Ne kadar hızlı gideyim?

motosiklet binmek kullanmak sürmek

Motosiklet sürat belirleme konusu aceminin sürüş tehlikesini en çok arttıran konulardan birisi.

Arada karşılaşıyorum bu soruyla. Özellikle yeni başlayanlar merek içerisindeler bu soru için. Ne yazık ki hayatta olmadığı gibi motosiklet sürüşünde de altın cevaplar yok. Yine de herkes için kolay bir cevabı var bu sorunun, o da şudur:

Kendin kadar hızlı git!

O zaman önce kendini bilmen gerek.

Biraz daha açalım. Yolda giderken sistem dahilinde sürdüğümüz zaman, çevremizdeki her şeyi algılıyor ve kıymetlendiriyoruz. Dolayısıyla çevreden zihnimize bir veri akışı oluyor. Bu verileri işleyip bilgi haline getiriyor ve çevremizdeki tüm tehlikeleri fark ediyoruz.

Sonuç olarak sürüşümüzü, çevremizdeki tehlikelere göre düzenliyoruz.

İşte burada da sürate geliyoruz: Hız arttıkça görmemiz gereken veri miktarı artıyor. Süratlendikçe daha çok bilgi üretmek ve önceliklendirmek zorundayız. İşte eğitim bu işi çözüyor. Güvenli sürüş motosiklet sürat belirleme işinden çok daha fazlası, daha önce eğitim almadıysanız bunu kendi kendinize öğrenmeniz pek mümkün değil. O yüzden mutlaka ama mutlaka eğitim alın. Özellikle ücretsiz verilen Teori Eğitimi size mutlak tavsiyemdir. Ben okumak istiyorum, kitabı yok mu derseniz o da var: OMM’nin Yol Sanatı kitabı. Aslına bakarsanız teori eğitimi bu kitabın sunum şekli.

Önerilen yazılar

Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin, Motosiklet Sürüş Teknikleri ve Püf Noktası kategorilerinde yayımlanmıştır.

Kafa Salınması, yalpalama, slap

motosiklet depo tokatlama tank slap yalpalama, yaruış pistinde

Motosiklet depo tokatlama tank slap yalpalama nedir?

Futura ile bir kere başıma geldi. 90 – 100 km. süratlerde giderken rüzgarın birden vurmasıyla kafa sallama (depo tokatlama, tank slapping, wobbling, balık kuyruğu da deniyor) denen hadise geldi başıma; hem de aniden oluyor.

Önce neymiş bir görelim:

Nasıl bir his olduğunu anlatarak başlayalım:

Depo bacaklarınıza çok şiddetli ve çok hızlı biçimde vuruyor. Sanki sizi düşürmek ister gibi.

Gidon o kadar hızlı, güçlü ve o kadar hızlı sol-sağ yapıyor ki parmaklarınızın kırılmasından korkuyorsunuz.

Kısacası sadece ve sadece motosikletin üzerinde kalmaya çalışıyorsunuz; başka hiç bir şey yapmak mümkün değil.

Ne Yapılabilir?

Ayaklıklara (peglere) basmak, yapabileceğiniz en iyi harekettir (ayaklıklarla ilgili diğer yazı için tıklayın)

motosiklet depo tokatlama tank slap yalpalama, yaruış pistinde

Jokey gibi durarak en azından bacaklarımın darbe emme gücünü kullanarak, motosikletin üzerinde çok sallanmadan durabilmeyi başarabildim.
Yalpalama-tokatlama şiddeti biraz azaldı ve bu defa dizlerimle depoyu sararak yalpalamanın biraz (ama biraz) azalmasını sağladım.

Ayaklarımın üzerinde dizlerim kıvrık şekilde durmak bütün ağırlığımı ayaklıklara yükledi, yani ağırlık merkezi seleden ayaklıklara, aşağıya indi; hepsinin sayesinde bir süre sonra sallanma durdu (ne yazık ki biraz sabretmeniz ve sakin kalmanız gerekecek).

Tabii ki o sırada gidon deli gibi çırptığı için ne debriyaja ne frene ne de gaza hükmetmek mümkün değil. Aksine elleri mümkün olduğunca serbest bırakmak en iyisi.

Bir diğer nokta ise bu yalpalama hadisesi boyunca motosikletin dönüşü bırakarak düz gitmeye başlaması. Yani ya şanslı olacaksınız yeriniz olacak gidecek, yoksa doğrudan virajın – yolun. sınırlarıyla buluşursunuz. 🙂

motosiklet Kafa Salınması depo tokatlaması tank slap
Tokatlamanın giderek artması sonucunda işte bu oluyor…

Peki Depo Tokatlaması Nedir?

Kafa salınması aslında ön tekerin yerden sekip sert şekilde yere vurması ve zıplayıp diğer tarafa inerek tekrar zıt yöne sekmesi ve bunun art arta deva etmesidir. Tabii ki bu çok hızlı şekilde tekrarladığı zaman: tokatlama oluşur…

Depo Tokatladığında Ne Yapabiliriz?

Aslında yukarıda biraz bahsettik:

  • Elcikleri SERBEST BIRAKIN
    tüm bu deli hareketler sırasında motosiklet dengesini bulmaya alışıyor. Tutmak, salınımı engellemeye çalışmak motosikletin doğal dengeleme hareketlerini yapmasını engeller.
    • Gaz verdiğinizde elcikleri baskısız tutmak, Salınmayı en baştan engeller ya da şiddetini azaltır. Bu, işi en başından çözmek demektir.
  • Ağırlığınızı aşağıya aktarın: Ayaklıklara basarak hafifçe yükselin. Poponuz seleden kalksın.
  • Depoyu dizlerinizle sıkıca tutmaya çalışın; yalnız dikkat, sert bir tokatlamada depoyu tutamayabilir, dengenizi kaybedip motosikletten düşebilirsiniz. Dizlerinizle baskıyı yavaştan başlatın.

Bunları yaptıysanız bırakın ön taraf işini yapsın, dengesini bulsun.

Bu olay ender görülen bir hadisedir; yine de söylemeliyim ki tokatlama esas olarak yarış (racing) motosikletlerinin belasıdır. Bu yüzden gidon amörtisörü, yarış motosikletlerinde olur.

Normal bir kullanıcının depo tokatlaması yaşaması beklenmez. Bu daha çok gazı ani ve sert açan ya da aşırı güçlü motosikletlerin derdidir. Kısacası gaz kontrolü (ilgili yazıyı görmek için tıklayınız) iyi olmayan sürücülerin derdidir tokatlama.

