Öncülerle Sohbet

ustalarla sohbet kapak görseli

Faydalı bir söyleşi daha:

Bir Mil Daha Düşünmek: Alternatif Dünyalar 1

Yazan: Paolo Volpara

2 Şubat 2013 Cumartesi, 16:33 · tarihinde OMM – Riding is a way of thinking tarafından eklendi

Motorsiklete Binerken Yaşam Üzerine Düşünceler

Sayı 1 – Ekim 2012, Yazan: Paolo Volpara (OMM Derneği kurucusu), Çeviren: Aylin Öztürk

OMM aylık bültenin son sayısını Mayıs 2011’de göndermiştik: 12. yılında106. sayısıydı. 2000 yılı Ocak ayında yayınladığımız ilk sayıdan itibaren 137 ayda beş okuyucumla olan 31 randevumu kaçırmıştım.

Ardından bir sessizlik; ve OMM’nin küçük dünyasında ve Türk motosiklet camiasında birçok değişim: yeni yetkin sürücüler ve yeni ustalar öne çıktı, kıdemli sürücüler ortadan kayboldu ya da başka sporlarla ilgilenmeye başladı, dostlar hızlı arabalar aldı ve motorları satılığa çıkardı, sözde profesyoneller eğitim vererek ve camiayı unutarak para kazanmaya başladılar, kendini profesyonel olarak adlandıranlar tutku ve cömertlikle ücretsiz eğitimler verdiler, yeni yetkin ve hevesli sürücüler eski ve yeni fikirler ortaya attılar, yeni kulüpler ortaya çıktı, eski siteler yok oldu. Déjà vu: Motorcunun göletindeki olağan devinimler.

Büyük şehir “ton polin”* İstanbul’dan ayrılarak evimi, motora binmenin (on ve off road olarak) teoride daha iyi, ancak pratikte kapitalist bir toplumun kamu yollarını koruma şekli ve aynı toplumun emniyet güçlerinin meraklı ve açgözlü doğası nedeniyle berbat durumda olduğu Türkiye’nin güney kıyısına taşıdım.

Motor sürme faaliyeti devam etti ve sürerken düşünme veya düşünürken sürme alışkanlığı asla kaybolmadı: iki teker üzerinde yola çıkmak benim için hala tıpkı eğitim salonumdaki tahta sıralara oturup öğrenerek zaman geçirmek gibi.

Paralel dünyalar ve sürüşlere dair hikayem hep fazla paylaşma arzusu duymadan bir köşede duruyordu: “sürmek bir düşünme yoludur” doğru ancak sessizce.

Arzu yoksunluğu aslında bir tür disiplin yoksunluğudur.

Motosiklet maharetli, çekici, merak uyandırıcı ve ek olarak tehlikenin cazibesine sahip bir öğretmen, ölüm kalım meselesiymiş gibi dikkat edilmesini bekleyen sert bir profesör gibi çağırır. Banal yanıt nedir? Her zamanki şiddet… kontrol sahibi olmak.

Hepimiz “kontrollü” olmayı severiz: kulağa daha güvenli gelir ve daha havalı görünür. Konserve açacağının kontrolünü elde tutmaktan, hayatın kontrolünü elde tutmaya kadar hep aynı şey geçerlidir.

Kontrol sahibi olmanın bir bilgi ve yetkinlik göstergesi olduğuna inanırız ve gerçekler karşısında şaşıran (afallayan), kontrol sahibi olmayan kişilere “aptal” deriz.

Yazın sıcak bir Pazar gününde motora binerken ben de tüm bunları düşünüyordum: Türkiye’nin güney kıyılarındaki dar dağ yollarında her şey çok hızlı ve öyle şaşırtıcı biçimde gelişir ki, kontrol üzerine pek çok fikir doğmasına neden olur.

Paralel dünyamda, yaşamımızda nasıl davranış sergiliyorsak motor üzerinde de aynı biçimde davrandığımızı düşündüm: merkezde olmanın ve çevremizde olup bitenleri kontrol altına almanın hayaliyle kendimizi rahatlatıyoruz; bizler çekirdeğin ve dış çeperin efendileri, Batlamyus’un öğrencileriyiz.

Kopernik bile nafile: Jeosentrik (yermerkezli) sistemin yüzyıllar önce aksi ispatlandı ancak hala bizlerin kişisel sisteminde yer alıyor: ben, güneş, diğerlerine karşı, doğaya, asfalta, virajlara karşı.

Nihayetinde, biri şöyle düşünebilir: Ben birçok saygın eğitim kurumundan resmi belgelere sahip “sertifikalı yetkin bir sürücüyüm”, saygın öğretmenlerden Sistemi öğrenmek için sürüş hayatımın büyük bir bölümünü ağır bir disiplin ve gözlemle geçirdim ve geçiriyorum. Benim kontrol sahibi olmaya hakkım var.

Sonuçta ben resmi bir yöneticiyim, sertifikalı bir eş veya belgelenmiş bir kocayım, profesyonel bir baba veya vasıflı bir anneyim, onaylanmış istediğiniz herhangi bir şeyim…

Kontrol sahibi olmak için eğitildim, haklı bir şekilde kontrol sahibi olmak için yeterli derecede zeka, deneyim ve takdir sahibiyim.

Gerçeklik benim kurallarıma itaat eder ve ben kendi irademle onu değiştirebilirim.

İşte bu yüzden eğitim alıyoruz, değil mi? Böylece kontrol sahibi olabilelim, güvenli sürebilelim, ve belki de arkadaşlarımıza aynısını nasıl yapacaklarını anlatabilelim diye.

Ve sonra birden yol aniden kıvrılır ve koca kamyon ne çizgisindedir ne de şeridinde. Sonra daha fazla alan yoktur ve karşınızda dipsiz boşluğu bulursunuz.

