Motosiklet acemileri için yazılmış yazılar kategorisi, Acemilerin Okuması Gereken Yazılar. Bu bölümde, motosiklete yeni başlayanların okuması gereken bilgiler bulunmaktadır.
Sürat yok, fren yok, usul usul bir kaza oldu göreceğiniz gibi. Ama tam da “Neden hep tam koruma giymeliyiz?” sorusunun cevabı gibi. Bu kadar kolaysa, demek ki her zaman olabilir…
Motosiklet sistem eğitim; bu kelimeleri illa ki duymuşsunuzdur. Bu yazıda eğitimin yarattığı farkları ve Sistem dediğimiz şeyin ne olduğunu bulacaksınız. Haydi başlayalım:
Eğitimlerde yaşı ilerlemiş fakat motosiklete yeni başlamış bir sürücü vardır genelde. Son derece uyumlu kişiler olurlar. Ve yine genelde, istemelerine ve eğitmenlerin çabalarına rağmen eğitim başarılı olmaz… Bu tür sürücüler, büyük ihtimalle motosiklet gözlemli sürüş bölümünü zaman kaybı olarak görüyorlardır.
Peki neden?
Kendi hızında süren kişiler, yanlışlarını söylediğinizde düzeltmeye çalışmak yerine şunu söylerler:
”Benim için iyi sürmek, yavaş sürmek demektir. Ben yıllardır motosiklet üzerindeyim ve bana yetiyor. Güvenli sürmek de aynı şekilde yavaş olmaktır. Sistemi anladım, çok şey de öğrendim ama neden daha hızlı gideyim ki?Bir de şu var: Benim sürdüğüm hızlarda gözlem, pozisyon, vites, hız ve hızlanma gibi şeylerle uğraşmaya gerek yok?”
“Keyfim yerindeyse neden zorlayayım ki?” sorusu doğru gelebilir. Neden ek risk alalım ki?
Şurası gerçek ki motosiklet yavaşken de hızlıyken de keyif verir. Tecrübeye de saygım var. Fakat şunu da kabul etmelisiniz: motosiklet kazaları yavaş süratlerde de olur…
Kimse eğitim aldığınız için daha hızlı olun demiyor. Fakat bakış ayırıp doğru hızda sürmek, motosikleti akarcasına sürmek bu işin doğru ve güvenli usulüdür. Eğitimdekileri yola aktarmadan, bildiklerinizi yapmadan ne iyi, ne dpğru hızda, ne de keyifli sürüş yapamazsınız.
Motosiklet sürüş eğitimi ne demek?
Eğitim her şeyi doğru algılamak ve ona göre sürmek demektir. Bu her şeyden önce doğru hızda, doğru yerde olmak anlamına geliyor. Bu “yavaş” sanırken tehlikeye koşmanızı engeller. Bu, “Orayı rahat dönerim.” derken virajdan çıkmanızı engeller. Mesele daha hızlı gitmek değildir. Mesele, eğitimde söylenenleri yaparken daha doğru hızda ve daha önemlisi daha güvenli olacağınız gerçeğidir.
Bu tür sürücüler, bir şeyi daha ihmal ederler: trafikte oldukları gerçeği.Motosiklet sistem eğitim ama uygulama? unutmamalı ki eğitim: kalıcı davranış değişikliğidir. Öğrenmiş olabilirsiniz ama yola aktarmıyorsanız eğitilmiş olmazsınız.
Trafik diğer araçlarla birlikte uyum içindeki akıştır. Herkesten yavaş kaldığınızda daha güvenli gitmiyor, aksine kendiniz dahil herkes için tehlike yaratıyorsunuz. Eğer kendinizi trafikte sıklıkla bu durumda buluyorsanız, şunu bilin: sizin keyfiniz herkesin güvenliğinden kıymetli değil…
Bu sebeple duyabileceğiniz: “Sadece gezinmek benim için yeterli.” ya da “Bu sürat bana yetiyor.” açıklamalarını ciddiye almıyoruz.
Bunun tam zıddı da aynı şekildedir: “Ne kadar hızlı gidebildiğimi göstermek istiyorum.” veya “Ben heyecan için (adrenalin) sürüyorum.” diyenler de eğitimi aynı şekilde ihlal ediyorlar. Doğru süratte değiller.