Sürüş tarzınız sebebiyle tokatlama olacağından korkuyorsanız: Normal bir kullanıcının depo tokatlaması yaşaması beklenmez.

Bu olay ender görülen bir hadisedir; yine de söylemeliyim ki tokatlama esas olarak yarış (racing) motosikletlerinin belasıdır. Bu yüzden gidon amörtisörü, yarış motosikletlerinde olur.

Normal bir kullanıcının depo tokatlaması yaşaması beklenmez. Bu daha çok gazı ani ve sert açan ya da aşırı güçlü motosikletlerin derdidir. Kısacası gaz kontrolü (ilgili yazıyı görmek için tıklayınız) iyi olmayan sürücülerin derdidir tokatlama.

Sürüş tarzınız sebebiyle tokatlama olacağından korkuyorsanız:

Gidon amortisörü en kesin çözümdür…

gidon amortisörü-1

Tavsiye yazılar

Kafa salınması aslında ön tekerin yerden sekip sert şekilde yere vurması ve zıplayıp diğer tarafa inerek tekrar zıt yöne sekmesi ve bunun art arta deva etmesidir.

Tabii ki bu çok hızlı şekilde tekrarladığı zaman: tokatlama oluşur…

Motosikletin üzerinde duramayacağımız kadar şiddetli yalpalama, çırpma hareketi yapar.

  • Elcikleri SERBEST BIRAKIN
    tüm bu deli hareketler sırasında motosiklet dengesini bulmaya alışıyor. Tutmak, salınımı engellemeye çalışmak motosikletin doğal dengeleme hareketlerini yapmasını engeller.
    • Gaz verdiğinizde elcikleri baskısız tutmak, Salınmayı en baştan engeller ya da şiddetini azaltır. Bu, işi en başından çözmek demektir.
  • Ağırlığınızı aşağıya aktarın: Ayaklıklara basarak hafifçe yükselin. Poponuz seleden kalksın.
  • Depoyu dizlerinizle sıkıca tutmaya çalışın; yalnız dikkat, sert bir tokatlamada depoyu tutamayabilir, dengenizi kaybedip motosikletten düşebilirsiniz. Dizlerinizle baskıyı yavaştan başlatın.

Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin, Motosiklet Sürüş Teknikleri, Püf Noktası kategorilerinde yayınlanmıştır

Öncülerle Sohbet

ustalarla sohbet kapak görseli

Faydalı bir söyleşi daha:

Bir Mil Daha Düşünmek: Alternatif Dünyalar 1

Yazan: Paolo Volpara

2 Şubat 2013 Cumartesi, 16:33 · tarihinde OMM – Riding is a way of thinking tarafından eklendi

Motorsiklete Binerken Yaşam Üzerine Düşünceler

Sayı 1 – Ekim 2012, Yazan: Paolo Volpara (OMM Derneği kurucusu), Çeviren: Aylin Öztürk

OMM aylık bültenin son sayısını Mayıs 2011’de göndermiştik: 12. yılında106. sayısıydı. 2000 yılı Ocak ayında yayınladığımız ilk sayıdan itibaren 137 ayda beş okuyucumla olan 31 randevumu kaçırmıştım.

Ardından bir sessizlik; ve OMM’nin küçük dünyasında ve Türk motosiklet camiasında birçok değişim: yeni yetkin sürücüler ve yeni ustalar öne çıktı, kıdemli sürücüler ortadan kayboldu ya da başka sporlarla ilgilenmeye başladı, dostlar hızlı arabalar aldı ve motorları satılığa çıkardı, sözde profesyoneller eğitim vererek ve camiayı unutarak para kazanmaya başladılar, kendini profesyonel olarak adlandıranlar tutku ve cömertlikle ücretsiz eğitimler verdiler, yeni yetkin ve hevesli sürücüler eski ve yeni fikirler ortaya attılar, yeni kulüpler ortaya çıktı, eski siteler yok oldu. Déjà vu: Motorcunun göletindeki olağan devinimler.

Büyük şehir “ton polin”* İstanbul’dan ayrılarak evimi, motora binmenin (on ve off road olarak) teoride daha iyi, ancak pratikte kapitalist bir toplumun kamu yollarını koruma şekli ve aynı toplumun emniyet güçlerinin meraklı ve açgözlü doğası nedeniyle berbat durumda olduğu Türkiye’nin güney kıyısına taşıdım.

Motor sürme faaliyeti devam etti ve sürerken düşünme veya düşünürken sürme alışkanlığı asla kaybolmadı: iki teker üzerinde yola çıkmak benim için hala tıpkı eğitim salonumdaki tahta sıralara oturup öğrenerek zaman geçirmek gibi.

Paralel dünyalar ve sürüşlere dair hikayem hep fazla paylaşma arzusu duymadan bir köşede duruyordu: “sürmek bir düşünme yoludur” doğru ancak sessizce.

Arzu yoksunluğu aslında bir tür disiplin yoksunluğudur.

Motosiklet maharetli, çekici, merak uyandırıcı ve ek olarak tehlikenin cazibesine sahip bir öğretmen, ölüm kalım meselesiymiş gibi dikkat edilmesini bekleyen sert bir profesör gibi çağırır. Banal yanıt nedir? Her zamanki şiddet… kontrol sahibi olmak.

Hepimiz “kontrollü” olmayı severiz: kulağa daha güvenli gelir ve daha havalı görünür. Konserve açacağının kontrolünü elde tutmaktan, hayatın kontrolünü elde tutmaya kadar hep aynı şey geçerlidir.

Kontrol sahibi olmanın bir bilgi ve yetkinlik göstergesi olduğuna inanırız ve gerçekler karşısında şaşıran (afallayan), kontrol sahibi olmayan kişilere “aptal” deriz.

Yazın sıcak bir Pazar gününde motora binerken ben de tüm bunları düşünüyordum: Türkiye’nin güney kıyılarındaki dar dağ yollarında her şey çok hızlı ve öyle şaşırtıcı biçimde gelişir ki, kontrol üzerine pek çok fikir doğmasına neden olur.

Paralel dünyamda, yaşamımızda nasıl davranış sergiliyorsak motor üzerinde de aynı biçimde davrandığımızı düşündüm: merkezde olmanın ve çevremizde olup bitenleri kontrol altına almanın hayaliyle kendimizi rahatlatıyoruz; bizler çekirdeğin ve dış çeperin efendileri, Batlamyus’un öğrencileriyiz.

