Motosiklet, kışın soğukta sürmek için hazır olmayı şart koşar. Üç altın kuralı vardır:
“Kötü hava yoktur, yetersiz donanım vardır.”
Fizik kuralları esnemez (buzda kayarsınız).
Yol ve kurallarla inatlaşılmaz (çok daha çabuk ve fazla yorulursunuz).
Bora geçen hafta sonu İstanbul’dan İzmir’e ağır kış şartlarında geldi. Her türlü yağış içeren,aşırı soğuk ve sınırları zorlayan bir sürüş oldu. İşte birikenler:
Termal içlikler işe yarıyor, fakat kalitelisi olmalı.
İyi eldiven + elcik ısıtma dahi rüzgar kesici koruma olmadığı sürece yeterli gelmiyor. Yani elciklerin önüne o plastik parçaları boşuna koymuyorlarmış. Elcik ısıtma sadece elin içine fayda ediyor. Elinin içi yanarken dışı rüzgardan buz gibi olabiliyor, hatta sürüşünü etkileyecek kadar.
Kar, ya da sulu kar su gibi değil, vizörden gitmiyor
yapışıp kalıyor, birikiyor ve görüşü kapıyor. Bora uzun süre vizör açık gittiğini, başka çıkar yol bulamadığını söyledi. Tabiidir ki bu şekilde gitmek insanı çok zorluyor. Yüzüm acıdı ama devam edebilmek için başka yol yoktu diyor.
Yol boyunca hava şartlarını görün! Karayolları Tahmin Sistemi – Yol Üzerinde Hava Nasıl? görmek için buraya tıuklayınız
Kışın soğukta motosiklet sürmek için neler yardımcı olur?
Devamlı şeker takviyesi iyi geliyor. Soğuk havada üşümesen de enerji kaybediyorsun ve şeker soğukla daha iyi savaşmana yardımcı oluyor.
tırıp kan deveranını arttırmak hem soğuğu, hem de yorgunluğu uzaklaştırmada faydalı olacaktır bacaklara.
Kardan korkma motosiklet karda iyi gidiyor. Fakat buz öyle değil. Buz olduğunu düşünce anlıyorsun.
Buzda düşünce kuru asfalt gibi değil, kayıp öyle aynı hızla devam ediyorsun. Durmak için bir yerlere tutundum dedi Bora. Yoksa bir yere çarpana kadar öyle devam ediyormuşsun…
Geçen araçlara dikkat etmeli, hele hele karşıdan geçen araçlara da. Zira bir geçiyor, “foşş” çamurlu kar banyosu yapıyorsun ve o çamur vizörü bildiğin kapatıyormuş.
“Aslında bu yukarıdaki deneyimlerden çıkan sonuç şu:
“Buzlanma ve karın yeni başladığı günlerde motosikletinle yola çıkma”
Kış şartlarını yaşadığımız bu günlerde, sizleri yollarda bizi bekleyen önemli bir tehlike konusunda bilgilendirmek ve uyarmak istiyorum. Gizli buzlanma yol üzerinde olan ama görünmeyen buzlanma türüdür.
Mavi buzlanma, saydam buz, kara buz gibi isimlerle adlandırılan bu olgu, bir çok kişinin kaza yapmasına sebep olmaktadır. Bir çoğumuzun farkında olmadığı bu durumu öğrenmek ve dikkate almak kış şartlarında yol güvenliğimizi arttırmak için önemlidir.
Hepimizin bildiği gibi su sıfır derece ve altında zaten donar. Bununla birlikte yol şartlarında buzlanma 6 dereceden itibaren başlayabilir. Çünkü o gün altı derece olacak demek, “Gün içerisinde en fazla altı derece olacak” demektir. Yani sabah, akşam, güneş görmeyen yerlerde hava sıcaklığı altı derecenin altında demektir. Dolayısıyla gizli buzlanmanın olacağını düşünerek planlama yapmak yol güvenliğimiz için şarttır.
Hava sıcaklığı donmaya yakın bir dereceye düştüğünde yol yüzeyindeki su donar. Yol yüzeyinde ince, mat ve hemen hemen görünmeyen bir buz tabakası oluşur.
Sürücü bunu farkedemez ve yolu kuru olarak algılar. Bu olay mavi buzlanma, gizli buzlanma, saydam buz yada kara buz olarak adlandırılır.
Gizli buzlanmayı nerelerde aramalıyız?
Deniz kenarı, köprüler, viyadüklerde. Gölgelerde. Rüzgarlı ve güneş almayan (ısınmayan) alanlar gizli buz için uygun alanlardır.
“Gölge, rüzgar ısıyı daha da düşürür. Bu nedenle gün içerisinde 6 diyorsa, sabah ve akşam, devamlı güneş görmeyen yerde buzlanma bekleyin.”
Gizli buzlanma varsa, boş bir otoyolda araç kullanırken hafif bir viraj alırken dahi birden aracınızın kaydığını hissedersiniz. Aniden 360 derecelik bir dönüş yaparak kendinizi bir hendekte bulabilir yada bariyerlere çarpabilirsiniz.
Saydam buz hemen hemen görünmez olduğundan son derecede tehlikelidir. Yol yüzeyi çıplak ve kuru göründüğünden sürücü normal hızda seyrederken kendini emniyette hisseder. Ancak beklemediği bir anda direksiyon hakimiyetini kaybeder.
Gizli buzlanmanın yoğunlaştığı yerler?
Yolda gizli buzlanma olduğunu nasıl anlarsınız ? Aşağıdakiler gizli buzlanma olasığını çok yükselten bazı yol durumlarıdır:
Donma noktasının hemen üstünde ve altındaki dereceler.
Bir gün önce yağan yağmur ve aşırı ayaz.
Yol kaplamasının koyu ve mat görünmesi.
Yolun ağaçlarla veya diğer engellerle gölgede kalan kısımları, örneğin doğu-batı yönündeki tepenin aşağı tarafı. Bu gibi bölgeler sabah güneşinin halen erişemediği alanları oluşturur.
Köprüler, üst ve alt geçitler.
Yolun, bir göl kenarını ve nehir yatağını takip ettiği nemli alanlar.
Geçmişte saydam buzla karşılaştığınız yerler.
