Motosiklet Tanıtım Yazıları kategorisinde merak edilen motosiklet modelleri ve az bulunan hatta bilinmeyen motosikletlerin tanıtıldığı bölüm.
Türkiye motosiklet modeli zenginliğinin olmadığı bir ülke. Yamaha, Honda gibi markaların bile bir çok modeli ülkemize gelmiyor ve biz gördüğümüz kadarını motosiklet evreninin bütünü sanıyoruz…
Oysa bu kategoride göreceğiniz gibi inanılmaz ve çok farklı modeller mevcut…
MotoGP YZR-M1 teknolojisiyle donatılan yeni nesil R1 karşınızda. Yeni çapraz motor, kısa aks açıklığına sahip şasi ve yüksek teknoloji ürünü elektronik aksam sayesinde size mükemmel uyum sağlamaya ve sürüş deneyiminizi yeni bir düzeye çıkarmaya hazırdır.
YZR-M1 MotoGP teknolojisi kullanılarak, ödün vermeden geliÅŸtirilen R1, yarışmak için doÄŸdu. 200PS, 199 kg ve 1405 mm aks açıklığı, özellikleri hakkında fikir veriyor. Ancak bu beceriye odaklı süper motosikleti özel kılan dışarıdan görünmeyen özellikleridir. Merkezi sistemi; ÅŸasi hareketini sürekli 3D olarak algılayan, tutuÅŸ, patinaj, ön teker kaldırma, frenleme ve viraj için yatışlarda kontrol saÄŸlayan, 6 eksenli IMU’dur (IMU kısaca hareket ölçüm sistemi demek).
Detaylar
Yeni 998cc 200PS çapraz 4 silindirli motor
Son derece geliÅŸmiÅŸ elektronik kontrol sistemleri
6 eksenli IMU ve 3D hareket verileri için Gyro/G sensörler
Piyasada bulabileceğiniz değişik BMW R nineT modeli var ama bu tercihe değer bir Nine T: Urban G/S.
Ünlü R 80 G/S’e göndermeleriyle, farklı bir görüntüsü var çünkü. Yalnız hemen söyleyelim, bu bir arazi motosikleti değil. Arazi koşulları için Ronna Norén, Unique Custom Cycles yapımı R Nine-T’yi tercih ederdik.
“HP2 Enduro her zaman beğendiğim bir model oldu. Urban G/S de HP2 yönünde ilerlemek için tek uygun altyapıda idi.”
Arka tarafta daha atak ve daha hafif bir görünüm hedeflenmiş; öyle görünüyor değil mi?
Doğrudan hava filtreleri ek nefes için gerekli
Yeni çatallar için el yapımı (Tolle Engineering yapımı) ön mesnet gerekmiş. KTM marka ayarlanabilir yükseltmeler ve BMW ile üretilen gidon bağlantı noktaları ile de ön taraf son haline kavuşmuş. Fabrika ön çamurluğu kesilmiş, Wunderlich marka ön cam ile de eski görünüm tamamlanmış. Ayaklıklar Gilles Tooling marka, Hepco & Becker’den alt koruma ve BMW HP serisi aksesuarlardan da motor koruma parçaları takılmış. Egzos ise paslanmaz çelik ve titanyum serisi Akrapovič.
Boya ayrıca takdire değer. Håkan Lindberg boyamış ve şasinin Öhlins çatallarla uyması için özellikle uğraşmış. Altın renkli, ama bu güzellğe ulaşmak için defalarca boya uygulanmış. Hatta formülünü gizli tutuyor. Özellikle güneş vurduğunda ortaya çıkan yeşil renk çok etkileyici imiş.
‘6 Days 66′ efsane BMW sürücüsü Bo Rindar’a gönderme. 1966 yılında düzenlenen International Six Days Trial İsveç’te yapılmış ve Bo ününe ün katmış.
Klasik Custom Honda CB 500? Çok doğru bir başlangıç tercihi olmu ve ayrıntılara gösterilen özenle on numara iş yapmışlar.
Honda CB Four modelleri özel yapım (custom) motosiklet camiasında çok revaçta evet. Lakin bu ağır abi olan CB750 ‘yi unutmamızı gerektirmiyor. Evrensel Japon Motosikletlerinin ilk örneği, superbike etiketinin yine ilk sahibi olan CB 750’yi hatırlamak ve onurlandırmak için Portugal’s Ton-up Garage—CB Four ailesi adına bu 500’ü hazırlamış…
“750 ailenin büyük abisi evet ama elimizde toplanmayı bekleyen bir Honda CB500 Four vardı.”
