Motosiklet bakış ve viraj konusunda ders gibi bir video. Fren yapmak yerine bakışını viraj çıkışına taşısa, motosiklet kendiliğinden yatacak ve kaza yapmayacak hatta rahatça dönecek…
Motosiklette bakış konusunu daha önce burada işlemiştik
Motosikletten düşmek her türlü kötüdür ama en tehlikelisi: high side dediğimiz düşüş şeklidir. Ne yaparsanız yapın bu hale düşmeyin. Zira en kötü düşüşlerden birisidir.
Videoyu izleyerek başlayalım:
Bu düşüşün adı high side (hayğ sayd)’ dır. Biz high side yerine türkçesini kullanalım ki anlaşılır olsun: aşırtma düşüşü diyelim. Aşırtma düşüşler motoru sizi üzerinden aşırtarak düşürmesi değil, fırlatmasıdır. Genelde aşırtma düşüşleri kırık ya da daha ciddi yaralanmalarla sonuçlanırlar. Bu sebeple bu duruma düşmekten kaçınınız.
Aşırtmanın sebepleri basittir: motorunuzu kurtarmaya çalışmak. Bunu yapmayın. Dönüşte arkasını sıyıran motor için yapılabilecek çok çok az şey kalmıştır. Zaman ise hiç kalmamıştır. Bu sebeple yapabileceklerinizi kendinizi kurtarmak için kullanın.
Arkadan Kayma Nasıl Aşırtmaya Döner?
Arka teker kaymaya başladığında yol turtuş bitmiş demektir. Lastik başa çıkabileceğinden daha fazla güçle karşılaşmış ve tutuş bitmiştir.
Fakat dikkat, tutuş o an için bitmiştir, yeterince yanlış hareketi arka arkaya yaparsanız yol tutuş geri gelir!
Motosiklete kontra verirsiniz, kayma hızı düşürür, fren yaparsınız, gaz verirsiniz, bir şeyler yaparsınız. Bir şekilde lastikle ile yol arasındaki denge tekrar kurulur ve sonuç olarak:
Lastik tekrar yolu tutmaya başlar.
İşte o anda verdiğiniz kontra arka tekeri tam zıttı yöne çeker ve:
havadasınız!
Altın kural: Virajda iken arkanız kaymaya başladığında motorunuzu kurtarmaya çalışmayın! Hazır yatmışken bırakın motorunuz gitsin. Siz kendinizi kurtarın. Yani motosikletiniz yerine kendinizi kurtarmayı düşünün.
Bir çoğumuz kask alır ve kullanmaya başlarız. Oysa birçok kaskın vizörü ayarlanabilir bir şekilde tasarlanmıştır, ve kafamıza uygun bir şekilde ayarlanması gereklidir. Eğer kaskınız rüzgar alıyorsa, ve bu rüzgar hızınızla birlikte artıyorsa, vizörünüz ayarsız demektir. Kaskınız rüzgar aldığında rahat sürüş yapamazsınız. Boşluk hem esinti, hem de ses yapar; dikkatinizi dağıtır.
Hızlı çözüm: selobant
Yolda iseniz özellikle kış aylarında gözünüze ağrı sokacak kadar rahatsız olabilirsiniz. Yolda ayarla uğraşmak yerine her yerden bulabileceğiniz çözüm bant olacaktır.
Kaskınız kaskınız rüzgar aldığında en kolay çözüm, bir bant alarak vizörün etrafını bant ile dönmektir, işe yarayacaktır.
Görselde kask ile vizörün birleştiği hattı görüyorsunuz. Ayarsız kasklarda bu kısımda boşluk oluşur. Sizin kaskınızda da varsa emin olun, ayar yapmak zorundasınız.
Ayar yapmak için vizörünüzü çıkarırken dikkat edin. Bazı vizörleri zorlarsanız, kırabilirsiniz. YouTube’da kask modelinizi “visor, windshield” kelimeleriyle birlikte aratırsanız söküm-çıkarma videsunu bulabilirsiniz.
Ama işin bir de bu yönü var: doğru teknikle çözüm.
Kask vizör ayarı
Kask masada dururken her şey iyi görünebilir ama unutmayın ki esas olarak kafanıza taktığınızda son şeklini alır. Bunun sebebi kafamızı taktığımızda bazı noktaların esnemesidir.
İşte bu yüzden kask ile vizörün birleştiği noktalarda ayar imkanı bulunur.
