Motosiklet Tanıtım Yazıları kategorisinde merak edilen motosiklet modelleri ve az bulunan hatta bilinmeyen motosikletlerin tanıtıldığı bölüm.
Türkiye motosiklet modeli zenginliğinin olmadığı bir ülke. Yamaha, Honda gibi markaların bile bir çok modeli ülkemize gelmiyor ve biz gördüğümüz kadarını motosiklet evreninin bütünü sanıyoruz…
Oysa bu kategoride göreceğiniz gibi inanılmaz ve çok farklı modeller mevcut…
Bu yazı yazılıyorken BMW hala yeni RT’ler için “kullanmayın” uyarısına devam ediyordu. Dinamik sürüş yöneticisi (Dynamic ESA) kaynaklı sorun hala çözülemedi ve sürücüler isyanda iken rakipler BMW’nin zaten pek iyi durumda olmayan dayanıklılık sorunlarını öne çıkarıyorlar açıktan açığa (BMW hiç bir zaman “sorun çıkarmayan” bir marka olmadı). Ama şu da var ki BMW bu tür durumlarda müşterilerini şaşırtacak kadar cömert bir firma. Bir şekilde RT sahiplerinin gönüllerini alacaktır…
Bunun haricinde RT gerçekten çok etkileyici bir oyuncak. Sıvı soğutmalı, 1170 cc.’lik boksör motor ve RT şasisi, çok iyi ayarlanmış elektronik destekleri ve artan güç seviyesi ile bu modeli “layıkıyla eğlenceli” sınıfından, “pis pis sırıtacak kadar zevkli” sınıfına taşımış halde.
Hem de bunu eski motosikletlerdeki “doğrudan makineye bağlı olma” hissiyatıyla beceriyor…
Üstelik hepsi bu kadar da değil: BMW RT’nin boyutlarını gözden geçirmiş ve artık fil (hatta mamut) gibi değil de lüks arabalara benzeyen K1600GTL’den çok “motosiklet” gibi hissettiriyor. Doğru tepkileri veren ve rahatlık, keyif gibi özelliklerini arttırmış olan RT “çok uzun” yolculukları dahi alışıldık sürüşlere indirgiyor.
Çok az motosiklet sizi pazar sabahları bu kadar rahat ve heyecanlı ve istekli hissettirebilir, R1200RT işte o makine…
ALTERNATİFİ: HARLEY-DAVIDSON ULTRA LIMITED Harley’in FL serisine aşina olanlar, üst sınıf uzun yol makinelerinde olması gereken düzinelerce ayrıntıyı tarz ile birlikte sunduğunu bilirler.
Serinin diğer yazıları ve motosikletleri için tıklayın.
Sahibinden.com BMW R1200RT sayfasına bakmak isterseniz: burada.
Honda CRF250L’yi Daha önce görmüş müydünüz? Bir şekilde evet, zira her yerde.
Geçen sene olduğu gibi, bu sene de aza (aslında sadece gerekenlere) odaklanan Honda CRF250L, tacı takıyor. Esas sebeplerden birisi ucuz olması. Diğeri ise gerçekten eğlenceli bir motosiklet olabilmesi. Öncelikle şehir içinde son derece rahat ve konforlu. Ama asıl sürprizi tepelere tırmanmaya ve kıvrımlı yollar başlayınca saklıyor CRF.
Günlük kullanım için olduğu kadar teknik yapısı, kumandaların konumu sayesinde ayaktayken ve atlayıp zıplarken de rahat ve kolay bir model CRF250L. İşte bu çift yönlülük hem de fiyatıyla birleşince CRF250’yi rakipsiz kılıyor….
ALTERNATİFİ: KTM 500 EX-C
500 EX-C bu sınıfn tam zıt tarafı. Rahat sele yok, oyuncak yok – hatta yakıt göstergesi bile yok! Amaaa sadece 510 cc.’nin saf kırbaçlanmış at gibi atılması, far ve aynalar var. Gözleri büyüten gücü ve yıldızlaşan süspansiyonu en azılı en usta ciddi sürücüler için bile “en iyi” seviyesinde.