Köprüler, viyadükler ise ayrıca önem göstermemiz gerek noktalardır. Çünkü yoldan daha önce ve daha fazla buzlanmaya maruz kalırlar. Bunun sebebi, yoldan farklı olarak soğuk rüzgarın sadece yol üzerinden değil, altından da geçmesi ve köprüyü, viyadüğü daha fazla soğutmasıdır.
Yağmurda Motosiklet Sürüş Tekniği Nasıl Olmalıdır?
Yağmurda motosiklet sürüş tekniği çok kısaca ifade etmek gerekirse: bildiğmiz teknikleri daha yumuşak, daha zarif uygulamaktır; olay kısaca budur.
Kısa kısa notlarımızı paylaşalım:
Yağmurun ilk 15-20 dakikası yolların en kaygan olduğu anlardır.
İlk ipuçlarını gözleriniz verecektir tabi bakmayı ve gördüğünüzü değerlendirmeyi biliyorsanız. Yağ lekesi, bazen zift yaması, kum değişik yüzey malzemesi, mazot neredeyse görülmez ufak bir parıltı gibi görülebilir (lakin bakarsanız görürsünüz).
Gölgeler tehlikeli bir engeli saklıyor olabilir, daha kötüsü yaratabilir. Çiğ yağan bir gecenin sabahı gölgede kalan bölümler henüz kurumamış olabilir ve güneş henüz üzerine düşmediği için parlayıp sizi ikaz etmesi de mümkün değildir.
Tecrübe size görünmeyen bölümlerde ki olası tehlikelerin varlığı hakkında bilgi verecektir.
Polarize güneş gözlüklerinden sakınınız bunlar parıltıları yok ederek sizin ikaz almanızı engelleyeceklerdir.
Koku almaya çalışınız.
Bilhassa mazot aşırı kaygan bir malzemedir. Mümkünse etrafından dolaşınız. Eğer üzerinden geçerseniz mümkün olduğunca dik ve yavaş geçiniz ve geçtikten sonra ihtiyatlı olunuz çünkü lastiklere sıvanan atık geçtikten sonra da bir müddet daha yol tutuşunuzu olumsuz yönde etkilemeye devam edecektir.
Kaygan Alanlara Dikkat!
Mazgal kapakları ve mazgal delikleri ıslandıklarında çok kaygandırlar.
Yol işaret boyaları birçok kereler boyandıkları için yükselerek neredeyse plastik gibi olurlar ve kaçınılması gereken kaygan alanlardır. Bilhassa ıslanınca çok kaygan olurlar.
Asfalt çatlaklarına dikkat ediniz. Bunlar bilhassa zift yamaları ile doldurulduğunda koyu siyah renkte bir iz yaparlar ki kaçınılması gereken yüzeylerdir. Bu yüzeyler bilhassa ıslakken dik geçilmeli üzerlerinde kıvırma, yatma yapmaktan ve sert gaz vermelerden kaçınılmalıdır.
Ön tekeriniz bir yol çukuruna düştüğünde o an ön frene dokunmaktan kaçınınız. Bu durumda ön teker bir miktar yanlayacağı için (negatif trail) ön freni sıkmak kazaya sebep olabilir.
Kum döküntüleri ve bilhassa killi çamurlarda kamyon ve diğer vasıtaların yaptıkları kaygan izler (oluklar) çok tehlikelidir. Bu izler lastiği adeta ters tarafa teperler. Buralarda da yavaşlayınız, motoru önceden dik konuma getiriniz ve mecbur olduğunuzdan fazla bir gaz verme işlemi yapmayınız.
Genellikle kavşaklar yağ döküntülerinin fazla olduğu yerlerdendir. Yine araçların yavaşlayıp sıra bekledikleri köprü, araba vapuru, fast food, benzin istasyonları bu tip yerlerdir. Ayrıca dönemeçlerin dış tarafları yağ ve lastik birikintilerinin fazla olduğu yerlerdir. Buralarda her an kaygan bir alana girebileceğinizi bilerek ona göre ihtiyatlı yaklaşılmalıdır. İhtiyattan kast edilen yumuşak gazlama ve fren, kıvırma ve kontra hareketlerinden kaçınma, motorun hızını kontrol edilebilir seviyelerde tutarak dik konum da sürüş yapmaktır. Tabi birde takip mesafenizi iki misline çıkarınız. Yine kaygan zeminlerin varlığını yeterince önceden görebilmek için ileriye bakış tekniğini uygulayınız ve gazı erken kesiniz. Yine kaygan zeminlerden geçerken elleriniz elcikler üzerinde rahat bir durumda tutuş yapmalıdır.
Islak Zeminde Sürüş Prensipleri
Bir çok sürücü için kaygan zeminde sürüşlerde büyük problem:
Lastiklerinin Tutunma Sınırlarını Bilememeleri ve
Frenleri Ne Kadar Sert Sıkabilecekleri Hakkında Kesin Bir Kanıya Sahip Olmamalarıdır.
Bir çoğu hızını gereksiz oranda azaltır. Halbuki yolun yüzeyi düzgündür ve tutunma yağışın başladığı ilk dakikalardan sonra iyileşmiştir ayrıca trafik yoktur, görüş iyidir.
Yağmurun yarattığı ıslak zeminlerde de olsa makul bir ilerleme hızı emniyet için gereklidir. Belki kuru zemindeki ilerlemeler kadar hızlı değil ama çok da yavaş değil. Trafikte diğer sürücülerle birlikte akmazsanız onlar sizi sıkıştırarak zor durumda bırakacaktır. Tabi uygun frenleme mesafesi bırakmayı ve ileriye dönük plan yapmayı ihmal etmemelidir. Islak zeminde önlem iyidir ama öbür sürücülere yük olmamak kaydıyla. Eğer yağmurda sürüşün limitlerini ve tehlikelerini biliyorsanız aslında çok zevkli bir sürüş olabilir.
Tutunmayı Araştırma
Yol tutuşu ıslak zeminde nasıl etkilenir?
Sağ duyunuzu kullanın. Yol yüzeyine bakın, yağmur uzun zamandır mı yağıyor?
Islak zeminler elbette kuru zeminlerden daha az tutunmaya imkan verir. Bu yüzden yatış açınızı azaltmak ve frenleme mesafenizi artırmak zorundasınız. Ama yol yüzeyini yıkayan yağmur, yüzey düzgünse ve lastiklerinizde iyi ise yoldaki yağlanma, asfalt gözeneklerin aşınmış lastik partikülleri ile kapanması gibi tehlikeleri de yıkayıp atacağı için size yol tutuşu açısından bir artı faktörde de sunar.
