Hazır olun, Aprilia RS 457 caddenin ucunda görüntü
Aprilia yaklaşmakta olan 500 cc. altı spor motosikleti RS 457 adlı modelini sosyal medya üzerinden tanıttı. Tanıtımı, yukarıdaki görselle yaptılar.
Merakla beklenen RS 457 hakkında bir açıklama yapılmadı ama bir sosyal medya gönderisi yayınladılar ve bu, yakında galerilere ineceğinin kanıtı.
RS 457 özellikle Avrupa’da heyecan yaratan bir model. Aprilia da bu beklentileri biliyor ki paylaşım, motosiklet hakkında çok az şey ortaya koyuyor. Bununla beraber bu tanıtım, gelecek modelin 500 cc. altı spor motosikleti olduğunu doğruladı. RS 457’yi daha önce birkaç kez görmüştük evet. 2023 yılının başlarında Hindistan’da görmüştük. Ardından Aprilia’nın ana vatanı İtalya’da yakın zaman önce görülmüştü. Fakat 457 RS’ in ne zaman piyasaya verileceği belli değildi. İşte sosyal medya gönderisi zamanın geldiğini kanıtlaması açısından önemli.
Motor
Güç A2 ehliyet sınırında. Aprilia RS 457, çift eksantrik mili ve silindir başına dört supaba sahip modern ve çift silindirli bir motora sahip. A2 ehliyetiyle sürülebilen bir motosiklet için maksimum olan 35 KW güç üretiyor. 159 kg. kuru ağırlığı sayesinde güç/ağırlık oranı açısından çok iddialı hale geliyor. Hatta A2 sürücülerinin acemiliği için tehlikeli bile olabilir.
Geldiği zaman, RS rekabet dolu bir pazara girecek. Kawasaki Ninja 400 ve Yamaha R3’ün en büyük rakipler, KTM RC 390 ve CFMoto 450SR de İtalyan marka için hayatı daha da zorlaştıracak. Dolayısıyla 440’ın dışı bir motosiklet olacağını düşünmek normal.
Aprilia yarışlardan gelen tüm tecrübesini gerçek bir spor motosikletin yaratmak için kullandığını söylüyor. A2 lisansı için en iyi güç-ağırlık oranına sahip bu motosiklette elektronik destekleyin de olacağını tahmin ediyorum ama bu konuda hiç açıklama yapılmadı henüz.
Görsel, RS 660 benzeri bir spor motosikletin siluetini gösteriyor. Bununla birlikte, arka taraf farklı, birer kişilik iki sele de öyle. Evet, sele tek parça gibi görünüyor, ancak yakınlaştırınca iki parça olduğunu göreceksiniz. Bu arada, Hint üretimi TVS Eurogrip ProTorq Extreme lastik seti dikkat çekiyor.
Aprilia RS 457, 40 beygirden güçlü olacak mı?
Casus çekimlerde sıvı soğutmayı görmüştük. Bu nedenle güç çıkışı 40 beygir gücünde olmalı diyoruz. Şirketin GPR250R’sinin (249cc’lik tek silindirli) yaklaşık 29 beygir güç ürettiği düşünüldüğünde, 40 beygir çok abartılı değil. Bu da onu 43 beygirlik RC 390 ve 41 beygirlik YZF-R3’ün tam karşısında konumlandıracaktır. Ben çekiş kontrolü, kaydırmalı debriyaj ve çift kanallı ABS gibi özelliklerin standart olarak geleceğini düşünüyorum.
Çatallar ayarsız olur büyük ihtimalle. Buna karşın rake açısı dik ve oturuş spor. ve 17 inç alaşım jantlar da spor yapan uygun. Ufak RS 660 ile karşı karşıyayız…
RS 457 yeni bir başlangıç olabilir
Bana kalırsa Aprilia’nın esas hedefi başlangıç motosikleti pazarında güçlenmek. 457’nin abisi 660’ın A2 sınıfındaki temsilcisi olduğu gibi, diğer modeller için de ufak modellerin geleceğini düşünüyorum. Bu mantıkla naked, streetfighter hatta ufak bir Tuareg dahil göreceğiz diye düşünüyorum.
Visordown, geçen ay yol ve pist incelemesi için Aprilia Tuono 660 Factory modelini sürmüş.
Aprilia çıplak motosiklet piyasasında güçlü bir marka. 10’000 £’luk İngiltere fiyatıyla bakalım nasıl bir sürüş vaat ediyor?
Küçük RS660’ın 2020’de gelmesinden bu yana, herkes çıplak, Tuono versiyonunu bekliyordu. Tuono 2021’de geldi. Ve şimdi de 2022 Aprilia Tuono 660 Factory sürümü ile karşımızda.
Hızlı bakış
Yolda ve pistte (heye)canlı, küçük boyutlu, bir çıplak motosiklet Şık görünüm, kolay kullanımlı motor karakteri, yüzünüzde kocaman gülümseme etkisi ➖ Zor okunan menüler, (fazla) hareketli gidon, seviyeli tekere kalkma yönetimi yok
Tuono Factory küçük ve çevik, çok kolay sürülen, konforlu ama hızlı da gidebilen modern ve sorunsuz (eksiksiz) bir motosiklet.
Factory modelinin farkı ne?
Standart Tuono 660 gibi, DNA’sının çoğunu ateşli RS660 spor modelinden alıyor bu motosiklet. Ve kasa olarak artık gözümüzün alıştığı bir motosiklet bu. Hatta biraz fazla benziyor diğer modellere. İlk bakışta Factory olduğu anlamak zor.
Diğer Tuono modeller ile ortak DNA var ama Tuono Factory akıllı birkaç fark ile ayrı bir karaktere sahip olmuş. Güç aynı: 100 beygir, zirvedeki RS660 ile de aynı. Tork da aynı ama ön dişliden çıkarılan bir diş sayesinde Factory biraz daha seri.
