Bosch motorlu araçlar konusunda en önemli firmalardan biri. Motosiklet üretiminde de tüm markalara parça ve teknoloji sağlıyorlar. Mesela ABS, beyin gibi elektronik parçalar BOSCH marka. Tabii ki tek marka değil fakat çok büyük pazar payına sahipler. Bosch motosiklet söz konusu olunca güvenlik kaza düşme gibi durumlar için de çalışmalar yapıyor ve motosiklet güvenliği için yeni bir öneriyle karşımızda, üstelik bu defa uzay teknolojisiyle 🙂
Uzay gemileri yönlerini ve hareketlerini itici olarak kullandıkları basınçlı gaz ile gerçekleştiriyorlar. Bosch da aynısını motosikletlerin virajlarda kaymaması için benzer şekilde kullanma niyetinde.
Bu gaz itişini, bir tür roket gibi düşünün. Roket nasıl püskürtme ile itiş sağlıyorsa gaz da aynı mantıkla işliyor. Ya da balonun arkasından çıkan havayı kullanması da aynı mantık.
İşte Bosch, kayma anında gaz itişi ile durumu kontrol altına almayı hedefliyor. Ters yönden salınan gaz itiş sağlayacak ve kaymayı durduracak.
Kaymayı engellemek, güvenlik çıtasını hayli yükseklere çekebilir gerçekten. Yine de söylemek gerekir ki bu düşünce doğru olsa da son derece yüksek güç ve hassasiyet gerektirdiğinden devamlı çalışması beklenmemeli. Ayrıca bu gazların dolumu ve idaresi de ayrı bir zorluk.
Gelecekte yaygınlaşacak mı, göreceğiz. Fakat bana göre, kendi kendine giden otomobil teknolojisi birikimleri kazaları engellemek için daha fazlasını vaad ediyor gibi.
Neden derseniz kaza şartlarını önceden algılayıp sebepleri ortadan kaldırmak (fren yapmak, uyarıda bulunmak, yatış açısını kontrol etmek, radarla sürücünün gözden kaçırdığı riskleri yakalamak vb.) daha mantıklı bir usül. Neticede motosikletin kaymaması çok daha doğru bir güvenlik önlemi.
Motosiklet arka teker kayma durumunda tutuşu yitirir ve düşer. Bu durum bir çok sebeple olabilir ve iyi bir motosiklet sürücüsü buna hazırlıklı olmalıdır.
Videodaki yol, kaymasıyla ünlü bir parkur (Mulholland). Bunun sebebi yanlış verilen komutlar yüzünden motosikletin arka teker tutuşu yitirmesi.
Videoda dikkatiniz çekmek istediğimiz nokta arka teker sıyırdığı zaman herkesin gösterdiği tepki:
“Peglere Çıkmak”
Ayaklıklar üzerinde yükselmek ağırlığı aşağıya taşır > tutuşu geri getirir
Sizi yükseğe alır > bakışınız yükseltir ve düzeltir, > yukarıda olduğunuz için kollarınızı kasmaktan kurtarır > daha rahat ve doğru komutlar vermenizi sağlar…
Hatalar
Yolun, lastiklerin tozlu olması (ince toz çok kaygandır).
Toz, tutuşu çok düşürür, ıslaklık kadar tehlikelidir. Ayrıca, araçlar geçtikçe yolun dışına itilir yani virajların dışı hep toz biriktirir. E biz de viraja dış çizgiden girdiğimiz için tozlu alana girmiş oluruz.
Bu yüzden: tozlu yollarda viraja çizginiz en dış çizgi olmamalıdır.
Viraja Doğru Hızda Giriş = Hızlı çıkış Viraja Hızlı giriş = Çıkamayış
Dönmeye doğru hızda başlayın, gaz açarak çıkın, girdiğinizden hızlı çıkın.
Ama viraja fazla hızlı girerseniz, çıkamazsınız.