Yağmurda motosiklet sürüş tekniği sadece yavaşlamayı içermez. Aksine fark etmede, değerlendirmede hızlanmayı söyler. Daha çok bakın, daha çok görmeye çalışın; yol yüzeyine ayrıca dikkat edin.
Problem yüzey düzgün değilse ve kirliyse başlar. Yol yüzeyi konusunda sizin yapabileceğiniz bir şey yoktur. Olduğu gibi sürmek zorundasınızdır. Yol yüzey kalitesi bu günlerde kötüleşmekte ve düzgün yüzey bulmak neredeyse hayal durumunu almaktadır. Bozuk yüzeyler artık genelleşmekte sanki bir kural olmaktadır.
İleriye bakın. Yol yüzeyinin üzerine doğru ve ileri. Yüzey değişmelerini önceden fark edin ve gerekli önlemleri alın, reaksiyonlarınızı uyarlayın. Yol ortasındaki çatlaklar tehlike işaretidir. Renk değişmeleri yamalar veya derin çukurlar olabilirler. Bunlar tehlikelerdir. Parlak zeminler ıslak yamalardır genelde ve çok kaygandırlar.
Motorunuzun bazı yüzeyler üzerinde diğerlerinden daha fazla kaydığını göreceksiniz. Kuru olduklarında iyi bir sürüşe imkan veren bazı yüzeyler ıslanınca sürüşe hiç izin vermeyebilirler. Bazı yüzeyler ıslak yada kuru vasat bir tutunma sunarlar bazıları ise yarış pisti kalitesinde olabilirler. Zor duruma düşmeden önce hangisinin ne sunduğunu bilmek gereklidir.
Hangi Yüzeyler Islak Olunca Kaygandır?
Yağmurda motosiklet sürüş tekniği, aşağıdaki noktalarda daha da dikkatli olmamız gerektiğini özellikle vurgular. Altın kural: daha zarif, daha yumuşak komutlar verin.
Metal mazgal kapakları
Kedi gözleri (yola gömülen metal tiptekiler)
Beyaz boyalarla yada sarı boyalarla çizilmiş yol işaretleri
Katran dikişleri
Cilalı ve aşınmış yol yüzeyleri
Yapraklar ve diğer serpintiler
Yağlı ve mazotlu yüzeyler (kuru iken de kaygan olan bu yerler ıslanınca daha da kaygan olurlar. Gökkuşağının renkleri verirler).
Tüm yukarıda sayılanlar ıslanınca parlarlar. Bu sebeple genel olarak denebilir ki parlayan yüzeylerden kaçınınız. Bilhassa mazot yağmurda gök kuşağı renklerini verir ve çok tehlikelidir. Mazot döküntüsü dönüş yapan bir motorcu için büyük oranda kaza riski yaratır. Bu yüzden üzerinden geçilmemeli, bu mümkün olamayacaksa çok yavaş ve dik konumda geçilmeye çalışılmalıdır.
Trafik ışıklarının yada dur işaretinin olduğu alanlarda ki teker izleri arasında kalan bölgeler
Benzin istasyonu, sanayi çarşısı gibi alanlar ve bunların giriş çıkışları
Ağır vasıta trafiğinin yoğun olduğu yollar
Kavşak dönüşlerinde savrulmanın aksi yönündeki alanlar
Göbekli kavşaklar
Paralı geçiş gişeleri
Yağ ve mazot birikimlerinin çok olduğu aşağıdaki alanlardan olabildiğince sakınınız:
Tehlike asfalttaki mazottur. Avrupa Sürücüler Organizasyonu FEMA’nın yayınlarına göre motosiklet kazalarının %10 unun sebebi yola dökülen mazotlardır. Burnunuzu kullanın ve gök kuşağı renklerini yansıtan ıslak zeminlerden sakınınız.
Genelde yollar kısa bir yaz sağanağının ardından çok kayganlaşırlar. Kuru havalarda yoldaki yağ döküntüleri, aşınmış lastik partikülleri zemini zaten kaygan bir hale getirir. Kısa süren yaz yağmurları ise bu malzemeyi adeta sabunsu bir kıvama getirirler. Halbuki uzun süreli yağışlar bunları yıkayarak yüzeyi temizler ve yol tutuşunu artırır.
Yüzeylerdeki normalden fazla su miktarlarına dikkat ediniz.
Sel gelmesi yada aquaplaning denen ıslak kayma yada su üzerinde aracın yükselerek kendi gövdesi üzerinde kızaklaması olayı ile karşılaşabilirsiniz. Tepelerden ve vadilerden geçerken suyun yola getireceği çamur, çakıl gibi döküntülerin varlığını ön görünüz, bu size sürpriz olmamalıdır. Yoğun yağışların hemen sonrasında inişlerde yolların dip kısımları derin sularla dolmuş olabilir. Siz bu noktalara çok hızlı girerseniz kontrolü kaybedebilirsiniz. Bunun için direklere, yol işaretlerine hatta posta kutularına bakarak yollardaki su derinliklerini tahmin etmeye çalışınız. Topraklaşmış kil zeminler derin bir çukuru saklıyor olabilir, uzak durunuz.
Yoğun Yağmur Altında Sürüş
Yoğun yağmurda da motosiklet sürüş tekniği aynıdır, farkı daha da zarif, daha da yumuşak olmaktır; özellikle verdiğimiz komutlarda.
Görüş yoksa sürüş durmalı; görüş mesafesi düşmüşse tehlike çok yakında demektir. Sağa çekin, mola verin; sizden değerli bir sürüş olamaz…
Yağmur sürüşünün anahtarı düzgün sürüştür. Yumuşak hareketlerle sürüş yapılmalıdır. Ani yön ve hız değişimlerinden kaçınılmalıdır. Yumuşak düz sürüş yapmak, en az sayıdaki kumanda hareketleri ile sonuca ulaşmaya çalışmak en iyisidir.
Hızınızı düşürünüz. Sert frenlemelerden kaçınınız. Sürüş esnasında arka freni öncelikle kullanınız. Ön freni arka frenden sonra kademeli devreye sokunuz. Normal havalardakine kıyasla daha öne doğru oturarak ağırlığınızı ön tekere aktarınız. Bu lastiğin yere temas alanını büyüterek düz sürüş dengesine olumlu katkı yapar.