Sonra bu burada olmamalıydı. Sonra şu tahta parçası mevcut iki tekerden birinin önüne düşer.

Sonra tekerin biri gider ve denge kaybolur ve dikey yataya döner. Sonra köpek atlar. Sonra “Kontrol edebilirim” diye düşünürsün ve sonra kontrol edemediğini anlarsın.

Sonra şaşırırsın ve darbeye hazırlanırsın. Sonra bir yerlerin kırılır, yaralanırsın, ölürsün. Sonra anlarsın ki “kontrol sahibi olmak” sadece bir hayalmiş, internetten satın alabildiğiniz ancak gerçek yaşamda kullanamadığınız güzelce paketlenmiş bir ürünmüş.

Hayat bağımlı olmak ve bütünlüktür: ne kadar uzun yaşarsanız kontrol etme girişiminden uzaklaşırsınız: zamanın, yerin ve insan dediğimiz yedi milyar hücrenin akışına nasıl kapılacağımızı öğrenmenin basit sürecidir bu.

Geçiciliği yaşamak, her şeyin değiştiğini ve her şeyin kontrolümüz dışında ama farkındalığımız dahilinde dönüştüğünü bilmek: mutlu bir öğrenme için iyi bir reçete gibi geliyor bana. Ve tabi mutlu bir sürüş için de.

Yol Sanatı Sistemini çalışmaya ve uygulamaya başladığımız zaman bize çevremize olan farkındalığımızı nasıl koruyacağımız ve farklı sürüş durumlarındaki en iyi aksiyon/reaksiyonlar anlatılmıştı.

Sistemin uygulanmasının, en iyi aksiyon/reaksiyonu uygulamak için bize zaman ve yer kazandıracağı söylenmişti; Sistematik Sürüşün beynimizi daha iyi kullanımını sağlayarak daha güvenli hale getireceği anlatılmıştı.

Bize asla sihirli bir değnekle yol, sürüş ve motorun güvenli bir kombinasyona dönüşeceği ve “güvenli” olacağımız söylenmedi.

Bize asla kontrol sahibi olacağımız söylenmedi. “Total Control” (Tam Hakimiyet) kitabının başlığına rağmen bile Lee Parks o kadar arzulanan kutsal kaseyi sunamadı. Güvenli mi Maraton adam?

  •  Christian Szell: Güvenli mi… Güvenli mi?
  •  Babe: Bana mı diyorsun?
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Ne güvenli mi?
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Ne demek istediğini anlamıyorum. Kesin olarak neden bahsettiğini anlamadan birşeyin güvenli olup olmadığını söyleyemem.
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Neyi kastettiğini söyle bana.
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Evet, güvenli, çok güvenli, o kadar güvenli ki inanamazsın.
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Hayır. Güvenli değil… çok tehlikeli, dikkatli ol.

O kadar güvenli ki inanamazsın ve biz bu eğitime “Kontrol” diyoruz.

Hakimiyet vermek için tasarlandığını düşünebiliriz, oysa ki yalnızca bir makineyi nasıl kontrol altında tutacağımızı öğretir. Durumu, çevresel şartları, ilişkiyi, olayı kontrol altına almak, bir aletin işlemesini kontrol altına almak kadar kolay değildir.

Motoru kontrol altına alabilirsiniz ancak insan /motor /yol /çevre /trafik /hayvanlar /vs. kombinasyonunu kontrol altına alamazsınız.

İnsanlar hayatına devam eder, dostlar bizi terk eder ve biz dostlardan uzaklaşırız, sahip olduklarımız elimizden alınır, insanlar ölür ve doğanın hediyeleri solmaya başlar: güzellik, esneklik, görüş, atiklik. Hızla veya yavaş yavaş, rutin halinde ya da hiç beklenmedik şekilde, kaçınılmaz sona doğru döneriz ve acı çekmeye başlarız ÇÜNKÜ kontrol sahibi olmadığımızı fark ederiz.

Motora bineriz, çünkü biz ölümsüzüz; yine de bir hatıra olmayı umarak yaşarız; sürmeye devam ederiz çünkü “diğerleri kaza yapar” ama biz yetkiniz, güvenliyiz ve her şey kontrolümüzde. Ve sonra yol aniden kıvrılır ve koca kamyon ne çizgisindedir ne de şeridinde, sonra köpek atlar ve iki teker artık yeterli değildir: zaman, alan ve yol tutuşu yokluğundan dolayı kontrolü kaybederiz.

Kontrol efsanesini, düşünen insanın yok etmesi, düşünen sürücünün de terk etmesi kolaydır.

İşte yol eğitimini sevmemin ve güvenli alan ya da pist eğitimlerini pek sevmememin nedeni budur. Bu yüzden eğer bir yarış yoksa pistte sürmekten keyif almam. Normalde pist eğitiminde öğrendiğiniz şey “viraj almaktır”, çünkü bir pistteki düzlükler herhangi bir sürpriz veya atraksiyon içermez.

Sonra “düzlüklerden nefret eden” ve bir bağımlının günlük dozunu araması gibi “viraj arayan” bir sürücü olarak yola geri dönersiniz. Tüm ilgi viraj alma üzerinedir ve tüm sohbet, kuru sıkı atmalar, anlatılan hikayeler ve övünmeler, milimetrik olarak nasıl “ağırlık aktaracağını”, nasıl “peglere yükleneceğini” ve nasıl (sihirli)kontrayı vereceğini bilen bir profesyonel gibi, bir pilot gibi hissettiğiniz ve kendinizi içerden öyle gördüğünüz o sihirli an hakkında konuşarak sürer gider.