Evet, pahalı bir motosiklet ama arazide gerçek bir yıldız…
Serinin diğer yazıları ve motosikletleri için tıklayın.
Adettir, her yıl sonunda en iyi listeleri yapılır. Bu yazımızda Motorcyclist Online sitesinin 2014’ün En İyi Motosikletleri seçkisini sizlerle paylaşıyoruz, buyurunuz:
BMW R1200 GS ADVENTURE
Tüm Zamanların Kralı
1200 GS ADV her yeni modelinde deli gibi satıyor. Eskisi ne kadar iyi olursa olsun yeni bir GS için herkes hazır ve satın alıyor. BMW ise bu talebi haklı çıkaracak ilaveler ile iyi iş çıkarıyor açıkçası. Sulu GS ile yetinmeyip bir çok firmanın tek bir model için model ömrü boyunca yaptığından daha fazla geliştirmeyi bir senede yaptı BMW. Ve diyebiliriz ki bir önceki GS ADV’den daha iyi falan değil, resmen başka bir model olacak kadar iyi şu anki GS ADV’ler.
Eskide ne varsa tutup, elektronik desteklerle her şeyi bir adım öteye götüren BMW, 1200GS için ne kadar ciddi ve istekli olduğunu herkese kanıtladı. Alın ve sürün, GS her zaman saygı uyandırıyordu ama bu defa gerçekten mükemmele çok yakın.
ALTERNATİFİ: KTM 1190 ADVENTURE R
Bazı sürücüler arazi sürüşü için ölürken bazıları topraktan ölesiye korkarlar. Ama bu sınıfın iddiası da her iki zeminde de başarılı sürüş değil mi? İşte KTM bu pazarda 1190R ile araziye hazırken asfalt için de mutluluk vaadini yerine getirebilen bir firma. Aferin KTM!
Adettir, her yıl sonunda en iyi listeleri yapılır. Bu yazımızda Motorcyclist Online sitesinin 2014’ün En İyi Motosikletleri seçkisini sizlerle paylaşıyoruz, buyurunuz:
En İyi Spor Motosiklet: TRIUMPH DAYTONA 675R (2014)
ÜÇ SİLİNDİRLİLERİ BU KADAR ÇOK SEVMEMİZİN SEBEBİ
Daytona 675R, Triumph’un 2006’da başlayan Daytona 675’i, süper-orta sınıf kategorisinde lezzetli bir model olmuştu. Bu sınıfta başka markaların bir çok başka 675 ve 800cc. modelleri olsa da, özgün modeli tercih ediyoruz. Triumph üç silindirlilerde uzman ve gaz yeme karakteri ve egzos sesi hala eşsiz. Hatta insanı: “Neden dört silindirlilerle uğraşayım ki?” diye sorduracak kadar da etkileyici.
Hele R versiyonu, Öhlins süspensiyon, Brembo frenler, quickshifter ve karbon fiber parçalarıyla daha da lezzetli. ABS’si çok başarılı ve güç cadde haricinde pist için bile yeterli. 113 beygir size çok fazla gibi gelmeyebilir ama o kadar hızlı ki kullanınca fazlasına ihtiyacınız olmadığını anlayacaksınız. İnanılmaz yönlendirmesi ise cebinize kalacak.
675R’nin tek eleştirilecek tarafı fazla spor oturuşu ve aşırı rüzgar almanız. Tabii ki saf bir sporcu için bunlar aranan özellikler…
ALTERNATİFİ: BMW S1000RR Çok paranız varsa ve aşırı süratli bir şey arıyorsanız BMW’nin S1000RR’ı sizi tatmin edecektir. İnanılmaz gücü ve her güne uygun yapısı ile aradığınız sporculuğu bulabilirsiniz.
Serinin diğer yazıları ve motosikletleri için tıklayın.