Kopernik bile nafile: Jeosentrik (yermerkezli) sistemin yüzyıllar önce aksi ispatlandı ancak hala bizlerin kişisel sisteminde yer alıyor: ben, güneş, diğerlerine karşı, doğaya, asfalta, virajlara karşı.

Nihayetinde, biri şöyle düşünebilir: Ben birçok saygın eğitim kurumundan resmi belgelere sahip “sertifikalı yetkin bir sürücüyüm”, saygın öğretmenlerden Sistemi öğrenmek için sürüş hayatımın büyük bir bölümünü ağır bir disiplin ve gözlemle geçirdim ve geçiriyorum. Benim kontrol sahibi olmaya hakkım var.

Sonuçta ben resmi bir yöneticiyim, sertifikalı bir eş veya belgelenmiş bir kocayım, profesyonel bir baba veya vasıflı bir anneyim, onaylanmış istediğiniz herhangi bir şeyim…

Kontrol sahibi olmak için eğitildim, haklı bir şekilde kontrol sahibi olmak için yeterli derecede zeka, deneyim ve takdir sahibiyim.

Gerçeklik benim kurallarıma itaat eder ve ben kendi irademle onu değiştirebilirim.

İşte bu yüzden eğitim alıyoruz, değil mi? Böylece kontrol sahibi olabilelim, güvenli sürebilelim, ve belki de arkadaşlarımıza aynısını nasıl yapacaklarını anlatabilelim diye.

Ve sonra birden yol aniden kıvrılır ve koca kamyon ne çizgisindedir ne de şeridinde. Sonra daha fazla alan yoktur ve karşınızda dipsiz boşluğu bulursunuz.

Sonra bu burada olmamalıydı. Sonra şu tahta parçası mevcut iki tekerden birinin önüne düşer.

Sonra tekerin biri gider ve denge kaybolur ve dikey yataya döner. Sonra köpek atlar. Sonra “Kontrol edebilirim” diye düşünürsün ve sonra kontrol edemediğini anlarsın.

Sonra şaşırırsın ve darbeye hazırlanırsın. Sonra bir yerlerin kırılır, yaralanırsın, ölürsün. Sonra anlarsın ki “kontrol sahibi olmak” sadece bir hayalmiş, internetten satın alabildiğiniz ancak gerçek yaşamda kullanamadığınız güzelce paketlenmiş bir ürünmüş.

Hayat bağımlı olmak ve bütünlüktür: ne kadar uzun yaşarsanız kontrol etme girişiminden uzaklaşırsınız: zamanın, yerin ve insan dediğimiz yedi milyar hücrenin akışına nasıl kapılacağımızı öğrenmenin basit sürecidir bu.

Geçiciliği yaşamak, her şeyin değiştiğini ve her şeyin kontrolümüz dışında ama farkındalığımız dahilinde dönüştüğünü bilmek: mutlu bir öğrenme için iyi bir reçete gibi geliyor bana. Ve tabi mutlu bir sürüş için de.

Yol Sanatı Sistemini çalışmaya ve uygulamaya başladığımız zaman bize çevremize olan farkındalığımızı nasıl koruyacağımız ve farklı sürüş durumlarındaki en iyi aksiyon/reaksiyonlar anlatılmıştı.

Sistemin uygulanmasının, en iyi aksiyon/reaksiyonu uygulamak için bize zaman ve yer kazandıracağı söylenmişti; Sistematik Sürüşün beynimizi daha iyi kullanımını sağlayarak daha güvenli hale getireceği anlatılmıştı.

Bize asla sihirli bir değnekle yol, sürüş ve motorun güvenli bir kombinasyona dönüşeceği ve “güvenli” olacağımız söylenmedi.

Bize asla kontrol sahibi olacağımız söylenmedi. “Total Control” (Tam Hakimiyet) kitabının başlığına rağmen bile Lee Parks o kadar arzulanan kutsal kaseyi sunamadı. Güvenli mi Maraton adam?

  •  Christian Szell: Güvenli mi… Güvenli mi?
  •  Babe: Bana mı diyorsun?
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Ne güvenli mi?
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Ne demek istediğini anlamıyorum. Kesin olarak neden bahsettiğini anlamadan birşeyin güvenli olup olmadığını söyleyemem.
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Neyi kastettiğini söyle bana.
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Evet, güvenli, çok güvenli, o kadar güvenli ki inanamazsın.
  •  Christian Szell: Güvenli mi?
  •  Babe: Hayır. Güvenli değil… çok tehlikeli, dikkatli ol.

O kadar güvenli ki inanamazsın ve biz bu eğitime “Kontrol” diyoruz.

Hakimiyet vermek için tasarlandığını düşünebiliriz, oysa ki yalnızca bir makineyi nasıl kontrol altında tutacağımızı öğretir. Durumu, çevresel şartları, ilişkiyi, olayı kontrol altına almak, bir aletin işlemesini kontrol altına almak kadar kolay değildir.

Motoru kontrol altına alabilirsiniz ancak insan /motor /yol /çevre /trafik /hayvanlar /vs. kombinasyonunu kontrol altına alamazsınız.

İnsanlar hayatına devam eder, dostlar bizi terk eder ve biz dostlardan uzaklaşırız, sahip olduklarımız elimizden alınır, insanlar ölür ve doğanın hediyeleri solmaya başlar: güzellik, esneklik, görüş, atiklik. Hızla veya yavaş yavaş, rutin halinde ya da hiç beklenmedik şekilde, kaçınılmaz sona doğru döneriz ve acı çekmeye başlarız ÇÜNKÜ kontrol sahibi olmadığımızı fark ederiz.

Motora bineriz, çünkü biz ölümsüzüz; yine de bir hatıra olmayı umarak yaşarız; sürmeye devam ederiz çünkü “diğerleri kaza yapar” ama biz yetkiniz, güvenliyiz ve her şey kontrolümüzde. Ve sonra yol aniden kıvrılır ve koca kamyon ne çizgisindedir ne de şeridinde, sonra köpek atlar ve iki teker artık yeterli değildir: zaman, alan ve yol tutuşu yokluğundan dolayı kontrolü kaybederiz.

Kontrol efsanesini, düşünen insanın yok etmesi, düşünen sürücünün de terk etmesi kolaydır.