Sıradan bir öğleden sonra ya da zorlu geçen yaşamın gri anlarında, çevrenizde partneriniz dışında “kontrol sahibi olmanızı” takdir edecek başka kimse olmadığında değil de; kişisel ihtişamınızın görüleceği öğle yemekleri, akşam yemekleri ve kokteyl partileri için iyi bir hayat arkadaşı olmak gibi.

Özel anlara odaklanmak hem hayatta hem de motor sürüşünde fazlasıyla basite indirgeyici ve ilkeldir: Sistem eğlencelidir çünkü virajlarla, düzlüklerle, yolun yarı kıvrımlı ve inişli çıkışlı bölümleriyle eğlenir.

Güneşli, yağmurlu ve şöyle böyle günler için bir metod sunar: Sizi iyi anlarda destekleyen ve kötü anlarda devam edebilmeniz için nedenler veren güzel bir yaşam felsefesi gibidir.

Sistem tüm durumlarda (sadece virajlarda değil), neyin neden yapılması gerektiğini bilen dört dörtlük bir sürücü için bir metod sunar. Nietzche der ki “Eğer nedenini biliyorsan, her şekilde yaşayabilirsin”.

Nasıl viraj alınacağı değil, sadece Jorge Lorenzo’ya benzemek gibi değil, aynı zamanda her durumda “düşünen bir sürücü”ye benzemek, tüm keyif ve acıları metodolojik bir yaklaşımla karşılamak. Kendini kişisel farkındalığa alıştıran ve Delphi hatırasının “Kendini bil”, γνῶθι σεαυτόν** vecizesine cevap veren bir insan gibi.

Farklı durumlara bağlı olarak beynimi sık sık kapalı ve açık konuma getirdiğimi hissediyorum.

Beyin ve farkındalık gerektiren durumlarla (virajlar), beynimi kullanmadan, düşünmeden, farkındalığım olmadan, otomatik pilotla halledebileceğim durumları kategorize ediyorum.

Kalıcı farkındalık Sistemdir ve Yol Sanatı Sistemi bizi her an farkında olmamız için eğitir.

Kişisel farkındalık zeki bir insanın saf eylemi olarak görülebilir ve “zeki” genel olarak motorcular arasında popüler değildir. Bir Albert Camus deyişini kullanacağım: “Zeki birisi mi? Evet. Ve asla inkar etmeyin. Zeki insan, zihni kendi kendisini izleyen kişidir. Bunu sevdim, çünkü her iki yarı olmaktan mutluyum, izleyen ve izlenen. ‘Bu ikisi bir araya getirilebilir mi?’ bu pratik bir sorudur. Bunun üzerine düşünmeliyiz. ‘Zekayı küçümsüyorum’ demek gerçekte: ‘Şüphelerime katlanamıyorum’ anlamına gelir. Aynı zamanda “Kontrol bende” demektir.

Paolo Volpara

Volpara@homemail.com

MOTOSİKLETE BİNMEK TEHLİKELİDİR

Motora binmeden önce iyi bir yemek yediğinizden (son yemeğiniz olabilir) ve iyi hazmettiğinizden emin olun. Asla, yani asla, boş mideyle motora binmeyin: gerçekten korktuğunuzda belli edecek bir şey olmaz. Kazaların hiçbiri kazayla olmaz: sizin aptallığınızdır, sizin hatanızdır ve bedelini ödersiniz.

HİÇBİR ŞEY MOTORA BİNMEKTEN DAHA TEHLİKELİ DEĞİLDİR

Burnunuza kulak tıkacı takmak ciddi oranda koku alma duyunuzu ve yüzünüzün estetiğini azaltabilir: aynı şey dar botlar ve iç çamaşırları için de geçerlidir. Eğitime çok fazla zaman ayırmak yorucu olabilir. Diğer tür aktiviteler üzerine eğitim alırken motora binmek son derece tehlikelidir ve bazı ülkelerde (Türkiye dahil) yasa dışıdır. Eğer sigara içiyorsanız, kapıyı açmadan önce ne içtiğinizi kontrol edin. Son olarak, güzel olan her şey tehlikelidir, yasaktır veya şişmanlatır ancak motora binmek selülit oranını azaltabilir ve kepekleri yok edebilir.

İYİ ÖRNEK VER YA DA KÖTÜ BİR UYARI OL

Hızlı sürme, sert sürme ve uzun süre boyunca ve uzun mesafe sürme. Motorunun beygir gücünü kullanma (o sadece eğlencesine ve sohbet olsun diye konulmuştur), annene, partnerine veya sevgiline garajda bir motorun olduğunu söyleme. Ne yaparsan yap daima korumalı kıyafetler giy. Ve bu arada hayattan keyif almaya da bak.

*Çevirenin notu: “ton polin” – Antik Yunanca’da “eis ten polin”, “şehre” anlamına gelen ve zamanla İstanbul kelimesine dönüşen öbekten oluşturulmuş, “şehir” anlamına gelen kelime.

**Çevirenin notu: “γνῶθι σεαυτόν” – bir antik Yunan vecizesi. Okunuşu: gnothi seauton. Bu cümle Delphi’deki Apollon Tapınağı’nın girişinde altın harflerle yazılıydı

motosiklet-donanım

Bu yazı Makaleler kategorisinde yayınlanmıştır. Kategorinin diğer yazılaraı ilçin buraya tıklayınız.

Transfagarasan Yolu, Romanya

Transfaragasan Yolu Kapak

Transfagarasan yolu sayılamayacak kadar çok dönüş (ki firkete çok fazla), şelaleler, buzul gölleri, iki bin metre üzerindeki irtifaya kadar çıkan, Karpat’ların muhteşem manzaraları ve doğası ile rüya gibi bir yol ve muhteşem manzaralar sunuyor.

transfaragasan yolu

“Dünyanın en güzel yolunun Romanya’daki Transfagarasan yolu olduğunu biliyor muydunuz?”
TopGear programında Jeremy Clarkson söylemişti bunu.