Adettir, her yıl sonunda en iyi listeleri yapılır. Bu yazımızda Motorcyclist Online sitesinin 2014’ün En İyi Motosikletleri seçkisini sırasıyla sizlerle paylaşıyoruz, buyurunuz:
Yılın Motosikleti: KTM 1290 SUPER DUKE R
Adam Akıllı Çıplak Motosiklet
KTM her zaman bu sınıfta çok başarılı idi (2007’de de KTM 990 Super Duke ile yılın motosikleti ödülünü almıştı). Başarım (performans) her zaman KTM için başta geliyor ve Super Duke’lar her zaman bu amaçla üretildiler. Zaten KTM’nin en güçlü tarafı da bu: mühendisinden yöneticilere herkes deli gibi motosiklet düşkünü ve bu yüzden o “lezzet” her zaman mevcut KTM’lerde.
Aslında yeni piyasaya çıkan 1290 Super Duke R’ı seçmemiz sürpriz değil. Çıplak motosikletler şehir haylazları iken artık gelişmiş, yüksek başarımlı, güçlü aletlere dönüştüler zamanımızda. 1290 Super Duke R da tam bu sebeple ideal motosiklet: piyasadaki en vahşi ve yine de en uygar, yani sürücü dostu (kullanımı görece kolay) sokak savaşçısı…
1290 Duke’un “Super” tarafını hak etmesinin esas sebebi de elektronik destekleri. KTM’ler genelde sert ve ciddi aletler olurlar, elektronik pek ön plana çıkmaz ve bazen zorlu bile olurlar. Oysa aynı KTM artık daha da güçlü aletler yaparken bunu teknolojik desteklerle dengelemeyi ve tam da ihtiyacımız olan “ehlileştirmeyi” çok iyi yapıyor. Bu sayede sadece tecrübeli değil her sürücü bu seviyedeki KTM’leri kullanabiliyor. “Street” modunu aç ve kahve içmeye git. Sport moda geç, çekiş kontrolü kapa, ABS’yi de “Supermoto” ayarına getir ve kanını kaynatacak sürüşe başla! 1290 Super Duke R bu yönüyle gerçekten eşsiz: ister ev kedisi ister vahşi bir kaplan haline gelebiliyor. Açıkçası bu sınıfın yeni kurallarını belirleyecek kadar başarılı bir motosiklet…
KTM açıkçası çok hızlı geldi ve çok ilerilere gitti. Aranızda bazılarınız hala Avusturya’lı markayı pahalı arazi araçları üretiyor sanabilir ama
KTM geçen yılki 110’000 adetlik satışıyla BMW, Ducati, ve Triumph’u geçmiş durumda.
Daha da ilginci KTM satışlarının neredeyse yarısı cadde modellerinden geldi. Duke serisinin 125 ve 200, sonrasında da 390 ile kitlelere yayılması işe Duke sınıfının yıldızı çok önemli hale gelmişti ve çok iyi olmalıydı zaten.
İşte Super Duke R gözleri üzerine çekerken sunduğu etkileyici özellikleri ve “Muhteşem” olarak sıfat yakıştırılan tadı ile KTM’nin bu işte ne kadar iyi ve ciddi olduğunun 1290’lık kanıtı!
Bu da onu Yılın Motosikleti yapıyor: fantastik bir makine, sınıfının sınırlarını ileriye taşıyorken marka algısını da geliştiriyor ve bu modeli yaratan ekibe saygı duymamızı sağlayacak kadar da iyi. Karşınızda KTM 1290 SUPER DUKE R!
Serinin diğer yazıları ve motosikletleri için tıklayın.
PlayStation ve Transformers Nesli İçin Gezinti (cruiser) Motosikleti
Honda şöyle düşünmüş olmalı. Cep telefonlarına akıllı modellerle başlayan, bilgisayar oyunlarına Call of Duty oynamakla başlayan müşterilere hala eski tasarımlar yerine yeni bir şey yapsak alırlar mı ki? Sonrasında Honda mühendisleri tasarlamış, üretmişler ve sınırlı sayıda üretip satışa koymuşlar (sınırlı sayıda olduğuna göre kendileri de emin olamamışlardır demek ki 🙂 ). Model adı olarak da NM4 Vultus demişler.
