İki duble alkol, sonrası hapis

alkol testi

Yargıtay, 2 duble rakı veya 4 biradan sonra ortalama bir erkek vücudunda oluşan 1 promil (100 mililitre kanda 100 miligram alkol) alkolün her koşulda sürüş yeteneğini kaybettirdiğine karar verdi. Yargıtay, bu durumdaki sürücüye hapis cezası verilmesi gerektiğine hükmetti. Kararda, vücudunda 1.04 promil alkol bulunan sürücüye bu gerekçelerle TCK’nın 179’uncu maddesine göre 2 yıla kadar hapis cezası verilmesi gerektiği belirtildi.

DÜNYADAKİ SINIR DA 1 PROMİL

İstanbul Adliyesi’nin “Trafik- Alkol İlişkileri” konusunda bilirkişi olarak tanıdığı Prof. Dr. Nevzat Alkan, 1 promil sınırının Yargıtay’da bilim insanlarıyla toplantıda benimsendiğini belirterek, şunları söyledi: “Yeni TCK, trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek seviyede alkol kullanımını suç haline getirdikten sonra Yargıtay’ın da sınır belirlemesi gerekiyordu. Özellikle Almanya ve diğer ülkelerdeki uygulamalarda 100 mg alkolün insanın davranışlarını etkilediği kabul ediliyor. Elbette alkol içim şekli, içilen zaman ve özellikle kişisine göre farklı etkiler gösterir ama bu konuda yargı kesinlik arar. Böyle bir sınır gerekiyordu.”

İKİ DUBLE RAKI, DÖRT BİRA…

Yargıtay’ın kararı, “insan vücudunda 1 promil alkol nasıl oluşur?” sorusunu gündeme getirdi. Şimdiye kadar yapılan araştırmalar ve uygulamadaki tespitler; kişisel durumlara göre değişmekle birlikte 40 yaşındaki ortalama kilodaki bir erkekte:

1 promil alkole, 2 duble rakı, 4 bira veya 4 kadeh şarapla ulaşılabildiğini gösteriyor. 40 yaş ve ortalama kilodaki bir kadında bu sınıra, 1.5 duble rakı, 3 bira ve 3 kadeh şarapla ulaşıldığı kabul ediliyor.

Alkol aldığınızda vücudunuzda neler olur bilmek istiyorsanız:

Motosiklet Grup, Toplu Sürüş Rehberi

toplu sürüş yapan motosikletçiler

Motosiklet grup sürüşleri , toplu sürüşler keyiflidir, fakat aynı zamanda kurallı sürüşlerdir. Kuralsız bir sürüş, grup sürüşü yerine “çete” sürüşü haline gelir ve hem kendimize hem de çevremize zarar verme ihtimalimiz artar.

motosiklet grup sürüş rehberi - hareketten önce motosikletler

Güvenliğimiz için aşağıda dikkatinize sunulmuş konuları öğrenmenizi ve grup sürüşlerimizde bu hususlara dikkat etmenizi rica ederiz.

Grup Sürüş Kuralları

“Grup sürüşü için tam donanımla, dolu depoyla, doğru lastik basınçları ile katılım esastır.”

  • Hareketten evvel; durulacak yerler, ikmal noktaları, gidilecek yol hakkında gruba temel işlemler ve şekillendirmeler hakkında bilgilendirme* ve hatırlatmalar yapılır. Lütfen bu sürüş öncesi konuşmalarını dikkatle dinleyiniz.
  • Eğer sürat, keskin viraj, vs. gibi özel endişeleriniz varsa muhakkak Grup Liderine bilgi verin.
  • Eğer grubu varış noktasından önce terk edecekseniz muhakkak hem Grup Liderine, hem de Grup Artçısına bilgi verin. Ayrıca grupta önünüzde ve arkanızda olacak sürücülere de bilgi verin ki, bir problem olduğunu düşünmesinler.

Toplu Sürüş Planlaması

Motosiklet grubu on kişiden fazlaysa, toplu sürüş beş (5) adetten fazla motosikletle yapılacaksa önceden planlama yapılması şiddetle tavsiyemdir. Zamanında elli motosikletlik (yazısı burada ve burada) geziler düzenleyen bir ekipte olduğum için işleri ne kadar kolaylaştırdığını biliyorum.

Kalabalık gruplar için en fazla yedi (7) kişilik gruplar yapılır. Bu sayıda öndeki grup lideri ve arkadaki güvenlik sürücüsü dahildir.

Toplu sürüş içindeki motosikletleri hacim, sürat konularında birbirine yakın modellerden seçin ama bu yetmeyecektir. Sürücülerin hız kabiliyeti ve sürüş tarzına göre de oluşturmanız gerekir grupları. Bu yerleştirme sürüş anında kopmaları ve keyifsiz sürüşleri engeller; grubun birlikte sürmesini garanti altına alır.

Yavaş grupları önce çıkarın. Her grup arasına en az beş dakika mesafe koyun. Bu sayede herkes farklı zamanlarda mola yerine girer ve park karmaşası, yemek bekleme gibi durumlar en aza iner. Daha da önemlisi sürüş grupları yolda karşılaşmaz; bu sürüş güvenliğini en çok arttıracak unsurdur…

Kalabalık gruplarda yemek konusuna özel önem verin. Önceden yemek verecek yeri arayın, anlaşın, hazırlansınlar; bir masa tatlısını yerken daha yeşillik almamış masalar olmaması, yemek beklerken rota planlamasının bozulmaması için tek şansınız bu. Ülkemizde aynı anda yirmi kişiye yemek verebilecek yer çok azdır fakat önceden hazırlıkla bu işi ucuza ve düzenli çözebilirsiniz (dinlenme tesisleri hariç lakin zaten o noktalar sevilen yerler değil). Yemek için kendi grubunuzdan bir kaç kişiyi servis ve hesap için görevlendirmeniz de iyi olur. Biz toplam hesabı toplam kişiye bölüp adam başı ortalama ücret ile çözüyorduk; çok hız kazandırıyordu.

Zaman Planlaması

Erken çıkın ama uykusuz bırakacak ya da geç gelmelere sebep olacak kadar erken değil.

Karanlığa kalmayın. Sürüşü gün ışığında tamamlayacak şekilde planlama yapın. En çok kaza akşam ve şehir içinde olur. Yorgunluk, kararan havanın görüşü zorlaştırması kazaya davetiyedir. Tüm günün sürüş yorgunluğuyla şehir merkezine en kalabalık trafik saatinde girmek kötü planlamadır. Kaçınılmaz ise şehre girmeden son bir mola verin ve; az da olsa dinlenmiş, kafayı-algıyı-sistemi rahatlatmış şekilde kalabalığa girin.

Ankara Toplu Sürüşü - Ankara içi mola görüşme
Ankara’ya girişte mola verdiğimiz an. Saate dikkat edin, gün aydınlık ve akşam bile değil henüz.

İlk buluşma yeri kahve içebilecek hatta kahvaltı yapılabilecek yer olursa daha da iyi olur. Gruplar toparlanır, herkesin gelmesini beklerken zaman kazanılır. Sürücüler ayılır, grupları rahat rahat okur, grup motosikletlerini bir araya getirir ve çıkış için konumlandırırsınız. Üstelik öğleye kalmadan herkesi çıkarırsınız.
İlave: Her gruba kuralları-rotayı anlatmayı asla ihmal etmeyin…

Planlamada son iki tavsiyem:

  • Yolda kalacak motosikleti düşünmeniz ve
  • Arkadan en az bir araba gelmesidir.
    Biz büyük gruplarda hanımlar, çocuklar için minibüs ile planlama yapardık ve çok zaman ihtiyaç olurdu. Kusacak, düşecek, yolda kalacaklara hazır olmanız gerekli.