Yanlış yerde yanlış sürat yada yakın takip kötü bir fikirdir. Islak zeminlerde frenleme mesafeniz iki mislini çıkar bunu hiç unutmayınız. Fren yapmak yumuşak ve kademeli bir tarzda olmalıdır. Takip mesafesi iki misline çıkarılmalıdır. Süspansiyonlarınızı dengede tutmak yol tutuşunu olumlu yönde etkiler. Bunun derecesi sizi şaşırtacaktır. Ani ve sarsıntılı kullanışlardan kaçınınız.
Gaz verirken yumuşak olun ve vites yükseltmelerini erken yapın. Bu arkanın fazla gaz verilerek patinaja girme riskini önler ancak motor devrini de çok fazla düşürmeyin. Bazı motorların devri düştükten sonra tekrar canlanması zordur yüksek gaz oranı ister ki bu da motorunuzun spin atmasına(dönmesine) sebep olabilir. Bilhassa yol yamasına lastiği vurursanız ve arka teker boşta dönmeye başlarsa verdiğiniz bu ekstra gaz motoru ve tekeri beklenmedik şekilde sert bir şekilde döndürerek yamanın uzak kenarında dahi yol tutuşunun gerçekleşmesini engelleyebilir. Motoru, ıslak zeminlerde kendi uygun devir aralığının üst seviyesinde değil alt seviyesinde tutunuz. Mutlaka motor süratinizi yol süratinize uygun hale getiriniz. Bunun için vites küçültürken motor devrinizin farkında olunuz.
Islak Zeminde Dönüş
Doğru viraj tekniği kuru zeminde olduğu gibidir fakat bu tekniği doğru uygulamak yağışlı havalardaki ıslak zeminlerde daha bir önem kazanır. Tüm frenlemenizi düz bir hatta tamamlayınız, frenleri bırakınız, süspansiyonların yerleşmesine izin veriniz, yumuşak bir tarzda dönünüz, hafif gaz vermeyi unutmayınız. Bu gazlama düzgün olarak tüm dönüş boyunca sürmelidir, bu hareketiniz aynı zamanda dönüş sırasında geciktirilmiş dönüşe(yatışa) başlamak demektir. Bu durum arka tekeri yükleyerek ön tekerin döndürme işlevini yapmasına izin verir.
Debriyajı ve frenleri tamamen bırakmadan dönüşe başlamayınız. Dönüşlerde motoru fazla yatırmayınız. Bir üst vitesle kullanın ve takip mesafenizi artırınız. Sert, ani hareketlerden kaçının çünkü kaygan zemindesiniz. Motor freni yapmaktan kaçınınız. Ön freni sert kavramak onu bloke etmektir. Daha yumuşak bir sürüşle viraja girmenin en iyi yolu frenler ve debriyaj tam bırakılmış, ağırlığınız arkaya aktarılmış ve hafif bir gazlamayla beraber yapılan giriştir.
Yatmış durumda iken çok yumuşak ve düzgün bir şekilde gaz verin, motorun boşta gezinti yapar durumuna girmesini engelleyecek kadar. Çıkışta motoru dik konuma getirdikten sonra biraz daha fazla gaz verebilirsiniz. Dik konumda düz hatta giderken patinaja giren lastik kontrol edilebilir ama yatmış durumda bu aşırma düşüş(high-side) kazası demektir. Kuru zeminlerdeki dönemeçlere yavaş girip hızlı çıkmak tekniği ıslak zeminlerde geçerli değildir.
Tahmininizden fazla yatabilirsiniz. Ancak ani ve sarsıntılı hareketlerden kaçınmak gereklidir. Dönüş tekniği kuru zeminlerdeki gibidir sadece hattınızı daha geniş seçin ve hareketleriniz yumuşak olsun.
Bir çok sürücü yatışı erken yapar buda onların virajın ortasında hattan çıkmamak için fren yapmalarını icap ettirir. Doğru yatışa(dönüşe) başlama noktasına yaklaşırken psikolojik olarak geç kalınıyor gibi bir hisse kapılan sürücü panikle motoru doğru dönüşe başlama noktasından önce yatırarak dönüşe erken girer. Bu hareket ıslak zeminde kuru zemine kıyasla çok daha tehlikeli bir durumdur. Erken dönüşe başlamak yolun yarısından itibaren dönüş hattından sapmalara sebep olur. Islak zeminde yavaş gir hızlı çık kuralı geçerli değildir. Yatışa başladıktan sonra tekrar kalkışa kadar başka kumanda vermek durumunda kalmamak sizi bu iki nokta arasında tam bir doğru üzerinde tutar. Yatışla tekrar kalkış noktası arasında tekrar kumandalarla dönüşe müdahale zorunluluğu sizin iki nokta arasındaki gidiş yönünüzün doğrultusunu kırarak, müdahale noktasında itibaren gidiş hattınıza bel verdirir. Islak zeminde bu çok tehlikelidir.
Islak zeminde dönüş yaparken fren yapmak zorunda kalırsanız arka freni hafifçe kullanın ve ön frenle çok dikkatli olun. Ön fren daha fazla tutuş sağlayabilir ama kilitlerseniz kaza demektir. Arka ıslak zeminde kilitlenirse genellikle freni bırakıp debriyajı çekmede yeterince hızlı olabilirseniz motor hafif sarsılır ama high-side olmazsınız.
Açıklamalar
Apeks noktası: Dönüşün tam orta noktası. Çıkışın görüldüğü nokta. Apekslemek: Motoru yatmış durumdan dik duruma ve dik durumdan yatmış duruma getirmek.
Aquaplaning yada hidroplaning denen aracın su birikintisine girmesiyle yerden kesilmesi olayını tetikleyen başlıca faktörler şunlardır:1. Lastiklerin genişliği, 2. Lastik diş derinliğinin azlığı, 3. Düşük lastik havaları, 4. Motosikletin hızı, 5. Suyun derinliği
Not: Bu durumda frenlere dokunmadan gaz tamamen kesilerek lastikler tekrar yerle temas edeceği alana girinceye kadar motosiklet yere dik konumda tutulmaya çalışılmalıdır.