Her şeyden önce piyasadaki hiç bir motosiklete benzemiyor. Honda’nın NC serisi motorlarından birini taşıyor. Bildiğiniz gibi Honda bu seride çıplak olsun macera hatta skutır olsun aynı motoru kullanıyordu zaten, burada da devam. Bu iyi bir şey zira sorunsuz ve parça sıkıntısı olmayan bildiğimiz bir güç biriminden bahsediyoruz. Yani elde var bir. Tabiidir ki ayni NC serisinin şasisini alıp biraz daha gezi haline uygunlaştırma işi yapılmış.
Bu uyarlama safhasında cruiser’ların iyi taraflarını almış, sıkıntılarını da törpülemişler. Bu ne demek nereden de anladın demeyin, iki teker arası uzun, ayaklar yerden hemen yukarıda, 65 santim gibi de hayli alçak bir selemiz var. Fakat eller cruiser’lar gibi gerilmiyor elciklere oturmak için. İşte bu başarılı.
İlk fotoğrafta da görebileceğiniz gibi arka koltuk dört konumda sabitlenebiliyor ve en dik konumda bel desteği haline geliyor (işte bu güzel bir fikir).
Tabii ki Vultus’un en göze çarpan tarafı yukarı doğru tek parca yükselen omuz ve kafa yapısı. Pek alışık olduğumuz bir tarzı yok. Ama esas amaç da o zaten, daha öncekilere benzemeyen bir görsellik ve yeni fikirler. Peki sadece şık olması için mi yapılmış?
Hayır, tam olarak değil. Mesela ön gürünüm. Evet sıradışı ama görüntüsünün haricinde işe yarayan bir tarafı da şu, sağlam rüzgar koruması da sunuyor.
Eller de bu korumaya dahil. Göğüs kısmınıza kadar korunaklısınız, yukarısı ise camın işi. Mevcut cam çok da yüksek değil ama orta niylular için yeterli. Uzun boylular ise biraz daha yüksek bir camla daha rahat edeceklerdir.
Bu omuz yapısı aynı zamanda bizlere iki adet de saklama alanı sunuyor. Ki Deauville kullanırken bu ceplerin ne kadar işe yaradığını bizzat görmüş bir kişiyim.
Bir yandan da 1980’lerdeki Galactica dizisinden sanki.
Vultus şimdiye kadar sürdüğüm en rahat ve misafirperver motosikletlerden biri.
745cc’lik paralel-çift silindir bildiğimiz NC serisi motoru ve 54 beygir güc 6250 devir/dakikada veriyor. Motor kolaylıkla hatta birden devirleniyor ve kırmızı bölgeye erişiyor. Bu karakter yapısı Honda’nın DCT (çift debriyajlı aktarım / Dual Clutch Transmission system)’si ile uyumlu çalışıyor. Skutır CVT şanzumanlarından farklı olan DCT bildiğimiz altı vitese sahip ve değişim otomatik yapılıyor; bu da daha doğrudan ve keskin gaz tepkisi veriyor bizlere. Integra’da olduğu gibi Vultus’ta da DCT standart (NC750S ve X modellerinde ekstra).
‘Sport’ modunda çalışan DCT devirlerin sonuna kadar kullanımını, “Drive” modu ise yakıt ekonomisini hedeflediği için daha erken değişimleri seviyor. Yine de Drive modunda da yeterli gaz tepkisi var tabii ki.
Bu bileşkede (sistemde) en çok sevdiğimi ise yarı otomatik mod. DCT bu modda iken debriyajla uğraşmadan sol taraftaki düğmelerle de vites değişimi yapabiliyorsunuz. Özellikle ikinci nesil DCT’lerde olduğumuz için artık sorunsuz ve keyifli bir otomatik vites değişimi sunuyor artık Honda artık bizlere.