Sürüş Kuralları

  • Grup sürüşlerinde sürücüler grup içinde sollama yapamazlar.
  • Kaza tehlikesi hariç sürüş sırası bozulmaz.
  • Eğer gerekirse mola yerinde yeni sıralama yapılır.
  • Mümkün olan her yerde Fermuar Düzeninde seyir edilir. Bu şekilde yolda daha az yer kaplanır, diğer araçların araya girmesi zordur ve Öncü daha rahat bir şekilde grubu kontrol eder.
  • Artçısı olan motosikletler fermuar düzeni sürüşte sağ tarafta konumlanırlar.

Grup Sürüşünün El İşaretleri

Her sürücü önündeki sürücü tarafından yapılan el işaretini tekrarlayarak grubun arkasına önden aldığı bilgiyi geçirmelidir.

STOP, SOLA DÖNÜŞ, SAĞA DÖNÜŞ, YAVAŞLA, HIZLAN, TEK SIRA, FERMUAR DÜZENİ, DÜZENİ SIKLAŞTIR şeklinde listelenebilecek el işaretlerini bilmiyorsanız sürüşten önce grup liderinden öğreniniz.

Grup Sürüşü El İşaretleri hakkında ayrıntılı bilgi ve görseller için buraya tıklayınız

Grup Park Ediş Biçimi

Düzenli bir şekilde park etmek grubun en hızlı ve güvenli şekilde trafikten çıkarak park haline geçilmesini sağlar, ancak daima park etmeyi beklerken trafiğe maruz kalacak sürücüler olabilir.

  • Eğer yer müsaitse, ek güvenlik tehlikesi yaratılmayacaksa tüm motosikletler ön tarafları çıkışa hazır şekilde park edilmelidir.
    Önemli: Motosiklet üzerinde geri geri gidilmez. Nasıl yapılacağını bu yazıda görebilirsiniz.
    İdeal park usulü: İlk motosiklet park edilecek boşluğun sonuna kadar gider ve arkada bir motosikletin geçeceği kadar boş alan bırakacak şekilde park eder. Bu sayede herkes ters park etmiş olsa bile çıkışta geri geri gitme sorunu olmaz. Arkadaki boş alandan herkes ileri doğru çıkarak geri gitmek zorunda kalmaz.
    Bu hayli hızlı yapılabilir, çünkü hiçbir sürücü bir diğerini beklemek zorunda kalmaz.
  • Eğer grubun en sonundaysanız ve park etmek için akan trafikte beklemek zorundaysanız bir tur atarak vakit geçirin ve sonra tekrar park yerine gelin.

Toplu Sürüş Teknikleri – Yapılan Hatalar

  • Grup sürüşünde en önemli hatalardan biri, bakışınızı önünüzdeki motorun stop lambasına ya da arka tekerleğine kilitlemektir. İleriye yani gitmek istediğiniz yere bakmaya çalışın.
  • Önünüzde giden motorla aranızdaki mesafe mümkün olduğu kadar yakın, ama aynı zamanda güvenli duruş mesafenizde olsun (2 saniye kuralı),
  • Trafik ışıklarından ve geçitlerden hemen geçebilmek adına, bu noktalara yaklaşırken grubun birbirine daha da yaklaşması gerekebilir. Grubun sürati yavaşladığında durabileceğiniz mesafe kuralını ihmal etmeden birbirinize yakınlaşarak geçiş yapınız.
  • Gruptaki her sürücü, bir arkasındaki motor ve sürücüden sorumludur. Yani sorun yaşarsa, onunla birlikte durursunuz. Yardımcı olur, gerekenleri yaparsınız. Bu görevinizdir.

Bununla birlikte her sürücü kendi güvenliğinden sorumludur. Grubun güvenliğini düşünmek için kendi güvenliğinizi tehlikeye atmayınız.

Sürüş Yerleşimi Ve Bireysel Konumlanmalar

  • Standart iyi hava şartlarında fermuar düzeni uygulanır. Öndeki motorla aranızda 2 saniye çaprazınızdaki motor ile aranızda 1 saniye mesafe bırakılır.
  • Lider gurubun başında olmalıdır ve gidiş hattının merkezinin solunda sürüş yapacaktır. Grup artçısı grubun arkasında olur.
  • Yeni üyeler, misafirler ve tecrübesi az sürücüler grubun ön tarafında liderin hemen arkasına yerleştirilir.
  • Her sürücü bir sonraki hedefe varıncaya kadar başlangıç pozisyonunu muhafaza eder. Bu sürücülerin önlerindeki ve arkalarındaki sürücülerin sürüş alışkanlıkları ve davranış biçimlerini tanımasına yarar. Bilhassa yeni tecrübesiz sürücüler için bu çok yaralıdır.
  • Bazen sürüş öncüsü gurubun tek sıra talimatı verebilir. Bunun işareti sol kolun tek parmak açık yukarıya kaldırılıp tutulmasıdır.
    • Bu işareti gördüğünüzde önünüzdeki sürücüden güvenli bir mesafe geri kalarak tek sıraya girin. Soldaki sürücüler sağ sıradakilerin önüne girerler.

Eğer öncü, grubun daha yakın seyretmesi gerektiğini düşünüyorsa (ki bu genellikle grup artçısının talebiyle olur), sol kolunu kaldırarak elini sürekli açıp kapar. Tüm sürücüler bunu tekrar ederek motor aralarındaki gereksiz mesafeleri kapatırlar.

UYARI: Bu işaret her sürücü tarafından başlatılabilir. Tehlike arz edecek herhangi bir şey gören her sürücü eliyle onu işaret eder. Takip eden tüm sürücüler bunu tekrarlayarak tehlikeden kaçınırlar.

Hat Değiştirmek Ve Sollamak

  • Tek yönlü otobanlarda fermuar düzeni normal olarak muhafaza edilir.
  • Lider pozisyonunu muhafaza ederek hat değişimi için işaret verecektir.
  • Tüm sürücüler pozisyonlarını muhafaza ederek işareti arkalarına iletirler.

Grup artçısı ilk güvenli pozisyonda hat değiştirerek liderin hattın açık ve korunduğunu görmesini sağlayacaktır. Lider grup artçısını aynasından kontrol ederek hat değiştirdiğinden haberdar olmalıdır. Grup artçısı formasyonun arkasında herhangi bir araba olmadığından emin olmak için başı ile omuz üzerinden arkasını kontrol eder.

Formasyon liderin beni takip edin tavrı üzerine değiştirilir. Lider el işareti verir, ilk olarak kendisi değiştirir ve gurup sürücüleri önden arkaya doğru sırayla hat değiştirirler. Grup artçısı dışında liderden önce kimse hat değiştirmemelidir. Hat değiştirirken omuz üzerinden başınızla bakarak arka kontrol mutlaka herkes tarafından yapılmalıdır. Uygun, güvenli aralar muhafaza edilmelidir. Trafiğin müsait olduğu zamanlarda lider sinyal verip hat değiştirme yapabilir.

Grup çıkıyor diye çıkmayın, gözünüz kesmiyorsa sollama yapmayın. Siz kendinizden sorumlusunuz, bunu asla unutmayın.

Trafik Işıkları Ve İşaretleri

Kırmızı ışığa yaklaşırken fermuar düzeni terk edilir. Grubu mümkün olduğunca az yer tutacak hale getirmek için kırmızı ışığa yanaşırken ikili sıra oluşturur ve mümkün olduğunca az yer kaplamaya dikkat ederler. Işık yeşile döndüğünde mümkün olduğunca aynı anda hareket edip yol şartlarının uygun olduğu ilk anda tekrar fermuar düzenine geçilmelidir.

feribotta otuz kadar motosiklet
Daha az yer tutmak için bunun gibi yan yana ve çaprazlamayı terk ederek durmak gerekir.