Yağ (zincir ve şase) [ yağlar hakkındaki yazılarımız için buraya tıklayın ]
Yan ayak
Hayatınızı ortaya koyarken bunların biniş öncesi kontrolünü ihmal etmek budalalıktan da öte bir düşünce eksikliğidir. Hidrolik boşalmış olabilir, lastikte çivi olabilir (lastik henüz inmemiş olsa da), servisten çıksa da tahliye tapaları gevşek olabilir. Birkaç saniyenizi ayırmak sizi büyük dertlerden koruyacaktır.
Diğer hayati parça yani sürücü için ne demeliyiz? Sürüşe hazır mısınız? Haleti ruhiyeniz (psikolojiniz) uygun mu? Yeterince dinç ve ayık mısınız? Giyiminiz uygun mu? İnsan faktörünün kazalardaki etkisi önemli bir yer tutmaktadır.
İçmeden önce alınan az alkol tüm uyarılara rağmen uyulmamakta ısrar edilen “Alkollü araç kullanmayınız” kuralının sürekli ihlal edilmesidir. Bir kadeh bile mahsurlu iken birkaç kadeh içip ve en az iki saat geçmeden motor sürüşüne kalkışmak otoriteler ne kadar uğraşırsa uğraşsın sürücülerin bir çoğunun ihlale devam edeceği yanlış bir davranış olarak ilk sırada yerini koruyacak gibidir.
İlaçlar
Tabi bir de kullanımı kanun dışı ilaçlar var. Bunları kullananlar zaten bu tip yazıları da okumayacaklardır. Peki normal ilaçlar? Soğuk algınlığı için aldığımız bir ilaçla bile motor kullanılmamalıdır. Kullandığımız ilaçların sürüş yeteneği üzerindeki etkilerini bilmemiz gerekmektedir. Bu motor olsun diğer araçlar olsun aynıdır. Bu ilaçların reçete ile satılmaları bedenimizin ve zihnimizin üzerindeki yan etkilerini değiştirmeyecektir.
Oksijen ve Yorgunluk
Kapalı garajda karbon monoksit gazına maruz kaldıktan sonra motor kullanmak, yada solventli bileşiklerin kokularına maruz kaldıktan sonra motor kullanmak. Bu malzemeye eldivensiz temas etmeniz bile sizin bedensel uygunluğunuzu etkileyecektir. Yüksek irtifalarda da bir müddet sonra bedensel değişimler başlayacaktır. Bilhassa viraj alışlarınız esnasında bazı problemlerin başlaması kaçınılmazdır. Yada bedeninizin limitlerini göz önüne almadan seyahat planları yapmışsanız motor üstünde uyuya kalmanız sürpriz olmamalıdır.
Uzun müddet motor sürüşleri bitkinlik yaratır. Bu süreç sizin öngörebileceğinizden çok daha önceleri başlayabilir. Çünkü siz rüzgar direncini hesaba katmış olabilirsiniz ama rüzgar sesinin de yorucu bir etken olduğunu düşünmemişsinizdir, titreşimi hesaba katmışsınızdır ama sizin bedeninizin bu titreşim karşısındaki reaksiyon şeklini tam bilemezsiniz, gürültülü egzozlarınızın güç artışı sağladığını ve fark edilirliği (duyulurluğu) sağladığını bilirsiniz ama sesin volümünün bedeniniz üzerinde yorucu etkileri olduğunu bilmiyorsunuzdur. Size çarpıp geçen rüzgarın bedeninizi serinletirken bir müddet sonra normal ayakta dururken olduğundan çok daha hızlı bir tempoda kurutacağını bilmeyebilirsiniz. İyi bir ön cam, kulak tıkaçları ve kask ve tabi sessiz egzozlar yüksek sesin beyninizi tüketen olumsuz etkisini bertaraf edebilir. Sesli egzozlar için kaza önleyici diyenler görünür olmanın duyulmaktan daha önemli olduğunu unutmasınlar, esasen bu ses daha çok başkaların etkilemek için kullanılıyor sanki.
Yaz günleri yada kış günleri uzun seyahatler planlıyorsanız ilk gününüzde uzun seyahatlerden kaçınınız. Bırakınız ilk gününüz ısınma günü olarak kalsın. İkinci üçüncü günlerde yoğun mesafeler yapmanız doğru olacaktır. Seyahatiniz esnasında hafif şeyler yiyin. Ağır yiyecekler uyku getirir. Suyunuzu susamadan önce içiniz. Grupla birlikte seyahatlerde seyahat planlarınızı daha gevşek tutun, ara molalar daha fazla olsun. Bir sürücü tüm grup için tehlike oluşturabilir.
Ruh Hali
Öfkenizi evde bırakın. Gerekiyorsa size yol vermemekte direnen bir sürücüyü takibi terk ederek güvenli bir yere çekip o vasıtanın uzaklaşmasını bekleyiniz. Unutmayın büyük devamlı haklıdır. Önemsemeyin daha doğrusu onları muhatap almadan savuşturunuz. Öfke ve benzer şekilde korkunun motor sürücülüğünde yeri yoktur. Yüksek stres seviyesi size hata yaptırır. Nabzınız yükseliyorsa hemen kenara çekin ve tekrar yola çıkmadan iyice sakinleşin. Esasen bu tavır tüm vasıta sürücüleri için, bisiklet dahil, geçerlidir. Herkesin bu şekilde düşünememesi ne kadar kötü.
Her neyse dostlar kısacası siz motora binmeden önce gidonu seledekine bağlayan somunların da ne çok gevşek nede çok sıkı olmadığından emin olunuz.
Kalabalık, yayaların olduğu şehir içinde sürüş zordur çünkü dikkatimizi dağıtacak çok fazla risk vardır. Bu sebeple motosiklet şehir içi sürüş tekniği adında ayrı bir yazı ihtiyacı duydum. Tüm temel teknikler geçerli olmak üzere aşağıdaki öneriler ders niteliğinde notlardır.
Görünür Olun
Sürücüler yola, aynalarına, önlerine “otomobil” görmek için bakarlar. İki tekerlekli bir araç olan motosikletler trafikte seyreden araç olarak algılanmazlar. Yani siz, görünmez bir araçsınız; bunu bilin.
Trafikte, yayalar tarafından, sürücüler tarafından, hatta polisler tarafından görünmeyeceksiniz.
Farınız gece gündüz açık olsun. Gündüz uzun far yakmak görünürlüğünüzü arttırır,
Elbisenizde ve motosikletinizde fosforlu şeritler ve etiketler olsun.
Mümkünse, asimetrik, düzensiz şekiller kullanın. En çok fark edilen renk turuncudur, sonra sarı gelir.
