Neden kapalı kask sorusunun cevabı aslında çok basit: Kaskı korunmak için takıyoruz değil mi? 🙂 Sorunun cevabını vermiş olduk aslında. Kapalı tip almamız gerekir çünkü:
Kaskın üzerindeki rakamlar, motosiklet kazalarında hangi bölgelerin hasar aldığını, asfalta sürttüğünü, gösteriyor.
Bu sorunun bir cevabı daha var:
Ölümlü kazalarda en büyük ölüm sebebi çeneden alınan darbelerdir. O halde çeneyi korumayan, başka bir deyişle çenesi açık tür en büyük riski taşıyan türdür.
En güvenli kask türü, kapalı kasktır.
Kısacası: Açık tip almayın, açılabilir kaskı sürüş esnasında açık tutmayın, en tehlikeye açık yerinizin çeneniz olduğunu unutmayın.
Motosikleti sürüşünün dinamiklerine daha erken hakim olmak için arazide motosiklet sürün. Asfalt becerilerini geliştirmek, daha iyi sürmek için arazi sürüşü çok iyi bir öğretmendir. Arazide sürmek motosiklet dinamiklerini daha iyi öğretir, sizi asfalt üzerinde daha güvenli kılar.
”Birçok sürücü asfalt dışında motor kullanmaz. Çamur ve çakılda sürmek motorun ne yapacağını sıklıkla da ne yapamadığını öğrenmenin en iyi yoludur. Arka tekerde çekiş (traksiyon) kaybı gibi sizi şaşırtacak şeyler ile karşılaştırır sizi.
Asfalt yolda kullanıyorsanız bunu öğrenemez hatta yaşamak istemezsiniz; bunu ancak off-road’da öğrenirsiniz.
Simon Pavey, Dakar yarışçısı ve arazi sürüşü (off-road) eğiticisi. ”
Arazi sürüşü şart mı?
Zorunlu değil 🙂 ama motosikletin tepkilerini öğrenmek, yüksek açılarda ve kaymalarda sakinliği korumak, bedeninizi motosikletle bütünleştirmek için asfalttan daha hızlı bir yol olduğu kesin. Tabii ki arazi sürüşünü kendi başınıza değil, tecrübeli bir sürücüyle öğrenmek şart.
Önerilen yazı
Tabiidir ki acemi iseniz motosiklet ile arazi sürüşünü de bilmiyorsunuzdur 🙂 Daha iyi sürmek için arazi sürüşü yapın diyorum ya, konuyla ilgili bir başka site içi yazının bağlantısını koydum, faydalı olması umuduyla.
Kazanın olduğu saatler hangileri, en çok hangi ayda kaza oluyor, haftanın hangi gününde en çok trafik kazası oluyor?
Emniyet Genel Müdürlüğü ile TÜİK’in hazırladığı “Trafik Kaza İstatistikleri” verilerine göre:
“Trafik kazaları en çok mesai bitimine denk gelen 17.00-18.00 saatleri arasında yaşanıyor.
Kazalar en çok ağustos ayı ve cumartesi günü oluyor.”
Mesai bitiminde. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik İstatistiklerine göre 17.00-18.00 saatleri arasında oluyor en çok kaza. Yorgunluk, baskı, akşam saatlerinin etkisi ile en çok hatayı ve kazayı bu saatlerde yapıyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik İstatistiklerine göre ağustos ayında, gün temelinde ise cumartesi günü, trafikte kazanın en çok olduğu zamanlar.
Lastikleri ısıtmak daha çok F1 ya da pist yarışlarında duyduğumuz bir işlem. Hemen söyleyeyim: kullandığımız motosikletlerin yol lastikleri ve yol sürüşü için geçerli değildir.
Bizler için motosikletle zikzak çizmek gereksiz olduğu gibi ek tehlike demektir.