Sonuç itibarıyla her iki sürüş stili de sorumsuzluktur ve tehlikelidir.
Yanlışta ısrar etmeyin
“Yanlışlar anında cezalandırılmadığı, kaza olmadığı için sizi yanıltmamalı. Tekrarlarsanız yanlışlar huyunuz ve “normaliniz” haline gelir. Bu ise her sürüşte kaza yapma riski taşımak demektir.
Düz bir çizgide, trafiğin yoğun olmadığı yollarda sürmek mümkündür tabii ki. Bu şekilde belki de bir ömür kaza yapmadan sürüş yapmak tabii ki mümkündür. İdeal şartlar varken her sürücü ileri seviyede olduğunu düşünebilir. Fakat eğitimin bize öğrettiği iki şey var:
İleri bakarak mevcudu değil gelecekteki olası tehlikeleri yakalamak
Şunu unutmayın: motosiklet üzerindeyken işler çok hızlı şekilde kötüye gidebilir. Önceden görürseniz birkaç saniye önce (ki bir ömür kadar zaman yaratır), hazırsanız ve neyi-nasıl yapacağınızı biliyorsanız tehlikeden önce kurtulursunuz.
Aklınıza hemen sert fren ya da panik fren geliyor olabilir. Ama Sistem bize diyor ki önceden görürsen az fren ya da tam tersi gaz açarak tehlike bölgesinden kurtulabilirsin. Tehlikeli bölgeyi bir daire olarak düşünürseniz az fren -hatta çoğu zaman gaz kesmek bile yeterli olur- ya da az gazla dairenin dışına çıkar kurtulursunuz.
Bütün mesele dairenin içinde tehlikeyle aynı zamanda bulunmamaktır. Tehlikeyi gaz kapayarak önünüzden geçecek, gaz açarak arkanızda kalacak şekilde sürüş yapmak eğitimin asıl amacıdır.
Bu cümledeki “İyi Eğitim”i iki bölüme ayırabiliriz:
Zaman Yönetimi ve
Yol Tutma Yönetimi.
Bu bölümler altında ise zihinsel ve fiziksel açıdan “alet çantamızı” zenginleştirmek vardır.
Bu arada arkadaşımızın sorduğu soruya dönelim “Niçin bir sürüş sistemine ihtiyaç var? Niçin Zaman Yönetimi ve Yol Tutma Yönetimi üzerinde vakit kaybediyoruz?”
Sürüşümüzün keyifli olması kadar (Güvenli)Emniyetli, Akıcı ve Sistematik olması önemlidir. Bu üç başlık güvenli bir sürüşün şartlarıdır.
(Güvenli)Emniyetli: Her durumda emniyet birinci önceliği taşımalıdır. Tecrübeli sürücü yoldaki tehlikelerin farkında olandır. “Bugün bana ne zarar verebilir?” sorusunu sürekli sormalıyız.
Bunu üçe ayırabiliriz:
Yol şartları; viraj, kavşak, geçit, rampa, iniş gibi.
Yolun diğer kullanıcıları ve kullanış şekilleri.
Yolu durumu; yağmur, sis, buzlanma veya yol yüzeyi gibi.
Türkiye’de bunlara ilave olarak eksik yol işaretleri, çeşitli hayvanlar, sürücülerin eğitimsizliği, ve kötü yol yapımı/bakımı gibi faktörleri de ilave etmek lazımdır. Tüm bu risklere ve problemlere bir de kendi cehaletimiz ve küstahlığımızı eklemenin hiçbir manası yoktur. Bunlar bizim kontrolümüz dahilinde olmalıdır.