Grup dur işareti ile karşılaştığında gene yan yana ikili sıra oluşturulmalı, fermuar düzeninde kalınmamalı ve durduktan sonra kalkış ikili grupların sırayla eş zamanlı hareketleri olarak gerçekleştirilmelidir. Bu genelde kavşaklarda olur fakat grubun kenara çekmesi durumlarında da yapılması zorunludur.

Grup Sürüşü, Toplu Sürüş hakkındaki diğer yazılar

CFC, California Superbike School

california superbike school 2012 istanbul park pit

California Superbike School daha önce şampiyon olan kişilerin bile derecelerini geliştiren bir okul. Yani şampiyon olan yarışçılara bile öğretecekleri olan bir okuldan bahsediyoruz.

Önce biraz okulun kurucusu Keyt Kod (Keith Code)’dsan bahsedelim ayrıntılı biyografisini en altta görebilirsiniz; şimdilik kısaca anlatalım:

” Hala satan ve çıkar çıkmaz en çok satanlar arasına giren, A Twist of the Wrist kitabını yazar. Birçok okul tarafından bugün kullanılan, frensiz sürücü eğitim yöntemini geliştirir. Panik-fren antrenman motorunu geliştirir. İlk adım adım yüksek performans sürücü eğitim programını hazırlar ve uygulamaya başlar.

california superbike school 2012 afiş
  • Eğitmen-öğrenci arası el işaretlerinin kullanıldığı pist eğitimini geliştirir.
  • Videolu motorlu eğitimi başlatır.
  • 48 yaşında A Twist of the Wrist 2 için araştırma yapmak üzere 250cc de yarışmaya başlar.
  • Hızlı-dönüş sürüş teknolojisini keşfeder.
  • Bugün için hala yüksek performanslı sürüş için bir numara kitap kabul edilen Twist 2’yi yazar.
  • Pivot-dönüş tekniğini keşfeder..
  • Kanca-dönüş vücut pozisyonu tekniğini keşfeder.
  • Gaz Kontrolü hakkındaki dünyadaki ilk araştırmayı yayınlar.
  • Sürücü girdileri ve sürüşe olan etkileri hakkındaki araştırmalarını yayınlar.
  • Sürüş eğitmenleri için gelişmiş eğitim programları geliştirir.
  • Lean & Slide motorunu icat eder, patentini alır ve uygulamaya koyar.
  • Kontra dönüş tekniği ve vücutla dönüş sorunlarına karşı No BS motorunu geliştirir.
  • Virajda-hücum teknolojisini geliştirir ve eğitim programına dahil eder.
  • Dizden-dize, hızlı ve güvenli yatırma tekniğini geliştirir ve eğitim programına dahil eder.
  • Okullarda kullanılmak üzere Vücut Düzeltme Cihazını icat eder.
  • 2002, Tek-teker makinasını kullanmaya başlar.”

Yani ne var ne yoksa icat eder. Aynı zamanda CFC, yani California Superbike School’un sahibidir, tüm bu icatlarını dünyadaki tüm sürücülerle paylaşır. CFC, İstanbul Park’a geldi ve ben oradaydım.

İstanbul Park‘tan başlayalım.

california superbike school 2012 isgtanbul park duvar logo

Formula 1, dünya standartlarında pist, adam gibi asfalt vs. derken düşütk yola ve gittik İstanbul Park’a. Girdik padok alanına kadar. Orası bir garip. Bambaşka bir dünya. Her yerine sinmiş bir motor sporları dünyası var. Yani değişik bir şeyler var, gidince görüyorsunuz, hissediyorsunuz. Padok alanında geçtiniz, girdiniz pit bölgesine. Burada yarışçıların, takımların, fabrika ekipmanlarının falan olduğunu düşününce insan bir garip oluyor. Bir adım ötenizde pit yolu, biraz arkasında bir F1 pistinin start – finiş düzlüğü, arkasında tribünler…

Biraz daha gittiğiniz zaman ortadaki telli refüje geliyorsunuz ve gülümsüyorsunuz. Bir yanınızda Formula 1 pisti, diğer yanınızda pit bölgesi ve pit yolu! Aklınıza hemen televizyonda gördüğünüz sahneler, yarışlar, sesler geliyor.

california superbike school 2012 istanbul park pist düzlük

Mesela şu yukarıdaki kare: Başlangıç – bitiş düzlüğünün sonu. Yerdeki beyaz işaretler yarıştan önce F1 arabalarının, motosikletlerin yarışa başlangıç noktaları; bu işaretlerin içinde konumlanıp yarışa başlıyorlar. Yani her şey kırmızı panonun orada başlayıp bitiyor 🙂 Sağdaki fotoğrafta ise: Başlangıç bitiş düzlüğünün diğer ucu. Sert bir sola dönüşle bu düzlüğe çıkılıyor ve tam gaz bir önceki fotoğrafta gördüğümüz kırmızı panonun oraya kadar hızlanılıyor. Tabii ki bu arada gümbürtü kıyamet, sonuna kadar zorlanan motorların ve ekzostların sesi…

california superbike school 2012 istanbul park pist düzlük 2

Girdiğimde gördüğüm ilk manzara aşağıda:)

Pisti dünya standartlarında yapan olgu: birinci sınıf yüksek özellikli asfalt. Tutuş o kadar yüksek, o kadar yüksek ki; bırakın ayaklıkları, karinaj bile yere sürtecek kadar yatırmak mümkün motosikletleri (yapan var, ben gördüm…).

california superbike school 2012 istanbul park pit

Tabii ki ben gittiğimde eğitim olduğu için her tarafta türlü türlü motosiklet vardı. Fakat yine de fotoğraflarda görebileceğiniz gibi F1 günlerinden kalan anılar vardı. Ferrari’nin pit alanı panoları ve Şumaher ile Alonzo’nun tabelaları gibi. 

Evet, gelelim CFC’ye, yani California Superbike School’a.

Efendim toplamda dört kur var. Her gün bir kur alabiliyorsunuz. Hafta sonu olduğu için bir seferde en fazla iki kur alabiliyorsunuz. Bu da demek oluyor ki ilk sefer için bir ve ikiyi alabiliyor, üç ve dört için gelecek seneyi beklemek zorunda kalıyorsunuz. Katılım için motosikletiniz, tam koruma yeterli oluyor. Arkadaşlarınızı çağırabiliyorsunuz. Mesela ben öyle girdim 🙂

Dersler teori ile başlıyor ve sürüş ile devam ediyor. İlginç bir şey söyleyeyim, ortalama bir kullanıcı iseniz size bilmediğiniz hiç bir şey öğretmiyorlar. Bildiklerinizi yapmanız için yardımcı oluyorlar demek daha doğru sanırım.

Pist kısmına gelince aynalarınız ve sürat göstergeniz bantla kapatılıyor. Bunun sebebi süratiniz ya da arkadan gelen sürücü yüzünden dikkatinizin dağılmaması.

Yorucu şaşırtıcı ve çok ama çok zevkli olduğu konusunda herkes hem fikir. İmkanınız varsa mutlaka ama mutlaka katılın diyeyim, gerisini siz anlayın.

Teori kısmında sonra işte aşağıdaki gibi diziliyor ve başla komutundan sonra piste çıkıyorsunuz.

Buraya bir kaç kare fotoğraf koydum lakin albümün tamamı için buraya tıklayabilirsiniz.

California Superbike School Türkiye hakkında MotorON dergisinde çıkan bir haber için tıklayabilirsiniz.