İşte yol eğitimini sevmemin ve güvenli alan ya da pist eğitimlerini pek sevmememin nedeni budur. Bu yüzden eğer bir yarış yoksa pistte sürmekten keyif almam. Normalde pist eğitiminde öğrendiğiniz şey “viraj almaktır”, çünkü bir pistteki düzlükler herhangi bir sürpriz veya atraksiyon içermez.

Sonra “düzlüklerden nefret eden” ve bir bağımlının günlük dozunu araması gibi “viraj arayan” bir sürücü olarak yola geri dönersiniz. Tüm ilgi viraj alma üzerinedir ve tüm sohbet, kuru sıkı atmalar, anlatılan hikayeler ve övünmeler, milimetrik olarak nasıl “ağırlık aktaracağını”, nasıl “peglere yükleneceğini” ve nasıl (sihirli)kontrayı vereceğini bilen bir profesyonel gibi, bir pilot gibi hissettiğiniz ve kendinizi içerden öyle gördüğünüz o sihirli an hakkında konuşarak sürer gider.

Sıradan bir öğleden sonra ya da zorlu geçen yaşamın gri anlarında, çevrenizde partneriniz dışında “kontrol sahibi olmanızı” takdir edecek başka kimse olmadığında değil de; kişisel ihtişamınızın görüleceği öğle yemekleri, akşam yemekleri ve kokteyl partileri için iyi bir hayat arkadaşı olmak gibi.

Özel anlara odaklanmak hem hayatta hem de motor sürüşünde fazlasıyla basite indirgeyici ve ilkeldir: Sistem eğlencelidir çünkü virajlarla, düzlüklerle, yolun yarı kıvrımlı ve inişli çıkışlı bölümleriyle eğlenir.

Güneşli, yağmurlu ve şöyle böyle günler için bir metod sunar: Sizi iyi anlarda destekleyen ve kötü anlarda devam edebilmeniz için nedenler veren güzel bir yaşam felsefesi gibidir.

Sistem tüm durumlarda (sadece virajlarda değil), neyin neden yapılması gerektiğini bilen dört dörtlük bir sürücü için bir metod sunar. Nietzche der ki “Eğer nedenini biliyorsan, her şekilde yaşayabilirsin”.

Nasıl viraj alınacağı değil, sadece Jorge Lorenzo’ya benzemek gibi değil, aynı zamanda her durumda “düşünen bir sürücü”ye benzemek, tüm keyif ve acıları metodolojik bir yaklaşımla karşılamak. Kendini kişisel farkındalığa alıştıran ve Delphi hatırasının “Kendini bil”, γνῶθι σεαυτόν** vecizesine cevap veren bir insan gibi.

Farklı durumlara bağlı olarak beynimi sık sık kapalı ve açık konuma getirdiğimi hissediyorum.

Beyin ve farkındalık gerektiren durumlarla (virajlar), beynimi kullanmadan, düşünmeden, farkındalığım olmadan, otomatik pilotla halledebileceğim durumları kategorize ediyorum.

Kalıcı farkındalık Sistemdir ve Yol Sanatı Sistemi bizi her an farkında olmamız için eğitir.

Kişisel farkındalık zeki bir insanın saf eylemi olarak görülebilir ve “zeki” genel olarak motorcular arasında popüler değildir. Bir Albert Camus deyişini kullanacağım: “Zeki birisi mi? Evet. Ve asla inkar etmeyin. Zeki insan, zihni kendi kendisini izleyen kişidir. Bunu sevdim, çünkü her iki yarı olmaktan mutluyum, izleyen ve izlenen. ‘Bu ikisi bir araya getirilebilir mi?’ bu pratik bir sorudur. Bunun üzerine düşünmeliyiz. ‘Zekayı küçümsüyorum’ demek gerçekte: ‘Şüphelerime katlanamıyorum’ anlamına gelir. Aynı zamanda “Kontrol bende” demektir.

Paolo Volpara

Volpara@homemail.com

MOTOSİKLETE BİNMEK TEHLİKELİDİR

Motora binmeden önce iyi bir yemek yediğinizden (son yemeğiniz olabilir) ve iyi hazmettiğinizden emin olun. Asla, yani asla, boş mideyle motora binmeyin: gerçekten korktuğunuzda belli edecek bir şey olmaz. Kazaların hiçbiri kazayla olmaz: sizin aptallığınızdır, sizin hatanızdır ve bedelini ödersiniz.

HİÇBİR ŞEY MOTORA BİNMEKTEN DAHA TEHLİKELİ DEĞİLDİR

Burnunuza kulak tıkacı takmak ciddi oranda koku alma duyunuzu ve yüzünüzün estetiğini azaltabilir: aynı şey dar botlar ve iç çamaşırları için de geçerlidir. Eğitime çok fazla zaman ayırmak yorucu olabilir. Diğer tür aktiviteler üzerine eğitim alırken motora binmek son derece tehlikelidir ve bazı ülkelerde (Türkiye dahil) yasa dışıdır. Eğer sigara içiyorsanız, kapıyı açmadan önce ne içtiğinizi kontrol edin. Son olarak, güzel olan her şey tehlikelidir, yasaktır veya şişmanlatır ancak motora binmek selülit oranını azaltabilir ve kepekleri yok edebilir.

İYİ ÖRNEK VER YA DA KÖTÜ BİR UYARI OL

Hızlı sürme, sert sürme ve uzun süre boyunca ve uzun mesafe sürme. Motorunun beygir gücünü kullanma (o sadece eğlencesine ve sohbet olsun diye konulmuştur), annene, partnerine veya sevgiline garajda bir motorun olduğunu söyleme. Ne yaparsan yap daima korumalı kıyafetler giy. Ve bu arada hayattan keyif almaya da bak.

*Çevirenin notu: “ton polin” – Antik Yunanca’da “eis ten polin”, “şehre” anlamına gelen ve zamanla İstanbul kelimesine dönüşen öbekten oluşturulmuş, “şehir” anlamına gelen kelime.

**Çevirenin notu: “γνῶθι σεαυτόν” – bir antik Yunan vecizesi. Okunuşu: gnothi seauton. Bu cümle Delphi’deki Apollon Tapınağı’nın girişinde altın harflerle yazılıydı

motosiklet-donanım

Bu yazı Makaleler kategorisinde yayınlanmıştır. Kategorinin diğer yazılaraı ilçin buraya tıklayınız.

Doğru Frenlemeyi Öğrenmek

motosiklet frenleme-kapak

Motosiklette fren nasıl yapılır?