Virajda Vites Değiştirme
Vites değiştirirken ağırlık ön tekere yığılır, yani arka teker hafifler, tutuşu birden azalan arka tekere güç yollamak ()gaz açmak) = arkadan kayma.
Gazı dolu (gücü hazır) tutmak belki “kontrollü sıyırıp” kurtulmaya yardımcı olur.
Motostop Ercan’da gördüm. Kış için iyi. Yine de uyarmam lazım, koruma gücü pantolon ya da normal dizlik kadar olmayacaktır. Daha çok kış şartlarında soğuktan korunmak için işe yarar gibi geldi bana.
Resimlerden de görüleceği üzere koruması pek sağlam bir şey değil. Fakat kullananlar kışın soğuğu kesmek için ve kullanım kolaylığı sebebiyle tavsiye ediyorlar bilesiniz.
Motosiklet kazası koruma donanımının en sert şekilde test edildiği an. Patlamış mont, yırtılmış pantolon, bir çok darbe almış kask, yüzülmüş eldivenler… Kısacası korumalar ne işe yararlar?
Ciddi bir motosiklet kazası atlattım, korumalar sayesinde sağ kaldım.
Havada metrelerce uçtum ve inerken kafamı yere vurdum. Yerde metrelerce sürüklendim. Arada iki kere yuvarlanmışım, ki onu hatırlamıyorum. Yere ellerimle tutunarak durdum.
Şimdi gelin sizinle hasarları ve tam korumanın ne işe yaradığını görelim.
Motosiklet kaza korumaların önemi
Sol kol yerde sürüklenirken bir çok noktadan patlamış.
Bu patlamaların beni ciddi derecede koruduğu çok açık zira kolumda hiç bir şey yok. Sadece en sonda dirseğimdeki koruma dönüp yana kayınca hafif bir yerle temas olmuş olacak ki çok hafif bir sıyrılma ile kurtuldum.
Geçelim sağdaki fotoğrafa. Kasktan daha ileride bahis edeceğiz. Montta ise aynı sağ kolda olduğu gibi, sağ omuz önden ve (her ne kadar burada görünmese de) hem de arkadan patlamış. Bu noktalarda hem vurma, hem de sürüklenme var. Omuz noktasındaki korumaların etli, kalın; dışı sert kabuk, içi kalın plastik olması sayesinde yere vurduğumda hem darbe emme hem de sürtünmeden korunma görevleri tam olarak yerine gelmiş. Neden derseniz ne sırtımda ne omuzumda hiç bir yüzülme, sürtünme, morarma yoktu….
Şimdi de kaska bakalım, görüldüğü gibi
Motosiklet kazası koruma donanımları arasında en çok kaskı okuyor olsanız gerek. Boşuna değil… Bu kask kaza anında kafamdaydı. Ne çok hasar görmüş, kazadan sonra “Uff!” diyor insan…
kaskın sağ havalandırması kopmuş,
vizörün sağ tarafı yerde sürüklenmiş ve bayağı bir çizilmiş,
vizörün gerisinde kalan yerde geniş ve yüksek bir alan var ki ciddi aşınma var,
sağ tarafta alt arka kısımda ise çizgi şeklinde yüzülme var…
Kask hem soldan hem de sağ taraftan darbe almış (beyaz noktalar asfalta vurulan yerler), sağda ise ayrıca hayli sürtünme var.
Uçtuktan sonra yere indiğimde sağ omuzumla karışık sırtım yere ilk temas eden noktalar. Sonrasında kafamı yere sertçe yere vurduğumu hatırlıyorum. Sadece kafama aldığım darbe bile beyin sarsıntısı ya da kafamın kırılması ile sonuçlanabilirdi. Hasar alan noktalara bakınca kaskın sağ tarafı imiş demek ki vurduğum yer.