Bu irtifalar ve sert kış iklimi sebebiyle ekim ayında kapanan ve yazın açılan bir yol Transfagarasan.

transfaragasan yolu - MOTOSTOP - 2

Asfalt kalitesi de iklim şartları yüzünden çok iyi değil fakat yine de keyifli motosiklet sürüşleri için uygun bir yol.

Giden arkadaşlarımızın fotoğraf albümü burada.

Kampçı bir motosiklet sürücünün gözünden güzel video ve değerlendirmeleri ise aşağıda:

Motosiklet.net konu başlığı burada.

Hazır gitmişken Romanya’daki gezilip görülecek yerler hakkında bir yazı: https://cokgezenadam.com/transfagarasan-romanya-gezilecek-yerler/

Motosiklet sürücülerinin gözünden tavsiyeler burada ve burada.

Doğası ve manzarası ile çok güzel. Kampçılar için daha da çekici evet. Yine de mutlaka görülmeli mi derseniz açık ara ya da rakipsiz değil?

– Yılın büyük bir bölümünde kapalı; dikkatli planlama yapın.
Yazımızda ayrıntılarıyla bilgi verdik ama sadece Transfaragaşan geçişi için gitmek yazık olur. Gezilecek, görülecek bir çok yer var.

Bu yazı Git-Gör kategorisinde yayınlanmıştır. Kategorinin diğer yazıları için buraya tıklayınız.

Bir Değişik Kışlık Dizlik

kışlık dizlik kapak

Motostop Ercan’da gördüm. Kış için iyi. Yine de uyarmam lazım, koruma gücü pantolon ya da normal dizlik kadar olmayacaktır. Daha çok kış şartlarında soğuktan korunmak için işe yarar gibi geldi bana.

Resimlerden de görüleceği üzere koruması pek sağlam bir şey değil. Fakat kullananlar kışın soğuğu kesmek için ve kullanım kolaylığı sebebiyle tavsiye ediyorlar bilesiniz.

Bu yazı Kış kategorisinde yayınlanmıştır. Kategorinin diğer yazıları için buraya tıklayınız.

Futura Uzun Yol Değerlendirme

Aprilia Futura Uzun Yol Değerlendirme

Aprilia Futura uzun yol değerlendirme yazısı internette yok; dolayısıyla sürmüşken yazdım 🙂

Aprilia Futura tam bir uzun yol makinesi. Genelde uzun yol yapma fırsatımız olmasa da arada den geliyor işte.

Futura’mın sürat ve devir göstergeleri bozuk (*). Bu şekilde Dede ile İzmir – Bodrum – İzmir yaptık. İşte birikenler:

Uzun Yolda Nasıl?

Öncelikle Futura uzun yol için çok güzel bir motor. Son vitesi uzun, bu sayede uzun yolda ya da otoyol sürüşlerinde devir çevirmeden, çok zınlamadan, fazla ses çıkarmadan ve bir de çok yakmadan rahat rahat gidiyor. Hatta şöyle söyleyeyim bir de kulak tıkacı kullanırsanız fazla rahat gidiyor 🙂

Futura Uzun Yol Değerlendirme

Şimdi bu da ne demek diyeceksiniz, hemen anlatayım. Dede’ye benim ibrem yok, istersen sen geç öne dedim, “Yok sen önden git ben öyle daha rahat ederim” dedi. Girdik otobana. Beşinci viteste orta devir bandına geldik; her motosikletin o devir hızlandırdığı, canlandığı noktaya gelince altıncı vitese geçtim. Bu nokta altıncı vitesin kendini rahatça çevirebildiği noktanın biraz üstü; sonrasında alt devire düşüp sağırlaşıyor. O noktaya sabitleyip gerektiğinde hafif gaz açarak, gerektiğinde azıcık gaz kapatarak otoyolu Aydın’dan çıkıp bitirdik ve mola verdik.

Molada durumumuz nedir, nasıl gittik diye Dede’ye sordum. Maksadım otoyoldan çıkınca normal yolda süratimi ayarlamak, malum yolda radara girmek sitemiyoruz. Dede ne dese beğenirsiniz? “Yüz seksenin altına inmedik iki yüz onun üstüne çıkmadık, bir kere sollamada iki otuz gördük o kadar.” dedi. Tabii ki şaşırdım. Gerek rahatlığım, gerek yol konforum, gerek ise yaktığım benzin itibarı ile o süratlerde seyir ettiğimizi tahmin etmemiştim. Nasıl yahu Dede dedim, o kadar hız yaptık mı? Tabii ki dedi, otoyolu kırk dakikada bitirdik. Yani Futura o hızlarda bile devamlı seyir ederken çok kendinde, çok uysal, çok rahat ve çok konforlu…

Sonrasında bildiğiniz üzere Aydın içi, Söke ve Milas’ı geçtik. Bu yollar rahat geniş ve virajsız yollar. Tempomuz daha düşük idi, radarsız rahat rahat geldik Güvercinlik Bölgesi’ne.

Aprilia Futura uzun yol değerlendirmesi internette yok; dolayısıyla sürmüşken yazdım :)önüşler, Virajlar; Virajlarımız

Aprilia Futura uzun yol değerlendirme demek tabii ki viraj performansı demek! Güvercinlik tam motosikletçilere göre bir yol ama Futura burada kendini buldu resmen! Çok iyi asfalt, pürüzsüz ve iyi tutan yüzey. Futura yine otoyol geçişi gibi kararlı, rahat yatıp rahat kalkan, yolu iyi tutan, viraj çizgisini yakalamada kolay, çıkışta gazı çok iyi yolla birleştiren yapısını gösterdi. Bir virajdan öbür yöne şerit değiştirmelerde fazlasıyla rahat. Sert harekete hiç gerek yok, o “smooth” dedikleri akışı kendiliğinden yakalıyor; sağ viraj için dışarıdan (en sağdan) girip çıkışında bir sonraki sol viraj için iki şerit birden aşıp bu defa en sola kadar “f ı ı s s t !” diye akıyor. Ki lastiklerim çok iyi değiller, çok da yeni olmayan Bridgestone Batlaxx’lar var üzerinde.