Otomobil ve Kamyonların Kör Noktalarından Uzak Durun
Trafikte “sağlama (sağdan geçiş) yoktur. Her aracın sağ tarafı teorik olarak kör noktasıdır.
Görüşünüzü engelleyecek kadar yüksek her aracın (doblo, cip, kamyonet, transporter) arkasında kalırsanız kör noktanız önünüzü de kaplayacak kadar genişler.
Eğer Bir Sürücü Sizi Görmüyorsa Korna Çalmaktan Çekinmeyin
Korna çalın ve “göz göze gelmek” için aynasına bakın. Gözlerinizi görürse sizi kısa dönemli hafızasına “araç değil insan” olarak kaydeder.
Sıkışık trafikte aralardan geçerken daha iyisi “gaz açmaktır” korna çalın, sonra gaz verin. Çıkan ses çevredeki bütün araçlara yakınlarda motosiklet olduğunu haber verir. En yakın araçlar için ayrıca titreşim yolu ile de bildirimde bulunmuş olursunuz.
Kaliteli Bir Kask Takın
Sadece kafanıza uygun bedende kask sizi korur.
Çok pahalı ama büyük kask, ucuz ama tam oturan kasktan daha kötüdür. Yani arkadaşınızın kaskı ile olmaz, gidin kafanıza tam oturan bir kask alın ve lütfen altındaki kelepçeyi takın, hatta alt şeridi çenenizin altına değecek şekilde ayarlayın.
Olası Değişiklikler İçin Sürekli Yolu İzleyin
Her şeyi devamlı izleyin, elektrikli bisikletle elinde tepsiyle refüjden geçen lokantacıyı (yaşanmıştır, bir de üstüm başım kurufasülye oldu )
Sağda duran aracın kapısının açılacağını (SGK önünde yaşanmıştır),
On araç ötede yola cevval bir biçimde atlayan servis minibüsünü,
Durak için sağa geçerken dolmuşu geçeceğim diye sola çıkan körüklü otobüsü (Alsancak Camii önünde çok olur), görebilmek için,
Yolu, ortadaki refüjde önünüze atlamak için (nasılsa görmeyecekler sizi) bekleyen yayaları, dolmuşa el kaldıran sağdaki uzun saçlı yeni fön çektirmiş kadını, ilerideki dolmuşu sollayacak körüklüyü görün. Her şeye bakın.
Şeridin En Çok Görüneceğiniz Bölümünden İlerleyin
Şeridin en güvenli yerinde konumlanın, en çok görüneceğiniz yer en tehlikeli yer ise oradan çıkın.
Teorik olarak en güvenli yer, sizin en çok yeri gördüğünüz yerdir, en çok göründüğünüz değil (nasıl olsa görmeyecekler, o sebeple sizin (ön)görüp önlem almanız gerekir).
Tepelerde sağa, sola dönüşlerde ortaya geçin (sola dönüşlerde yatıp bedeni karşı şeride geçen ve aynadan darbe alan çok acemi motorcu vardır).
Mesela sahil yolunda (İZMİR) en sağa çıkmayın, en sağ şeridin zemininde dört adet oyuk hat var (frenleme yaptığınızda oyuklara girer ve kontrolünüzü kaybedersiniz gibi).
Dönen Araçlara Dikkat Edin
Her araca dikkat edin.
200 metre ötede, seyir halindeyken birden yolun ortasında durup, sola sinyal verip sağa dönen aracı (Bodrum’dan gelirken yaşamıştır) önceden görün.
Durduğunda 150 metre,
Sola sinyal verdiğinde 100 metre,
Ön lastiklerinin sağa döndüğünü gördüğümüzde 50 metre,
K1200 GT BMW 152 beygiri arka tekere boşaltıp kendini kurtardığında 35 metre,
Ben arkadan ABS’yi ağaçkakan gibi öttürüp depoya sarıldığımda 25 metre,
Adam hareket ettiğinde 20 metre, ben freni bırakıp Yolgezen’i sola kapattığımda çok ama çok az metre kalmıştı aramızda…
Şeritler Arasında Gezinmekten Kaçının
Ortadaki beyaz çizgi kaygandır. Islakken daha da kaygandır, üzerinden geçerken ekstra dikkatli olun.
Görünmez Olmayın, Ekstra Dikkatle Kullanın
“Görünmezsiniz, ona göre kullanın.”
Motosikletinizi Tanıyın ve Nasıl Kullanacağınızı Bilin
ABS’niz yoksa hiç bir zaman doğru frenleme yapamayacağınızı (yarışçılar yapamıyor mesela, siz bir de stres altında olacaksınız.
ABS’niz varsa bile hiç bir motosikletin dört tekerlekli bir araç gibi duramayacağını,
Frenleme işinin ön frenle yapıldığını, arka frenin motosikleti yavaşlatacağını ama durduramayacağını (ön frene kıyasla aradaki fark bu denli açıktır),
Frenlemede bakışınızı ileri taşımanız gerektiğini,
Önünüzdeki araca bakmamayı becerebilmenizi,
Kaçış manevrasını, bilin, çalışın, kapalı alanda tecrübe edinin.
Trafiğe çıkmadan önce sürüş tekniklerini öğrenip kendinizi geliştirin Islak, tozlu, rüzgarlı, engebeli yollarda nasıl kullanılacağını öğrenin
Her yola çıkıştan önce aracınızın etrafında tur atarak lastiklerinizi, yere damlayan, akan bir şeyler olup olmadığını,
Far, sinyal, park ve fren lambalarınızın kontrolünü,
İllaki lastik basınçlarınızı,
Ön arka amortisörlerin sıkışıp geri geldiğini, frenlerinizin ve debriyajınızın çalışıp çalışmadığını kontrol edin.
Honda NT700V, az sayıda bulunan ama ikinci elde revaçta olan Deauville tanıtımı ile karşınızdayız
Otuz iki bin km.’de bir Deauville kullanıcısı olarak diğer arkadaşlarla deneyimlerimi aşağıda dikkatinize sunuyorum.
Honda NT 700 Deauville ABS (2008 Model) [ Kullandığım Deauville’in adı Yolgezen. Bundan sonra ismiyle anacağım, şaşırmayınız ]
Yolgezen son derece konforlu bir uzun yol motorudur. Selesi hem sürücü hem de artçı için bir çok BMW modelinden bile daha rahat.