Kırılmayı beyin sarsıntısını falan bir kenara ayıralım. Sadece kaskın sağ tarafında oluşan hasar (yüzülme) yüzümün sağ tarafını mahvetmeye yeterdi en hafif ifadesi ile. Bu kısım olmasa sağ kaşım, sağ şakağım üzerinde yere sürtecektim. Yüzümün sağ tarafındaki deriler ve hatta kemiklerim asfaltta kalacaktı. Buradan kask takmayanlara selam olsun, başka da bir şey demiyorum!
Omuz korumaları ne halde?
Bunlar omuzlardaki korumalarım.
Gördüğünüz gibi mont yırtıldı ve korumalar yere temas edip yolun tozunu toprağına bulanmışlar.
Bu etli ve yumuşak koruma malzemeleri şüphesiz ki yere ilk temas ettiğim omuz bölgemi yere çarpışın darbelerinden de korumuşlar. Kaskın sağındaki darbelerin oluştuğu anda da yere teması kendi etim ve kemiklerim yerine bunların üzerinde gerçekleştirmişim demek ki.
“Sadece kask yeter abi!” diyen arkadaşlara da buradan selam edelim 🙂
Ve bir sonraki fotoğrafa doğru ilerleyelim.
Korumalı pantalon kaza sonrasında nasıl görülüyor?
Burada özellikle pantolonun diz kısmına dikkat. Dizde ve kaval kemiğinde sürtünme yok. Doğrudan yırtılma ya da patlama var. Sanırım bu çarpmanın etkisi.
Alt tarafta sürtünme kaynaklı yırtılma var, sürterek kesilmiş (paçanın sağında kalan kısım). Burası darbeyi emerek beni ciddi yırtılmalardan korumuş durumda.
Sağ taraftaki fotoğrafta ise sol kalça bölgesinde sürtünme var. Bu noktada söylemek gerekir ki ek olarak alıp yerleştirdiğim yumuşak plastik kalça korumalarının işe yaradığı çok açık: çünkü kalçalarımda hiç bir hasar yok. Hatta morarma ve kızarma bile yok. Özellikle pantolonun üst kısımlarındaki sürtünme hasar demek ama bende hiç bir şey yok; yani motosiklet pantolonu çok ama çok işe yarıyor…
Burada fotoğrafları olmamasına rağmen sağ ayakkabımın da darbelerin etkisinden bağcıklarının koptuğunu, yer yer sürtünmeler olduğunu da söylemek isterim. Topuklarımın dış tarafının maruz kaldığı etkiler ayakkabılardan, sağ topuğumun iç kısmı ise iki üç günlük ağrıdan belli ki ayaklarımı da ciddi şekilde korumuş motosiklet botlarım.
Bunlar anlayana tam korumanın önemini anlatacak fotoğraflar ve açıklamalar. Size hiç bahsetmediğim tarafı ise tüm bu: “Orama bir şey olmadı, burama bir şey olmadı” dememe rağmen bir hafta boyunca çektiğim acı.
Sağ tarafımda omzumdan kalçama kadar var olan tüm kaslarımın acısı yüzünden bir haftadan beri ne oturabiliyor ne de kalkabiliyordum. Geceleri uyumak ızdırap idi, yeni yeni katlanacağım hale gelmiş durumda… Yani demek istiyorum ki hiç bir yerimde ciddi hasar yok ama sadece kaslarımdan kaynaklanan zorlanma ve acı beni öldürdü.
Motosiklet kazası koruma donanımının eksiksiz olması gerektiğini de kanıtlıyor. Her biri, ayrı ayrı, şart. Hepsini giyin.
Umarız sizlere, özellikle bu yaz aylarında uyarıcı bir etkisi ve faydası olur. Hiç ihtiyaç duymamanız umuduyla…
Motosiklet, kışın soğukta sürmek için hazır olmayı şart koşar. Üç altın kuralı vardır:
“Kötü hava yoktur, yetersiz donanım vardır.”
Fizik kuralları esnemez (buzda kayarsınız).