Vizör normal şartlarda kapandığında fitilin üzerine biner ve rüzgar sesini engeller. Siz de öncelikle vizör kapalı konumda iken fitilleri tam öpüp öpmediğini kontrol ediniz ve açık kalan (yani fitile basmayan) noktasını belirleyin.
Vizörünüzü dikkatlice ve kullanım talimatına uygun bir şekilde çıkarın.
Ayardan sonra vizörünüzü takıp fitile tamamıyla bir uçtan bir uca oturup oturmadığına bakın.
Not: Ayarı oturttuktan sonra çok yüklenmeden vidaları sıkmayı unutmayınız.
Ayara Rağmen Rüzgar Alıyorsak?
Bir bant alın vizörünün etrafını bant ile dönün, işe yarayacaktır.
Sonuç
Selobant ile rüzgar alan kısmı kapamak en kolay çözümdür. Sürüşünüz bitince vizörün kaska bağlandığı noktalardan* ayarını yapın. Doğru ayar vizör ile kaskın tam örtüşmesidir. * ayar noktası görseldeki siyah kısımda bulunmaktadır.
Vizör (şeffaf kısım) ayarı olan bir parçadır ve zamanla ayarı kaçar. Bunun sonucunda kask gövdesi ile vizör (şeffaf kısım) arasında boşluk oluşur. Bu boşluk genelde üst tarafta oluşur. Dikkatli bakılırsa kaskın vizörle birleştiği yerde fitil olduğu görülür. İşte vizör bu fitile tam basacak ki sızdırmazlık sağlansın. Boşluk oluştuğunda kaskın içine hem rüzgar hem de ses alır. Yolda başınıza geldiyse bantla geçici çözüm olur ama vizör ayarını ilk fırsatta yapıp kurtulun.
Bazı modellerde (görseldeki gibi) ayar bölümü gizli olabilir, fakat her kaskta, vizörün oturduğu kısımdan ayar yapılır.
Ayarı vizörün kaska bağlandığı noktalardan yapacaksınız. Bunun için tornavidaya ihtiyacınız olacak. Kaskın her iki tarafındaki, vizörün oturduğu parçalarda ileri-geri, yukarı-aşağı konum ayarı vardır. Doğru ayar, vizör ile kaskın, kapalı konumdayken ve kafanızdayken tam örtüşmesidir. Kaskın ayarını kafanızda değilken yapın ve özellikle üst kısmında boşluk olmayacak şekilde ayar yapın. Daha sonra giyin ve cep telefonu kameranızı kaskın üstünde tutarak kask ile vizörün, kask kafanızdayken boşluk olmadan oturduğunu kontrol edin. * Siyah kısımdan ayar yapılır
Rota planlama özellikle grup gezilerinde önem kazanıyor. Hepimizin bildiği gibi bir çok profesyonel navigasyon programı var. Fakat ayrı bir cihaza ihtiyaç duymadan da bilgisayarımız yada cep telefonumuz üzerinden ulaşabileceğimiz bir çok uygulama ücretsiz olarak bizleri bekliyor.
Bunlardan en pratiği şimdilik Google Haritalar olarak öne çıkıyor.
Eskiden Google Earth ya da başka sitleer de kullanıyorduk ama Google Haritalar her ortamda en pratik kullanımı sunduğundan tek adresimiz haline gelmiş şekilde; bir kaç inceliği var ve yazının konusu da bu; faydalı olması dileğiyle.
Yer ekleme
Haritaları ilk açtığınızda soldaki mavi alan boş olacak. Başlangıç noktanızı google araması yapar gibi yazabilir, hemen alt satırda çıkacak önerileri tıklayabilir ya da haritada bir noktaya tıklayarak yer seçebilirsiniz.
Fakat önemli nokta soldaki görselin altında solda mor ile işaretlenmiş “Hedef Ekle” bölümü. Buradaki “+” simgesine tıklarsanız varış yerinin haricinde durak ekleyebilirsiniz.
Ayrıca her yerin solundaki daireyi tıklayarak yerleri kendi arasında sıralayabilirsiniz.
Durakları düzenleme
Sağdaki alanda soldan eklediğimiz yerleri görüyoruz.
Burada da daireleri tıklayıp sürükleyebilir ve rotayı değiştirebiliriz.
Mesela haritanın sol üst kısmında Parlak adlı yer var ya, işte onu tutup sağa çekersek, rotamızı dağ yolundan gidecek şekilde değiştirmiş ve yeni bir yol belirlemiş oluruz.
Her yaptığımız değişiklik ya da eklemede sağ altta görünen saat ve dakika bilgisi anında güncellenir.