Bu sayfadaki alıştırmaları mutlaka, hatalarınızı görüp düzeltebilecek kadar deneyimli bir sürücü eşliğinde ve
doğru lastik basıncı, tam koruma donanımı (kıyafet, eldiven, vb.) ile yapmalısınız!

“Motosiklette fren nasıl yapılır?” sorusunun cevabı bellidir: “Motosiklet frenlemesinin özel bir tekniği vardır”. Ancak doğru tekniği öğrenir ve çalışır, alıştırma yaparsanız olur. Şimdi bu tekniğe geçelim.

Frenleme çalışması

Ön freni kısa, sertçe, süspansiyonlar sıkışana kadar sık.

“sertçe” den kasıt normalden (buradaki normal “sizin” normaliniz) biraz daha kuvvetli fren yapmak. Asla sizi rahatsız ettirecek kadar değil.

Ön lastiğin tutuşu (frenleme doğru teknikle yapıldığında) tahmin ettiğinizden çok daha fazladır. Fakat bunun için önce ağırlığı ön tarafa aktarmak ve frenleme kuvvetini kademeli uygulamayı öğrenmiş olmak gerekir (isterseniz şurada ve şurada “Fren nasıl sıkılır?” sorusu hakkında ayrıntılı bilgi almanız mümkün).

2. Ön freni lastiği bloke edene kadar sık. [Düşük hızlardan bahsediyoruz]

Amaç tutuşun sınırlarını görmek.

Önemli Not: Yukarıdaki alıştırmalarda fren öncesinde debriyajı çekmeyi unutmayınız!

Vites değiştirme çalışması

60 km./saat ile giderken vites alıştırması

  • 3. viteste giderken sırasıyla (teker teker)
  • 6. vitese kadar çıkarak,

tekrar 1. vitese düşme (çat çat çat 1 değil, 6 > 5> 4 diyerek sırasıyla ve
her vites inildiğinde aralığı hafifçe gaz verip alt vitesi yakalayarak)

  • 1. vitese kadar inildiğinde tekrar sırasıyla 2> 3> 4>… 6. vitese kadar çıkarak.

Amaç özellikle vites küçültürken sarsıntıyı ve yığılmayı engelleyecek deneyime ulaşmak, sürdüğünüz motosikletin ne zaman nasıl tepki verdiğini öğrenmek.

> yukarıdaki beceriler oturunca (artık bunları sorunsuzca yapabilir hale gelince): Direksiyon kilitli iken 180 ve 360 derece dönüş çalışmak.

İlgili yazılar

Gözlemli Yol Sürüşünde (motosiklet eğitiminde) öğrendiklerim

motosiklet binmek kullanmak sürmek
  • Ben bu güzel olmayan yolda yatırıp gaz açarak çizgiyi koruma işini beceremiyorum.
    • Hadi kazınmış yol ve asfalttaki çizikler bir derece fakat o kazınmış yolların kot farkı var ya, işte onları sallamadan sürüş yapamıyorum ben. Neden derseniz önceki de, bu motosikletim de o kot farkına gelince yatıyor ve yön değiştiriyor. O sebeple yoğunlaşmam o noktalara kayıyor ve tedirginlikten gayri ihtiyari gaz kapıyorum.
  • Bu gün zorladım hem Futura‘yı hem de kendimi. Son iki sürüşümde devamlı yüksek devir ve ara ara devir kesiciye girecek kadar tepesine çıkma şeklinde sürüyorum. Gerçekten de yüksek devir, kırmızı çizgi yakınları farklı; daha büyüleyici, daha pürüzsüz, daha sesi güzel, daha bir yola uygun, viraja yakın. Olmak istediği bu işte bir motosikletin.
  • Bu arada böyle tepesine çıkınca devamlı gazı doldurup gidince ortalama yakıt tüketimi 100 km.’de 10 lt. civarı.
  • Kolum, sırtım acımadı o kadar zorlamama rağmen kendimi. Kolları serbest bırakma ve dirseklerden sallama iş e yaradı yarıyor; siz de yapın.
  • İyi sürenlerle sürün ve sizi değerlendirmelerini isteyin. Ama sizin iyiliğiniz için eksiklerinizi gözleyip söyleyen adama izahat vermeyin! Adam haklı, siz istediniz; bari susmayı becerin (ben zor beceriyorum da).
  • Ben viraj çıkışı gaza oturup açmayı açmayı açmayı seviyorum. Viraj öncesi ise tekrar kısmayı, viraja yavaş girmeyi fakat hızlı çıkıp daha da hızlanıp o ivmelenmeyi ve yavaşlamayı seviyorum. Motosiklet kullanmanın benim için güzel tarafı bu. Oysa “sistem” bir hız seç ve o hızla git dön çık devam et; ortalama hızın o (neredeyse sabite yakın bir sürat) olsun diyor. Onun için uygun makine GS1200, fakat ben onun için enduro GS falan kullanmıyorum, o sebeple agresif motosikletlere bakıyorum.
    Sistem bu aşamada bana viraja taşıdığın hızı arttır, sonuçta sen ve ben yolu aynı sürede yapıyoruz diyor, ki haklı. Doksanla çıkıyorsun, yüz yirmiye kadar tırmanıyorsun, tekrar seksen, çıkışın yine doksan diyor. Oysa o 90 ile sabit dönüyor çıkıyor giriyor. Evet, aramızda fark yok, ve ben daha çok iş yapıyorum evet. Fakat ben henüz sistemi iyi uygulayanlar kadar göremiyorum çıkışı. Onların mesela 80’le girdiği viraj bana göre en iyimser ihtimalle 65, bilemedin 70  km. süratlik viraj. Bakalım zamanla ne olacak?
  • Mesele hızlı gitmek değil, seni o sürate çıkaracak görüşü elde etmek. Ona çalışmam lazım. Ödevim bu.
  •  Yağmurla başladık, ıslaktı hep yerler.
    • Destek gazı olduğu sürece arkası her zamanki gibi. Geçen hafta da, bu defa da bir kere sıyırmadı, hatta huzursuzlanmadı bile arkası.
    • Tabii ki dirsekleri serbestleştirmek, gidonu serbest bırakmak ana kuralı; unutmayalım. Biraz da ondan rahat gittim ve ufak dalgalanmalara izin vererek dengesini bozmamayı becerdim Futura’nın.
    • Yani lastikler ısındıktan sonra ıslak zeminden korkmayın. Ben denedim ve yüklendiğin gaz ve ciddi kompresyon, hatta ağırlık transferini yaptıktan sonra serte yakın fren bile ıslakta sorun değil (not: beyaz çizgiler, boyalı yüzeyler hariç; aman dikkat, o noktalar çok kayganlar).
  • Kulak tıkacı, kulak tıkacı, kulak tıkacı: takın.
  • Vizör buğu ? Bir tık açın vizörü, hem çok soğuk değil, hem buhar hızlı gidiyor. Ek işe yarayanlar:
    • Ağızlığı aç , önden gelen hava buğuyu engelliyor gibi sanki,
    • Neoprendi sentetikti balaklava ağzı ve burnu örtüyorsa buğulanmayı arttırıyor, çek alltan sıyır burnundan-ağzından; fark ediyor, buğu azalıyor.
    • Sürat arttıkça buğu azalıyor (ön havalandırmadan gelen hava arttıkça).
  • Gerçekten oluyor, zira artık normalim oldu. Engin bugün: “Abi fren lambaların çalışıyor mu?” dedi. Onu şaşırtan şehir içi ve dar manevralar olmuş, “Oralarda da yanmıyor, o nasıl oluyor?” dedi. Demek ki iyi planlama ve doğru seçimler frenleme ihtiyacını ortadan gerçekten kaldırıyor…