Yol ve kurallarla inatlaşılmaz (çok daha çabuk ve fazla yorulursunuz).
Bora geçen hafta sonu İstanbul’dan İzmir’e ağır kış şartlarında geldi. Her türlü yağış içeren,aşırı soğuk ve sınırları zorlayan bir sürüş oldu. İşte birikenler:
Termal içlikler işe yarıyor, fakat kalitelisi olmalı.
İyi eldiven + elcik ısıtma dahi rüzgar kesici koruma olmadığı sürece yeterli gelmiyor. Yani elciklerin önüne o plastik parçaları boşuna koymuyorlarmış. Elcik ısıtma sadece elin içine fayda ediyor. Elinin içi yanarken dışı rüzgardan buz gibi olabiliyor, hatta sürüşünü etkileyecek kadar.
Kar, ya da sulu kar su gibi değil, vizörden gitmiyor
yapışıp kalıyor, birikiyor ve görüşü kapıyor. Bora uzun süre vizör açık gittiğini, başka çıkar yol bulamadığını söyledi. Tabiidir ki bu şekilde gitmek insanı çok zorluyor. Yüzüm acıdı ama devam edebilmek için başka yol yoktu diyor.
Yol boyunca hava şartlarını görün! Karayolları Tahmin Sistemi – Yol Üzerinde Hava Nasıl? görmek için buraya tıuklayınız
Kışın soğukta motosiklet sürmek için neler yardımcı olur?
Devamlı şeker takviyesi iyi geliyor. Soğuk havada üşümesen de enerji kaybediyorsun ve şeker soğukla daha iyi savaşmana yardımcı oluyor.
tırıp kan deveranını arttırmak hem soğuğu, hem de yorgunluğu uzaklaştırmada faydalı olacaktır bacaklara.
Kardan korkma motosiklet karda iyi gidiyor. Fakat buz öyle değil. Buz olduğunu düşünce anlıyorsun.
Buzda düşünce kuru asfalt gibi değil, kayıp öyle aynı hızla devam ediyorsun. Durmak için bir yerlere tutundum dedi Bora. Yoksa bir yere çarpana kadar öyle devam ediyormuşsun…
Geçen araçlara dikkat etmeli, hele hele karşıdan geçen araçlara da. Zira bir geçiyor, “foşş” çamurlu kar banyosu yapıyorsun ve o çamur vizörü bildiğin kapatıyormuş.
“Aslında bu yukarıdaki deneyimlerden çıkan sonuç şu:
“Buzlanma ve karın yeni başladığı günlerde motosikletinle yola çıkma”
Kış şartlarını yaşadığımız bu günlerde, sizleri yollarda bizi bekleyen önemli bir tehlike konusunda bilgilendirmek ve uyarmak istiyorum. Gizli buzlanma yol üzerinde olan ama görünmeyen buzlanma türüdür.
Mavi buzlanma, saydam buz, kara buz gibi isimlerle adlandırılan bu olgu, bir çok kişinin kaza yapmasına sebep olmaktadır. Bir çoğumuzun farkında olmadığı bu durumu öğrenmek ve dikkate almak kış şartlarında yol güvenliğimizi arttırmak için önemlidir.
Hepimizin bildiği gibi su sıfır derece ve altında zaten donar. Bununla birlikte yol şartlarında buzlanma 6 dereceden itibaren başlayabilir. Çünkü o gün altı derece olacak demek, “Gün içerisinde en fazla altı derece olacak” demektir. Yani sabah, akşam, güneş görmeyen yerlerde hava sıcaklığı altı derecenin altında demektir. Dolayısıyla gizli buzlanmanın olacağını düşünerek planlama yapmak yol güvenliğimiz için şarttır.
Hava sıcaklığı donmaya yakın bir dereceye düştüğünde yol yüzeyindeki su donar. Yol yüzeyinde ince, mat ve hemen hemen görünmeyen bir buz tabakası oluşur.