2022 Tuono 660’lar, tam ayarlanabilir, daha iyi Kayaba ve tek Sachs arka amortisörlere sahip. Burada da hafif bir ilerleme var.
Tuono 660 Factory yatış açısına duyarlı ABS ve çekiş kontrolü, tekere kalkma yönetimi ve viraj farlarına sahip. Bunların hepsinin merkezinde altı eksenli bir IMU var. Bu sınıfta ender bir seviye. Quick shifter mevcut. Bir de blipper var.
Görünüş açısından ayırmanın zor olması bir garip. Tuono’ların hepsi birbirine fazlasıyla benziyor. Factory Black adında tek renk seçeneği var şimdilik. Arka kapaklar ve öndeki hava girişinin altındaki kırmızı renk dışında Factory’ye özel bir fark yok. Eh garip bir tercih, bari kendine ait bir rengi olsaydı diyor insan.
Ama şu da var: 10’000 Pound’luk İngiltere fiyatıyla Tuono 660 Factory sadece 300 Pound pahalı. Hesap kitap yapacak olursanız bir önceki ve güncel Tuono ile farklar bu parayı hak ediyor. Belki de Factory sürümünden biraz daha fazlasını bekliyor insan ama durum bu. Bu arada Japon motosikletler ile fiyat kıyaslaması yapabilirsiniz. Ama İtalyan olması Avrupa’da fark etse de Türkiye “Capon motor” cenneti.
2022 Aprilia Tuono 660 Factory yolda nasıl?
Özet
Tuono Factory piste çıkmadan önce normal yollarda da keyifli. O kadar ki: “Neden 200 beygirlik motosikletler üretiyorlar ki?” dedirtiyor(muş).
Her şeyden önce her şekilde sürülebilecek bir kolaylık sunuyor. Ufak, yeterince hafif, gaz açınca da heyecanlı; daha ne olsun? Hava ve asfalt iyiyken hemen alışmak mümkün Tuono Factory’ye.
Fotoğraftaki gibi arka yollarda bile itaatkar, güvenli ve hızlı; böyle hissediyorsunuz ve böyle devam ediyorsunuz.
2022 Aprilia Tuono 660 yoldaki his
Ayara gerek yok, fabrika çıkış ayarlarıyla sürüş yapınca süspansiyon kalitesini anlıyorsunuz. Lastikleri yere sıkıca bastıran ama bozuklukları iyi emen bir motosiklet bu. Sportif mi? Pist makinesi değil ama normal yollarda spor sürüşler için ideal. Fakat tam ayarlanabilir süspansiyonlar var. Bu sayede hem yol hem de pist için ideal -ve farklı- ayarları mümkün kılıyor. Ben ayarlarla oynamayı sevmediğimden benim ilgi alanım değil ama imkan olması iyi tabii ki.
Tuono Factory çok “canlı”. “Hadi gidelim!” diyor, ona uyunca da çok “doğrudan” hale geliyor. Komutlar anlık uygulanıyor ve size tüm olup biteni hissettiriyor. Bu hisse asfalttaki değişiklikler, mevcut çekiş ve motor devrinin neresindesiniz, daha ne kadar ciğeri var dahil. Bu yüzden kendisiyle bütünleşmek çok kolay. Geniş gidonun en hafif, kısa komutları bile emir gibi uygulaması etkileyici. Gidon genişliği genelde şehir içi sürüş için iyidir. Böyle geniş bir gidonun sürat artınca da bu kadar keskin ve dengeli olması enderdir; iyi iş.
Viraja gelirsek yoldaki bozukluklar dahil viraj ortasında açılan gazla yüzünüze yerleşen gülümseme her şeyi özetliyor.
Frenler
Tuono 660 Factory ön ve arkada orta seviyede Brembo’lara sahip.
Frenler dozajı kolay ve yeterince güçlü. Fren kolu ve pedalı ile istediğiniz yavaşlamayı sağlayabiliyorsunuz. İlk ısırma sert ya da etkileyecek kadar güçlü değil ama sonrasında sorun yok frenlere biraz yüklendiğinizde gücünü anlıyorsunuz. Factory’nin fren karakteri böyle. Ha şunu söylemek mümkün: frenler karakteri pistten çok yol için ayarlanmış.
Yukarıda belirtildiği gibi, Factory’de IMU var. IMU’dan sağlanan bilgiler Viraj ABS’sini de mümkün kılıyor tabii ki. Kuru zeminde, ABS’yi devreye pek girmiyor. İsterseniz, ABS müdahale (devriye girme) seviyesini ayarlamak ya da tamamen kapamak mümkün. Fren elciği ve pedalı oldukça yumuşak ancak şaşırtıcı derecede güçlü bir frenleme güçleri var. Özel pist sürüş modları da var bu arada fakat Challenge (Meydan Okuma) ve Time Attack (Zaman Yarışı) modlarında arka ABS kapanıyor. Tavsiye etmiyorum tabii ki…
*IMU: Inertial Measurement Unit, Atalet Ölçüm Birimi. Atalet, hareketsizlik demek. IMU nesnelerin hareketlerini ölçer. Mesela motosiklet ne kadar yatıyor, yavaşlama hızı ne gibi verileri ölçer ve sisteme yollar.