Motorcuların DİKKATİNE !!!

Motosiklet sürücülerine özel güzel bir derleme, tavsiyeler içeren liste:

İlave: vakt-i zamanında friendfeed diye bir site vardı ve orada çok eğlenmiştik. Sonrasında facebook aldı sağ olsun ve bir süre sonra kapadı frienfedd’i; bu vesile ile bir kez daha anmış olalım, o site sayesinde çok eğlenmiş, çok şey öğrenmiştik. Oradakiler ne oldu derrseniz topluca twitter’a geçildi 🙂

http://friendfeed.com/arapprensi/f0e7dc13/motorcularn-dikkatine

@Arapprensi20 Ekim 2010

Motorcuların DİKKATİNE !!!…… 

  1. Hareket halinde ve kafanda kask varken kulağın kaşınırsa bu sorununu gözlük sapıyla gidermeye çalışma. Ya çek bir kenara adam gibi kaşı kulağını ya da bir skorsky pilotu arkadaşımın dediği gibi, kulağına niyet başka yerini kaşı.
  2. Bol paçalı pantolon giyme. 100 km. üzerinde paça rüzgârla yukarı doğru sıvanıp anti karizmatik bir hal alıyor ve ikide bir düzeltmekle olmuyor. Çek kenara, adam gibi sok paçanı çorabın içine, kendi karizmanı kendin boz, rüzgâra bırakma.
  3. Aerodinamik tasarımında harikalar yaratılmamış olan yüksek on camlı, yan çantaları olan motora biniyorsan 120’den sonra her an türbülans etkisine gireceğini ve bunun arka lastiğin patlamış gibi seni şiddetli yalpalamaya zorlayacağını hatırla. Düşmezsin belki ama “Ödüm patladı” tabirinin bir motor sürücüsü tarafından böyle bir olay sonrasında atasözü haline dönüştüğü rivayeti var. Ben yasadım, sonra bir hafta kadar karşı cins senin için hiç birsey ifade etmiyor….
  4. Öyle walkman, radyo gibi şeyleri motor tepesinde dinleme. Dinleyeceksen de slow müzik dinle. Davul soloda motor kullanmanın zorluğunu bilenler, bilmeyenlere anlatsın.
  5. Yokuş yukarı durunca sağ elinin marifetlerine güvenip hem freni hem gazi zorlamaya kalkma. Koy sağ ayağını arka frene, motor viteste bak keyfine.
  6. İş stresi, aşk acısı, hicran yarası, patron sendromu, es fırçası, arkadaş kazığı, bunalım, depresyon, jat lag, joint sonrası, yetişme telaşı, alkol etkisi, geç kalma endişesi, yağmur korkusuyla motora binme.
    Kısaca, binmeden aynaya bak. Gülümsüyorsan, tak bire devam et.
  7. Aynaya asılı şeftali torbası filan taşımaya kalkma. Ben gecen yıl denedim, düşünce eziliyorlar.
  8. Unutma, iki çanta arasındaki beş kilodan fazla ağırlık farkı bele ve viraja zararlıdır. Belinle ilgili imali sorulardan kaçınmak için çantanı orantılı yükle.
  9. Disk kilidini taktığını her zaman hatırlayacak beyne sahip biri henüz dünyaya gelmedi. İlk olmaya çalışıp zorlama. Unutursuuun. Disk kilidinin yuvarlak ucuna motor anahtarını sok ki rahat et.
  10. Motorda basına tüm felaketler iki şekilde gelir; düşerek ve üşüyerek. Böbreklerinin 40 derece sıcakta bile rüzgâra karsı koyamayacağını bil, belliğini tak.
  11. Su kaybını terlemek, terlemeyi ıslanmak olarak otomatiğe bağlamış kafana, motorda bunun farklı olduğunu sok. Su iç, kola iç, ayran iç. Alkol içme.
  12. Alkollü motor kullanmak normalden çok daha kolaydır. Asil zor olan durduğunda ayakta kalabilmektir. Bu açıklamadan sonra “Alkol aldıysak hiç durmayacakmışız” sonucunu çıkartan arkadaşları ayrıca tebrik ediyorum. 
  13. İlle de yoldaki bir çizgiyi takip etmek isteyen dürtülerine, çöp kamyonlarından akan yağlı sızıntıyı pas geçmeleri gerektiğini öğret. Gününü, haftanı, sağlık sigortanı ve kaskonu çöp etme. Beyaz çizgilerin asfalttan altı kat daha kaygan olduğunu da unutma.
  14. Yağmur yağmaya başladığında çek kenara tadını çıkart. İyice hızlansın, aqua planingini sonra yaparsın.
  15. Vites değiştirirken halen beyninden senin de duyabileceğin bir şekilde diğer uzuvlarına “2nci vites birin üstündeydi” seklinde komut gidiyorsa, kaskının ve diğer malzemelerinin üzerinde olduğundan emin ol.
  16. . Otobanda kamyon, tır, otobüs; yoğun trafikte ise Reno 12, Şahin, Kango, minibüs gibi araçlardan, haa bir de bayan sürücülerden uzak dur.
  17. Takım elbise giydiğinde daha ağır adımlarla yürüdüğünü anımsa ve kimseyle yarışma. Görev paylaşımı yaptık, o işi racing kardeşler yapıyor
  18. Trafik açıldığında yanındaki aracın seni sıkıştırmasını istemiyorsan kırmızı ışığa bak, önde oturan bayana değil.
  19. Park ederken dönemedin mi? Belin yerine koruma demirini dene, sonra da bunu isteyerek yapmışsın gibi bir eda takın. Bu arada kontağı da hemen kapamayı unutma.
  20. Cuma ve cumartesi geceleri ilerleyen saatlerde Ortaköy, Taksim, Kordon boyu gibi yerlerde şapşal şapşal gezinme. O sırada trafikteki ortalama promil 150 civarında, unutma.
  21. Motosiklet akrobatlarını görüp de özenme, zira 5-10 yıllık bir çalışma sonucu bunlar başarılabilmektedir. Kullandıkları motorlar da özel donanımlıdır.
  22. Koynuna arı mı girdi? Bırak soksun, tadını çıkart. Unutma, romatizmaya da iyi geliyormuş. Debelenme, debelenmeee.
  23. “Aha da sağa dönecektim” dediysen düz git. Git, 30 km ileriden dön.
    1. “Nassı döndüm ama helal olsun bana” sendromuna kapılırsın. Alışkanlık yapar,
    2. Düz gidip 30 km ileriden dönersen salaklığına hayıflanıp bir dahakine kavşağa gelmeden uyanık olur, kararını erken verirsin.
  24. Benzin aldıktan sonra hemen gazlayıp gitme. Karının arkanda olduğundan emin ol. Tuvaletteki eşini benzincide unutmak bir motorcunun başına gelebilecek en feci olaylardan birisidir. (Nedense bugüne kadar kız arkadaşını unutan birine rastlanılmamıştır)
  25. Racing kullanıyorsan arkana erkek arkadaşını alma (bayan değilsen tabi). Ver parasını, nereye gidecekse taksiyle ulaşsın. Adam biraz da ödlekse yanlış anlamalara sebep olur, aklayamazsın kendini.
  26. Chopper ile toprak yola girme, hele yokuş hiç çıkma, hele toprak yokuşta asla durma. Ön tekerlek frende kaya kaya geri gelir bir yerden sonra da yatarsın. Bunları yasadıysan ve arkanda partnerin varsa, birine anlatırken “Kız arkadaşımla yattık” cümlesini kullanıp milletin aklını karıştırma.
  27. Sadece kalın kafalılar kask kullanmaz, onların mazereti makul. Haa bir de ele güne daha karizmatik gözükeceğim diye kafanın daha kolay kırılmasını sağlayan taslardan asla kullanma. O Nazi türü şeylerin kafana takacağın ortadan kesilmiş beş litrelik pet sise kadar seni koruyacağını unutma. Bu arada yolun düşerse arada bir Okmeydanı SSK acilin önündeki bankta bir sure otur, sigara iç, gelenleri izle. Fikrini değiştireceksin.
  28. Polis çevirdiğinde o daha hiç konuşmadan sen mutlaka birkaç şey söyle. Eksiğin, fazlan, hatan, kusurun varsa ve onun bunu fark ettigini biliyorsan hemen itiraf et, inkâr etme. Yarım ağızla konuşup “Dişimi çektirdim de. Çok üzgünüm, farkındayım. Aslında hiç yapmam. İkaz ettiğiniz için teşekkür ederim” filan de. (Yıllardır denenmektedir ve yaşamımda buna karsı koyabilen bir polise hiç rastlamadım)
  29. Kanalizasyon kapaklarının kenarından, tramvay rayının üzerinden, grup sürüşlerinde arkadaşının sağından, tıkalı yolda araçların hemen solundan gitme. Hayat sigortan mı var; sen bilirsin.
  30. Kendinle barışık ol. Bırak herkes; korumalı montunla, çeneli kaskınla, kışlık çizmelerinle, kaskonla, zamanı gelmeden aldığın yeni lastiklerinle, havalı kornanla, ilave neon ışıklarınla, fosforlu pantolonunla, yan sanayii koruma demirinle alay etsin. Hasta ziyaretine gitmek, kabulden evladır.
  31. DIKKAT; Eğlence amaçlı yazılmamıştır. Ciddiye alınız. – Arapprensi