Sürücü bunu farkedemez ve yolu kuru olarak algılar. Bu olay mavi buzlanma, gizli buzlanma, saydam buz yada kara buz olarak adlandırılır.
Gizli buzlanmayı nerelerde aramalıyız?
Deniz kenarı, köprüler, viyadüklerde. Gölgelerde. Rüzgarlı ve güneş almayan (ısınmayan) alanlar gizli buz için uygun alanlardır.
“Gölge, rüzgar ısıyı daha da düşürür. Bu nedenle gün içerisinde 6 diyorsa, sabah ve akşam, devamlı güneş görmeyen yerde buzlanma bekleyin.”
Gizli buzlanma varsa, boş bir otoyolda araç kullanırken hafif bir viraj alırken dahi birden aracınızın kaydığını hissedersiniz. Aniden 360 derecelik bir dönüş yaparak kendinizi bir hendekte bulabilir yada bariyerlere çarpabilirsiniz.
Saydam buz hemen hemen görünmez olduğundan son derecede tehlikelidir. Yol yüzeyi çıplak ve kuru göründüğünden sürücü normal hızda seyrederken kendini emniyette hisseder. Ancak beklemediği bir anda direksiyon hakimiyetini kaybeder.
Gizli buzlanmanın yoğunlaştığı yerler?
Yolda gizli buzlanma olduğunu nasıl anlarsınız ? Aşağıdakiler gizli buzlanma olasığını çok yükselten bazı yol durumlarıdır:
köprü buzlu olabilir
Donma noktasının hemen üstünde ve altındaki dereceler.
Bir gün önce yağan yağmur ve aşırı ayaz.
Yol kaplamasının koyu ve mat görünmesi.
Yolun ağaçlarla veya diğer engellerle gölgede kalan kısımları, örneğin doğu-batı yönündeki tepenin aşağı tarafı. Bu gibi bölgeler sabah güneşinin halen erişemediği alanları oluşturur.
Köprüler, üst ve alt geçitler.
Yolun, bir göl kenarını ve nehir yatağını takip ettiği nemli alanlar.
Geçmişte saydam buzla karşılaştığınız yerler.
Köprüler, viyadükler ise ayrıca önem göstermemiz gerek noktalardır. Çünkü yoldan daha önce ve daha fazla buzlanmaya maruz kalırlar. Bunun sebebi, yoldan farklı olarak soğuk rüzgarın sadece yol üzerinden değil, altından da geçmesi ve köprüyü, viyadüğü daha fazla soğutmasıdır.
Motosikletten nasıl düşmeli? Güldüğünüzü duyar gibiyim ama bunun da kuralı var evet 🙂
Her şeyden önce: kazadan kaçmak için kıvırmak ya da durmak ilk denenmesi gerekenlerdir.
Frenleme çalışır ve kendinizi eğitirseniz doğru ve güçlü bir frenleme ile kazadan önce durabilirsiniz. Fakat frenin azı sizi kazaya götürür, bunu unutmayınız…
İlk kural: Motorunuzdan “motor kıyafetleri” ile düşünüz.
Şöyle bir bilgi buldum, rakamların doğruluğundan çok emin değilim fakat yine de sürüklenenlerin ısıdan yanarcasına rahatsız olduklarını biliyorum, o sebeple paylaşayım:
Kuru asfaltta düştünüz.Ve hızınızda 100 km/saat.
Yerde sürüneceğiniz mesafe ortalama 65 mt. Bu sürtünme esnasında üstünüzde motosiklet pantolonu ve montu varsa vucudunuza yansıyan ısı derecesi 770 derecedir. Vucudumuzda ki en sağlam kemikler kalça elmacık kemikleri ve köprücük kemikleri.Ve bu kemiklerin erime dereceleri 520 derecedir.
Bu yüzden şiddetle motosiklet kıyafetleri kullanın diyoruz. Kot pantolon kumaş pantolon sizi düştünüzde bir kaç salisede (dikkat edin saniye değil salisede) biter ve etiniz açığa çıkar. Kemik kaybı geri gelmez.”