2022 Tuono 660 Factory motor karakteri
Stok Tuono 660’a göre kısaltılan son oranıyla (final drive, ön çark), motor yine son derece canlı. Devre kesici beklenenden erken devreye giriyor. Buna alışmak gerekiyor. İlk iki vites hayli kısa, dolayısıyla ciddi seri bu vitesler (acemiler için fazla gaz açmak bu viteslerde sorun yaratır). Tuono özelliği olan iki ve üçüncü vites arası boşluk Factory’de biraz daha belirgin. İlk iki vitesin çılgınlığından sonra nefes arası gibi sanki 🙂
Şimdi motor canlı ve güçlü, ciğerli. Bu motor, vites oranlarının iyi ayarlanmış olmasıyla birleşince RR, yarış modelleri gibi bir karaktere sahip oluyor. İskelet (şasi), sönümleme (süspansiyon) ve vites-motor uyumu da olunca her şey uyumlu ve sorunsuz bir sürüşe dönüşüyor. Aprilia Tuono Factory 2022 performanslı bir sakinlik sunuyor.
Sakinlik bu tür bir model için uygun mu derseniz kıyas KTM 890 Duke R. Bu Duke, gazı açınca etkilerini iç organlarınızda hissettirecek kadar sert karakterde. Tuono Factory güçlü ama bunu yola aktarışı çok daha “medeni”.
2022 Aprilia Tuono 660 yol konforu ve uzun yol
Aprilia kısa sürüşlerde fazlasıyla rahat. Güzel bir selesi, rahat ayaklıklar ve ortada sürüş pozisyonu ile sağlıyor bunu. Uzun yolculuklarda yine rahat evet ama kısa sürüşlerdeki kadar değil. Neden? Çünkü gidon otoyol hızlarında az da olsa titreşimli. Sorun yaratacak kadar değil, bir saat sonra parmaklarda karıncalanma oluşturacak kadar titreşim var sadece. Geri kalan her şey uzun yol için de rahat ve keyifli.
Fakat şu da var: Bu konfor ve rahatlık anlayışı sürücüden sürücüye değişir. Mesela bir sürücü yorumlarda: “Yamaha MT-09 benim uzun yol motosikletim ve memnunum. Ama Tuono Factory’nin sürücü alanını ve karakterini daha rahat buldum. Özellikle daha iyi selesi ve sürücünün daha rahat oturuşu güzel. Hayli uzun yolculuklar için bile Tuono daha iyi.” demiş.
Sonuç: Aprilia Tuono 660 Factory 2022 iyi bir uzun yol motosikleti.
Tuono 660 Factory tüketim
Tuono 660 Factory’nin övgüye layık yönlerinden birisi ciddi tutumlu olması. 120 kilometre/saat süratle sakin bir sürüş, 100 km.’de 3,5-4 litre benzine mal oluyor.
Pistte ise 4,5 litrenin biraz üzerine çıkmış tüketim.
Tabii ki tüketim sürüş tarzıyla çok alakalı ama Tuono Factory genel olarak ciddi derecede tutumlu.
Bu lastikler 183 kg.’luk fabirka verisi ağırlıkla birleşince:
pistte hızlı yön değiştiren ve
bir yönden diğer yöne ışık hızıyla geçiş yapan bir yapısı var.
ABS seviyesini ayarlama ve menü kolaylığı
Tuono ve RS660’taki menü sistemi kolay kullanım sunmuyor. İki ana sürüş modunuz var: Yol ve Yarış (pist demek aslında). Yol modlarında: Git-Gel (Commute olarak geçiyor ve kısa, özelllikle şehir içi sürüşleri tanımlıyor), Dinamik ve Kişisel olmak üzere üç ayar var. Ayar imkanı sadece Kişisel modda var.
Yarış ayarında ise iki seçenek bulunuyor: Mücadele ve Zamana Karşı (Time Attack, ayar yapabildiğiniz mod bu). Soldaki kütükteki kontrol grubundan Yol ya da Yarış tercihinizi yapıp, sağ kütükten devam ediyorsunuz. Böyle söylemesi kolay ama birçok sürücü bu soldan sağa geçiş meselesini zor buldu.
Aprilia ayar teknolojisinde debelendikten sonra, ABS’yi en düşük seviyeye getirdik ve bu sayede diğer değişkenlere ulaşma şansımız oldu. Burada da bir başka geliştirilmesi gereken noktaya geliyoruz. Tuono 660 Factory’de tekere kalkma yönetimi (wheelie control) olsa da sadece açıp kapatabiliyoruz. ABS, motor fren kontrolü, gaz kelebeği haritalarına kadar seviyeli ayar yapabilseniz de sadece tekere kalkma yönetiminde: Açık / Kapalı seçenekleri var; garip ama böyle…
Bu ayarlarla pistte daha az elektrik müdahale ile Tuono’nun çok daha iyi tepkiler vermiş.
Öncekine göre fark: elektronikler devre iken (standart fabrika çıkış ayarları) daha tutuk bir karakter sergiliyor Tuono 660 Factory. Lastiklerden birisi devamlı bizi durdurmaya çalışıyor gibi sanki. Bu isteksizlik ufak arka kaymaları da yapıyordu. Sisteme: “Elleşme!” dedikten sonra bu tutukluk kayboluyor.
Pistteki diğer Aprilia’lar (Tuono V4 ve RSV’ler) hala düzlükte uçuyorlar ama belirli noktalarda frenleme ile avantaj sağlayabiliyorum. Bu tespitlere, hızlanmaya ve daha diri hisse bir kanıt gerekirse en hızlı tur bu ayarlarla atıldı.
2022 Aprilia Tuono 660 son sözler
Orta hacim çıplak motosiklet sınıfta çok rakip var. Bu küçük Aprilia da ciddi rakiplerle mücadele edecek. Bunlar Triumph Street Triple, KTM 890 Duke R ve yeni Ducati Monster 937 gibi modeller. MT-07, Z650, Trident 660 ve Honda CB650R gibi modellerle de kesişiyor Factory modeli. var. Performanstan konuşacak olursak Factory teknolojik doluluğu ile farklı; çok az model bu kadar teknoloji sunuyor. Tuono 660 Factory parasına Monster ve KTM alabilirsiniz. Bu iki motosiklette ciddi keyifli ve eksiksiz.
