iyi yollar hangileri?

– Andy: Kazanan Norveç olur.

*

– Levent: Peki ya en kötüsü?

– Andy: Yolun suçu değil. Muhtemelen yalnızca siz/ben kötü bir günümüzdeyizdir.

*

– Levent: Türkiye için en uygun motosiklet hangisidir?

– Andy: R1200GS. V-Strom. Ayrıca yeni F800GS’in de Türkiye’de nasıl bir performans göstereceğini görmek de ilginç olacaktır. Bence solo sürücü için en iyi motor o olabilir.

– Levent: Son olarak, Türk motosiklet kullanıcılarına aktarmak isteyeceğiniz en önemli tavsiye.

– Andy: Rahatlayın. Tüm dikkatinizi toplayın. Ve eğer keyif almıyorsanız DURUN!.

*

Sistemin ana kaynağı: OMM’nin “Motosiklet Yol Sanatı” kitabıdır. İlgili yazı burada.

Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin | Motosiklet Sürüş Teknikleri | Püf Noktası kategorilerinde yayımlanmıştır.

Görüldü: http://ommriders.com/pages/post.aspx?postId=1018