Düşme tekniği & kuralları
Ana başlıklar şunlardır:
Motordan ayrılın
Kollarınız ve ya bacaklarınızla sürüklenmeyi kontrol etmeye çalışmayın
Kafanızı korumaya çalışmayın
Düştükten sonra kalkmaya çalışmayın
Hemen kalkıp motosikleti düzeltmeye çalışmayın
1) Motordan ayrılın
Ana kural peglere sağlam basıyor olmaktır. Her halükarda son anda bu peglere vurarak, basarak, üzerlerine basıp atlayarak,yani bir şekilde peg dediğimiz ayaklıklara güç uygulayarak kendimizi motordan uzaklaştırma hareketini yapmamız lazım.
Bir arabaya çarpacaksanız ve yatıracak zamanınız yoksa peglerin üzerinde zıplayın, ve araca çarpmak yerine üzerinden uçmayı hedefleyin [ araca çarptığınızda boynunuz, yere çakıldığınızda kolunuz kırılır J
Alt yanal kayma ile düşme
Low Siding denen şey. Dönmeye başladınız, motosikletiniz yatık durumda kaydınız:
Depoya dizlerinizle yapışın, topuklarınızla da motora. Ellerinizle gidona tutunmayın, aksine serbestleştirin. size söylemiş olduklarımız, bu noktadan itibaren, kurtarmak için de düşmek için de en iyi duruma getirmiştir sizi.
Kurtarmayı değil, düşmeyi seçtiniz.
Ön frenle işiniz yok.
Arka frene dokunun, amacınız arka tekeri kilitleyerek motosikletin sizden uzaklaşmasını başlatmak, unutmayın motosikletiniz yatık idi, arka tekeri kilitleyerek motosikleti geride bizimle ayrı bir çizgiye sokmuş oluyoruz.
Ayrılmadan hemen önce peglere tüm gücünüzle basınız / vurunuz / itiniz.
Şimdi bedenimize bakalım. Bedenimiz de yatık, dolayısıyla yüzü koyun düşmemiz daha olası. İşte burası çok önemli: sırt üstü dönmeye ça-lış-ma-yın! Bu sizi takla tombalak sarmalına sokar ki bunu hiç istemezsiniz. Omuzlarınızı, kollarınızı, dirseklerinizi kırmak işten bile değildir bu durumda…
Üst aşırma ile düşme
Alttaki görselde high-side denen aşırtma düşüşte sürücünün motorunu zamanında bırakarak ve motorun üzerinde yükselip açılarak kendini havada dönüp motorun önüne düşmekten nasıl kurtardığına dikkat ediniz.
Sürücü eğer kapanıp motora tutunmaya çalışsaydı, çok daha ciddi yaralanmalar kaçınılmaz olurdu.
Yine aynı mantıkla önünüzdeki bir araca bir şekilde artık çarpmanızın kaçınılmaz olduğu bir durumda, çarpışmadan önce motorunuzun ayak pedalları üzerinde ayağa kalkınız. Kendinizi olabildiğince yükseğe doğru fırlatınız ama havada dönmeden. Basketçinin “rebound”a kalkması gibi. Bu saliselik bir hadisedir. Baktınız çarpacaksınız, artık kaçışınız kalmadı, yapmanız gereken budur. İnanın motora kapanıp da çarpmaktan daha az hasar alırsınız.
Motoru durdurmanız ya da kıvırıp geçmeniz hatta yan yatırmanıza zaman olmayan çok ani ve acil bir durumdur. Hiç bir zaman bunu yapmak zorunda kalmamanız dileğiyle. Motosikletinizden zaten ayrılıyorsunuz, peglere vurmak sizi daha da motosikletinizden daha da açacak, uzaklaştıracaktır. Motosikletinize bakar konumda geriye doğru kendinizi açmayı hedefleyiniz.