İlgili yazı: CFC Deneyimleri

Motosikletiniz Aynı Model Diğer Örneklere Göre Az Mı Çok Mu Yakıyor?

motosikletiniz ne kadar yakıyor

Motosikletiniz ne kadar yakıyor? Çok mu az mı? Peki ya size, şu  siteye gittiğinizde, dünyanın dört tarafından motorcular sizin motorunuzla ne kadar yakıyorlar görebileceğinizi söylesem? 🙂

Verdiğim bağlantıdan marka ve modelinizi seçin, diğerleri ne kadar yakıyorlar, sonuçları görün 🙂

www.fuelly.com/motorcycle/

Fuelly’nin güzel tarafı tüketim değerlerinin kullanıcılar tarafından giriliyor. Sitedeki tüm değerler bizzat kullanıcılarının tecrübe ettiği tüketim değerleri.

İşte bu yüzden de sağdaki gibi grafikler çıkıyor. Az yakan da var, çok yakan da. Fakat sağdaki grafikten de görüldüğü gibi Çoğunluk 3.4 ile 4 litre arasında yoğunlaşıyor.

Motosiklette Sağ Kalma Taktikleri (MSF)

Motor Hikayesi Motosiklet blog - Makaleler Öne Çıkan Görsel

MSF (Amerika Motosiklet Güvenlik Kuruluşu) kontrollerin her sürüş öncesi ihmal edilmeden yapılmasının önemini vurgulamaktadır.

Motor çalıştırma düğmesine (marşa) basmadan kumandaların gidona bağlantı elemanlarının ne çok gevşek nede çok sıkı olmadığından emin olunuz.

  1. Lastikler (tekerler ve frenler) [ lastik hakkındaki yazılarımız için buraya tıklayın ]
  2. Kumandalar (farlar ve elektrik)
  3. Yağ (zincir ve şase) [ yağlar hakkındaki yazılarımız için buraya tıklayın ]
  4. Yan ayak

Hayatınızı ortaya koyarken bunların biniş öncesi kontrolünü ihmal etmek budalalıktan da öte bir düşünce eksikliğidir. Hidrolik boşalmış olabilir, lastikte çivi olabilir (lastik henüz inmemiş olsa da), servisten çıksa da tahliye tapaları gevşek olabilir. Birkaç saniyenizi ayırmak sizi büyük dertlerden koruyacaktır.

Diğer hayati parça yani sürücü için ne demeliyiz? Sürüşe hazır mısınız? Haleti ruhiyeniz (psikolojiniz) uygun mu? Yeterince dinç ve ayık mısınız? Giyiminiz uygun mu? İnsan faktörünün kazalardaki etkisi önemli bir yer tutmaktadır.

İçmeden önce alınan az alkol tüm uyarılara rağmen uyulmamakta ısrar edilen “Alkollü araç kullanmayınız” kuralının sürekli ihlal edilmesidir. Bir kadeh bile mahsurlu iken birkaç kadeh içip ve en az iki saat geçmeden motor sürüşüne kalkışmak otoriteler ne kadar uğraşırsa uğraşsın sürücülerin bir çoğunun ihlale devam edeceği yanlış bir davranış olarak ilk sırada yerini koruyacak gibidir.

İlaçlar

Tabi bir de kullanımı kanun dışı ilaçlar var. Bunları kullananlar zaten bu tip yazıları da okumayacaklardır. Peki normal ilaçlar? Soğuk algınlığı için aldığımız bir ilaçla bile motor kullanılmamalıdır. Kullandığımız ilaçların sürüş yeteneği üzerindeki etkilerini bilmemiz gerekmektedir. Bu motor olsun diğer araçlar olsun aynıdır. Bu ilaçların reçete ile satılmaları bedenimizin ve zihnimizin üzerindeki yan etkilerini değiştirmeyecektir.

Oksijen ve Yorgunluk

Kapalı garajda karbon monoksit gazına maruz kaldıktan sonra motor kullanmak, yada solventli bileşiklerin kokularına maruz kaldıktan sonra motor kullanmak. Bu malzemeye eldivensiz temas etmeniz bile sizin bedensel uygunluğunuzu etkileyecektir. Yüksek irtifalarda da bir müddet sonra bedensel değişimler başlayacaktır. Bilhassa viraj alışlarınız esnasında bazı problemlerin başlaması kaçınılmazdır. Yada bedeninizin limitlerini göz önüne almadan seyahat planları yapmışsanız motor üstünde uyuya kalmanız sürpriz olmamalıdır.

Uzun müddet motor sürüşleri bitkinlik yaratır. Bu süreç sizin öngörebileceğinizden çok daha önceleri başlayabilir. Çünkü siz rüzgar direncini hesaba katmış olabilirsiniz ama rüzgar sesinin de yorucu bir etken olduğunu düşünmemişsinizdir, titreşimi hesaba katmışsınızdır ama sizin bedeninizin bu titreşim karşısındaki reaksiyon şeklini tam bilemezsiniz, gürültülü egzozlarınızın güç artışı sağladığını ve fark edilirliği (duyulurluğu) sağladığını bilirsiniz ama sesin volümünün bedeniniz üzerinde yorucu etkileri olduğunu bilmiyorsunuzdur. Size çarpıp geçen rüzgarın bedeninizi serinletirken bir müddet sonra normal ayakta dururken olduğundan çok daha hızlı bir tempoda kurutacağını bilmeyebilirsiniz. İyi bir ön cam, kulak tıkaçları ve kask ve tabi sessiz egzozlar yüksek sesin beyninizi tüketen olumsuz etkisini bertaraf edebilir. Sesli egzozlar için kaza önleyici diyenler görünür olmanın duyulmaktan daha önemli olduğunu unutmasınlar, esasen bu ses daha çok başkaların etkilemek için kullanılıyor sanki.

Yaz günleri yada kış günleri uzun seyahatler planlıyorsanız ilk gününüzde uzun seyahatlerden kaçınınız. Bırakınız ilk gününüz ısınma günü olarak kalsın. İkinci üçüncü günlerde yoğun mesafeler yapmanız doğru olacaktır. Seyahatiniz esnasında hafif şeyler yiyin. Ağır yiyecekler uyku getirir. Suyunuzu susamadan önce içiniz. Grupla birlikte seyahatlerde seyahat planlarınızı daha gevşek tutun, ara molalar daha fazla olsun. Bir sürücü tüm grup için tehlike oluşturabilir.

Ruh Hali

Öfkenizi evde bırakın. Gerekiyorsa size yol vermemekte direnen bir sürücüyü takibi terk ederek güvenli bir yere çekip o vasıtanın uzaklaşmasını bekleyiniz. Unutmayın büyük devamlı haklıdır. Önemsemeyin daha doğrusu onları muhatap almadan savuşturunuz. Öfke ve benzer şekilde korkunun motor sürücülüğünde yeri yoktur. Yüksek stres seviyesi size hata yaptırır. Nabzınız yükseliyorsa hemen kenara çekin ve tekrar yola çıkmadan iyice sakinleşin. Esasen bu tavır tüm vasıta sürücüleri için, bisiklet dahil, geçerlidir. Herkesin bu şekilde düşünememesi ne kadar kötü.

Her neyse dostlar kısacası siz motora binmeden önce gidonu seledekine bağlayan somunların da ne çok gevşek nede çok sıkı olmadığından emin olunuz.

kaynak: Alfa www.motokervan.com

Motosiklet bilgi testi

İngilizce olması kötü fakat…

Buraya tıklayarak ilgili sayfaya gidebilirsiniz (yeni sayfada açılır).

msf-usa.org/BRCQuiz

Diğer MSF belgeleri, eğitim kütüphanesi

Kaynak sayfa: msf-usa.org/library.aspx

GÜVENLİK KİTAPÇIKLARI

HIZLI TAVSİYELER

REFERANS BELGELERİ

DİĞER VIDEOLAR VE POSTERLER

BİLGİNİZİ TEST EDİN

Test your visual perception skills with the Road Sign Test and the Collision Traps Test. In both tests, an image is flashed for a split second followed by a multiple-choice question about the image. The tests not only help you identify common road signs and typical traffic collision traps, but also demonstrate how quickly your eyes and mind can work together.