Bike* yazarı yanlış bilinen bir durumu açıklıyor (Bike, ünlü ve hayli eski bir İngiliz motosiklet dergisidir):
Zikzaklar çizerek gitmek lastikleri ısıtmaz*, lastiğin yüzeyini temizler. Lastiği ısıtmanın en iyi yolu düz bir çizgide sertçe hızlanma ve frenleme yapmaktır.
Martin Fitz-Gibson, Bike* yazarı
* Tabii ki ısıtma etkisi de vardır ama, “Amaç lastikleri en kısa sürede ısıtma ise, düz çizgideki sert işlemler daha verimlidir.” diyor.
Tavsiye yazı
Lastikleri ısıtmak yerine doğru lastik basınçlarıyla sürüş yapmak daha güvenlidir ve size daha çok performans verir; bu sebeple lütfen tavsiye yazıyı okuyun.
Motosiklet acemisinin zorlandığı konulardan birisi: U dönüşü.
Birçok tekniği aynı anda birlikte uygulamayı gerektirdiği için başlarda zorlayıcıdır.
Bakışı ayırmanızdır. En başından itibaren çenenizi gideceğiniz yere çevirmeniz gereklidir.
Bakış, arka fren ezme, gidonu serbest bırakma ve motosikleti düz tutma.
Motosiklet U dönüşü (180 Derece) için diğer püf noktası
İyi bir sürücüden küçük bir tüyo…
Mükemmel U dönüşü için, ağırlığınızı dönüşün dışına verin (sağa dönüşte sola eğilin ve selede sola kayın). Bu motorun dengesini sağlar ve dönüşü kolaylaştırır.
Adam Davies, ileri sürücü.
Barkın’a saygı ve sevgiyle; bu arada Boğaç Hoca’ya da selam 🙂
Motosiklet senkron işlemini belli aralıklarla yapmalı fakat egzoz taktıracaksanız mutlaka yapmak gerekir.
Neden Senkron Gerekir?
Motorun normal çalışmasında emilecek ve atılacak hava hesaplıdır, çünkü motorun yakmak için kullandığı sadece akaryakıt değildir. Motor, benzini hava ile belirli bir oranda karıştırarak yakar; bu nedenle de emilen hava hesaplı kitaplıdır; yani bir formülün bir parçasıdır emilen (giren) hava.
Şimdi motor havayı emiyor, arkadan atıyor. Normalde egzoz sistemi belirli ve hesaplanmış sıkışma ve dolayısıyla geri tepme yaratır. Motor da bu şekilde çalışmak üzere ayarlanır. Sağlıklı çalışma için bu miktarların doğru olması gerekir.
E sen arka tarafı büyüttün? O emiş ve çıkış dengesi bozmuş olursun. Sıkışma doğru olmaz, kompresyon azalır, yakıt tüketimi artar. Dengelenmesi için de ayar gerekir. Alakası odur.
Motosiklet senkron soruları ve gerekli bilgiler
Senkron, “eş zamanlı yapma” demektir. Bu kavram motosikletlerde karbüratörler için kullanılır. Motora farklı karbüratörlerden gelen hava-yakıt karışımının eşitlenmesi işidir.
Silindirlere aynı miktarda yakıt-hava karışımı gelmezse, motor düzensiz çalışır ve başarım (performans) sorunları yaşanır.
Kullanıcı el kitabında bulamasanız da motosikletinizin servis el kitabında bulabilirsiniz. Servis el kitabını ise internette google aramasıyla bulabilirsiniz.
Karbüratörlerin aynı zamanda çalışmasına ve aynı miktarı tutturmalarına yarar.
Teorik olarak evet, ama yine de ustanıza yaptırmanızda fayda var 🙂 Ha ben iyice video izleyeceğim, aşağıdaki bağlantıda olduğu gibi kaynak okuyacağım diyorsanız da mutlaka yaparsınız, çok zor iş değil.