Gelelim dönüşlere. Virajı çok iyi Futura’nın. Viraj çıkışında gaz yakalaması çok başarılı bu aletin. Birincisi hafif (ben de 70 kiloyum, onun da etkisi var), ikincisi şasisi çok çevik; doğru gaza çok doğru tepkiler veriyor. İster yatır, ister hafif sarkarak fazla yatırmadan yüksek hızda dön; hepsinde çok net, çok anında tepki veriyor. Ben henüz tam askı ile dön(e)miyorum. Hoş çok da sürat virajcısı değilim ama Güvercinlik gibi art arda virajlar olduğunda Futura üzerinde yatırmıyor ya da yana inmiyor değilim 🙂

Bu arada bir diğer nokta, söylemeliyim ki Güvercinlik virajlarında yüksek devir bandında değildim. Oralara tırmandırınca devirleri, daha da tepkili, neredeyse sezgisel hale bürünüyor Futura. Daha akıcı ve resmen yırtıcı şekilde virajlara saldırıyor o devir aralıklarında.

Konfor Açısından Değerlendirecek Olursak

  • Tasarım ödüllü olsa da rüzgarı kesmekle pek işi yok ön camın. O nedenle kulak tıkacı şart. Yine de söylenmeli ki cam, boyundan itibaren göğüs bölgesini rüzgardan koruyor. O sebeple öyle rüzgar manyağı olmuyorsunuz ama ses alıyorsunuz kaskınızdan. Artısı ise önünüzde görüşünüz hep açık zira cam altta ve görüşünüzü depoya yatınca bile kesmiyor.
  • Benim boyum bir yetmiş sekiz, yani ne kısayım ne uzun. Sürüş konumum hafif yatık (ne racing gibi yatık ne turing gibi dik, ikisinin arasında) olmasına rağmen ne sırtım ne elim kolum ne de belim ağrımadı.
  • Sele çok rahat, hem boyut, hem şekil hem de sertlik olarak ideal.
  • Ayaklıklar ideal konumdalar ki ne ayaklarım ne baldırlarım hiç ama hiç yorulmuyor, hem de depoya dizlerimle sarılarak sürüyorum genelde.

Peki Ya Yakış?

Yakış olarak ise yüz km.de beş litre civarında yaktı, hem gidişte hem dönüşte. Bodrum çıkışı Opet’ten 71.40 Lira 95 oktan benzin aldık (litre 4.67 TL idi), 250 km. sonra vardığımızda hala sekiz – dokuz litre (Futura’nın göstergesi direkt lt. olarak veriyor depodakini) benzin ile yolculuk bitirmek böyle performanslı giden ve binlik bir iki silindirli için çok iyi.

   Son not: İleri sürüş gerçekmiş.
Toplamda beş yüz elli km. kadar yol yaptık gidiş dönüş, bir kere sert fren yapmadık. Bırak sert freni, çoğu zaman kırmızı ışıklarda bile hızımızı uzaktan ayarlayıp ayağımızı yere koyma ihtiyacı duymadık.
Ve inanın böyle sürebilmek çok ama çok keyif verici…

* Sürat ibresi olmadan nasıl gidiyorsun diyorlar:
   Bal gibi de gidiyorsun zira limit noktasını takip edince zaten öyle aman aman süratli gitme şansın yok. Gördüğün kadar gidebilmeye başlayınca süratin kaç diye bakmana gerek kalmıyor. 
   Devir  ibresi olmadan nasıl gidiyorsun diyorlar:
   Mis gibi de gidiyorsun zira zaten gaz tepkisinden, şanzumanın titreşiminden, motorun (makinenin) titreşiminden bütün bilgileri alabiliyorsun (hatta ön tekerlekten bile), devir göstergesiyle hiç işin olmuyor. 

Futura Uzun Yol Değerlendirme 2’inci yazı için buraya tıklayınız.

Git – Gör, Mordoğan > Karaburun

motosiklet karaburun dağ yolları

Motosiklet gezisi için her şeyin olduğu yer: Karaburun

Mordoğan Karaburun gezisi, İzmir çevresinde güzel yollar var dedirten motosiklet rotalarından birisi. Bu yazımızda Mordoğan ve Karaburun’u konu edeceğiz. Mordoğan ve Karaburun gezi rotası olarak mükemmel. Rotanın yolları ile başlıyoruz.

İzmir Mordoğan ve Karaburun yolu

Neden? Birincisi kıvrım kıvrım, motosiklet için özel yapılmış gibi yolları var. Firketeden (dar U viraj) geniş virajlara, birinci vitesten beşinci vitese kadar her hızda yatırmaya imkan veren rotadan bahsediyoruz. İzmir-Karaburun rotasının ikinci avantajı ise ister anayoldan, ister dağ yollarından kafanıza göre bir sürü rota olması.

Yaz için ister yeni (oto) yoldan, ister denize paralel eski yoldan gitme seçeneği de var. Ana yol (yeni yol) son derece iyi asfaltı, (büyük kısmı) bölünmüş yol olması ve yüksek süratlere izin veren yapısı ile birinci tercih. Yoğun trafik saatlerinde bile gaz açıp rahat rahat sollayacak boşluklar her zaman var. İlk kez gidiyorsanız bu yolu tavsiye ederim, nasılsa çok kez gidip geleceksiniz buraya 🙂

Karaburun yolu kışın tehlikeli olabilir

İzmir Mordoğan ve Karaburun yolu denize yakın yollardan oluşuyor. Özellikle on derece civarındaki havalarda nem ve rüzgar sürprizleri yapabilir. Karaburun yolunda normalde sert gaz açmaya alışkın olanlar kış şartlarında dikkat etmeliler çünkü depo tokatlamaya varacak rüzgar etkileri olabilir. Bu arada rüzgar konusunu şurada ayrıntılı şekilde işlemiştim.