Çok zordur ama kendinizi gevşek bırakın, “Kasılma! Kasılma! Kasılma! diye kendinize tekrar edin.
2) Kollarınız ve ya bacaklarınızla sürüklenmeyi kontrol etmeye çalışmayın
Sürüklenme esnasında ayağa kalkmaya çalışırsanız, kolunuzu bacağınızı açarsanız bir yerlerinizin kırılmasını kolaylaştırırsınız.
Vücudunuzu kasarsanız kırıkları, yırtılmaları davet edersiniz. Volvo kazadan hemen önce araç içindekileri korkutarak önceden kasmayı, böylelikle çarpışma anında kasılı değil gevşek vücütların o güçleri çok daha iyi kabul edeceğini bildiği için yapmaktadır.
Sürüklenme sırasında henüz yapamamışsanız, motosikletten mutlaka ayrılmaya çalışın, size ne kadar uzak olursa o kadar az zarar görürsünüz.
Bunun için donanımızın “sıkı” olması gereklidir. Montunuzun gergilerini sürüşten önce sıkın. Kollarındaki, bellerindeki, bileklerdeki, boğazdaki her unsur “lazım olacağı için” oradadır ve dikkatiniz çektiyse hepsi “gergi” dir. Bu nedenle sürüşten önce gergileri, fermuarları, kask kilidini (altından bağlanan kilit sistemli kayış) eldivenlerin cırt cırtlarını, sıkı sıkıya oturtun, gevşek değil!
3) Kafanızı korumaya çalışmayın
Kafanızı korumanıza gerek yok, çünkü kaskınız var .Nasıl yuvarlanıyorsanız aynı şekilde devam edin , herhangi bir pozisyon almaya çalışmayın , 2 -3 takladan sonra durursunuz.
Uzun sürüklenmelerde kaskını defalarca tak tak tak yere vuran sürücüler vardır. Kask sizi bu tür darbelerden korur. Fakat kafanızı tutmaya çalışır, sert bir hale getirirseniz nurtopu gibi boyun fıtığınız olur, siz bilirsiniz 🙂
4) Düştükten sonra kalkmaya çalışmayın
Kazadan sonra durduğunuz yerde kalın.
Önce sakinleşin; derin nefes alıp verin. Vücudunuzdaki adrenalin o kadar fazladır ki kırık dahil ağrı hissetmeniz 5-10 dakikayı bulabilir.
Yattığınız yerden ellerinizle vücudunuzu kontrol edin. Önemli bir hasarınız olmadığını anlayabilirseniz bir yerinizin kırıldığını varsayarak yavaşça kalkın.
Yağmurda motosiklet sürüşü yazmak gibi bir niyetim yoktu ama sıradan bir Bodrum Datça yolculuğu yapacağız derken, ağır sağanak her şeyi değiştirdi.
İşte birikenler:
En ağır şartlardaki yağmurda bile sürüş yapmak mümkündür.
Yazlıklarla yakalanırsanız elektronik cihazlar, cüzdan, ruhsat vb. nesneleri korumak için motosikletin bir yerinde ufacık bir poşet bulundurun; çok işe yarıyor.
Ayaklarınız ciddi su alabilir, ilk benzinlikten, bakkaldan, bir yerden bir çift naylon poşet çok işe yarar.
Yağmurun vuruşu kaskta çok güzel ses çıkarıyor.
Şehirler arası yollarda yamaçlardan yola inen:
su,
çamur,
taş, toprak, kayalar beklenen anormalliklerdir; unutmayın ve gözlerinizle bu tür sıra dışı olayları arayın.
Karşı şeritten gelen su akıntısına karşı dikkatli olun. Bazen karşı şeritten ters yönde yanınızdan geçen araçlar size de su perdesi atarlar. Bundan korkmayın, hazırlıklı olun.