Diğer seçenekler
Bu alanda ise rota planlama seçeneklerini belirleyebiliyoruz.
Hazırladığımız rotaya göre ücretli geçiş olsun-olmasın, feribot dahil olsun gibi tercihlerimizi belirliyoruz bu alanda.
Turuncu ile işaretlenmiş bölge hızlıca telefonumuza rotanın tümünü gönderebiliyor ve açabiliyoruz ki bu büyük kolaylık!
Sarı bölgede ise rota dahilinde yer alan market, otel, benzinlik, park gibi alanları görüp ekleme seçenekleri var.
Saat bilgisi doğru mu?
Evet, genelde dakika seviyesinde isabetli tahminler yapan bir hizmet bu. Yoldaki sürat sınırlandırmasına uyduğunuz sürece zaman tahmini tutacaktır.
Frenleme motosiklet kullanırken en çok önem arz eden konu. Aynı şekilde en çok da frenleme alıştırmaları ve deneyimi yapmakta büyük fayda var. Alıştırma yapmanın en büyük faydası frenleme ile durabileceğimiz mesafenin kestirilmesi oluyor. Beynimize bu yetiyi kazandırmak, ihtiyaç (tehlike) anında sağlıklı karar verebilmemiz demek. O halde kapalı alanda nasıl çalışacağınızı konuşalım:
Alıştırma Yapılacak Alan
Geniş bir alan bulunuz. Asfalt yada beton olabilir, fakat yüzey temiz olsun. Toz, toprak her türlü pislik (ambalaj, yaprak, vs) olmasın. Temiz asfalt dışında her şey kaydırıcı vazifesi görecektir.
sıkarak değil, ezerek
Alıştırma Öncesi Dikkat Etmeniz Gerekenler & Hatırlatmalar
Frenajdan önce dizlerinizle depoyu sıkıştırmayı unutmayınız.
Frenleme esnasında karşıya ama sadece karşıya bakınız. Yere, sağa, sola, hızınıza, ön tekerleğe değil sadece ileriye bakınız. Önüze değil ileriye bakınız. Olmadı uzakta bir binanın çatısına bakınız.
Hareket etmeden önce gidermiş gibi yapıp ellerinizle ve ayağınızla fren yapıyormuş gibi alıştırma yapınız. Hayalinizde canlandırmanız ve o anı daha önce kafanızda yaşamış olmanız ilk denemede daha kolay başarmanızı sağlayacaktır.
Bir kişi yeterince hızlanacağınız mesafeye geçsin. O kişin bulunduğu nokta frene başlayacağınız noktadır. 50 km/saat sürate ulaşın, Arkadaşınızın işareti ile frenaja başlayın.
İlk önce sadece arka freni deneyiniz.
Dizlerinizle depoyu sıkıştırınız.
Arka tekeri kilitlemekten korkmayınız. ileriye baktığınız sürece arka tarafınız “S” çizse de düşmezsiniz. Buradaki amaç arka frenle duramayacağınızı görmenizdir.
Frenaja başladığınız nokta ile durduğunuz noktayı karşılaştırınız.
2) Ön Fren Alıştırmaları
Esas zor kısım ön fren alıştırmalarıdır.
Fren kolunu sıkmayın, EZİN
Ön fren kolunu fren yapmaya başlamadan hemen önce ufakça gerin, burada amaç ön çatalın hafifçe ağırlığa maruz kalarak ön tekeri yere bastırması ve tutuşu büyüterek frenaja hazır hale getirmesidir. Bu yapılmaz ise ani ağırlık aktarımı dengeyi bozacak ve az temas alanı ile kilitlenmeye sebep olacaktır. Eğer bu şekilde ağırlığı ön tekere taşıdıktan sonra fren yaparsanız ön tekeri kilitlemek zor hale gelecektir.
Fren kolu dört parmakla sıkılır. Durduğunuz yerde gazı bırakma ve dört parmakla fren manetini örte alıştırmasını bol bol yapın. Bu alıştırmayı yaparken de İLERİYE BAKIN, elinize değil.
Yine durduğunuz yerde her iki elinizle motorun ön kısmını ağırlığınızla aşağı bastırın. Ön amortisörlerin kapandığını göreceksiniz. Bu alçalma ön fren yaptığınız anda da olacaktır. Esnemenin sonuna geldiğinizde ise hafif bir durdurma etkisi hissedeceksiniz, bu normaldir zira artık amortisörleriniz sona dayandılar ve gidecek yolları kalmadı.