Motosiklet yağı değişim zamanları önemlidir çünkü motosikletimizde kullanılan yağlar ömürlü malzemedir. Yani son kullanım tarihi vardır.
Biliyoruz diyeceksiniz değil mi? Biraz farklı bilgiler verelim o zaman:
Motosikletimizdeki yağları ne zaman değiştirmeliyiz?
Motor yağı
Motor yağının kutusu açıldıktan sonraki ömrü altı – sekiz ay arasıdır.
Yani demem odur ki, kutu açıldıktan (motora konduktan sonra değil) altı ay sonra az binseniz de yağın artık yaşlı olduğunu unutmayın. Motosiklet yağı değişim zamanına özen gösteriyorsanız işin bu yönüne de dikkat edin.
Amortisör yağı
Yukarıdaki motor yağıydı peki ya amortisör yağı?
Amortisör yağlarının ömrü ise (motosikletinizi kullansanız da kullanmasanız da) iki yıl civarındadır.
Hidrolik yağ
Hidrolik yağlarının bir – bir buçuk sene ömrü vardır.
Motosikletinizin sadece motor yağını değiştirerek bakım yaptınızı sanmayın. Amortisör yağları yol tutuşunuzu, frenleme başarısını ve konforu, sürüş rahatlığını doğrudan etkiler. Motosiklet yağları değişim zamanlarını Servis El Kitabında (Kullanıcı El Kitabından farklı bir rehberdir, İngilizcesini internette bulabilirsiniz).
Not: Psikopatça değiştirin demiyoruz. Ama en azından bilelim, bildirelim; en azından yıllarca aynı fren hidroliği ile, aynı amortisör yağıyla gezmeyelim; önemli olan budur.
Not iki: Bu konuyu bir tartışmadaki yorumuyla bana hatırlatan Oygar Han Omur’a teşekkür ederim.
Fren balatası değişirken, ayardan önce elcik ayarını sıfırlayarak başlamak lazım. Önce teknik altyapıyla başlayalım:
Balatalar kullanıldıkça biter, yani aşınırlar ve incelirler. İnceldikçe de diske değmek için daha uzun mesafe yapmaları gerekir. Bu ek mesafeyi yok etmek için ayar yapıyor (fren kolunun önündeki yerden) ve sağlıklı çalışmasını sağlıyoruz. Yani sistem biten balataya göre ayarlı vaziyette olur.
DİKKAT EDİN HEM SAĞDAKİLER AYARDIR, HEM DE SOLDAKİLER. SAĞDAKİLER ELCİKİN ÇEKME MESAFESİNİ, SOLDAKİLER İSE TEL AYARINI
Sorun yaşamamak için, balata değiştirirken ayarı kontrol ediniz. Fren ayarınız bitmiş balataya göre mi, yoksa yenisine uygun mu?
Bu yapılmaz ise, eskiye göre ayarlanmış sistem yeni balata ile uyumsuzluk yaratır. Fazla sert, dozajsız, hatta fren kolunu sert çekince kaçırmalara sebep verebilecek kadar uyumsuz.
Not: Hidrolik eksikliği ile mekanik olarak ayar yaptıysanız da aynı şey geçerlidir.
ÜSTTEKİ AYAR SIFIRDA, ALTTA İSE AZAMİDE AYARLI OLDUĞUNA DİKKAT
İlave: Fren balatası ayarı için anlattığımız her şey debriyaj için de geçerlidir.
“Ülkemin Japon mühendisten çok bilen insanına göre ölmeye yer arayan bir cihazdır motosiklet. Başarılı bir Türk sürücü km’ye bakmadan her an motor öldürebilir. Mesela ciğerini söker, o da ne demek dersen çok gaz verdim der çok devir çevirdim der. Yani belli olmaz kardeşim, memlekette motorun ne zaman biteceği belli olmaz…”
Arada sorulan bir sorudur. Motorun ömrü ne kadardır? Çok bilen olur memlekette, siz de bilirsiniz; en çok da bilmeyen konuşur. Lakin işin aslı aşağıdaki gibidir.