Rider Perception Challenge

Test yourself with this 48-question quiz on the basics of motorcycling. These questions were drawn from the Basic RiderCourse classroom session and handbook.

Test Your Motorcycling Knowledge

GÖRMEK İNANMAKTIR (GÖRSEL YANILSAMALAR)

Safe riding is a skill of the eyes and mind as much as it is a skill of the hands and feet. It’s important that riders have well-developed perceptive skills. Having good perception means to “see and understand accurately.” Our eyes see but our mind interprets, and sometimes we can be fooled into perceiving something that’s not there or missing something that is; and that can be disastrous when evaluating risk factors in traffic. The MSF RiderCourse uses the strategy of Search, Evaluate, Execute (S.E.E.) to describe the decision-making process that should be used while riding. Our eyes do the searching and our brain does the evaluating. But do we perceive accurately?

Take a look at these visual workouts to discover how our eyes can sometimes trick us…..

Spinning IllusionDots IllusionSpiral IllusionSloping Illusion

Mo­tion In­duced Blind­ness

OMM – Jon Taylor (Öncülerle Tanışın) Röportajı

john taylor kapak

Sizlere efsanevi sürücülerden birisi ile yapılmış söyleşiyi sunuyoruz. Lakin aynı zamanda istiyoruz ki yazının bulunduğu siteyi de aralıklarla okuyunuz: OMM – One More Mile Riders – Jon Taylor (Öncülerle Tanışın).

A.R.A. Yol 46’da Jon Taylor ile konuştuk | Levent Vardar (Kuşada)
Mayıs 2009 @ OMM Bültenleri

Benim OMM ile tanışmam 2006 senesinin Haziran aylarında oldu. Daha eğitimde aldığım bilgileri, becerileri hazmedemeden geçen yoğun bir yaz sezonunun ardından Eylül ayında İngiltere’den bir hocanın eşliğinde yapılacak olan bir ARA-YOL eğitiminden bahsettiler. Katıldım.. O günden sonra motosiklet ile ilgili hem sürüş hem de günlük hayata bakış açım komple değişti. Jon Taylor ile ilgili o yıllardan aklıma ilk düşen; önümde, motosikletinin selesinde sanki evinin oturma odasındaki koltuğunda oturmuş Play Station’da motor sürüyor gibi rahat giden bir adam. Zaman içerisinde Jon Taylor’un İzmir bölgesindeki ARA-Yol sürüşlerinde O’na tercümanlık yapmaya başladım. Bu da onun sabrını, ustalığını, eğitmenlik ve bilgelik arasındaki yeteneğini, alçak gönüllüğünü tanımama neden oldu. OMM’nin 10. yılında yayınladığımız bu “Öncülerle Tanışın” özel sayımızda bu sefer O’nu sizlere daha detaylı tanıtmak istedim. Türkiye’ye gelmeden önce cevapladığı sorularımızın üzerinden 9-10 Mayıs 2009 tarihlerinde Ege’de yapılan ARA-YOL 46 sürüşü esnasında geçtik ve detaylara indik.. Öylesi alçak gönüllü ki; Kimsiniz? diye sorunca.. Neyse siz okumaya başlayın en iyisi..

Jon: ‘Motosiklet sürme’ tutkusuna sahip, Londra’nın dışında yaşayan, evli ve emekli bir Trafik Polisi.

Levent: Peki, yarışçı, iki teker üzerinde bir polis memuru, aynı zamanda eğitmen ve gözetmen olarak birçok kişinin çelişkili olarak nitelendireceği deneyimleri birlikte yaşamış bir motor sürücüsü olan Jon Taylor kimdir? Bize motosiklet kariyerinden bahseder misin?

Jon: İngiltere’de yasal olarak motosiklete binme yaşı olan 16 yaşıma bastığım gün iki teker üzerinde yolculuğuma da başlamış oldum. Yaşımı doldurduktan 9 gün sonra sürüş eğitimime başladım ve muhakemeden ziyade daha çok şansım yardımıyla sınavı geçtim. Birleşik Krallıkta şu anki sürücülük eğitimleri bulunmuyordu, en azından benim büyüdüğüm şehirde yoktu. Her kesin yaptığı aptallıkların tümünü ben de yaptım; çoğunlukla becerimin çok üstünde sürdüm, scooter’ımı (Lambretta GT200) daha kullanmaya başladığım ilk günlerde hemen en üst hızında sürüyordum. Gerçekte motordan hiç düşmememe rağmen, küçük tekerleklerin ıslak yollardaki limitlerini oldukça erken farkettim. Bir yıl içerisinde motosiklete geçtim ve en sonunda bir Triumph Bonneville 650 kullanmaya başladım.

Motosikletli Trafik Polisi olmak amacıyla Polis motosiklet eğitimi aldım ve Motosiklet Sürüş Sanatı’nı (Roadcraft) keşfettim. O anda yaptığım bazı şeylerin neden gayet güzel işe yaradığını, bazılarının da yaramadığını öğrendim. Böylece sürüşümden yeni bir keyif almaya başladığımı keşfettim.

Ben de kendimden birşeyler verme hevesiyle, RAC/ACU sürücü adayları sisteminde bir eğitimci olarak başladım ve ardından I.A.M.’de gözetmen oldum.

Daima, sürüşümü daha ileri seviyelere taşımak amacıyla yeni mücadele alanları ararken, RAC/ACU eğitim sisteminden bir eğitimci arkadaşım bana, yarışmaktan hoşlanıp hoşlanmayacağımı sordu. O zamanlar kulüp yarışçılığının en masraflı taraflarından biri karşılaşmalara gidip gelmekti; arkadaşımın iki tekerli bir römorku vardı, böylece masrafları paylaşıyorduk. Bu aynı zamanda, herhangi bir karşılaşma sırasında birimiz kaza yaparsa diğerinin ona destek olacağı anlamına geliyordu. ‘Sistem’ içerisinde uygulanan temel kuralların pistteki sürüşümde de uygulanabildiğini keşfettim, kendin hakkında olabildiğince fazla bilgi topla, ve tehlikeden (genellikle virajdan) önce pozisyonunu, hızını ve vitesini ayarlamış ol, ancak tüm bunları normalde yolda yapacağından daha üst üste binmiş biçimde yap. Bunun dışında herşey temelde aynı. Ayrıca, haftasonu yarışçılarının, tüm hava şartlarında kullanan yol sürücüleri kadar ıslak zeminde kullanmaya alışık olmadıklarını da keşfettim, bu nedenle ıslak havalarda benim bazı yarışçılara karşı büyük bir avantajım oluyordu!

Halen farklı mücadeleler arayışındaydım. Nürburgring’deki sürüş okuluna katıldım. Daha sonra bir grup Amerikalı gazeteciye katılmak üzere aynı yıl içinde tekrar davet edildiğimde çok memnun olmuştum. O kadar eğlenceliydi ki, sonrasında her sene tekrar döndüm ve sonunda ilk olarak Performans Motorları dergisinin ‘Nürburgring Frenzy’, sonraki yıllarda da Yamaha ve Schuberth Helmet GmbH gibi bazı uluslararası kursları yönetmek konusunda sahip olduğum deneyimle eğitimci olmak üzere davet edildim. İngiltere’de Nürburgring Riders Club’ı kurduk ve kurslar düzenledik, 2001 yılında Nürburgring GmbH’de yönetim değiştiğinde, artık devam etmek mümkün olmayınca son vermek zorunda kaldık.