Frenlemeye yumuşaktan başlayın, Basıncı, gücü giderek arttırın. En zoru budur; yeterince alıştırma yaparak beyninize doğru frenlemeyi kazırsanız panik anında da dozajlı (kademeli) fren yaparsınız.
Tekrarlamak Gerekirse
Sadece ileriye bakın
Depoyu bacaklarınızla kavrayın, sıkın
İleri bakın
Debriyaja ve ön frene aynı anda basın.
Ağırlığı öne taşıyacak kadar dokunuş, sonra EZEREK (giderek artan bir güçlü) frenleme yapın
Ön tekerlek kilitlenirse panik yapmayın, [Freni Bırakmadan] basıncı azaltın lakin frenleme yapmaya devam edin (en zor kısmı ve ustalığı budur).
İleri bakın.
Bir de kafaların karışmaması için söylenmesi gereken bir nokta var: “Yavaş yavaş” değil, “Düşük güçle başlayıp, basıncı giderek arttırarak frenleme”.
“Yavaş” kavramı zihnimizde toplam frenleme zamanını yaymak gibi bir anlama yol açıyor, oysa anlatılmak istenen bu değil.
Ağırlık aktarımı sağlandığında (doğru fren tekniği ile fren yapıldığında), ıslak zemin dahil, ağır (sert) frenlemede bile ön tekeri zor kilitlenir, bu kesindir. Ön taraf çöktüğünde basıncı “hızlıca ” arttırabiliriz, çekinmeyin.
Görünürlük motosiklet dünyasındaki en önemli olgulardan biridir. Dolayısıyla bu bölümde görünür olmanın yollarını sizlerle paylaşacağız.
Motosiklet görünürlük konusunda şanssız bir araç. Trafikteki diğer hiçbir sürücü motosikletleri görmüyor. Dolayısıyla motosiklet görünürlük açısından öne çıktığı oranda daha güvenli hale gelecek.
Birinci güvenlik kuralımız “Gör” ve “Görünür Ol” kavramları etrafında şekillenecek.
“Gör” kısmını zaten bakış, SIPDE gibi başlıklarda daha önce incelemiştik. Şimdiki konumuz ise “Görünür Olmak”, peki görünür olmak ne demek?
Bildiğinizi üzere motor kıyafetlerinin hepsinde yansıtıcı alanlar (reflektör) vardır. Biz ise bu alanları daha da arttırmak tercihindeyiz. Daha doğrusu olmalıyız. Bunun için elimizde değişik imkanlar var.
Bif dediğimiz unsur hem maliyetinin düşük olması; hem de fark edilmeyi en çok arttıran seçenek olması yönünden birinci öneri olarak yer alır.
Reflektör
İkinci tavsiyemiz ise reflektörler. Bunları da hayli ucuza temin edebilirsiniz. Güzel tarafı istediğiniz her yere uygulayabilmeniz olsa da büyük alanlarda uygulamak zordur ve çok kalıcı değildir. Hoş sık sık değiştirmenin büyük bir maliyeti yoktur. Bu konuda size bir diğer tavsiyemiz reflektörleri iyi markalardan almanızdır. Ya büyük motosiklet markalarının, yada 3M gibi markaların ürünlerini alınız; zira bu ürünlerin yansıtma ve parlama oranları verdiğiniz paranın karşılığını almanızı sağlar.
Reflektörleri:
çizmelerinize,
kaskınızın arkasına yanlarına
deponuzun yanlarına
ön çatalların alt kısmına
jantlarınızın iç yüzeyine koymanız görünürlüğünüzü ciddi derecede arttıracaktır.
Kış dediğimiz tabiidir ki yağmur – çamur, kar – buz.
Öncelikle kendimizle başlayalım, hava ve yol şartlarından önce: Mutlaka ve mutlaka kışa göre giyinin.
Yazlık kıyafetleriniz sizi üşütmekle kalmaz, motor kullanabilme yeteneklerinizi elinizden alır. Örnek olarak yazlık eldivenlerle kullanımda beş dakika içerisinde elleriniz donar ve ne frenş ne de debriyajı hissedemezsiniz.
Rüzgar kışın kaskınıza da bakmanızı gerektirebilir. Bazı kasklar vizör (öndeki şeffaf parça) ile kask arasında tam sızdırmazlık sağlamazlar ve buradan giren soğuk rüzgar sizi ciddi derecede rahatsız eder ve dikkatinizi dağıtır.