Vultus’un ön tekeri diğer NC’lerden büyük, 18″ ve arka lastik ölçüsü de 200. Bu ölçülerle sağlam tuttuğunu hissettiriyor ve frenlemde de büyük ölçülü lastik iyi tutunuyor. Süspansiyonlar sayesinde de virajda da güven verdiğini hissettik.
NC750S ve X’lerdeki kask sığan depolama alanı Vultus’da yok. Bahsettiğimiz omuz bölgesindeki alanlarla yetinmek zorundasınız. Yakıt deposu da 11.6 litre, yani biraz ufak. Biz sürerken 150 km. civarında benzinliğe girdik.
Boyutları ve tarzı sebebiyle her günlük ya da şehir içi rahatlığı yok. Aynalar ise başarısız, sıkışık trafikte yetersiz kalacakları açık.
Fiyata gelince Integra’dan biraz, DCT’li NC750S’den ise hayli pahalı. Fakat burada söylemek lazım ki Vultus ne bir skutır/komüter ne de 750S gibi herşeydenbiraz modeli. Vultus sizin için daha çok bir imaj çalışması olacaktır.
Ömrüm boyunca bu kadar dikkat çeken başka bir model daha görmedim. Bir ara cep telefonuma bakmak için durduğumda bir sürü insan fotoğrafını çekti. Bir minibüs sürücüsü durup bunun ne marka olduğunu sordu. Bir bisikletçi ise”Muhteşem görünüyor!!!” dedi yanımdan geçerken. Dönüp de baka-kalanları saymıyorum bile.
Vultus’un sorunu onu sürecek kişiyi bulmak. Ki gençler bu işe daha uygun. Her ne kadar ilgi çekse ve sürüş kaliteleri etkileyici olsa da, sanırım ben biraz ihtyiar kalıyorum böyle sıra dışı çizgileri olan bir model için.
Yabancı bir sitede buldum: Honda VFR800X 2015 inceleme yazısı.
Fazlasıyla beğendikleri için dikkatimi çekti ve sizin için çevirisini de yaptım. Buyurunuz:
“Önce sesinden şüphe ettim. Pek de sessizmiş dedim ama sonrasında 6500 d/dk. seviyesinde VTEC’in devreye girmesiyle ses de değişti ve kırmızı çizgi olan 12000 devire kadar da iç gıcıklayıcı olan bu ses devam etti.”
“Sadece güzel görünen bir model değil, aynı zamanda güzel de gidiyor. Halefine göre daha fazla güç ve daha geniş bir bantta orta devir torku mevcut. Elden geçirilmiş V4 yumuşak bir güç ve çekiş sunuyor. VTEC geçişi neredeyse anlaşılmayacak kadar yumuşak ve dengeyi bozmayan şekilde ek güç getiriyor.”
“Artan gücün yanı sıra, Honda’nın Tercihli Tork Kontrol Sistemi (HSTC) sayesinde (çekiş kontrol sistemi) kafanız rahat bir şekilde gaz açmak artık daha kolay. Sistem hepsi yerine o an için gerekli müdahaleleri silindirlerin hepsi için değil bazıları için yapıyor. Sonuç olarak sürüşümüzde daha yumuşak ve rahatsız olmayan düzeltmeleri ile beğenimizi kazanan bir sistem olduğunu kanıtladı HSTC.”
“Hızlanınca, VFR800X ağırlığını unutturdu ve dinamik bir yapı sergiledi. Kıvrımlı yollarda daha sportif abisi VFR800F’den çok da geri kalmayacağını düşünüyoruz.”
“Yeni Crossrunner (krosranır) motor özelliklerinden parça montajına hatta gövde parçalarına kadar üst düzey. Gerçekten keyifli ve heyecanlı sürüş yapabilen ve önceki modeliyle alakası bile olmayacak kadar ileri gitmiş durumda. Bu yıl kullandığım motosikletler arasında açık ara önde olan tek motosiklet hatta.”