Kısacası 660 Factory Aprilia istiyorsanız alınacak çok iyi bir motosiklet.
EICMA gibi fuarlar markaların kavramsal modellerini sergiledikleri gösterilerden birisi. Sıra dışı bir fikri, modeli EICMA gibi büyükı fuarlarda sergilemek ve gelen tepkilere göre basının, motosiklet sürücülerinin ilgisini ölçmek büyük nimet.
Bu araçlardan bazıları hiç üretilmeyecek. Bazıları ufak değişikliklerle, bazılarıysa çok az farkla üretilecek.
İşte aşağıda yazdığım beş model, en çok üretilmesini istediğim modeller olarak gözüme çarptı.
Honda CB125M Kavramsal (Konsept)
SuperMoto benim gözdem, biliyorsunuz. CB125R altyapısı üzerine oluşturulmuş bu fırlama da öyle 🙂
Honda’nın Roma’daki Ar-Ge merkezi CB125R modelini almış ve bu çalışmayı yapmış. Tabiidir ki etkileyici olması için 17 inçlik dövme tekerler, düz (slick) lastikler, standart olmayan egzoz kullanmışlar. Aynı şekilde sade ama çarpıcı gövde panelleri de İtalyan lezzetinde: sert ve çarpıcı!
EICMA 2018 – CB125M Kavramsal Yan-Ön
CB125M Kavramsal Yan-Arka
CB125M Kavramsal Ön
Husqvarna Vitpilen 701 Aero
Hmm…
Husqvarna zaten son zamanların en etkileyici işlerine imza atıyor (bakınız: 501, 401, 301 modelleri). Aero ise İskandinav motorlu araç tasarımının üst noktasına verilen ad. Bu defaVitpilen, 701 ve Aero!
Kahve-Yarışçısı (Café Racer gerçekten böyle demek. Bakınız: Kafe Reysır Ne Demek?) havası var mı var? Ama eskiye öykünen (retro) tasarım değil bu; bir şekilde yeni çizgiler var. Bunu becerebilmek tasarım anlamında çok zor ama yapmışlar, alkış. Arka teker siyah, ufak ama çok yakışmış bir ayrıntı. Demek ki tasarımı iyice zorlamışlar; takdir…
Evet, ağızlara bal sürdüler ama unutmayalım, daha 401 üretime geçmedi ki 2016 EICMA’da ortaya çıkmıştı… Yani 701 üretimi için pek umut yok gibi. En azından gözlerimiz bayram ediyor, ne diyelim 🙂
Vitpilen 701
Vitpilen 701
Vitpilen 701
Aprilia RS 660 Konsepti
#Aprilia, tamamen yeni bir çift silindirli motora sahip RS 660 konseptini ortaya çıkararak gelecekteki spor motosiklet (sportbike) anlayışının ipuçlarını verdi. 660cc. paralel ikiz slindirlinin mimarisi Tuono V4 ve RSV4 1100 modellerinde kullanılan 1.100cc V-4 motorundan miras ve alüminyum çerçeve (şasi) ile bütünleşerek yük taşıma ve şasi parçası görevini de üstleniyor. Aprilia, RS 660 modelini tasarlarken gövde parçalarının şekli üzerinde de çok uğraşmış, bu görsel etkileyicilikten çok hava yönetimi (aerodinamik özellikler) için ki bu da RS660’ın yüksek hızlar da kararlı olacağının işareti…
İki yönü var, 660 ama yine de hayli hızlı olacak, ikincisi de bu geleceğin tarzı için bir ön çalışma.
İtalyan üretici açıkça belirtti: “Yakın zamanda üretmeyi düşünmüyoruz.”
Tamam, üretilmeyecek ama şurası da açık ki geledekteki modeller, mimari ve tasarım anlayışı RS660 gibi olacak. Ha tabii ki bir de şu yönü var işin: Aprilia ufak hacimlere (cc) önem vermeye başlıyor gibi 🙂
Aprilia aynı zamanda spormotosiklet sınıfında tamamen yeni ikiz silindir motorlar kullanacağını da açıkladı. Bu hoşuma gitti çünkü her ne kadar sıra dörtlere karşı olmasam da performanslı iki silindirlilerin daha keyifli olduğunu düşünüyorum. Tabii ki bunda sahibi olduğum Futura’nın sürüşü ve karaterinin de etkisi var (tanıtım yazısı burada).
Ne diyelim, Aprilia çok güzel motosikletler üreten bir marka, keşke ülkemizde daha çok kullanıcısı olsa!..
Honda CB125X Concept
Honda CB125R altyapısı üzerine tür tür model ile gösteri yaptı, bunlardan birisi de: #CB125X.
CB125X macera ruhu taşıyan bir kavramsal (deneysel) model olmuş. Ön taraf CRF usulü, Dakar tarzı gövde yapısı ile de dinamik duruyor; temiz iş ama her zamanki Honda tutumluluğu ile, bir kaç ufak dokunuşla daha da çarpıcı olabilirdi ama Honda işte bu, güzel fikirler ama fazla tutumlu…
İyi bir motosiklet, iyi bir sürücü ile birleştiğinde kıvrım kıvrım yollarda ne olur?
Caponord 1200 yol testi videosu ama aynı zamanda sürüş eğitimi ve dersi gibi aynı zamanda.
“2014 Aprilia Caponord 1200 onboard French alps” adlı video 🙂 Arka arkaya virajlar. İzlerken mide bulandıracak kadar dar ve izleyen dönemeçler ve Caponord 1200 virajlı yollarda tüm maharetlerini sergiliyor…
İzlenesi bir video çünkü arka arkaya dar virajlarla dolu bir yol bu. Dokuz buçuk dakika süren video gaz kontrolü, konumlanma, vites kullanımı gibi çok sayıda noktayı gözlemleme şansı sunuyor.