“Öncelikle mart-nisan döneminde bile buzlanmaya dikkat. İki virajda asfalt ıslak gibiydi lakin bunlar buzlanmaya yakın kayganlıkta ıslaklıklardı. Birincisinde düşmeye yakın yalpaladık. İkicisinde gazı erken açıp sıyırdık. Yani hava soğuksa dikkat ediniz.”

Bunun dışında yol tam motosikletlik. Özellikle yüksek devirde sürüş alıştırması için bire bir. İkinci viteste 5000 devir üstü yapabilirsiniz bütün yolu çok da fren yapmadan. Dar dönüşler de var ama genelde tatlı virajlar. Trafik seyrek diyebiliriz yine de orta çizgiye çok yakınlaşmamakta fayda var. Zira yol çok geniş değil ve araçlar bazen ortalayarak geliyorlar.

Karaburun aşağı yukarı 100 km. uzaklıkta İzmir’e ama değer. Yüksek tempolu sürüşler de mümkün olduğu için yol tahmininizden kısa sürüyor.

İzmir Mordoğan ve Karaburun yolu, dağ parkuru

Karaburun iskelede balık yiyebilirsiniz ucuza. Ayrıca pansiyonu da var kalmak isterseniz. Karaburun iskelede yürüyüş yapabilirsiniz sahil boyunca. Haritanın bitiş noktası bu noktayı işaret eder.

Yol boyunca böyle güzel manzaralar göreceksiniz. Siz yine de bakışınızı yolda tutmayı ihmal etmeyin 🙂

İzmir Mordoğan ve Karaburun yolu

not: yolu Pan European ile yaptık izlenimler Pan penceresinden edinilmiştir.

Siteden Karaburun yazıları

Muhteşem bir gezi günlüğü

motosiklet.net sitesinde gezerken gördüğüm mükemmel bir gezi günlüğü

Işık Doğudan Yükselir: 4100 kilometrelik gezi

En’ler listesi ise şöyle (2008 yılında yapılan bir gezi olduğunu unutmayınız lütfen):

EN’LER İLE TÜM SEYAHATİMİZ – Selçuk KAYA için :

  • En kolay yol : Havza- Kırıkkale
  • En sıkıcı yol : Ordu-Samsun
  • En zor gün : Ardahan-Şavşat-Artvin
  • En kolay gün : Kars-Göle-Ardahan-Çıldır
  • En sıkıntılı gün : Doğu Bayazıt-Iğdır Yolu…
  • En sıcak gün ve yer : Artvin-Şavşat…. 30 derece
  • En soğuk gün ve yer : Kırıkkale- Kulu Konya
  • En güzel manzaralı yer : Kars-Göle ve Ardahan-Şavşat
  • En güzel otel : Kars Öğretmenevi
  • En kötü otel : İshakpaşa Hotel- Doğu Bayazıt
  • En iyi 3 yemek : Kaz Eti, Piti, Kete Kars; Sivas Köftesi Sivas; Şavşat Pidesi Artvin…
  • En özlenen 2 şey : Oğlum ve 750 litrelik Tropical Akvaryumum
  • En iyi güzergah : Rize Ayder Yaylası
  • En kötü güzergah : Doğu Bayazıt-Iğdır
  • En iyi yol : Ayder Yaylası Yolu
  • En kötü yol : Doğu Bayazıt-Iğdır
  • En iyi şehir : Sivas
  • En iyi benzin : Opet-Gemerek Sivas
  • En kötü benzin : PO- Erzurum
  • En keyifli parkur : Rize Ayder Yaylası
  • En keyifsiz şehir : Ağrı
  • En temiz şehir : Sivas
  • En pis şehir : Ağrı-Doğu Bayazıt
  • En temiz hava : Ardahan- Göle
  • En pis hava : Trabzon
  • En ucuz şehir : Ardahan
  • En pahallı şehir : Samsun
  • En ucuz otel : Giresun Öğretmenevi
  • En pahallı otel : Kars Öğretmenevi
  • En şanslı an : Motorumu Şavşat Karagöl de yatırdığım an Karagöl İşleticisinin aracını durdurduğum an..
  • En görülesi Yer : Göle-Ardahan/ Ayder Rize
  • En kaçınılası yer : Doğu Bayazıt Ağrı
  • En gereksiz yer : Ağrı
  • En ilginç yer : Ani Harabeleri Kars
  • En keyifli Şehir : Kars
  • En çarpıcı, sıra dışı yer : Göle-Ardahan
  • En virajlı yol : Artvin
  • En düz yol : Konya KULU
  • En yeşil yer : Ayder Rize
  • En kuru yer : KULU Konya
  • En uzun sürüş günü : Kırıkkale Antalya 680 km
  • En Hızlı Sürüş; Sungurlu- Kırıkkale 195 km/h
  • En özel 3 an : Erciyes Dağı, Kayseri- Ağrı Dağı, Ağrı- Ardahan, Göle düzlüklerinde yüzlerce at ve taylarını çiçekli çayırda koşarken görmek…
  • En büyük yenen kazık : Erzurum Çağ Kebabı
  • En romantik yer : Ardahan-Göle ve toplanan kır çiçekleri… (Sümbüller,rengarenk papatyalar, gelincikler.. vs..)
  • En kırık hayal : Ağrı
  • En misafirperver Şehir : Sivas
  • En hızlı geçilen güzergah : Kırıkkale-Antalya (Dönüş)
  • En mutlu olduğum yer : Ata topraklarım Ardahan-Göle’de dedelerimin mezarlarını görmek..
  • En mutsuz olduğum yer : Ağrı
  • En zorlu ve keyif veren yol : Ardahan-Şavşat arası…
  • En mutlu olduğum an : Atatürk Barajını Gördüğüm An.
  • En sıkıntılı olduğum an : Atatürk Barajını güvenlik nedeni ile uzaktan seyr ettirmeleri
  • En kolay iletişim kurulan yer: Sivas