Yukarıdaki değerlendirmelere bakınca yeni Crossrunner ciddiye almamız gereken bir model olduğunu gösteriyor. Ciddi ilerlemenin yanı sıra zaten sevilen ve satan bir modelden bahsediyoruz çünkü. İlk fırsatta denemek istediğim bir model oldu açıkçası bu değerlendirmeden sonra…
S 1000 XR BMW’nin 1000’lik motoruna yeni platformlar arayışının sonucu
Güncelleme: Bu yazıyı 2014 yılında yazmışım, şimdi 2020 Ekim’indeyiz. Aradan hayli zaman geçti ve ilginç bir gözlemim oldu: “BMW S 1000 XR alanlar kaza yaptılar!”. Bu durum, S1000XR’ın değil, sürücülerinin suçu tabii ki. Sanıyorum bu durumun sebebi, GS sürerken değişiklik arayan sürücülerin “BMW” olduğu için S 1000 XR almaları. Ama XR, bir GS değil. Fark ne? Fark, hiç bir motosiklet serisinin GS kadar affedici olmaması. XR, açınca giden, hızlı bir ortalama sürat tutturan ve üst düzey sürüş ve yol okuma becerisi isteyen bir model. Aldığı eğitimi yola aktarmayan, yolu-ileriyi-limitleri okumayan sürücüler XR’la…
Bildiğiniz gibi şu aralar EICMA günleri. İtalya Milan’daki bu motosiklet fuarın sektörün, dünyanın en büyüklerinden ve ufak ufak izlenimler / haberler sızmaya başladı. Biz de, ilgimizi çeken modelleri sizin için yazıya döküyoruz. O halde hemen başlayalım:
Enduromsu şehir motosikletleri son zamanların gözde türlerinden. Görünen o ki BMW de bu pastadan pay kapmak için elindekilerle yola çıkmış. Sonuç ise S1000 XR!
S1000 XR enduro görünümlü ama spor sürşü olan bir motosiklet. Aslında tam konumu GS ile S1000 RR arasında bir motosiklet. Bunu boyutlarından da anlıyoruz, ne ufak ne büyük ama olduğundan büyük motosiklet serilerinin çizgilerine sahip.
2010 yılında çıkıp ortalığı birbirine katan S 1000 RR zaten sağlam bir yansımaya (imaj) sahipti (hoş hala RSV4’ü geçemedi ama olsun, herkes en iyi o sanıyor). BMW’de bu yansımanın üzerine önce bir HP4 yapıp az şey ilave edip çok para aldı isteklilerden. Sonra baktı ki 1000’lik BMW deliliği devam ediyor, hala almak istiyor insanlar, bu defa çıplak (naked) S 1000 R geldi. Onun da satışları iyiymiş yurt dışında.
Neticede BMW ve 1000’lik, hem de S1000RR çok iyi gidiyormuş zaten 🙂
Ve son olarak da EICMA fuarında BMW, hala doymayan piyasaya S spor serisinin son üyesini getirdi: S 1000 XR. Tanıtıma göre “macera spor” kategorisindeki bu araç: “Dinamik gezi (touring) niteliklerini, sporcuya yakın başarımı (performans), yüksek seviyede rahatlığı ve şaşırtıcı sıra dışı günlük kullanım rahatlığını” sunuyormuş bizlere.
S1000 XR genel değerlendirme
S1000XR 160 beygir ile ve geldi mi anlaşılan torku sayesinde (valla basın bülteninde böyle geçiyor 🙂 hayli güçlü. Fakat hakkını da yemeyelim, “Yağmur” ve “Yol” olarak ayrılabilen iki sürüş modu, gerçekten iyi çalıştığını bildiğimiz ASC (otomatik kararlılık/denge yönetimi) özellikleri temel model de bile var. Pro olarak adlandırılan sürümde (versiyon) ise iki seçenek daha var: Dinamik ve Dinamik Pro olmak üzere ikiye ayrılan Pro Sürüş Modları ve DTC (Dinamik Çekiş Yönetimi) ve tabii ki ABS Pro.