Standart bir iş yapmak istememişler. 70’lerin başlarındaki havayı yaratmak istemişler ama günümüzün yol tutuş ve güç standartlarıyla. 4’e 4 egzostu, telli jantları, depolar ile yan panelleri aynen kullanmış, değiştirmemişler. Yol tutuş için de 2002 Yamaha R1 çatalları ve frenlerini uyarlamışlar… Frenler deyince önde bir disk yeterli olmuş, orijinal R1 ikinci fren diskini arkaya koymuşlar 🙂
Ön tarafta Heidenau K73 Super-Rain lastikler, el yapımı çamurluk var. Arka tarafta ise yeni kuyruk yapılmış çünkü iki kişilik rahat bir sele istemişler. Bu şasiyi de biraz değiştirmelerini gerektirmiş.
Şasinin arka tarafında ise hayli iş yapılması gerekmiş. Bunu sebebi tek parça süspansiyon ve alüminyum salıncak sistemine geçiş için 1990’lı yıllardan Yamaha FZR 400R parçaları kullanılacak olması. Aslında arka tarafı grnlden yapmışlar demek daha doğru 🙂
Egzost da özel yapım. Sesine özel önem vermişler:
“Alçak devirlerde sessiz ama üst devirlerde derinden bir sesle Formula 1 cayırtısı var!” şeklinde tarif ediyorlar sesini… Elektrik kabloları tamamen yenilenmiş. Bobinler ve röleler de öyle. 7” ön far, Motogadget gidona takılı sinyaller ve arka farların hepsi LED.
Klasik bir Custom Honda CB 500 olabilir ama yine de elektrik tesisatı şakaya gelmez tabii ki.
Göstergeler Motogadget Chronoclassic ile toparlanmış. Yine el yapımı ayn ve bağlantılar var tabii ki. Elcikler, kontrol kütükleri yenilenmiş hatta anahtarsız çalıştırma ilave edilmiş. Çalıştırma düğmesini ise yukarıya almaları hoş bir icat ve tercih olmuş; beğendik.
Eskilere saygı fikriyle bu kadar uğraşırken renklerini de özellikle dikkat ederek seçmişler. Klasik CB renk şemalarını dikkatle inceleyip o ruha uygun olarak kendi renk setlerini oluşturmuşlar. Ve bu konuda da çok başarılı olmuşlar. Renk seçimleri tam o dönemin havasını taşıyor ve de çok şık görünüyor.
CX’ler şaftlı modeller, pek de sportif iddiaları yok ama bu defa NCT Motorcycles ürünü ile karşı karşıyayız. Bilmeyenler için şöyle anlatayım: battaniyelerin renk kodları bile patentli 🙂 Avusturya ciddiyeti, detaycılığı ve estetiği var bu atölyenin işlerinde yani mesele ciddi.
1978 model CX500 NCT tarafından, üstelik CB1100 TR Concept modeli temel alınarak tasarlanmış (Honda bu konsepti 2016’de göstermişti. sayfa sonunda görseli var). CX altyapısı 1100 TR tarzı için uygun bir altyapı değil ama bir kere karar verince başlamışlar…
Şasinin arka yarısını uçurararak başladıkları işte CX’in kendi yayları çıkarılmış ve yeni Öhlins’ler takılmış. Üst arka kısım içinse yeni şasi yapılmış ve koltukla arka far yepyeni tasarımla uygulanmış.
Depo özgün depo ama açısıyla biraz oynanarak yeniden takılmış. El değmişken depo kapağı da daha şık bir şeçenekle değiştirilmiş.
Ön tarafta Ducati 749 çatalları var. Jantlar CX’in özgün Comstar jantları, tekerler Avon Roadriders. Buna karşılık fren sistemi Brembo ve Magura marka hidrolik merkezi ile yenilenmiş.
NCT Magura serisine hidrolik debriyajla devam etmişler. Elcikleri beğendim, güzel olmuşlar. Düğmeler, dahil her şey yenilenmiş far, kontrol ve gösterge alanında.
Elektrik işini ise en baştan ciddi tutmuşlar. Motogadget’sin “m.unit Blue controller” beyni takılmış ve tüm kalolar yenilenmiş. Bu beyin birimi bluetooth yoluyla telefon desteği de sağlıyor. Ama motor kısmında yenileme ve ilave yerine bakımı yapılmış. En zor iş ise egzoz olmuş.