Tabii ki bu bir eğitim videosu değil. Dediğimiz gibi Caponord 1200 yol testi denebilir. Kombine virajlar, firkete dönüşler, birbirini takip eden ters açılarla dolu olan bu yolda sürücünün hataları, yanlış komutları tabii ki var fakat genel itibarı ile eli-yüzü toplu bir sürüş olduğunu da belirteyim.
Aprilia Futura uzun yol değerlendirme yazısının ilk kısmı için lütfen tıklayınız.
Ankara sürüşü değerlendirme için büyük bir fırsat oldu Futura için. Sonuç olarak iki günde 1250 km. yapmak, bir motosikleti değerlendirmek için güzel bir fırsat.
Koltuk (Sele)
Koltuk yani sele tam uzun yollukmuş. Ben popom ya da bacaklarımın içi ağrır diyordum ama hiç sıkıntı olmadı. Selenin bir başarısı da hem konfor hem de hareket serbestisi sağlaması. Köroğlubeli virajlarında sarkarak viraj yaparken de sele yine kısıtlayıcı değildi. Bu arada Köroğlubeli virajlarında asfalt, geniş dönemeçler, görüş açısı çok güzeldi). Bir de not: selenin süngeri on bir yıllık, yeni bir sünger ile daha da rahat olacaktır.
Oturuş Konumu (Postür)
Deponun sürücüye bakan önü dik ve geride. Selede çok hafif arkaya kayıp göbeğin altını depoya yaslayınca hem yorulmuyor, hem dik oturuyor, hem de dizlerle deponun yan altına tutunmak için doğru yerde oluyorsunuz.
Bu konum aynı zamanda ellerinizi de gidona koymak için doğru oturuşu getiriyor.
Bir de gidişte Ankara’ya varmadan önceki sonsuz düzlüklerde iyice yorulduğumda, yine göbek depoya dayalı iken kah dirseğimi deponun üst düz kısmına dayayarak, kah tamamen uzanarak, görüş açımı kaybetmeden dinlenerek sürmeye devam edebildim.
Yakış (Tüketim)
Yolculuk öncesi yağ, yağ filtresi, hava filtresi, zincir değişimi ve debriyaj ayarı yaptık. Yani Futura tam olarak ekonomik ve verimli halde yola çıktı. Unutmadan söyleyelim, tüm yolu 90-110 km. aralığında geldim. Devir ise arada kasıtlı olarak bir vites aşağıya çekip (saatlerce aynı devirde gitmemek için) 5000 – 5500 dk./devirlere çıkmam hariç 4000 – 4500 dk./devir aralığında idi. Futura’nın 6. viteste 95-100 km./saat sürati ise bu 4500 civarlarında.
Bunun dışında dört beş defa da dayanamayıp iki üç vites düşürerek devir sonuna kadar çıktığım, toplamda da on beş – yirmi dakika kadar performans sürdüm lakin 1250 km.’de tüketime etkisi olmayacaktır.
Sonuç olarak uzun yolda yaktığı 100 km.’de 4 ila 4.5 litre arası Futura’nın. 1000 cc. bir makine için son derece iyi bir değer olarak görüyorum.
“Bu gün sürdüm, sürüşü kolay, güzel bir motosiklet. Oturma konumu fazlasıyla değişik. Fazlasıyla dik, ayaklar da normalden önde. Habire pegleri ve vites pedalını arayıp durdum sürerken.”
Bir ağabeyim Capo ile gitti ve Avrupa’yı gezdi on gün boyunca. Yaklaşık 5000 km. yaptı (ki şampiyonlukları olan eski bir yarışçıdır). Değerlendirmeleri yukarıdaki adamdan daha kıymetlidir benim için, dikkate almanızı tavsiye ederim:
“5000 km. sonunda:
Viraj müthiş!
Eksoz sesi muhteşem!
Çok az ama gerçekten çok az daha fazla yakıyor. Trophy 20 € Tiger 21 € Capo 22 € gibi rakamlar oldu benzincide tüm yolculuk boyunca.
170 sonrası peglerde titreşim var.
Süspansiyon sistemi çok ama çok başarılı.Hem tutuş, hem his, hem geri bildirim var; hem de Pan (European) kadar rahat, şaşırdım diyor konforuna”
Bu defa sağlam geliyor ve fiyat duyumlarımıza göre 15’500 €…
Eski yarışçı, milyon kilometre tecrübesi olan bir sürücü ağabeyimiz şöyle dedi: “Standart egzozu bu kadar güzel ses veren bir motosiklet kullanmadım. Egzoz sesi o kadar güzel ki hep bir vites aşağıda gidip çok yakıyorsun 🙂 Elektronik süspansiyonu da çok çok başarılı…”
Aprilia Futura uzun yol değerlendirme yazısı internette yok; dolayısıyla sürmüşken yazdım 🙂
Aprilia Futura tam bir uzun yol makinesi. Genelde uzun yol yapma fırsatımız olmasa da arada den geliyor işte.
Futura’mın sürat ve devir göstergeleri bozuk (*). Bu şekilde Dede ile İzmir – Bodrum – İzmir yaptık. İşte birikenler:
Uzun Yolda Nasıl?