 Yorumlardan dikkate değer noktalar:

  • tanıdığım herkese gönderdim 😀 teşekkürler arapprensi 😉 o ssk acili bi dönem yaşadım dolaylı olarak… gidip otursunlar o acilin önünde olup bitenleri görsünler – İrem[taşımasu]
  • zannedersem 25inden sonra motor sevdası bir başka oluyor 🙂 tabi dikkatli olduğun sürece –İrem[taşımasu]
  • Altın değerinde. – mat [ positively 0 Rh ]
  • eğlence olsun maksat, birazda küpe tabikide – Arapprensi
  • Zikzak yapmaya çalışmayın. Öyle arada kalır görürsünüz ziki zakı. – Semih Masat™
  • izninizle blogumda yayınlamak ( Adınızı ve sitenizle birlikte ) istiyorum bu maddeleri – [ Mustafa Akseli ]
  • isteyen istediği yerde yayınlayabilir görmeyen kalmasın.. – Arapprensi

Tüyo: Motosiklet kullandıktan sonra sırtım ağrıyor?

Motosiklet ve Sırt Ağrısı kapak görseli

Motosiklet sürerken ya da sürdükten sonra sırt ağrısı çekiyorsanız bir şeyleri yanlış yapıyorsunuz demektir. Bu yazıda sırt ağrısının sebeplerini ve çözümlerini konu edineceğiz.

Acemiler motosiklet kullandıktan sonra sırt ağrısı çeker çünkü postürleri (oturuşları) yanlıştır ve kasılı halde sürmeye çalışıyorlardır. Motosikletinizi doğru sürüyorsanız bir yeriniz ağrımaz, öncelikle onu söyleyelim ve devam edelim;

Sırtınız ağrıyor çünkü:

Gidonu (elcikleri) sıkıyor, motosiklete ellerinizle tutunuyorsunuz.

motosiklet sırt ağrısı

Çözüm: Ellerinizi elciklere sadece “koyun”, motosikletinize dizleriniz ve topuklarınızla tutunun.

Kasılma = Sırt ağrısı

İnsan vücudu baskı (stres) altında iken bedenin üst yarısı farkında olmadan gerilir ve kasılır. Motosiklet sürerken gidon elimizin altında olduğundan, bu kasılma gidona tutunmaya hatta sarılmaya sebep olur.