Bir diğer giyim malzemesi ise kışlık balaklavadır. Alt kısmı polardan yapılır ve göğsünüze doğru inen genişleyerek iner. Montunuzun, kabanınızın altına girerek rüzgarı bloke eder sizi çok rahatlatır. Şiddetle tavsiye edilir.
Termal içlikler: Tchibo’dan otuz kırk liraya alabilirsiniz ve ciddi ısı yalıtımı sağlayarak ucuza çok rahatlık sunar.
Tulum ise, ki bahsettiğimiz yağmurluk olarak geçen tulumdur, her şeyin üzerine cart diye geçirdiğiniz ve sizi özellikle çamurdan ve ıslanmaktan kurtarır.
Gelelim Kış Sürüşüne
Yumuşak Kullanım:
Daha yumuşak gaz,
Gazı verirken ve keserken ani hareketlerden kaçınınız
Daha yumuşak fren,
Her zaman frene başladığınız noktadan az evvel elinizle elciği “örtünüz”.
Fren dozajına (yavaştan başlayarak basıncı arttırma) dikkat ediniz.
Tek fren yerine (sadece ön / sadece arka fren) her iki freni de kullanınız. Böylelikle bir tekeri kilitlediğinizde diğeri ile fren yapmaya devam şansınız olacaktır.
Daha yumuşak dönüş.
Motorunuzu daha az yatıracak şekilde sürünüz.
Soğuk Havanın Getirdiklerine Ek Bakışla Hazırlanma:
Buzlanmaları, yoldaki ıslaklıkları fark etmek üzere bakmak.
Gölgede kalan yüzeyler
Köprü, tünel giriş ve çıkışları buzlanma / ıslanma için elverişli noktalardır; bu noktalara yaklaşırken dikkat ediniz; ve yola ek olarak bakınız…
Riskli Noktalarda Doğru Duruş Ve Tutuş Riskli alanlarda yani köprü – tünel giriş çıkışlarında, gölgede kalan yüzeylerde kayma ihtimali yüksek olduğundan:
Dizlerinizle depoyu kavrayınız,
Gidonu sıkmayınız; tutunuz,
Dik oturunuz ve rahat bir şekilde “Bakışınıza” yoğunlaşınız.
Riskli Noktalardan Dik Geçiniz.
Gölge bir alandan (gölgesi yola düşen duvar yanından giderken)
İlerideki gördüğünüzü ıslak bölgeden
Köprü, tünel giriş çıkışlarından dik geçiniz.
Lastiklerinizi Isıtmanın Zorluğunu Bilme Kışın yol ve lastiklerin ısısı düşük olduğundan lastiklerinizin ısınması hayli uzun sürecek yada hiç bir zaman yaz kadar iyi bir seviyeye ulaşamayacaktır.
Motor Frenini Kullanmamaya Özen Gösteriniz
diğer kış ve yağmur/çamur yazıları için tıkla 🙂 #motosikletkış
Riskli alanlarda yani köprü – tünel giriş çıkışlarında, gölgede kalan yüzeylerde kaymaya ihtimali yüksek olduğundan
İlk uzun yol acemi motosiklet sürücüsü için her zaman farklıdır. “Oldum.” demenin ilk kanıtıdır çoğu zaman.
İşte aşağıdakiler de benim ilk uzun yolumda aldığım notlar; faydalı olması umuduyla…
Toplamda dört gün süren yoğun İstanbul turu sonucunda öğrenilenler.
Sırt çantası iyi bir fikir değil. Zira uzun yol ve sürüş pozisyonu ile birleşince bel ve popo (evet, popo bile ağrıyor valla) için ağrı verici olabiliyor.
Motordaki çanta omzunuzdakinden daha ağır oluyor.
Her kırk dakika bir saatte ara vermek ağrıları kesmeye ve dikkati toparlamaya çok yardımcı oluyor.
Motoruna göre değişecektir ama 100 – 120 km/s süratler son derece normal süratler. Seyir keyifli ve akıcı oluyor.
Uzun yol için en iyi çanta çözümü depo üstü çantalar.
İnterkom; yol konforunuzu ve güvenliğinizi çok arttırıyor.
Şehir İçi, Yoğun Trafik
İlk uzun yolu İstanbul’a gelene kadar uzun yol yaptık ama İstanbul’da da şehir içinde ciddi mesafelerde sürüyorsunuz. Bu da uzun yol sayılır bir çok motosiklet acemisi için. Yeni başlayanlar için on kilometre bile uzun yol olabilir ama İstanbul için bu mesafe kısa bile sayılır…
İstanbul gibi yoğun trafikte kullanırken tahmininizden daha rahat edeceksiniz. Tercihen İstanbul’lu olan bir motorcu ile şehir içine giriniz. Böylelikle onun normaline daha rahat uyacak ve çekingenliğinizi onun arkasından giderek aşacaksınız.