İkiz egzoz sisteminin tamamı, susturucular dahil paslanmaz çelikten elde yapılmış. Honda’nın yeni saldırgan görünüşünü pekiştirmek için yandan arka tarafa devam ederken arka üst tarafla aynı açıda uzanıyor egzozlar.
X-Wing bir custom Honda Gold Wing ama gerçekten çok özel şekilde modifiye edilmiş ve bambaşka bir şey olmuş. Daha önce hiç böyle bir Gold Wing görmemişsinizdir.
Craig Rodsmith Avustralyalı ve çok ünlü bir metal şekillendirme ustası. Son işi olan Honda Gold Wing ise…
Şimdilerde Illinois, ABD’de yaşayan Craig son işi X-Wing’i ik yıldan beri atölyesinde yatan 1980 Honda GL 1100’den yapmış.
“Günlük motosiklet olarak kullanmak için bir model yapmak istedim; neden olmasın?” diyor. Gold Wing’ler yumuşak karakterli, konforlu ve çok dayanıklı motosikletler değiller mi? E haklı… Depoyu ve seleyi değiştirerek işe başlamış. Ama orada kalmamış… Sonrasında ufak ufak tüm parçaları da elde yapar olmuş zaman içerisinde. Ana hedef ise olabildiğince hafif ve ufak bir modele ulaşmak olmuş…
Depo demişken, depoyu sele altına taşımışlar. Boşalan alana da akü yerleşmiş. Böylelikle ön taraf fazla hafiletilmemiş.
Jant kapakları yakışmış… Alüminyumdan yapılmışlar ve Shinko lastikler ile yere basıyorlar. Hazır el değmişken fren diskleri de delinmiş 🙂
Hafifletme ana fikir olunca ön çamurluk hatta radyatör çerçevesine kadar gitmiş iş. İyi de olmuş aslında çünkü lezzetli ve fabrika çıkışı kadar pürüzsüz ve sorunsuz görünüyor parçalar.
Ön tarafta ise hayli değişiklik ve emek var. Ducati Monster gidonu parçaları, el yapımı alüminyum elcikler, yağ ve vites boşta lambaları için yapılan kaide. Fren hidroliği kabı da el yapımı. Çelik fren hortumları da var…
Süspansiyon, şasi, egzoz ve motor değişiklikleri
Gold Wing’in kendi süspansiyonlarını elden geçirmişler ve biraz alçaltmışlar ama bu kadarıyla yetinmişler. Şaside de aynı planı uygulamışlar. Elden geçirmiş, parlatmış ama müdahale etmemişler. Motor kısmında ise sadece doğrudan hava filtreleri, headers’larla biraz rahatlama sağlanmış o kadar. Egzostlar ise Cone Engineering marka. Sesi değişik diyorlar. Sıra-altı silindir Porsche’lere benzer bir sesi varmış… Ama boksör motor Subaru gibi de sesi, hatta CB750 Honda’ları bile andırıyormuş. Ama çok güzel bir sesi varmış.
Çıkarılan parçalarla birlikte, yenilerinin e alüminyum gibi hafif malzemeden yapılmasıyla, hayli hafifleyen motosikletin başarımı (performans) yükselmiş. “Roket gibi gidiyor!” doğru tanım olmuş bu Gold Wing için. Ama burada dikkat edilmesi gereken akıllıca ve doğru yaklaşımla yapılan değişiklikler. Çok değişiklik yapmışlar ama dinamik özelliklerini bozmayacak değişiklikler yaptıkları için motosiklet gereğinden fazla atik ya da hafif olmamış…
“Özgün hali 320 kilogram civarındaydı,” diyor “Daha tartmadık ama en az 120 kilogram hafiflemiş olsak gerek, daha fazlası da mümkün!” X-Wing adını koydum çünkü Star Wars uzay gemisi tasarımına benziyor, gerçi ama esas olarak adı şuradan geliyor: O artık Gold Wing diyemeyeceğimiz bir model: Ex-Wing demek daha doğru (ex, eski demek).”
Günlük kullanıma uygun bir Gold Wing; hem de özel yapım lezzetinde. İnsan daha ne ister? 🙂
Özel yapım elektrikli BMW pek de alışık olduğumuz bir şey değil. Diper yandan elektrikli motosikletlere olan ilgimi de biliyorsunuz (elektrikli yazıları burada). BMW de geleceğin elektriklide olduğunu biliyor şüphesiz ve bu proje resmi olarak da BMW’nin destek verdiği bir çalışma.