Öncelikle Futura uzun yol için çok güzel bir motor. Son vitesi uzun, bu sayede uzun yolda ya da otoyol sürüşlerinde devir çevirmeden, çok zınlamadan, fazla ses çıkarmadan ve bir de çok yakmadan rahat rahat gidiyor. Hatta şöyle söyleyeyim bir de kulak tıkacı kullanırsanız fazla rahat gidiyor 🙂
Şimdi bu da ne demek diyeceksiniz, hemen anlatayım. Dede’ye benim ibrem yok, istersen sen geç öne dedim, “Yok sen önden git ben öyle daha rahat ederim” dedi. Girdik otobana. Beşinci viteste orta devir bandına geldik; her motosikletin o devir hızlandırdığı, canlandığı noktaya gelince altıncı vitese geçtim. Bu nokta altıncı vitesin kendini rahatça çevirebildiği noktanın biraz üstü; sonrasında alt devire düşüp sağırlaşıyor. O noktaya sabitleyip gerektiğinde hafif gaz açarak, gerektiğinde azıcık gaz kapatarak otoyolu Aydın’dan çıkıp bitirdik ve mola verdik.
Molada durumumuz nedir, nasıl gittik diye Dede’ye sordum. Maksadım otoyoldan çıkınca normal yolda süratimi ayarlamak, malum yolda radara girmek sitemiyoruz. Dede ne dese beğenirsiniz? “Yüz seksenin altına inmedik iki yüz onun üstüne çıkmadık, bir kere sollamada iki otuz gördük o kadar.” dedi. Tabii ki şaşırdım. Gerek rahatlığım, gerek yol konforum, gerek ise yaktığım benzin itibarı ile o süratlerde seyir ettiğimizi tahmin etmemiştim. Nasıl yahu Dede dedim, o kadar hız yaptık mı? Tabii ki dedi, otoyolu kırk dakikada bitirdik. Yani Futura o hızlarda bile devamlı seyir ederken çok kendinde, çok uysal, çok rahat ve çok konforlu…
Sonrasında bildiğiniz üzere Aydın içi, Söke ve Milas’ı geçtik. Bu yollar rahat geniş ve virajsız yollar. Tempomuz daha düşük idi, radarsız rahat rahat geldik Güvercinlik Bölgesi’ne.
Aprilia Futura uzun yol değerlendirmesi internette yok; dolayısıyla sürmüşken yazdım :)önüşler, Virajlar; Virajlarımız
Aprilia Futura uzun yol değerlendirme demek tabii ki viraj performansı demek! Güvercinlik tam motosikletçilere göre bir yol ama Futura burada kendini buldu resmen! Çok iyi asfalt, pürüzsüz ve iyi tutan yüzey. Futura yine otoyol geçişi gibi kararlı, rahat yatıp rahat kalkan, yolu iyi tutan, viraj çizgisini yakalamada kolay, çıkışta gazı çok iyi yolla birleştiren yapısını gösterdi. Bir virajdan öbür yöne şerit değiştirmelerde fazlasıyla rahat. Sert harekete hiç gerek yok, o “smooth” dedikleri akışı kendiliğinden yakalıyor; sağ viraj için dışarıdan (en sağdan) girip çıkışında bir sonraki sol viraj için iki şerit birden aşıp bu defa en sola kadar “f ı ı s s t !” diye akıyor. Ki lastiklerim çok iyi değiller, çok da yeni olmayan Bridgestone Batlaxx’lar var üzerinde.
Gelelim dönüşlere. Virajı çok iyi Futura’nın. Viraj çıkışında gaz yakalaması çok başarılı bu aletin. Birincisi hafif (ben de 70 kiloyum, onun da etkisi var), ikincisi şasisi çok çevik; doğru gaza çok doğru tepkiler veriyor. İster yatır, ister hafif sarkarak fazla yatırmadan yüksek hızda dön; hepsinde çok net, çok anında tepki veriyor. Ben henüz tam askı ile dön(e)miyorum. Hoş çok da sürat virajcısı değilim ama Güvercinlik gibi art arda virajlar olduğunda Futura üzerinde yatırmıyor ya da yana inmiyor değilim 🙂
Bu arada bir diğer nokta, söylemeliyim ki Güvercinlik virajlarında yüksek devir bandında değildim. Oralara tırmandırınca devirleri, daha da tepkili, neredeyse sezgisel hale bürünüyor Futura. Daha akıcı ve resmen yırtıcı şekilde virajlara saldırıyor o devir aralıklarında.
Konfor Açısından Değerlendirecek Olursak
Tasarım ödüllü olsa da rüzgarı kesmekle pek işi yok ön camın. O nedenle kulak tıkacı şart. Yine de söylenmeli ki cam, boyundan itibaren göğüs bölgesini rüzgardan koruyor. O sebeple öyle rüzgar manyağı olmuyorsunuz ama ses alıyorsunuz kaskınızdan. Artısı ise önünüzde görüşünüz hep açık zira cam altta ve görüşünüzü depoya yatınca bile kesmiyor.
Benim boyum bir yetmiş sekiz, yani ne kısayım ne uzun. Sürüş konumum hafif yatık (ne racing gibi yatık ne turing gibi dik, ikisinin arasında) olmasına rağmen ne sırtım ne elim kolum ne de belim ağrımadı.
Sele çok rahat, hem boyut, hem şekil hem de sertlik olarak ideal.
Ayaklıklar ideal konumdalar ki ne ayaklarım ne baldırlarım hiç ama hiç yorulmuyor, hem de depoya dizlerimle sarılarak sürüyorum genelde.
Peki Ya Yakış?
Yakış olarak ise yüz km.de beş litre civarında yaktı, hem gidişte hem dönüşte. Bodrum çıkışı Opet’ten 71.40 Lira 95 oktan benzin aldık (litre 4.67 TL idi), 250 km. sonra vardığımızda hala sekiz – dokuz litre (Futura’nın göstergesi direkt lt. olarak veriyor depodakini) benzin ile yolculuk bitirmek böyle performanslı giden ve binlik bir iki silindirli için çok iyi.