Buna karşılık çevre yolları, TEM, ana yollar gibi sürüşler hem hızlı, hem de çevik olmayı gerektirdiğinden daha yorucu ve hatta ürkütücü. Bu gibi bölgelerde hızınız 100 – 120 km/s’in altına düşmüyor. Zira diğer araçlar çok hızlılar ve üzerinizde baskı yaratıyorlar. Hala şaşırıyorum ama beni 110 ile giderken belediye otobüsü solladı! 🙂
Ben araçların sıkışık düzende zar zor ilerlediği ve devamlı aralardan gittiğimiz zamanlarda zorlanmadım; hatta eğlendim.
Evet, motoru yüksek devirde kullanmak daha kontrollü ve güvenli sürüş için şart. Gaz kestiğinizde kompresyon ile hemen sürat kesmek ise paha biçilemez. Mesafeyi fren kullanmadan ayarlamanın mümkün olduğunu uzun yolda daha net, hatta kaçınılmaz olarak fark edeceksiniz.
Tavsiye
İlk uzun yola yalnız çıkmayın, hatta mümkünse iyi sürücülerden oluşan bir toplulukla gitmeniz daha da iyi olur.
Hımm… Elli km/s yüksek hız mı demiştik? :)Elli ile yüz km/saat arası fark ettiğim şu: motosikletler 50 km. üzerinde daha rahat gidiyorlar, kendilerini buluyorlar.
Yönlendirilmeleri daha kolay ve daha kararlı oluyorlar sürat arttıkça. Özellikle virajlar düşük hızlara göre daha rahat ve daha akıcı hale geliyorlar.
Bir de şu var; yüksek süratte iken gaz kestiğinizde tahmininizden daha önce ve daha hızlı yavaşlıyorsunuz sadece motorun sıkıştırma etkisi ile.
Otoyol çıkışında Hışır (motosikletimin adı) huzursuzlandı ve rölanti düşürdü. Pek sallamadım, daha doğrusu anlamadım.
Geldik varacağımız yere, bir daha stop etti. Yedik içtik, bastım marşa; çalışmadı. Zorladık. Olmadı.
Geldik zurnanın zart dediği yere. Otoyoldan Sahil Evleri’ne geldik ve Hışır sustu. Sonrasında çalışmayınca oradan gelen bir motorcu ile depoyu sök, hortumlara bak, buji sökelim derken hava filtresine bir bakalım dedik. Meğer orası benzin dolmuş. Yani yerdeki bildiğin depoda olması gereken benzin.
Bezle haznedeki benzini çıkardık; filtreyi koyduk güneşe kurumaya. Adamlardan birisi: “Filtrede yıkanmış oldu işte pırıl pırıl olur o!” dedi. Tabii ki bu anlarda hala olayın farkında değiliz.
Yine zor çalıştı ama çalıştı, hatta vurdurdu adamlar, öyle çalıştı. Sonrasında bir km. yaptım yapmadım; polis kontrolü varmış, durdurdular. Aklımdan geçti aslında, durdurmayayım diye ama stop ettim motoru ve yine çalışmadı.
Bekliyorum akü kendini toparlar belki diye. Sıkılıp bu son kareleri çektim. Sonrasında açayım dedim hava girişini tekrar. Aynı şey, benzin dolu. Temizledim Boğaç’ı aradım, Gürkan’ın numarasını verdi, Gürkan Zafer Usta’nın numarasını verdi, usta temizle çalıştır gel dedi. Çalıştıramadık. Şu an itibarı ile belli değil, kilitledik bir evin önüne; yarın gidip bakacağız.
Motoru çalıştırmak için zorlamayın. Çalışmıyorsa bir sebebi vardır.
Karbüratörlü motorlarda pislik geldiğinde bu olabilir, bunu bilin.
Arıza olduğunda usta numarası aramayın. Ustanın numarasını bilin. Hatta motorunuzu aldığınızda bakıma götürün, veya bir gösterin; ustayla tanışın ki aradığınızda yabancı muamelesi görmeyin.
Ek, Sonra Ne oldu?
Urla’da ustaya götürdük. Buji çıkarıldı, basınç boşaltıldı, kapak açıldı, genel bakım yapıldı ve karbüratör temizlendi.