Akıcı: Eğer arkanızdaki yolcu sık sık kaskı ile sizinkine çarpıyorsa, eğitime ihtiyacınız var demektir. Eğer fren balatalarınız ve lastikleriniz çabuk aşınıyorsa, sürüş stilinizi değiştirmeniz lazım demektir. Çok sık kaza riski ile karşılaşıyorsanız, akıcı değilsiniz demektir. Akıcı sürücü, her zaman sürekli plan yapan, önündeki her fırsatı iyi bir hızda yol almak için kullanan sürücüdür. Aynen sudaki bir balık gibi. Gerçek keyif için planlama şarttır
Sistematik: Motosiklet sürerken genellikle beklenilmeyen şeylerin olduğu bir ortamdayız, bilhassa Türkiye’de. Her şey, çeşitli açılardan, köşelerden ve çok çabuk olabiliyor. Bu yüzden, uygulandığında motosikletin yol tutmasını garantileyen bir sisteme ihtiyacımız vardır. Sistem öğrenilip uygulandığında ve otomatik hale geldiğinde bizim savunmamız olur. İşte o zaman zihnimizi, problemle karşılaştığımızda onu çözmeye ayırabiliriz.
Toparlamak gerekirse: motosiklet sistem eğitim demek sistemli sürüşü yola uygulamak demektir. Sistemli sürüşler.
Öğrenmek istediğimiz işte budur; yavaş ve kararsız değil, akıcı ve (güvenli) emniyetli bir şekilde ve bir sistem dahilinde sürmek.
Kaynak: Maalesef bunu yayınlayan kişi kaynak belirtmediği için ben de kaynak veremiyorum. Fakat ARA eğitimi dedikleri şey ART Moto Akademi yazısı olduğunu düşündürüyor.
Kazanın olduğu saatler hangileri, en çok hangi ayda kaza oluyor, haftanın hangi gününde en çok trafik kazası oluyor?
Emniyet Genel Müdürlüğü ile TÜİK’in hazırladığı “Trafik Kaza İstatistikleri” verilerine göre:
“Trafik kazaları en çok mesai bitimine denk gelen 17.00-18.00 saatleri arasında yaşanıyor.
Kazalar en çok ağustos ayı ve cumartesi günü oluyor.”
Mesai bitiminde. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik İstatistiklerine göre 17.00-18.00 saatleri arasında oluyor en çok kaza. Yorgunluk, baskı, akşam saatlerinin etkisi ile en çok hatayı ve kazayı bu saatlerde yapıyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik İstatistiklerine göre ağustos ayında, gün temelinde ise cumartesi günü, trafikte kazanın en çok olduğu zamanlar.
Lastikleri ısıtmak daha çok F1 ya da pist yarışlarında duyduğumuz bir işlem. Hemen söyleyeyim: kullandığımız motosikletlerin yol lastikleri ve yol sürüşü için geçerli değildir.
Bizler için motosikletle zikzak çizmek gereksiz olduğu gibi ek tehlike demektir.
Bike* yazarı yanlış bilinen bir durumu açıklıyor (Bike, ünlü ve hayli eski bir İngiliz motosiklet dergisidir):
Zikzaklar çizerek gitmek lastikleri ısıtmaz*, lastiğin yüzeyini temizler. Lastiği ısıtmanın en iyi yolu düz bir çizgide sertçe hızlanma ve frenleme yapmaktır.
Martin Fitz-Gibson, Bike* yazarı
* Tabii ki ısıtma etkisi de vardır ama, “Amaç lastikleri en kısa sürede ısıtma ise, düz çizgideki sert işlemler daha verimlidir.” diyor.
Tavsiye yazı
Lastikleri ısıtmak yerine doğru lastik basınçlarıyla sürüş yapmak daha güvenlidir ve size daha çok performans verir; bu sebeple lütfen tavsiye yazıyı okuyun.
Motosiklet acemisinin zorlandığı konulardan birisi: U dönüşü.
Birçok tekniği aynı anda birlikte uygulamayı gerektirdiği için başlarda zorlayıcıdır.
Bakışı ayırmanızdır. En başından itibaren çenenizi gideceğiniz yere çevirmeniz gereklidir.
Bakış, arka fren ezme, gidonu serbest bırakma ve motosikleti düz tutma.
Motosiklet U dönüşü (180 Derece) için diğer püf noktası
İyi bir sürücüden küçük bir tüyo…
Mükemmel U dönüşü için, ağırlığınızı dönüşün dışına verin (sağa dönüşte sola eğilin ve selede sola kayın). Bu motorun dengesini sağlar ve dönüşü kolaylaştırır.
Adam Davies, ileri sürücü.