Son not: İleri sürüş gerçekmiş. Toplamda beş yüz elli km. kadar yol yaptık gidiş dönüş, bir kere sert fren yapmadık. Bırak sert freni, çoğu zaman kırmızı ışıklarda bile hızımızı uzaktan ayarlayıp ayağımızı yere koyma ihtiyacı duymadık. Ve inanın böyle sürebilmek çok ama çok keyif verici…
* Sürat ibresi olmadan nasıl gidiyorsun diyorlar: Bal gibi de gidiyorsun zira limit noktasını takip edince zaten öyle aman aman süratli gitme şansın yok. Gördüğün kadar gidebilmeye başlayınca süratin kaç diye bakmana gerek kalmıyor.
Devir ibresi olmadan nasıl gidiyorsun diyorlar: Mis gibi de gidiyorsun zira zaten gaz tepkisinden, şanzumanın titreşiminden, motorun (makinenin) titreşiminden bütün bilgileri alabiliyorsun (hatta ön tekerlekten bile), devir göstergesiyle hiç işin olmuyor.
Aprilia Futura zz bulunan bir model, fakat görülmeye değer bir motosiklet Futura.İlk başta genel bilgilerle başlayalım.
Futura gelecek demekmiş, Aprilia bu motosikleti yaparken gelecekteki motosikletlerini günümüze getirmek hedefi ile üretmiş. Hem performanslı hem de konforlu bir motosiklet hesapları yapmış ve başarmış. Çantaları ve rahat selesi ile turing motosikletler gibi geziye, hafif ve güçlü motoruyla da kopup gitmeye uygundur. Sesi düşük devirde kalındır ve azdır, yüksek devirlerde bağırmaya ve ortalığı çınlatmaya başlar. Son susturucusu arka selenin altında olduğu için yüksek devirde sesi hemen arkanızda duyar ve hissedersiniz.
Tasarım
Görsel olarak farklı ve çok güzel. Her gören önünde durup inceliyor. Çok estetik, ve her yeri, her noktası çalışılmış. Önü arkası yanı bütünlük içerisinde tasarlanmış. Çantalı çantasız görünümü güzel. Çantalarını çıkarınca güdük kalan motosikletlerden değil.
Aprilia Futura modelinin camı bir garip, bir değişik. Ödüllü bir ön cam bu. Ben yeni keşfettim: deponun üzerine yatmak için yapılmış bu cam. Yatınca deponun üzerine, camın üst noktası gözlerinizi hemen altına denk geliyor ve camsız gibi görüş, cam arkasındaymış gibi rüzgarsızlık sağlıyor. Çok iyi düşünce.
Aynalarıyla, çizgileri ve en yukarıdan en aşağıya kadar devam eden açılı yüzeyleriyle farklı ve güzel görünen bir tasarımı var. Bu güne kadar beğenmeyen çıkmadığı gibi, işten anlayanlar da gerçekten çok güzelmiş dediler hep.
Ben ayrıca arka kısmını, hatta arkasında da en çok egzozunu beğeniyorum. En allataki fotoğrafta görebilirsiniz egzosunu. Bu arada bir hoş huyu var: selenin artçı tarafının altı komple son susturucu, dolayısıyla ses içinizde desem yeridir. Hele hele yüksek devirde gaz kestiğinizde güldür güldür kompresyonu koltuğun altından hem duyuyor, hem de hissediyorsunuz.
Sürüş pozisyonu
Almadan önce, resimlerinden turing gibi rahat değil diye düşündüm. Fakat üzerine çıkınca işler değişti. Evet oturuş alçak ama çok rahat. Bir gariplik daha; hem alçak hem rahat, ama Futura’da bu gariplikler hep bizim lehimize oluyor Allah’tan 🙂
Selede sürücüye ayrılmış yer uzun. İster depoya yakın ve yüksek, ister hafif arkaya kayarak depo üzerine alçak oturmak mümkün böylelikle. Depo üzerine uzan git. İster göbeğini dayayarak, ister tamamen üzerine yatarak sürebiliyorsun.
Kısacası oturuşunda, konumlanmada sorun yok. Rahat, konforlu ve ağrıtmayan yormayan bir oturuşu var. Yalnız bir nokta var size söylemem gereken: rüzgar hep seninle. En yatık konumda bile rüzgar hep var. Hissediyor ve duyuyorsun. Ben seviyorum ama turingden ayrılan tek farkı da bu.
Gelelim Sürüşüne, en zevkli kısmı bu zaten
Alet gidiyor, hem de ok gibi gidiyor ama güven vererek yapıyor bunu. Çok güzel uzuyor. Uzarken sesi, gücü, seni hafif geri itmesi çok güzel. Korkutmadan, dengeli, güven vererek çok güzel tınlayarak gaz açıyor. Yere çok iyi tutunduğunu hissediyorsun, o huyu çok çok güzel.
Virajı garip. Garip olan kısmı nedir biliyor musunuz? Viraja gel, gidonu bas, gazı aç işte tam bu noktada garip bir şey oluyor: “cart” diye viraja oturuyor ve sana şunu söylüyor: “Gazı aç, gazı aç, gazı aç!” Bir iki defa yaptım, açtıkça yine güvenli, yine dengeli. Oyun haline geliyor virajlar. O sebeple biraz dikkatli olmak lazım, gaza gelmeden sürmek lazım Futura’yı iyice alışana kadar.
Bir yana yatmışken diğer tarafa geçişi ve yatışı çevik ve rahat. Art arda gelen virajlarda rahatsınız. Ben ilk kez bu motosiklette rahatlıkla depo üstünden sarkarak ve açılarak hengofa (hang off, motosiklete asılarak dönme) yakın dönüşler yaptım korkmadan.
Hafifliği ve dengesi sayesinde dar manevrası, gidon tam kapalı iken dönüşü, düşük hız sürüşü de çok başarılı. Çok kolay, çok dengeli.