Şasi S serisinin ve motoru da şasinin devamı ve yük çeken parçası olarak konumlandırıyor. Ön tarafın ayarları ve yapısı XR’ın gezi amaçlı yapısına uygun olarak yapılandırılmış. BMW Motorrad Dynamic ESA (elektronik süspansiyon ayarlaması) seçeneği var. Bütün BMW motosikletlerde olduğu gibi ABS standart. ABS Pro ise yatık konumdayken (virajda) fren yapabilmenize imkan tanıyor (tabii ki belirli sınırlar çerçevesinde, sadece daha geç düşüyorsunuz ama yine düşüyorsunuz 🙂 )
BMW’ye göre bu model GS’in sağlamlığını, gezi ve spor modellerinin özelliklerini kendinde toplarken mükemmel başarım ve yol tutuş, rahat sürüş ile iyi derecede rüzgar ve yağmur koruması ile bir dünya aksesuar seçeneği sunuyor. Not: Bu basın tanıtım cümlelerinden o kadar sıkılıyorum ki cümlenin çevirisini bile bitirmedim; ama siz anladınız 🙂
Şimdi gelelim bizim değerlendirmemize. Yukarıdaki özelliklerin hepsi iyi hoş da, neden 160 beygirlik bir gezi makinesi ihtiyacım olsun ki? Ya da neden goldwing kadar rahat, SS kadar spor ya da GS kadar sağlam bir araç arayayım ki? Satış ihtiyacını geçersek bu aracın 990 SMT’den ne artısı var, biri bana söylesin…
Yazarın notu: Biraz heyecanlı bir yazı oldu ama BMW’nin kendi ürün çeşitliliği içerisinde, tüm ihtiyaçlara en çok cevap verecek modelinin bu model olduğunu da düşünmüyor değilim. BMW sevmiyor oluşumu bir yana bırakırsak S1000XR “hepsi bir arada” olarak en satın alınır modellerden biri BMW içerisinde, yukarıda Allah var 🙂
S1000 XR özellikler
BMW Motorrad ABS standard olarka var (semi-integral, kapatılabilir)
ABS Pro, viraj ABSsi (Pro riding modes ile geliyor ve ekstra)
Ototmatik Stabilite Kontrol (ASC) standart , düşük tutuş koşullarında hızlanırken çekiş kontrol görevi de var.
Dinamik Traksiyon Kontrol (DTC), yatış algılayıcısı ile sınırlarda sürüşü güvenlikle birleştiriyor (Pro riding modes ile geliyor ve ekstra)
Tek düğme dokunuşuyla “Yarış” ve “Yol” sürüş modları
Pro riding modes ile geliyor ve ekstra, “Dynamic” and “Dynamic Pro” sürüş modları
Spring elements with long spring travel for excellent agility and high damping reserves
Elektronik yönetimli Dinamik ESA (Elektronik Süspansiyon Ayarlaması) ile uzun ama konforlu ve sportif süspansiyon başarımı
S1000 XR Ekstralar
Touring Package
Dynamic ESA, heated grips, pannier mountings, preparation for navigation system incl. multi-controller, main stand, luggage grid
Dynamic Package
Pro riding modes (incl. DTC and ABS Pro), Gear Shift Assist Pro, cruise control, LED indicators
Pro riding modes (ABS Pro, DTC and “Dynamic” and “Dynamic Pro” riding modes)
Cruise control, Gear Shift Assist Pro, Dynamic ESA, Daytime running light, Low rider seat, Lowered suspension, Heated grips, Hand guards, Main stand, Pannier mountings, Luggage grid, Touring pannier, Granite Grey Metallic Matt lid or Racing Red lid, Small top box (30 litres), Backrest pad for 30-litre top box, Luggage grid, Inner bags for small top box, Inner bags for panniers, Tank rucksack, LED indicators, Akrapovič sport silencer, Tinted windshield, BMW Motorrad Navigator V, Preparation for navigation system incl. multi-controller, Navigator V cradle, cable and mounting kit, Anti-theft alarm system, Engine protection bar, Front axle protectors, Engine guard, Auxiliary power socket, Motorcycle cover, Anti-theft alarm system
HP Parts: carbon interior cockpit trim left/right; carbon tank cover; carbon front mudguard; carbon rear mudguard; carbon license plate holder cover; carbon sprocket cover; rider foot pegs; passenger foot pegs; Gear Shift Assist; clutch lever; brake lever; high seat; sport seat with Alcantara inserts and embroidery; forged wheels
Seçeneklerin zenginliği konusunda BMW ayrıca takdiri hak ediyor gerçekten de.