Tabii ki yapmışken uçuğunu yapalım hedefini baktığınız anda görüyorsunuz. Ki bu da BMW’nin kendine özgü, sadece BMW motosikletlerde olur diyeceğimiz kadar sıradışı (çirkin dememek için zorladım kendimi).
Sıra dışı bir özel yapımla karşınızdayız…
Bu iş BMW’nin C evolution modeline dayanıyor. BMW 2014’den beri bu elektrikli skutırı Avrupada satıyor ve bir süredir ABD’de de şatışta. BMW i3 ile aynı aküyü kullanan motosiklet 160 km. menzili ile iyi bir tercih. Güç konusunda da tüm elektrikliler gibi iddialı: 72 Nm, ve bu aslında Harley-Davidson Sportster 883 ile aynı güç demek oluyor 🙂
Bu modeli yapan Rolf Reick (resimdeki) endüstriyel tasarımcı ve arada özel yapım motosikletler üretiyor. Esas mesleği ise üniversite hocalığı. Yapılmayanı yapmayı seviyorum diyor, elektrikli motosikletlerde olmayan bir tasarım yapmak istedim. Aslında dış tasarımlarında yapılabilecekler çok geniş. Bu yüzden daha önce görmedikleri bir şey yapmak istedim. Son teknoloji barındıran ama garip bir görünüşlü olan, arka tarafı eski görününe bir model bu.
Haklı. Daha önce gördüğümüz hiç bir motosiklete benzemiyor…
Ham bırakılmışlık hemen belli oluyor. Tasarımın özelliği de bu zaten.
‘E-LisaBad’ ananesinin isminden geliyor. Ananesinin kübik tarzda çay servisi seti varmış. 1920’lerde Erik Magnussen tarafından tasarlanmış bu takım, motosikletin de fikir babası olmuş. Garip değil mi? 🙂
Ön taraf kompozit malzemeden. Raylı bir sistemle ve kolayca takılıp çıkarılabiliyor. Üstelik çıkarılan standart parçaların ağırlığı olan 40 kilodan da daha hafif bu parça.
Elektronik altyapı ve parçaları ise hiç ellenmemiş.
Ön taraf biraz alçaltılmış, ama bununla yetinilmemiş: amortisörleri de çıkarmış. Yani taş gibi bir ön taraf var. Sıfır sönümleme (süspansiyon)! Arka tarafta ise düz (slick) lastik var. Bu değişikliklerin bir sebebi de Glemseck 101 Festival,ndeki ‘StarrWars’ kalkış (drag) yarışlarına katılacak olmaları; normalde bu şekilde sürmek olacak iş değil 🙂
Açıkçası leziz bir kafe reysır diye düşündüm ilk gördüğümde.
Harley olduğunu görünce de saygı duydum. Gördüğümüz bütünlük ve olmuşluk, bu projeyi yapan atölyenin estetik kabiliyetinin kanıtı çünkü. Fotoğrafları dikkatle inceleyin, gerçekten büyük bir tasarım başarısı ile karşı karşıyayız. “Chopper aldım modifiye ettim.” anlayışının çok ötesinde bir proje bu.
Lafı fazla uzatmadan sizleri fotoğraflarla baş başa bırakıyorum 🙂
Evet bu bir Harley Davidson! Başarılı bir yeniden uyarlama demek yetersiz kalacaktı. Bu çalışma Harley Davidson modelinden bambaşka bir motosiklet yaratmış. Naked Harley Davidson’lara alışık değiliz, Street 750 modeli de doğru tercih mi emin olamadım ama sonuç başarılı 🙂
Müşteri kolay kullanılan ve kafe reysır ruhu olan bir motosiklet istemiş.
Naked tarzı içi Harley Davidson Street 750 elle yapılan parçalar: grenajlar, ön-arka çamurluk, akü yuvasına ihriyaç duymuş. Alt şasi de komple yeniden tasarlanmış ve (elle şekillendirilen) bükülen boru ile değiştirilmiş.
İstenen sürüş karakterine ulaşmak için arka süspansiyonun değişmesi gerekmiş. Hem yere sağlam basan hem de virajı olan bir gidiş için Ducati 1098 seçilmiş ve uydurmak için gerekli değişiklikler yapılmış. Açıkçası büyük iş, alkışı hak ediyor çünkü teknik özellikler haricinde görsel olarak motosikletle bütünleşmesi için de uğraşılmış.