1999 yılında bu kurslardan birinde Paolo Volpara ile tanıştım. Benim öğrencilerimden biri değildi ancak her sabah kahvaltıya indiğinde onunla karşılaşıyorduk. Kursun son gününün sabahında parkurda serbest sürüşe izin verilmişti, o sırada yanıma geldi ve birlikte bir kaç tur atmak istedi. Çeşitli konulardan konuşmaya başladık ve Türkiye’ye gelerek Türk motosiklet camiasıyla tanışmamı teklif etti. Prensipte Kabul etmiştim ancak o zaman bundan bir şey çıkacağına inanmadığım için üzerinde çok da fazla düşünmedim.

O kış Londra’da ailesiyle kaldığı otelden benimle irtibata geçti ve bir sonraki yıl için planlarımı sordu. Gerisini de biliyorsunuz zaten!

Levent: İlk kez Nisan 2001’de eğitim için buraya geldiniz ve o zamandan beri her yıl dört-beş kez ARA yol eğitimine katılan bir müdavim oldunuz. İlk sorumuz, neden?

Jon: Hımm bir bakalım, tarihte önemli yere sahip egzotik bir ülkeye davet ediliyorum, olağanüstü Türk misafirperverliğiyle ağırlanıyorum, güzel bir otelde kalmam ve iyi bir motosiklet kullanmam sağlanıyor, harika bir gün ışığı eşliğinde, muhteşem manzarayı izleyerek ve kafa dengi motosiklet sürücüleriyle bir araya gelerek ‘ilginç’ yollarda sürmem isteniyor; cidden niye diye soruyor musunuz?

Levent: Peki. Bu deneyim size neler kazandırdı?

Jon: Yukarıdaki-lerin tümü ve daha fazlası. Bir insanın hayatında bazı zamanlar vardır fırsatlar önünüze konur ve siz ya geri çevirir ve neler olabileceğini sonsuza dek merak edersiniz, ya da iki elinizle kabul eder ve sürüş için beklersiniz. Ben hayatın daima bu tarz tercihlerin sonucunda daha da zenginleştiğini düşünürüm.;

Jon Taylor - ARA Yol 46'dan

Levent: Türkiye’de sekiz yıldır sürücüleri eğitiyorsunuz ve Türkiye’nin zorlu yollarında, pistlerde ve bazen de off-road parkurlarda 1000’den fazla motosiklet sürücüsünü sürüş esnasında görmüşsünüzdür. Size göre Türkiye’de motosiklet kullanmanın zor tarafları neler? Ve Avrupa’dan farklı olan neler var?

Jon: Türkiye’deki koşulların, ıslandığında daha da beter hale gelen zorlayıcı yol yüzeylerinden tutun da, yol adabı konusunda farklı bir kültüre uyum sağlamaya kadar “tamamen önceden tahmin edilemez” olması.

Bu tahmin edilemezlik durumu, İngiltere’dekilerden çok farklı becerilere sahip otomobil ve motosiklet sürücüleri yaratıyor. İngiltere’de herkes yolda son derece kibar ve başta yol yüzeyleri olmak üzere koşullar çok daha güvenli. Ancak bu, daha güvenli koşullar, sürücülerin birçoğunda kayıtsızlığa neden oluyor. Genel olarak çevrelerinde olup bitenin daha az farkındalar ve çoğunlukla araç kullanırken kendilerini “kapatıyorlar”.

Bu tarz bir davranış biçimiyle Türkiye’de çok uzun süre hayatta kalmanız mümkün değil. Ancak işte bu tahmin edilemezlik sebebiyle, Türkiye’deki otomobil ve motosiklet sürücüleri çevrelerinde olup bitenin çok daha fazla farkındalar. Kavşaktan önünüze aniden çıkan bir araç örneğini ele alalım. İngiltere’de böyle bir şey ancak sürücü o an dalmış olduğu ve sizin kendisine yaklaştığınızı farketmediği için olabilir. Burada ise sürücü muhtemelen sizin yaklaşmakta olduğunuzun tamamen farkındadır ancak dönüşü zamanında yapabileceğini düşünmüştür. Bunların tümü genelleme elbette; ama benim inancım bu. Zorlayıcı koşulların bir yan etkisi daha vardır, öğrenme hızı çok daha yüksektir. Mukayese ettiğimizde, İngiltere’de yüzmeyi önce yüzme havuzunun sığ kenarında başlayarak öğrenirsiniz, Türkiye’de ise doğrudan derin kısmına dalarsınız.

Benim fikrime göre, Türkiye’de eğitimin İngiltere’dekine göre çok daha hayati olmasının nedeni de bu.

Levent: Asla unutmayacağınız bir anı ya da bir sürücü var mı?

Jon: Hiç OMM eğitimi almamış bir sürücüyü ‘uygulamalı’ I.A.M. sınavına tabi tutmuştum. Sınavın başında, bazıları tarafından ‘agresif’ bir sürücü alarak nitelendirildiği konusunda beni uyardı. Daha uygulamalı sınavın yarısına bile gelmemiştik ki yoldan çıktı ve hastanelik oldu. O anda yaralarının hayati olduğunu düşünmüştüm ama yolun kenarından 10 metre kadar aşağıya düşmüş biri olarak gerçekten çok şanslıydı. Sonuçta ‘yalnızca’ kırık bir köprücük kemiğiyle kurtuldu. Tabi bu olaydan sonra bu uygulamayı bir daha tekrarlamadığımızı söylememe gerek yok herhalde!

Levent: Sizinle birlikte OMM “yol sürüşüyle” ehliyet sonrası eğitimi veren tek grup ve en başından beri OMM programını siz yönetiyorsunuz. Tanıştığınız sürücülerin genel bilgi seviyesi hakkındaki değerlendirmeniz nedir?

Jon: Çeşitlilik gösteriyor. Tahmin edersiniz ki bazıları OMM’ye motosiklet kullanmanın en erken aşamalarında geliyorlar ve şansları tükenmeden önce biraz deneyim kazanmak için ‘doğru’ yöntemi arıyorlar. Diğer yandan, bağlılıkları, bilgileri ve tümüyle sürüş becerileri ile beni hayranlık içerisinde bırakan bir avuç insanla karşılaştım. Onlar İngilterede karşılaştığım en iyilerle aynı seviyedeler.

Levent: Sizce Roadcraft sistemi, hiçbir değişiklik yapılmadan Türkiye’de uygulanabilir mi? Yerel altyapıyı kullanırken ve düzensiz trafikle yüzyüze geldiğinde bir sürücünün karşılaştığı zorluklar nelerdir?

Jon: Dünya üzerinde, yollarda insanların kullandığı mekanik motorlu araçların seyahat ettiği her yerde inanıyorum ki Yol Sanatı’nın temel prensipleri geçerlidir. Dünyanın birçok ülkesinde motosiklete bindim ve her birinde de tümüyle aynı prensipleri uygularım.

Levent: Yerel eğitimcileri eğitmek için de bir program (CAT) geliştirdiniz. Bu program nasıl gidiyor ve sizin programdan beklentileriniz neler?

Jon : Görünüşe göre gayet iyi ilerliyor, önümüzdeki aylar gösterecek. Motosiklet kullanım becerisinin, genelin sadece %25’i olduğu bir durumda gerçekten oldukça zorlayıcı. %75 ise iletişim becerisi ve bu da her öğretmenin de mutlaka belirteceği gibi son derece zorlayıcı olabiliyor. CAT kursuyla OMM, İngiltere motor camiasının bile sahip olmadığı bir şeye sahip. İngilterede “Polis Sürüş Okulu Eğitmeni eğitimi” temel alınarak hazırlandı. Paolo Volpara daima en iyinin iyisine sahip olmak için ısrar eder, benim de ona vermeye çalıştığım bu.