Yormaz ve yorulmaz bir motorsiklettir. Uzun dönem kullanımı dahil dert çıkarmaz. Motoru güvenilir ve sorun çıkarmamasıyla ünlüdür.
Bu sorunsuzlukta motor hacmine göre düşük güç üretimi önemli yer tutar. Çok devir çevirmeyen, çok beygir gücü ve yüksek tork üretmeyen makinesi az yorulur ve bakım ihtiyacı, sorunları alt seviyede tutulur.
Sekiz bin devirde kırmızı verip, Yolgezen’i 110 – 130 km./saat’lerde tutmak için ayarlanmış bir fabrika ayarı vardır (vites oranları, süspansiyon sertlikleri vs).
Yaklaşık olarak (son vites olan beşincide) 4000 devir/dk.’da 100 km./saat, 5000 devir/dk.’da 120 km./saat hız yapar. Bu süretlerde çok gaz açıp kapanmadığı takdirde 100 km.’de 4.5 ila 5.5 lt. 95 oktan kurşunsuz benzin tüketir. Çok ekonomik olmamakla birlikte çok da yakmayan bir motorsiklet diyebiliriz kısacası.
Performans konusunu soran çok kişi oluyor büyük ve alımlı bir motosiklet olduğu için; ki bu yanlış bir soru. Zira Yolgezen her şeyden önce bir konfor ve gezi motosikleti.
NT700V Deauville Sürat, üstün viraj performansı isteyen kullanıcılara yönelik değil. Esas olarak 90 ile 130 km./saat civarına göre ayarlanmış bir bütünü var. 200 km./saate kadar çıksa da kendisini rahat hissettiği bant 90 – 130 km./saat.
Gelelim İyi Yanlarına
Öncelikle önde, gidon altında biri kilitli iki gözü var ki çok büyük rahatlık. Ruhsat, gözlük anahtarlık, KGS kartı, temizlik bezi, el feneri gibi bir dünysa ıvır zıvırı taşıyorlar ve çok alışıyorsunuz bu gözlere.
İkinci olarak da gövdesine gömülü çantaları tabii ki. Bu çantalar çıkarılabilir değil ve gömülü oluşları gövdeden fazla taşma yapmadan tasarlanarak çözülmüş. Hep oradalar, dolayısıyla Yolgezen’in çantalarında hep bir şeyler olur (yağmurluk, örtü, termos, ColdKiller’lar, vs). Ayrıca ikili üçlü yolculuklarda diğerleri çantalarını takmazlar hep Yolgezen’e koyarız herkesin eşyasını! İstenirse bu çantaların kapaklarını büyükleriyle değiştirebilir ve hacmi büyütebilirsiniz fakat o zaman da gövdeden taşma yapacaklarından düşüşte hasar ve şehir içinde takma sorunları olabilir.
Üçüncü iyi yanı teknik bütünlüğü. Bu da şu demek: şaft + kombine ABS, eşitlenmiş fren sistemi. Bu üçü özellikle her gün kullananlar için ve şehir için sürüşlerinde çok yardımcı oluyor. Şaft pratikte “bakımsız”, servisten servise yağı değişir o kadar. Arka fren ön frene bağlı (eşitlenmiş dediğimiz o) siz arka frene basıyorsunuz, sistem ön frene de yeterince fren yaptırıyor, şehir içinde büyük rahatlık. ABS kombine, ön arka tekerlekler devamlı denetleniyor ve ABS ön arka tekerlekler arasında dengeleme yaparak daha etkin frenlemeye izin veriyor.
Orta ve uzun yolculuklardaki konforu. İki kişi de rahat rahat, rüzgar almadan, sessizce, çukurlarda bile fazla sallanmadan İzmir – İstanbul yapar, akşamına da dışarı çıkar. Fazladan eşyalarını da birlikte götürürler.
Kimlere Uygun Değil?
Hız ve performans arayanlara uygun değil. R6 değil, CBR değil bu model. Konfor arayanlar için ideal.
Yeni başlayanlara uygun değil. Sizinle beraber 350 kg. olan bir alet bu. Bir YBR 125’den sonra örneğin, özellikle şehir içinde çok zorlanırsınız başlarda. Hatta tutamazsınız, yere bırakırsınız kırmızı ışıklarda alışana kadar. Ben ER5’den sonra zorlandım mesela.
Bu arada performans konusunda iki kişiyle bile uzun yolda güçsüz kalmadığını bilmenizi isterim.
Bunun dışında viraj alışı çok yumuşak ve çaba gerektirmeyen kolaylıktadır. İster gidon, ister vücut kontrası ile çok rahat döner (lastiklerimin Metzeler ve beş bin km.’lerde olduğunu da söylemeliyim bu noktada).
Yalnız lastik basınçlarına dikkat edin, doğru basınçta Yolgezen çok daha diri ve çevik tüm motorsikletler gibi. Doğru kullanırsanız (doğru oturuş, doğru devir, doğru çizgi, doğru gaz) boyutlarından beklenmeyecek kadar çevik ve keskin işler yapabilen bir şasisi ve kabiliyeti olduğunu da eklemek isterim.
Gerisi keyfe keder işler, Honda bir dünya aksesuar satıyor bu Yolgezen için. Amfili müzik sisteminden tutun da sis farına kadar.
Aslında Yolgezen ST1300 Pan European’ın ufak kardeşi. bir arkadaşımız Deauville’den sonra Pan aldı ama memnun değil. Yolgezen’deki yumuşaklık ve bütünlük yok diyor, pişman ve özlüyor Deauville’ini.
Kısacası piyasada, özellikle ikinci elde çok ciddi bir alternatif olarak yer edinmiş bir modeldir. Konforlu, dertsiz, pek prim kaybetmeyen bir motosiklet almak isteyenlere tavsiye ederim.
Hepimizin bildiği gibi Antalya başlangıç noktası olmak üzere Fethiye için iki adet yol mevcut. Bunlardan birisi Kaş Kalkan üzerinden olan yolculuk.
Google Haritalar’a göre bu yol toplamda: 294 km. ve yaklaşık olarak 5 saat 16 dakika sürüyor.