Bir Tanıtım Yazısı, Rota Kayıt Ediciler

motosiklet rota kayıt

Motosiklet rota kayıt hepimizin istediği bir şey. Yaptığınız yolu kaydetmek ister misiniz? O halde Okumaya devam edin.

Size Android telefonlar için yapılmış bir programı tanıtacağız fakat MyTracks adı ile iPhone’lar için de olduğunu biliyoruz.

motosiklet rota kayıt

Programın özelliği, GPS alıcınızın verileriyle telefonunuzun harita programını birleştirerek yaptığınız yolun kayıt edilmesi.

Programı çalıştırıp “Kayda Başla” komutu verdiğinizde, bulunduğunuz yerin haritası açılıyor ve bulunduğunuz yer tespit edilerek kayıda başlanıyor.

Siz (telefon) hareket ettikçe yapılan yol programın hafızasına yazılıyor ve siz yol bitip “Durdur” komutu verdiğinizde yaptığınız yol harita üzerinde çizilmiş oluyor.

Programın kayıt yapabilmesi için GPS biriminizin açık olması ve ulaşılabilir bir cep şebekesi interneti olması yeterli. Yerinizi uydudan bulup, haritayı şebekeden yükleyerek anlık ve güncel bilgiyi ekrandan izleyebiliyorsunuz.

Arka planda çalışabilme özelliği sayesinde de diğer işlerinizi de halledebiliyorsunuz telefondan. Hoş, motosiklet kullanırken başka ne yapacaksınız telefonla, o da ayrı mesele ya? 🙂

Tabiidir ki programın tek özelliği harita üzerinde çizim yapmak değil. Sağdaki resimde gördüğünüz gibi, yolculuk (kayıt) boyunca:

  • Kat edilen toplam mesafe,
  • Toplam kayıt (yolculuk) süresi,
  • Hareket halinde geçen süre,
  • Yükseklik değişimleri,
  • Azami, ortalama, hareket halindeki ortalama sürat değerleri de kayıt ediliyorlar.

Ben en çok bu ekranı kullanıyorum. Malum, Google Earth bir açılıp bir kapandığı için memlekette, pek bilgisayardan açamıyorum, dolayısıyla bu ekran en çok yararlandığım ekran durumunda.

Tabiidir ki siz silmediğiniz sürece toplanan tüm bilgiler programın hafızasında kalıyor. Böylelikle daha önce yaptığınız bir rotaya geri dönüp bilgilerine erişebiliyorsunuz? Ne kadar sürmüş, ne kadar mola vermişim, ortalama kaç km. hız ile gitmişim gibi sorulara cevap vermek böylelikle çok kolaylaşıyor tabii ki .

Bunun dışında bir de sol tarafta görülen ekranda Yükseklik ve Hız bilgileriyle oluşturulmuş ve  kendiliğinden grafik haline getiren bir ekran var programda.

Açıkçası benim en az kullandığım, açıp baktığım ekran bu yükseklik ve hız ekranı fakat özellik olarak var işte.

Sağ taraftaki fotoğrafta ise programın en sevdiğim özelliği görünmekte: Verileri, rotayı tüm kaydedilen bilgilerle birlikte dışarıya yollayabiliyoruz. Bu sayede Google Maps ile mesela, telefonumuzda kaydettiğim verileri her yerden ulaşılabilir hale getirebiliyoruz.

Program bunun dışında haritalama, rotalama gibi işleri yapan programların anlayacağı dosya türleriyle kayıt yapmaya da izin veriyor.

Peki indirmek için ne yapacaksınız?

Android için “Market”, iPhone için ise “Uygulamalar” kısmında programın adı olan “MyTracks” ile arama yaparak indirmek mümkün olacaktır.

Not: MyTracks bu işi yapan tek program değil. Ben bile bir çok program indirdim ve denedim. Lakin telefon ekranına sığma olsun, kullanışlılık ve hız olsun şimdiye kadar karşılaştıklarımın en iyisi MyTracks olduğu için sizlere de tavsiyemiz budur.

GPS essentials logo

Edit: Zaman içerisinde bir program daha bulduk: GPS Essentials. 

GPS Essentials (google play bağlantısı burada) özellikle ekranının özelleştirilebilmesi ile öne çıkıyor. Sadece rota kaydetmek ve çıkarmanın haricinde bilgi toplama özellikleri de hayli gelişkin. Aşağıdaki fotoğraflardan da görülebileceği üzere güzel bir alternatif olabilir. Bir bakmanızı tavsiye ederiz.

Git – Gör, Isparta

Isparta girişi gül heykelli döner kavşak

Antalya’daydım, motosiklet ile Isparta yolu yapayım dedim, yaptım. Ben Isparta’yı beğendim.

Ufak, derli toplu bir çarşı, güzel binalar, her şey ucuz. Yalnız alkol yok bilesiniz.

Üniversitenin etkisini hissettim ben oradayken, zira ramazan vaktiydi. Gündüz de gece de gençler vardı şehirde.

Gidecek öyle aman aman yer, oturacak çok seçenek yok.

Gelelim benim sevdiklerime. Yaya gezilebilecek bir yer Isparta. Ben bir çok eski ev, değişik mimari yakaladım ve fotoğrafladım.