Jon Taylor A.R.A. Yol 46'dan..

Levent: Siz Türkiye için I.A.M. (examiner) gözlemcisisiniz ve ziyaretleriniz sırasında 50’den fazla sürücüyü tam üyelik hakkı verdiniz. IAM sınavını geçmenin iyi yönü nedir ve neden bu kadar fazla kişi bu sınavda başarısız oluyor?

Jon: Mümkünse bu sorunun son bölümünü ilk olarak yanıtlamak istiyorum. Türkiye’ye ilk geldiğimde Paolo Volpara’nın bana koştuğu şartlardan biri, eğitim ve sınavların Avrupa’nın en iyisi seviyesinde olması talebiydi. Bazı yabancıların Türkiye için sunduğu standartların o an mevcut olan en iyi standartların altında olduğu, kısacası bir ‘Türk’ versiyonu uygulandığı şeklinde -doğru ya da yanlış- bir görüşü vardı. Ayrıca, ülke dışında olduğumda Türkiye’deki standartları kolayca gözlemleyebilmem için düzenli erişimim olmadığını düşünürsek, yüksek hedefler belirlemek ve arada biraz ‘kayma’ mesafesine izin vermek, zaten standartların I.A.M.’in İngiltere’de uyguladığı seviyede olması anlamına geliyor. Dolayısıyla, sınavı geçmek için gereken standart aslında İngiltere’de olduğundan daha da zorlayıcı olacaktır, çünkü en başta Türkiye’deki koşullar çok daha zorlayıcıdır.

İngiltere’de I.A.M. sınavını ‘iyi dereceyle’ geçmiş bir sürücüyü alıp ona Türkiye’de aynı egzersizi tekrarlatmayı çok isterdim; sanırım kötü bir sürprizle karşılaşırlardı!

Şimdi sorunun ilk kısmına dönersek, I.A.M. sınavını geçen bir sürücü yalnızca kendisine zorlu bir hedef belirlemiş olmakla kalmaz, aynı zamanda bir gün o hedefe ulaşmayı başardığı tasdiklenmiş olur. Ayrıca umuyorum ki, makineleri üzerinde I.A.M. armasını gururla sergilemek, onları motosikletlerini her sürüşlerinde geliştirdikleri o yüksek standardı korumaları konusunda da teşvik edecektir.

Levent: Şimdi de bize ilerideki planlarınızdan bahsedin: Türkiye’de OMM ile neler yapmak istersiniz? Usta sürücülüğün sizinle gelişimini nasıl buluyorsunuz?

Jon: Türkiye’de benim varlığım olmadan, ama yine de I.A.M. bayrağı altında ve temsil ettiği her şeye bağlı kalarak daha fazla özerklik olabileceğini düşünüyorum. Gözetmenler, Kıdemli Gözlemciler ve Gözlemcilerin yerel olarak tedarik edildiği ve bu tür bir değişimin neden olabileceği standartların düşmesi gibi bir sorun olmaksızın tüm yapının yerine oturduğunu görmek isterim. Beni sürekli olarak İngiltereden buraya uçurmak ve konaklamamı karşılamak ve motor tedarik etmek OMM için oldukça pahalıya geliyor. Bu durum, daha fazla sürücüye şu an erişebildiklerinden daha yüksek seviyede eğitim fırsatı yaratacaktır. Yolu yarıladık sayılır, umuyorum ki I.A.M.’in İngiltere’deki merkez ofisinin de onayıyla bunu başaracağız. İşte o zaman benim Türkiye’deki görevim tamamlanmış olacak.

Levent: Bir kaç soru daha

Motosiklete binmek dışında en sevdiğiniz faaliyet nedir?

Başka bir şey var mı ki?; Şaka bir yana, eşimle gezilere gitmeyi severim (ops.. pardon, bu da motosiklete binmek demek oluyor…) pist günlerine (trackday) katılmayı severim (hay allah bak yine aynı şeyi yaptım…) ama İngiltere’de yolların çok da keyifli olmadığı ‘kış aylarında’ tutkum Home Cinema, tüketiciye yönelik elektronik aletler söz konusu olduğunda hafif bir ‘Teknoloji Delisi’ sayılırım.

Sele üzerindeki günlerden hala keyif alıyor musunuz?

Derler ki, hobinizi mesleğiniz haline getirdiğiniz zaman bir hobi kaybedersiniz. Ben öyle olduğunu düşünmüyorum, kazalar dışında motosiklete binmenin her yönünden hala keyif alıyorum. Üzücü ama gerçek -yalnızca motosiklete binerken gerçekten yaşadığımı hissediyorum. Paolo’nun motosiklete binmenin ruhunu nasıl etkilediğini, motor üzerinde seyahat ederken yaşanan tüm deneyimlerin nasıl bir şekilde daha coşkulu olduğuna dair birçok makalesini okudum. Ben de tamamen aynı şekilde hissediyorum, motosiklet kullanmak insanın ruhuna işliyor, bir şeyler katıyor.

Şimdiye kadar sürdüğünüz en iyi motor?

– Açıkçası bu soruya kesin bir yanıt veremem, birçok yönden hoşuma giden birçok farklı model var ve bana sorduğunuz güne bağlı olarak muhtemelen seçimim değişecektir. Eğer mutlaka bir tanesini seçmek zorunda bırakılırsam, bugün olduğu gibi, kulağa ne kadar sıkıcı gelirse gelsin seçimim muhtemelen Honda ST1300 olacaktır. Diğer her motor gibi kusurları var elbette, ama boyuna ve göreceli güç eksikliğine bakıldığında beklenenden çok daha becerikli. Beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.

Peki en kötüsü?

Bunun cevabını sakıncası yoksa kendime saklamak istiyorum, bir çok potansiyel arkadaş kaybedebilirim…

Sürmek isteyeceğiniz ama hiç sürmediğiniz motosiklet hangisi?

Rossi’nin Honda V5’i; sadece o deneyimi yaşamak için…

Türkiye için en uygun motosiklet hangisidir?

Herhangi bir trail motor olabilir, ancak benim özellikle düşkün olduğum motor Africa Twin’dir. Bir keresinde Apo’nunkini kullanmıştım ve ne kadar becerikli olduğuna inanamamıştım ve o zaman bile nispeten eski bir modeliydi!

Ekipmanınızdaki favori parça?

Tahmin etmesi çok da güç değil; Aerostich tulumum elbette!

Trafik yasalarında yapılacak BİR DEĞİŞİKLİK için Türk yetkililere öneriniz?

Batı Avrupa’nın tümünde olduğu gibi, motosikletler için hız sınırının otomobillerinkiyle aynı seviyeye gelmesi için yeniden düzenlenmesi.

İngiltere ve Türkiye’yi sosyal yaşam bakımından kıyasladığınızda; bu iki ülke toplumunun gözünden baktığınız zaman motosiklet sürücüsü hangi konumda? Bize başlıca farklılıkları açıklar mısınız?

Bu soruyu yanıtlamak için yeterli birikime sahip olduğumdan emin değilim, çünkü Türk toplumu içerisinde motosiklet kullanımı hakkındaki bilgim sadece tahminden ibaret. Ancak şunu söyleyebilirim ki, son dönemlere kadar İngiltere’de motosiklet kullanmak genelde küçümsenirdi. Bunun nedeni çoğunlukla 50’lerdeki belalı Amerikan motorcularını anlatan filmlerdi. Ancak, diğer bir neden de İngiltere’deki genel algı “ancak otomobil alacak paran yoksa motor kullanacağın” yönündeydi.