Kask
Kask içi buharlanmaya karşı,
vizörünüzü bir “tık” kaldırırsanız faydasını görürsünüz,
neopren ya da sentetik ve ağız ile burun kısmını kapayan balaklavalar, kask içi maskeler buğulanmayı arttırır.
Kask camınız (vizörünüz) çok ıslanırsa ve ya damlalarla kaplanırsa:
başınızı sağa ya da sola çeviriniz rüzgar yardımcı olacaktır (sürüş halinde olduğunuzu unutmayın ve yoldan kopmayın)
motosikletin rüzgarlığının (ön camın) arkasından çıkarsanız aldığınız rüzgar artar ve gelen ek akım ile damlalar yer değiştirir / vizörden gider. Bunun için peglerin üzerinde ayağa kalkabilirsiniz.
Kask camınız çamurlanırsa elinizle silmeyi de-ne-me-yin. çamuru dağıtarak görüşünüzü daha da kötü hale getirirsiniz. Sakince sağa çekin ve bir bez ile silin.
Eldivenlerinizi tanıyın. Bir çok motosiklet eldiveni, işaret parmağının yan tarafı temizlik için yumuşak ya da tüylü yapıya sahiptir. Öyle ise hareket halinde iken işaret parmağınızın yan (dış) tarafı ile vizör temizliği yapın.
Bedeniniz için en işe yarar su korumasını battal boy çöp torbası ile sağlayabilirsiniz.
Araç sollarken unutmayın:
tam aracın (daha doğrusu tekerleklerin) yanından geçerken görüşünüzü kısıtlayacak bir su bulutundan geçeceksiniz, bu özellikle büyük araçlarda daha da etkilidir,
sollama yapmadan önce önünüzdeki alanda su birikintisi var mı yok mu bir kez daha kontrol edin, sollama sırasında su birikintisine girmeyiniz.
Reflektif ve neon, fosforlu (sarı ya da turuncu) yelek / kıyafet görünürlüğünüzü çok ciddi derecede arttırır, giyin.
Soğuk ve Islanma
Islandı iseniz inat etmeyiniz. Soğuğun etkisini hafife almayın, üşümek sizi on eş dakikada zatürre başlangıcına taşıyabilir. Risk almayın.
Üşüyorsanız inat etmeyiniz. Belki su içinize geçmedi fakat içi kuru dışı ıslak bir kıyafet yüzey ısısı düşeceğinden sizi yine de ciddi derecede üşütür.
diğer kış ve yağmur/çamur yazıları için tıkla: #motosikletkış
Bakış + Çizgi (konum) + Sürat + Giriş, hepsi doğruydu. Viraja girdim ve arka tekerleğim yola tutunamadı.Sebebi asfaltın kötü oluşuydu. Fakat size bahsedeceğim esas nokta deneyimlerim olduğuna göre size nasıl savuşturduğumu anlatacağım:
Ayağımı yere koymadım,
Depoya sarıldım,
İçgüdüsel olarak kaydığım yere bakıp viraj dışına; bunu fark eder etmez de doğru noktaya aktım,
Gaz ile, fren ile, debriyaj ile hiç oynamadım ve gazı sabit tuttum; yani çekişi sürdürdüm.
Bunları yaparak kurtardığım anda ise arka taraf tekrar kaydı 🙂
Aynı tavrı tekrar sürdürdüm ve yine toparladım! 🙂 (yani yaptıklarım ve önerdiklerim kesinlikle doğruymuş)
Bu yaptıklarım arka tekerlek tutuşunu kaybettiğinde bile düşmememi, ve yola güvenle devam etmemi sağladı.
Kısaca özetlemek gerekirse, arka tekerlek kayması korkutur ama korkuttuğu kadar tehlikeli değildir. Gerekenleri yaparsanız düşmeden devam edebilirsiniz.
Tüm bu anlattıklarım tabii ki ancak doğru oturuş ile mümkündür. Doğru oturuş yazısı ise burada, bir göz atmanızı tavsiye ederim.