Yolu (Antalya – Isparta) risksiz, kolay. Çalışma varsa dikkat. Ben giderken vardı, dikkat etmezseniz bir anda mıcır dökülen alanlara hızlı girme riskiniz var.

Isparta Valiliğinin hazırlamış olduğu şöyle bir sayfa var, daha iyi tanımak isterseniz buyurun tıklayın.

Bu yazı Moto Rota, Gezi Yazıları, Git-Gör kategorisinde yayımlanmıştır. Kategorinin tüm yazılarını görmek için buraya tıklayınız

Git, Gör: Antalya – Alanya

Antalya Alanya google haritalar ekran alıntısı

Antalya Alanya motor rotası olarak: sıkıcı

Sıkıcı ve radarlı bir yoldur. Dümdüz, heyecansız. 

Viraj yok, dümdüz gidiyorsun sıkıla sıkıla. Artı insanlar da yola dala dala sürüyorlar araçlarını, dikkat etmek gerekli.

Bol bol da trafik ışıkları var, onlar da hayli bekletiyor insanları. Allah’tan Alanya güzel de, gittiğine değiyor.

Alanya Merkez’deki müze ve Alanya Kalesi’ne gitmeniz iyi olur, hak ediyorlar görülmeyi.

Önerilen yazı

Bu yazı Moto Rota, Gezi Yazıları, Git-Gör kategorisinde yayımlanmıştır. Kategorinin tüm yazılarını görmek için buraya tıklayınız

Git, Gör | Antalya – Fethiye

Hepimizin bildiği gibi Antalya başlangıç noktası olmak üzere Fethiye için iki adet yol mevcut.
Bunlardan birisi Kaş Kalkan üzerinden olan yolculuk.

Google Haritalar’a göre bu yol toplamda: 294 km. ve yaklaşık olarak 5 saat 16 dakika sürüyor.

Biraz daha detaylandırırsak:

  • Antalya > Kaş arası 187 km – yaklaşık 3 saat 24 dakika,
  • Kaş > Fethiye arası ise 108 km – yaklaşık 1 saat 52 dakika olarak öngörülmekte.
    Yalnız belirtmekte büyük fayda var, bu yolu sürüş özelliklerine göre ayırmamızda fayda var. Zira çok değişken yol tipleri boyunca devam eden bir parkur Kaş üzerinden Fethiye. Bunun için de parkuru öncelikle özelliklerine göre bölelim:
Antalya Fethiye Rota Harita

Antalya > Kemer arası: Şehiriçi sürüşü, şehirler arası sürüşü
Antalya’dan Kemer’e kadar asfalt kalitesi sorunsuz ve rahatsız edici / zorlayıcı dönüşleri olmayan bir yolda seyir edilmektedir.

Kemer > Kumluca arası: Az yoğunluklu, güzel manzaralı şehirler arası sürüş. Bu etapta trafik ışıklarının bulunduğu adacıklara dikkat, Kemer’liler bu konuda pek kurallara uyan kişiler değildirler.

Kumluca > Finike arası: Düşük yoğunluklu traktörlü, römorklu, taşra manzaralı şehirler arası sürüş. Bu etaptan itibaren ufak ufak dönüşler başlıyor.

Finike > Kaş arası: Bol dönüşlü, yer yer ikinci vites isteyecek kadar dar virajlar; solda deniz sağda dağlardan oluşan etap işte burası. Burada bakış birinci derecede önemli. Motordan ayırılmış bakış ile sorunsuz hatta yer yer hayli eğlenceli bir etaptır.

Kaş > Fethiye arası: Yarısı kıyıdan, yarısı ise karaya girerek devam eder. Kıyı kısmı virajlı, kara kısmı normal bir yoldur.
ps. Notlar kısmına bakmayı unutmayınız.

İkinci Yol İse Antalya’dan Başlayarak Korkuteli Üzerinden Fethiye Yolculuğu

Antalya Fethiye Rota Harita

Yine Google Efendi bilgilerine dayanarak, bu güzergah D350/E87 yolu üzerinden, 201 km. ve 3 saat 34 dakika sürmekte. Ben Fethiye’ye sıklıkla gidip gelen birisi olarak ve Kemer’de oturmama rağmen hep bu yolu kullanıyorum. Yani diğer yoldan 100 km. kadar daha kısa ve daha kolay.

Bu yol için Antalya’dan Korkuteli üzerine çıkarak devam edecek ve yayla yolundan sakin temiz bir yolculuk yapmış olacağız. ana yol olduğu için levhalar bizlere Denizli, sonra Fethiye istikametlerini işaret edecekler. Yaz için yayladan gitmek serinlik, kış için ise soğuğun daha ısırıcı olması demektir aman dikkat.

Bu güzergah dağlarda olduğu için daha az kontrol, daha sakin yol ve daha çok sürat anlamına gelmektedir. Mola için Korkuteli, yahut tırmanma bitişinde yaylada bulunan gözlemeciler kullanılabilir.

Notlar: 
Her iki tercih için de:
1) Manzara yol boyunca güzeldir. Bakış kaydırmamak, manzaraya takılıp kalmamak, görüşün sığlaşmaması için sık sık mola vermek gerekir.
2) Yaz sürüşleri için bu bölgenin gölgede 40 dereceleri çok rahat bulduğunu, sık sık su içilmesi gerektiğini; yedek tişört ve pantalonun iyi olacağını,
3) Aşırı sıcakta lastik basınçlarının daha da önemli ve yine aşırı sıcakların asfaltta gevşemelere, hatta yer yer erimelere sebep olabileceğini;
sürüşünüzü yukarıdaki etkenleri göz önüne alarak gerçekleştirmenizi önemle hatırlatırız.