Biraz daha detaylandırırsak:
Antalya > Kaş arası 187 km – yaklaşık 3 saat 24 dakika,
Kaş > Fethiye arası ise 108 km – yaklaşık 1 saat 52 dakika olarak öngörülmekte. Yalnız belirtmekte büyük fayda var, bu yolu sürüş özelliklerine göre ayırmamızda fayda var. Zira çok değişken yol tipleri boyunca devam eden bir parkur Kaş üzerinden Fethiye. Bunun için de parkuru öncelikle özelliklerine göre bölelim:
Antalya > Kemer arası: Şehiriçi sürüşü, şehirler arası sürüşü Antalya’dan Kemer’e kadar asfalt kalitesi sorunsuz ve rahatsız edici / zorlayıcı dönüşleri olmayan bir yolda seyir edilmektedir.
Kemer > Kumluca arası: Az yoğunluklu, güzel manzaralı şehirler arası sürüş. Bu etapta trafik ışıklarının bulunduğu adacıklara dikkat, Kemer’liler bu konuda pek kurallara uyan kişiler değildirler.
Kumluca > Finike arası: Düşük yoğunluklu traktörlü, römorklu, taşra manzaralı şehirler arası sürüş. Bu etaptan itibaren ufak ufak dönüşler başlıyor.
Finike > Kaş arası: Bol dönüşlü, yer yer ikinci vites isteyecek kadar dar virajlar; solda deniz sağda dağlardan oluşan etap işte burası. Burada bakış birinci derecede önemli. Motordan ayırılmış bakış ile sorunsuz hatta yer yer hayli eğlenceli bir etaptır.
Kaş > Fethiye arası: Yarısı kıyıdan, yarısı ise karaya girerek devam eder. Kıyı kısmı virajlı, kara kısmı normal bir yoldur. ps. Notlar kısmına bakmayı unutmayınız.
İkinci Yol İse Antalya’dan Başlayarak Korkuteli Üzerinden Fethiye Yolculuğu
Yine Google Efendi bilgilerine dayanarak, bu güzergah D350/E87 yolu üzerinden, 201 km. ve 3 saat 34 dakika sürmekte. Ben Fethiye’ye sıklıkla gidip gelen birisi olarak ve Kemer’de oturmama rağmen hep bu yolu kullanıyorum. Yani diğer yoldan 100 km. kadar daha kısa ve daha kolay.
Bu yol için Antalya’dan Korkuteli üzerine çıkarak devam edecek ve yayla yolundan sakin temiz bir yolculuk yapmış olacağız. ana yol olduğu için levhalar bizlere Denizli, sonra Fethiye istikametlerini işaret edecekler. Yaz için yayladan gitmek serinlik, kış için ise soğuğun daha ısırıcı olması demektir aman dikkat.
Bu güzergah dağlarda olduğu için daha az kontrol, daha sakin yol ve daha çok sürat anlamına gelmektedir. Mola için Korkuteli, yahut tırmanma bitişinde yaylada bulunan gözlemeciler kullanılabilir.
Notlar: Her iki tercih için de: 1) Manzara yol boyunca güzeldir. Bakış kaydırmamak, manzaraya takılıp kalmamak, görüşün sığlaşmaması için sık sık mola vermek gerekir. 2) Yaz sürüşleri için bu bölgenin gölgede 40 dereceleri çok rahat bulduğunu, sık sık su içilmesi gerektiğini; yedek tişört ve pantalonun iyi olacağını, 3) Aşırı sıcakta lastik basınçlarının daha da önemli ve yine aşırı sıcakların asfaltta gevşemelere, hatta yer yer erimelere sebep olabileceğini; sürüşünüzü yukarıdaki etkenleri göz önüne alarak gerçekleştirmenizi önemle hatırlatırız.
Test your visual perception skills with the Road Sign Test and the Collision Traps Test. In both tests, an image is flashed for a split second followed by a multiple-choice question about the image. The tests not only help you identify common road signs and typical traffic collision traps, but also demonstrate how quickly your eyes and mind can work together.
Test yourself with this 48-question quiz on the basics of motorcycling. These questions were drawn from the Basic RiderCourse classroom session and handbook.
Safe riding is a skill of the eyes and mind as much as it is a skill of the hands and feet. It’s important that riders have well-developed perceptive skills. Having good perception means to “see and understand accurately.” Our eyes see but our mind interprets, and sometimes we can be fooled into perceiving something that’s not there or missing something that is; and that can be disastrous when evaluating risk factors in traffic. The MSF RiderCourse uses the strategy of Search, Evaluate, Execute (S.E.E.) to describe the decision-making process that should be used while riding. Our eyes do the searching and our brain does the evaluating. But do we perceive accurately?
Take a look at these visual workouts to discover how our eyes can sometimes trick us…..
Fethiye Yolu üzerinde bulunan bir mola noktasıdır. Sakar Geçidi mola yeri, manzara açısından da, benzin almak için de, bir çay hatta yemek için de mükemmeldir.
Öncelikle yer bilgisi ve sürüş teknikleri ile başlayalım: “Sakar Geçidi, Fethiye ve Marmaris’ten Muğla yönüne doğru seyahat ederken iki yolun kesiştiği nokta olan Gökova Mevkiinden başlar. D-550 karayolu üzerinde 9 km uzunluğunda olan geçit %10 eğime sahiptir. Eşsiz manzarası ile size enfes bir görsel şölen sunar.”
Gerek çıkış, gerek iniş her ikisinin de zevki bir başkadır. İki üç adet çok dar ve kapalı dönüşü (hairpin) vardır. Zikzaklar çizen yol, duble yol olması ile rahat bir sürüş imkanı sağlar. Gökova Körfezinin eşsiz manzarası size eşlik eder geçit boyunca.
“Rakım yükseldikçe aşağıdaki güzelliği çok daha güzel görebilirsiniz. Fethiye’den gelen ve Marmaris’e doğru uzanan D-400 karayolunun yan tarafında bulunan, hatta zamanında içinden geçilen Okaliptüs’lü yol muhteşem görünür.”
(tıklayın Google Haritalara gidin)
Burada hem bir benzinlik, hem de teraslı bir mola yeri var. Teras’ın manzarası fotoğraflık. Gözleme, tost gibi mönülerin dışında daha ciddi yiyecekler de var fakat biz yolda durduğumuzdan hep hafif yiyecekler yedik; dolayısıyla diğer yemekleri bilemiyorum.
Dinlenme tesisi, Sakar’dan inerken uzaktan böyle görünüyor
Bu yazı Git, Gör kategorisindedir, diğer yazıları görmek için buraya tıklayınız.