Barkın’a saygı ve sevgiyle; bu arada Boğaç Hoca’ya da selam 🙂
Motosiklet yağı değişim zamanları önemlidir çünkü motosikletimizde kullanılan yağlar ömürlü malzemedir. Yani son kullanım tarihi vardır.
Biliyoruz diyeceksiniz değil mi? Biraz farklı bilgiler verelim o zaman:
Motosikletimizdeki yağları ne zaman değiştirmeliyiz?
Motor yağı
Motor yağının kutusu açıldıktan sonraki ömrü altı – sekiz ay arasıdır.
Yani demem odur ki, kutu açıldıktan (motora konduktan sonra değil) altı ay sonra az binseniz de yağın artık yaşlı olduğunu unutmayın. Motosiklet yağı değişim zamanına özen gösteriyorsanız işin bu yönüne de dikkat edin.
Amortisör yağı
Yukarıdaki motor yağıydı peki ya amortisör yağı?
Amortisör yağlarının ömrü ise (motosikletinizi kullansanız da kullanmasanız da) iki yıl civarındadır.
Hidrolik yağ
Hidrolik yağlarının bir – bir buçuk sene ömrü vardır.
Motosikletinizin sadece motor yağını değiştirerek bakım yaptınızı sanmayın. Amortisör yağları yol tutuşunuzu, frenleme başarısını ve konforu, sürüş rahatlığını doğrudan etkiler. Motosiklet yağları değişim zamanlarını Servis El Kitabında (Kullanıcı El Kitabından farklı bir rehberdir, İngilizcesini internette bulabilirsiniz).
Not: Psikopatça değiştirin demiyoruz. Ama en azından bilelim, bildirelim; en azından yıllarca aynı fren hidroliği ile, aynı amortisör yağıyla gezmeyelim; önemli olan budur.
Not iki: Bu konuyu bir tartışmadaki yorumuyla bana hatırlatan Oygar Han Omur’a teşekkür ederim.
Fren balatası değişirken, ayardan önce elcik ayarını sıfırlayarak başlamak lazım. Önce teknik altyapıyla başlayalım:
Balatalar kullanıldıkça biter, yani aşınırlar ve incelirler. İnceldikçe de diske değmek için daha uzun mesafe yapmaları gerekir. Bu ek mesafeyi yok etmek için ayar yapıyor (fren kolunun önündeki yerden) ve sağlıklı çalışmasını sağlıyoruz. Yani sistem biten balataya göre ayarlı vaziyette olur.
Sorun yaşamamak için, balata değiştirirken ayarı kontrol ediniz. Fren ayarınız bitmiş balataya göre mi, yoksa yenisine uygun mu?
Bu yapılmaz ise, eskiye göre ayarlanmış sistem yeni balata ile uyumsuzluk yaratır. Fazla sert, dozajsız, hatta fren kolunu sert çekince kaçırmalara sebep verebilecek kadar uyumsuz.
Not: Hidrolik eksikliği ile mekanik olarak ayar yaptıysanız da aynı şey geçerlidir.
İlave: Fren balatası ayarı için anlattığımız her şey debriyaj için de geçerlidir.
İngiltere Cambridgeshire (Kembricşayr) Trafik Birimi’ne mensup bir polis sürücünün son sınav sürüşü. Önde gördüğümüz sürücü yüksek seviyede eğitim almış ve son sınavı için sürüş yapmaktadır. İleri seviye bir sürücünün gerçek trafik koşullarında nasıl tepkiler verdiğini görmek için çok iyi bir fırsat, sonuna kadar izlemenizi ve konumlanmalara dikkat etmenizi tavsiye ederim.
Öğrencinin devamlı konum değiştirmesi ve çıkış ile görüşü -aralıksız- araması bize ders olmalı. 13 dk.’lık görsel boyunca 5 sn. boyunca aynı konumda kalmadığınadikkat edin.
Arkadaki sürücünün zaman zaman konum hatası ile aşırı yaklaşma yapması dikkatinizi çekmiş olabilir lakin şunu bilmekte yarar var: öndeki sınavda olan bir polis, arkadaki ise önündeki sürücüyü değerlendiren bir öğretmen. Hatadan çok öndeki sürücünün gözlemi için konumlandığını gözden kaçırmayalım.