Motor dediğin bir çok bileşenden oluşan ve evet, zamanla yıpranan/aşınan bir şey. Ne kadar sürede aşınacağını ilerleyen bölümlerde değerlendireceğiz fakat şimdi şuna bir bakalım:
“Motorun bir parçası (örnek: piston, segman) aşındığında, bozulduğunda ne olur?”
Cevap basittir, yenisiyle değiştirilir ve devam edilir. Peki eskisi gibi olur mu? Tabii ki olur. Hatta yenilenmiş bir motor fabrika çıkış performansına ya çok yakın, ya da eşit olur. Başka bir deyişle motosiklet motor ömrü ne kadar sorusunun cevabı bakımları yapıldığı, yıpranan parçaları değiştiği sürece sonsuzdur olarak verilebilir.
Peki yıpranma, başka bir deyişle eskime ne zaman ya da kaç kilometrede gerçekleşir?
Kullanımla çok alakalıdır, devamlı: vu-tutu vu tu tu devir kesicide ciğerini sökülmüş bir motor tabii ki daha erken yıpranacaktır. Kötü yağ kullanılan, uzun süre kalitesiz benzinle çalışmış motor erken yaşlanacaktır. Hararet yapmış motor hemen biter mesela 🙂
Ülkemizdeki kanının aksine bir motor 20’000 ya da 50’000’lerde eski falan değildir. Bir motosikletin motorunun, yenilenme gerektirecek kadar eskimesi için, en kötü şartlarda bile 100’000’lerle ifade edilecek bir süre gereklidir. Ha bu arada 100’000’e gelmiş bir motor asla 100 beygirden 50 beygirlere düşmez.
Teknik sorun ayrı, yıpranma ayrı şeydir.
Yurt dışında, hadi bizim ülkemiz haricindeki ülkelerde diyelim, 200 binleri, 250 binleri deviren motosiklet çoktur, normaldir, hatta 50 binlerde bir motosiklete “eskimiş” derseniz adama gülerler…
Tabii ki ülkemizde herkes motosikleti daha almadan satacağı zamanı düşündüğü için hesap kitap farklı oluyor, üzerine bir de hem alırken hem de satarken kazanayım isteği eklenince ortalık karışıyor.
Bu arada dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer numara da km. düşürme gerçeği. Maalesef çok yaygın bir iş bu. Km.’ye müdahale ederek düşürmek her ne kadar hırsızlık, dolandırıcılık gibi kavramlara yakın dursa da bahane hazır: “Abi ne yapayım, yoksa satamam!”. Bu sebeple bir önceki vizesindeki km.’sini kontrol ederek bir nebze kendinizi koruyabilirsiniz diyerek size bir yol önererek yazımızı bitirelim…
Kişi 1: Merhaba arkadaşlar. Geçirdiğimiz kaza sonrası olay yerindeki mobese kamerası kayıtlarını almak için nereye başvuruda bulunuyoruz ya da nereden alıyoruz bu kayıtları ? Yardımlarınızı bekliyorum
Kişi 2: Cumhuriyet Savcılığı’na ya da Polis Merkezi’ne davacı olarak gittiğinizde, alınan ifadeniz esnasında daha önce olay yerinde yapacağınız gözlem sayesinde edindiğiniz dört haneli mobese direği numarasını belirterek herkesin işini kolaylaştırır ve kamera kayıtlarını edinmiş olursunuz. Ancak; her iki kurumdan da böyle bir talep yazısı alınması gerekmektedir. İstanbul’da tüm İlçe Emniyet Müdürlükleri bünyesinde mobese kameraları mevcuttur. Görüntüleri alacağınız yerler de buralardaki Mobese birimleridir.
Tüm motosiklet sevdalılarına kazasız sürüşler dilerim.