Bir zamanlar böyle makineler varmış, ki en çok kullanmak istediğim makine türüdür desem yalan olmaz: 4 silindirli 400’lükler.
Tam kararında güç ve hafiflik, çeviklik, üzerine de dört silindirin lezzetli karakteri.
Ne yazık ki ülkemize getirilmediğinden tanımıyoruz ve bilmiyoruz bu ürün grubunu. Yine de, geçenlerde Yamaha’nın tüm modellerinin görüntülenebildiği web sitesini gezerken gözüme çarpan bir modeli, Yamaha XJR400 ile başbaşa bırakıyorum sizleri.
Yamaha XJR400 Teknik Özellikler
1990 – 2007
Hava soğutmalı, sıra 4 silindir 4 karbüratörlü, motor
47 adetle sınırlı Ronin Motorworks üretimi özel yapım custom motosikletler saygıyı hak eden, sanat eseri gibi motosikletler…
Samuraylar, intikam – onur – gurur- gibi kavramlar*, Buell yarış anlayışı, elle ve sınırlı sayıda üretim… İsterseniz lafı uzatmadan önce şu videoyu izleyelim; sonra aşağıdan devam ederiz:
Video son derece açık bir şekilde amaçlanan seviyeyi ve yapılan işleri anlatıyor. Belli ki ciddi bir işle karşı karşıyayız. Zaten tasarım için temel alınan modelin Buell® 1125R olması yeterince belirleyici.
Lakin Buell’le yetinilmemiş ve üzerine çalışılmış olması zaten adamların seviyesini kanıtlıyor. Sadece teknik ve tasarım açısından değil, isim konusunda da aynı seviye ve derinlik mevcut.
“Ronin” kelimesi Japon kültüründen gelmekte ve: “Üstünlüklerini kanıtlamak, kendilerini geliştirmek, yöresel kahramanları ve teknikleri öğrenmek için kendi istekleri ve efendilerinin rızasıyla uzun mistik yolculuklara çıkan Samuray” anlamına gelmekte. Japon tarihinde çekilen zorluklardan, atlatılan ölümlerden sonra böyle samuraylara kale komutanlıkları da verildiği görülmüştür. Çünkü yöresel kahramanlara yapılan meydan okumalarda yapılan hatanın sonucu ölümdü ve bu karşılaşmalar gerçek kılıçla yapılıyordu.
İşte işin bu kısmı 47 Projesine de gönderme yapıyor zira Buell markası 2009 yılında Harley Davidson tarafından öldürülmüştü ve bu yönüyle dahi “sahipsiz samuray Ronin” anlamına da gönderme var. 47’lerin üretici firması Magpul burada devreye girmiş ve özel bir anlaşma ile 47 adet motosikletlik Ronin projesini başlatmış. Tabii ki “47” sayısı da Japon’ların ünlü hikayesi “47 Ronin” hikayesine referans veriyor. [Ronin kelimesi wiki sayfası için buraya tıklayınız]
Tüm üretim 47 adet ile sınırlı olacak ve buradan da görülebileceği üzere şimdiden sabit fiyat olan 38’000 USD’dan bir çoğu satılmış durumda. Seri seri yapılan üretim ve satış son serilere doğru aynı özellikleri ya da fiyatı taşır mı bilinmez.
Aşağıda bir kaç fotoğraf ile ağzınıza bir parmak bal çalalım ve sizi daha fazla ayrıntı için projenin web sitesine buradan alalım.