(Ali Kaptan’ın paylaştığı bir motosiklet videosudur, kendisine paylaşımı için teşekkür ediyoruz)
“Ülkemin Japon mühendisten çok bilen insanına göre ölmeye yer arayan bir cihazdır motosiklet. Başarılı bir Türk sürücü km’ye bakmadan her an motor öldürebilir. Mesela ciğerini söker, o da ne demek dersen çok gaz verdim der çok devir çevirdim der. Yani belli olmaz kardeşim, memlekette motorun ne zaman biteceği belli olmaz…”
Arada sorulan bir sorudur. Motorun ömrü ne kadardır? Çok bilen olur memlekette, siz de bilirsiniz; en çok da bilmeyen konuşur. Lakin işin aslı aşağıdaki gibidir.
Motor dediğin bir çok bileşenden oluşan ve evet, zamanla yıpranan/aşınan bir şey. Ne kadar sürede aşınacağını ilerleyen bölümlerde değerlendireceğiz fakat şimdi şuna bir bakalım:
“Motorun bir parçası (örnek: piston, segman) aşındığında, bozulduğunda ne olur?”
Cevap basittir, yenisiyle değiştirilir ve devam edilir. Peki eskisi gibi olur mu? Tabii ki olur. Hatta yenilenmiş bir motor fabrika çıkış performansına ya çok yakın, ya da eşit olur. Başka bir deyişle motosiklet motor ömrü ne kadar sorusunun cevabı bakımları yapıldığı, yıpranan parçaları değiştiği sürece sonsuzdur olarak verilebilir.
Peki yıpranma, başka bir deyişle eskime ne zaman ya da kaç kilometrede gerçekleşir?
Kullanımla çok alakalıdır, devamlı: vu-tutu vu tu tu devir kesicide ciğerini sökülmüş bir motor tabii ki daha erken yıpranacaktır. Kötü yağ kullanılan, uzun süre kalitesiz benzinle çalışmış motor erken yaşlanacaktır. Hararet yapmış motor hemen biter mesela 🙂
Ülkemizdeki kanının aksine bir motor 20’000 ya da 50’000’lerde eski falan değildir. Bir motosikletin motorunun, yenilenme gerektirecek kadar eskimesi için, en kötü şartlarda bile 100’000’lerle ifade edilecek bir süre gereklidir. Ha bu arada 100’000’e gelmiş bir motor asla 100 beygirden 50 beygirlere düşmez.
Teknik sorun ayrı, yıpranma ayrı şeydir.
Yurt dışında, hadi bizim ülkemiz haricindeki ülkelerde diyelim, 200 binleri, 250 binleri deviren motosiklet çoktur, normaldir, hatta 50 binlerde bir motosiklete “eskimiş” derseniz adama gülerler…
Tabii ki ülkemizde herkes motosikleti daha almadan satacağı zamanı düşündüğü için hesap kitap farklı oluyor, üzerine bir de hem alırken hem de satarken kazanayım isteği eklenince ortalık karışıyor.
Bu arada dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer numara da km. düşürme gerçeği. Maalesef çok yaygın bir iş bu. Km.’ye müdahale ederek düşürmek her ne kadar hırsızlık, dolandırıcılık gibi kavramlara yakın dursa da bahane hazır: “Abi ne yapayım, yoksa satamam!”. Bu sebeple bir önceki vizesindeki km.’sini kontrol ederek bir nebze kendinizi koruyabilirsiniz diyerek size bir yol önererek yazımızı bitirelim…
Apaçi motosikletçi yaptı, bu gerçekten oldu, bunu yaptı harbiden adamın biri 🙂
Apaçi motosikletçi deyip geçiyoruz evet ama bambaşka bir sürüş tarzları ve hakimiyetleri var. Postür falan hak getire tamam ama bir yandan da üstün motosiklet hakimiyetleri olduğu da muhakkak. O genç arkadaşın bir yandan grup sürüşü yapan iki sıra motosikletin arasından geçerken tek eliyle motosiklet sürerken diğer eliyle fotoğraf çekmesi, en sonda da iki elini telefona vermişken diziyle gaz açıp uzaklaşması…