Kısacası beni sürüşüyle çok etkiledi Futura, bir yerlerde denk gelirseniz mutlaka çıkın tepesine 🙂
Aprilia Futura teknik özellikler
1000 cc, iki silindirlidir. Yurt dışında “kurşun geçirmez” makine olarak bilinir. 250 bin km.leri geçen çok Futura var. Zorla hararete sokmadıkça taş gibi motordur. Diyeceksiniz ki iki silindirli motor titreşim yapar, Futura’da o da yok. Neden derseniz AVDC var. Aprilia patentli AVDC sayesinde dengeleyici millerle (döner çubuklarla) titreşim yok ediliyormuş; doğru zira motorda titreşim yok.
Motoru ve şasiyi rahat görebileceğiniz bir fotoğraf.
Azami güç: 114 HP (84 kW), tork: 94 Nm. ki bu güç 1.4 lt. ki bu değerler Fiat Grande Punto ile aynıdır.
Gaz kestiğinizde kompresyonu güçlüdür. 210 kiloluk ağırlıkla birleşen bu güç Futura’yı çok seri, çok tepkili bir şekilde 260 km. süratlere kadar rahatça (evet rahatça) çıkarıyor. Sollamaları, ara hızlanmaları çok keyifli, zira vites oranları da iyi düşünülmüş. Bunun dışında motor esnek, düşük devirde de teker çevirebiliyor ve diğer motosikletler gibi 6000 sonrası delirmiyor, çünkü hep deli! Aslında deli yanlış bir kelime, şöyle dersek daha doğru olacak: gazı açtıkça güç kontrollü bir biçimde geliyor geliyor geliyor…
Altı vites büyük avantaj
Altı vitesli ve vites oranları sayesinde 90 ile 5. viteste gidebilirsiniz. Bu sayede hem seri, hem de ekonomik sürüş mümkündür. Ortalama 90 km ile (grup sürüşü) İzmir – Denizli – İzmir gezisinde ortalama 220 kuruş yaktı ki bu 1000’lik bir makine için çok iyi bir değerdir. Bir sonraki gezide iyice asıla asıla gittim İzmir – Kuşadası – Davutlar yolunda ve dönerken de otoyolda 140’ın altına düşmedim; sarfiyat 350 kuruş civarına çıktı.
Alüminyum şasilidir, dengeli ve hafiftir. 210 kg. gibi düşük ağırlığı sayesinde virajı, frenajı ve hızlanması çok çok iyidir demiştik fakat süspansiyon sisteminden de bahsetmek lazım. Önde Showa arkada Sachs ayarlı amortisörleri sayesinde beklenmeyen bir konforu var, çok rahat. Ben açıkçası bu kadarını beklemiyordum. Hem konfor sunacak kadar yumuşak, hem de performans sürecek kadar sert. Çukur, tümsek geçişleri çok başarılı ama gidon devamlı yol hakkında geri bildirim de yapıyor. Mesela BMW’lerdeki yoldan kopukluk hissi yok. Zemini, motosikletin tepkilerini çok net hissedebiliyorsunuz ama konforunuz ve rahatsız edici sekmeleriniz yok.
Frenler
Aprilia Futura modelinin frenleri fabrika çıkışı Brembo. Arkanın dozajlaması biraz sorunlu fakat bunda kronik Futura sorunu var zaten. Hidrolik sistemleri elden geçirme istiyor Aprilia’nın, okuduğum yurt dışı forumlara göre. Neyse ki karmaşık ya da zorlayıcı bir işi yok bu hidrolik elden geçirmelerin.
Tüm İtalyanlar gibi garip huyları ve arızaları var. Elektrik sistemi zayıftır, kablolama sorunları yaşar. Çözümü kabloları değiştirmek ve uçlarını iyi yalıtarak yapılır. Ben yaptım, oradan biliyorum 🙂
Türkiye’de az vardır ama Aprilia resmi olarak ülkemizde bulunduğundan ve Capanord modeliyle aynı teknik motor bloğunu kullandığından parça ve tedarik sıkıntısı yok. Hem Avrupa’da hem de Amerika’da çok sevildiğinden internetten bütün orijinal parçaları, hatta büyük markalara aksesuar ve parça üreten avrupa ve amerikalı firmaların Futura’ya uygun parçaları kolaylıkla bulunabilir. Ha bu arada parçaları da yurt dışından alırsanız pahalı değil. Bir de şunu söyleyeyim Türkiye distribütörü Ferco Motor’a helal olsun. Renk kodu sorduğumda gerçekten hızlı ve doyurucu bir cevap ile döndüler; anlayışlarını çok beğendim.
Dertli tarafları
Tüm italyanlar gibi Futura’da elektrik kısmında sorun yaşıyor. Özellikle kablolama konusunda sorun yaşıyor yıllar geçtikçe. Fakat bu sorunlar ucuza ve kolayca yapılabiliyorlar. Bazen gösterge panosu garip davranıyormuş mesela fakat parça değiştirmek yerine tamiri olan şeyler bunlar.
Bunun dışında hidrolik sistemi (ön arka fren, debriyaj) her on beş bin km.’de bir komple boşaltılıp elden geçirilmeye ihtiyaç duyuyor diyorlar yurt dışı forumlarda.
Yani klasik italyan, sürpriz yok 🙂
Son Söz
Bütünlük içerisinde farkılık: Şaşırtan bir tasarım, şaşırtan bir rahatlık, şaşırtan bir güç ve hız, şaşırtan bir konfor ve sürüş, şaşırtıcı performans.
Tekrarlıyorum: bir yerlerde sürme şansı yakalarsanız kaçırmayın…
Sorunlar, çözümleri ve muadil parçalar için forumlar ise burada (ingilizce), burada (ingilizce) ve burada (fransızca).