Bu gidona sarılma hareketi yanlıştır çünkü hem omuzlarımı kaldırmamıza sebep olur (ki bu da bakış ayırmamızı zorlar hatta engeller), hem komut vermemizi zorlaştırır; hem de akşama motosiklet sürüşü kaynaklı sırt ağrısı çekmemize sebep olur.

Kasılmayı nasıl çözeriz?

  • Kollarınızı dirseklerinizden sallayın. Bu kasılmış kollarınızı ve sırtınızı serbest bırakacak, hem de omuzlarınızı düşürmeye yarayacaktır.
  • Ayrıca sürüş esnasında kendinize ara ara: “Omuzlarını indir, omuzlarını indir” diye telkinde bulunun (benim omuzlarımı indirmem yaklaşık altı ay sürdü).
  • “Motosiklete nereden tutunacağız?” sorunuzun cevabı: dizlerinizle depodan tutunacaksınız (aşağıdaki yazılar bunu anlatıyor).
  • Derin nefes alın
  • Eğitim alın.

Motosiklette Doğru Oturuş ve Konumlanma için aşağıdaki yazıları okuyabilirsiniz

İyi de motosikletten indik hala ağrıyor?

Şınav çekin ve “Plank” hareketi yapın

Günlük hayatta çok kullanmadığımız sırt kaslarımız motosiklet hayatımıza girince zayıf kalırlar; sınav çekmek bu kasları güçlendirmek için hem kolay hem de faydalı olacaktır. Plank nedir, nasıl yapacağım diyorsanız: buyurunuz, buraya tıklayınız.

Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin, Motosiklet Sürüş Teknikleri ve Püf Noktası ve Yıldızlı Yazılar – En Önemli Konular kategorilerinde yayınlanmıştır; kategorinin diğer yazıları için buraya tıklayabilirsiniz.

CC Büyütmek Mi Kendini Geliştirmek Mi?

vitesli motosiklete geçiş, motor büyütmek

Büyük motosiklet herkesin bu işe başlama sebebi. Yine de doğrudan büyük hacimli motosikletle başlamak ölümcül. Buyurun sohpete 🙂

Kırmızı ışıkta duruyorum, geldi yanıma birisi.
– “Kaç yapıyor?” dedi,
– “O bir şey yapmıyor, ben yapıyorum her şeyi” dedim.

Bildiğinizi gibi bir süredir  kulüp dolayısıyla eğitim işine sarmış vaziyetteyiz. Bu bir süreç ve zaman zaman sizlerle tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Bunlardan birisi de daha büyük motosiklet alma isteği.

Biraz eğitim alan, gördüklerini ve dinlediklerini yola aktarınca kendilerine güvenleri artıyor ve ilk hissettikleri altlarındaki motosikletin kendilerine artık yetmediğini düşünüyorlar. İşte eğitim almanın tehlikeli tarafı da bu. O sebeple bir koruma mekanizması gerekli aslında.

Puan belirleme ya da eğitim sonrasında artan güvenle gaza gelip motosiklet büyütmemek lazım.

Eğitimden sonra aynı motosikletle kilometre yapmak ve iyice oturtmak gerekiyor öncesinde. Şöyle bir yol haritası işe yarayabilir:

  • Eğitim
  • +5000 km. gibi bir oturma süreci
  • Aynı yolu, aynı virajı eğitimden sonra daha hızlı değil, daha doğru dönme seviyesine kadar bekleme (bkz *)
  • Yeni motosiklet
  • Bir sürüş kontrolü daha (örnek: ride check)

* Eğitim alınca artık daha iyiyim diyerek daha hızlanmaya başlıyorsun. Fakat bir süre sonra o +20 km./saat artan sürat geriye iniyor, yani gazın geçiyor 🙂 İşte o gaz dönemi devam ederken sen de daha büyük bir cc. peşine düşüyorsun. Rüzgara kapılıp o arada alırsan daha büyük bir makine, o gaz dönemi yeni ve artan güç ile devam ediyor; sonuçta kazaya davet çıkarıyorsun…

Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin kategorisinde yayınlanmıştır. Kategorinin diğer yazıları için buraya tıklayınız.

Eğitim ve Puanın Yükselmesi

motosiklet eğitim puanı

Bir sohbetimizden:

kişi 1
– abi bu ridecheck yapanlar düşüyor sanırım
bir büyüsü var bu işin x düştü, y düştü
acaba ridecheck v.s. yapmasam mı diye düşündüm

kişi 2
– yap yap
onun sebebi puanı yükselenin
lastiğin asfaltı daha iyi tuttuğunu, frenlerin daha kısa sürede durdurduğunu,
kemiklerinin daha da sertleştiğini düşünmeleri

kişi 1
🙂 hahahahaaaaa

kişi 2
🙂

gülüyoruz ama bana da oldu,
puanla değil zamanla oldu aynısı
sonrasında toparladım “Mustafa sen ne yapıyorsun?” diye
daha cüretkar olmuştum.


Biliyorsunuz herkes devamlı söylüyor, eğitim eğitim ve eğitim almak bu işin olmazsa olmazı diye. Özellikle puanlama içeren bir sistem içerisindeyseniz (örneğin ART Moto Akademi sistemi gibi) ilk puanınızdan sonra bir hedef oluyor, “Ben şu puanı alacağım bu puanı alacağım” diye. Ve neticede çalışıp dikkat edip hatalarınızı giderip sürüşünüzü düzeltip tekrar değerlendirmeye girdiğinizde puanınızı yükseltiyorsunuz.

İşte tehlike orada başlıyor. Önünüze koyduğunuz hedefe ulaşınca “Ben oldum!” diyorsunuz. İşte orası çok tehlikeli. Çünkü siz gerçekten daha iyi olsanız bile lastik asfaltı daha iyi tutmuyor, frenler daha kısa sürede durdurmuyor, kemikleriniz daha da sert hale gelmiyor. Daha gözü kara olmamak, kendini tutmaya devam etmek, tehlikenin farkında olmaya devam etmek gerek.

Konuşma da şöyle bitti zaten:

kişi 1: “daha vakit var müdür”
kişi 2: “abi hep olacak o, hiç bir zaman ben oldum dememek lazım”

Yoksa düştüğünde öğreniyorsun ki ne kadar iyi olursan ol, hala kendini tutmayı öğrenmen lazım…