Sanırım Türkiye diğer tüm Batı Avrupa ülkeleri gibi motosiklet kullanmayı daha çok refah içinde ve heyecan arayışında bir aktivite olarak görüyor. Motosiklet kullanmanın yüksek maliyetleri nedeniyle artık bu imaj İngiterede de oluşmaya başladı. Otomobil kullanmak zorunda kalabilirsiniz, ancak motor kullanmayı tercih edersiniz; işte aradaki önemli fark budur.

Bana göre motosiklete binmek tümüyle EĞLENCE’dir, ve diğer hobilerin aksine, gerek işe giderken, akşam dışarı çıkarken, gerek tatile giderken ya da kafa dengi dostlarla bir araya gelip motorlar hakkında konuşurken, her gün kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir şeydir. Bir sürücü olarak ne kadar iyi seviyeye gelirseniz, motorunuzdan da o kadar keyif alırsınız.

Son olarak, Türk motosiklet kullanıcılarına aktarmak isteyeceğiniz en önemli tavsiye.

Asla sürüş becerilerinizi geliştirmeye çalışmaktan vazgeçmeyin. Bir Olimpiyat atleti, mevcut seviyesini korumak için her gün en az 6 saat çalışmak zorundadır, ne kadar iyi duruma gelirseniz o seviyede kalmak o derecede zorlaşır.

Jon Taylor ile konuşmamızın ardından özellikle not aldığım, aklımda kalan bir kaç cümle…

  • Bana göre motosiklete binmek tümüyle EĞLENCEdir, ve diğer hobilerin aksine, gerek işe giderken, akşam dışarı çıkarken, gerek tatile giderken ya da kafa dengi dostlarla bir araya gelip motorlar hakkında konuşurken, her gün kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir şeydir. Bir sürücü olarak ne kadar iyi seviyeye gelirseniz, motorunuzdan da o kadar keyif alırsınız.
  • Asla sürüş becerilerinizi geliştirmeye çalışmaktan vazgeçmeyin. Bir Olimpiyat atleti, mevcut seviyesini korumak için her gün en az 6 saat çalışmak zorundadır, ne kadar iyi duruma gelirseniz o seviyede kalmak o derecede zorlaşır.
  • Dünya üzerinde, yollarda insanların kullandığı mekanik motorlu araçların seyahat ettiği her yer-de inanıyorum ki Yol Sanatı’nın temel prensipleri geçerlidir. Dünyanın birçok ülkesinde motosiklete bindim ve her birinde de tümüyle aynı prensipleri uygularım.
  • Paolo’nun motosiklete binmenin ruhunu nasıl etkilediğini, motor üzerinde seyahat ederken yaşanan tüm deneyimlerin nasıl bir şekilde daha coşkulu olduğuna dair birçok makalesini okudum. Ben de tamamen aynı şekilde hissediyorum, motosiklet kullanmak insanın ruhuna işliyor, bir şeyler katıyor.

Bu yazı Makaleler kategorisinde yayınlanmıştır; kategorinin tüm yazıları için lütfen buraya tıklayınız.

Acemiler, yeni geçenler için büyük motosiklet yol alıştırmaları

Büyük motosiklet alıştırmaları kapak görseli

Geçenlerde DL650 Vstrom alan bir arkadaşım ile Antalya – Olimpos yolunu yaptık. Dikkatimi çeken eksiklikleri ışığında, yolda çalıştıklarımız aşağıda.

Yanlış oturuşun ve kasılmanın, neticesinde ise virajlarda zorlanma.

Kompresyon ile inmeyince debriyaja basarak inmek zorunda kalıyorsunuz. Bu ise virajı almada, virajdan çıkmada, virajdan çıkarken vites atmaya uğraşmakla, debriyajı bırakıp kavramayı oturtmakla, yeterli gaz vermekle.. derken virajı kaçırıyorsunuz zaten. E acemi de olunca bu tehlike yaratıyor. Bu sebeple motor freni ile inmeyi tecrübe etmek gerekli.

Örnekli olsun, anayolu terk edip Olimpos yoluna girdik ve o onbir km.’yi ben hiç fren yapmadan inebilirken, arkadaşım her dar ve birbirini izleyen iki ve daha fazla dönemeçte ideal çizgiyi kaçırdı. Oysa benim Yolgezen‘in vites aralıklarına ve aragazına alışık olmam çok daha doğru ve rahat inmemi sağladı.

Yüksek devirde kalma eksikliği ana yol gibi geniş virajlarda çok sorun olmasa da, özellikle ana yolu terk edip Olimpos yolu gibi dar virajlara gelindiğinde olumsuz etki ediyor.

3’den 2’ye, 2’den 1’e tabii ki daha zor, zira vites aralıkları daha kısa. Özellikle eli ara gazı vermeye alışmış olmayan sürücüler için zor olacak bu kıvır kıvır yolda vites küçültme işi için en iyisi uzun – standartları yüksek olan yollarda 5’den 4’e, 4’den 3’e vites ufaltma çalışmak faydalı.

Büyük motosiklet yol alıştırmaları

  • Büyük motosiklete geçtiğinizde yeni motosikletinizle önce kapalı alan yapınız.
  • Özellikle oturuş, frenleme konularına dikkat ediniz. Bu konuları çözdükten sonra,
  • Vites ufaltma, gaz hassasiyeti konularına eğiliniz.
  • Bakış ayırma konusu oturduktan sonra ise:
  • Yukarıdakiler oturduktan sonra ise dar alanda kısa ve yavaş manevraları çalışınız.

Yazı Tavsiyesi

Büyük motosiklet yol alıştırmalarını yukarıda verdik fakat yoldan önce Kapalı Alan yapmanız da gerekiyor.

Kapalı Alan Eğitimi temel motosiklet eğitiminin olduğu kadar her motosiklet değişiminde de gerekli bir aşamadır. Şayet motosikletinizi değiştirdiyseniz yeni motosikletin tepkilerini öğrenmek, panik fren, kaçış manevrası gibi konulara hakim olmak için kapalı alan eğitimini yeni motosikletinizle mutlaka tekrarlamalısınız.

Yüksek tempoda uzun sürüş

Yüksek Tempoda Uzun Sürüş kapak görseli

Geçenlerde Bora ile Bodrum – İzmir arasını hızlı geldik.

Saat 17:15 gibi Bodrum’dan çıktık ve 19:30 gibi İzmir’e girmiş bulunuyorduk. Dolayısıyla tempolu ve yüksek süratte seyir edilen bir sürüş oldu.

Yüksek Tempoda Uzun Sürüş Deneyimleri

  • Motosiklet gaz açtıkça gidiyor, fakat siz özellikle yola yoğunlaşmak için iyi enerji harcayıp yoruluyorsunuz.
  • Yüksek süratli sürüşlerde yan rüzgarlar insanı tedirgin ediyor ve daha çok yoruyor.
  • Kulaklık kullanımı şart çünkü yüksek sürat yüksek motor ve rüzgar sesi demek.
  • Yüksek ses ve hızlı akan yola harcadığınız dikkat beyni,
  • Titreşim ve devamlı motosiklete sarılı durmak bünyeyi yoruyor.

Ses meselesini önemseyin zira rüzgar ve motor sesi insanı ciddi ciddi aptallaştırıyor. Müzik dinlemek yerine kulaklık takmanızı tavsiye ediyoruz bu yüzden. İnsan sessizlikte daha iyi konsantre oluyor çünkü.

Biz mola vermeden tek seferde geldik, sadece bir kez benzinlikte durduk ve hemen devam ettik. Şüphesizdir ki şöyle bir on – on beş dakika mola verseydik daha az yorulurduk. Bu saat başı verilen on dakikalık molalar özellikle beyni dinlendiriyor.

Bu yazı Sürüş Teknikleri kategorisinde yayımlanmıştır.