Arka salıncak ve süspansiyon için de değişiklik gerekmiş.
Üst mesnet CNC ile yapılmış ve şu anda ön taraf 2005 model Suzuki GSX-R750 parçaları ile oluşturulmuş 🙂
Performans artışı için elle üretilen çelik egzost da yapılmış. Vance & Hines hava filtresi ve beyin çipi ile performans konusu da çözülmüş.
Hedeflerden biri de tamamen özel üretim olan ama yine de servise götürüp bakım yaptırmanın mümkün olacağı yapıyı korumak olmuş. Bu sebeple elektrik elektronik kısmına hiç dokunulmamış mesela; ya da benzin pompasına.
Sıfırdan yapılan, daha bir dünya parça var. Gidon, ön far aynası, plakalı ve daha bir dünya parça. Gösterge olarak motogadget seçilmiş, sinyaller de göstergeler gibi ufak ve sade tarza sahip.
Yamaha SR 500 Auto Fabrica atölyesinin en beğendiğim işlerinden birisi. Yamaha SR serisi özel yapım projelerinin gözde modeli, hem de çok uzun süredir. Japonlar yarış modelllerinden arazi projelerine kadar her türlü SR projesi yaptılar. Avrupada ise Auto Fabrica SR konusunda çok üst düzeyde bir iş ile karşımızda.
“Type 7 üretimlerimiz en çok satan modellerimizden biri oldu.” diyor Gaz ve Bujar. “SR’ler eğlenceli, hafif ve basit modeller; her şeyi yapabilirsiniz bir SR ile. Auto Fabrica’da tarzımız şöyle: zarif ve mümkün olduğuna basit araçlar yapmayı seviyoruz. Ama şu da var ki Type 7 tasarımımız zamanla gelişti ve değişti. SR500 üzerinde devamlı yeni fikirler geliştiriyoruz. Type 7X projemizde ise hedefimiz bu defa gerçekten özel bir şey yapmaktı. Bu sebeple eskizler, performans hedefleri ve teknik iyileştirme seçenekleri uzun sürede masada tartışıldı ve mükemmelleşti.”
Bu defa ilhamı 1960’ların scrambler’larından almışlar. Özel yapım alüminyum gövde parçaları el yapımı ve inanılmaz bir dengeleri var: tasarım ürünü olarak da sergileyebilir ama sürüp dağ gezileri de yapabilirsiniz! Egzost tasarımın zirvesini oluşturuyor bu modelde.
“Klasik egzost yerleşimini istemedik çünkü bu defa dağda rahat sürülebilecek bir model istiyorduk. Bu yüzden egzostu yukarıya aldık ama bu defa da ısı sorunu çıktı ve bunu göze hoş gelecek ve sürücü konforunu etkilemeyecek şekilde çözdük.”
Bu, görsel kütlenin de yukarıya alınması için iyiydi ama mesele depoyla seleyi güzel birleştirmekti.
Egzost boruları yumuşak çelikten yapılmış … güzel ses vermenin yanı sora düşük devirlerdeki torka da yardımcı olmuş.
Thepework is mild steel and the custom megaphone is internally baffled—giving a good sound and strong low-end torque. “Rölantide neredeyse sessiz, bu tam da sitediğimiz şeydi. Gümüş renk seramik kaplama ısı sorununu çözdük ve istediğimiz görselliği de yakaladık.”
Bir sonraki iş ise depo olmuş. “Esas mesele yakıtın ısınması idi. ” diyorlar. “Biz de tankı üçe böldük, bir kısım boş ve soğuma sağlıyor, diğer üçte ikilik kısımda ise yakıt var.”
The multiple curvatures on the tank allowed Auto Fabrica to flex their design skills, experimenting with floating surfaces, and inlets and outlets. A designer’s field day.
Concealed at the front of the tank is an aluminum scoop, finished in matt black and adjustable by 30 milimeters (just over an inch). This draws in air, and can be changed according to the time of year and climate. Part-way down the right-hand side is a similar inset surface channel, which allows air to exit after flowing around the fuel cell.
“The major design statement is the exposed aluminum surface, which doubles up as a knee guard for the exhaust. We like to add complexity in order to achieve something simple in our designs.” The visual flow is unusual but immaculate.The seat, by comparison, is conventional—and thickly padded. Not only for rider comfort, but also to balance the visual mass of the bike. It’s been finished in a tough reversed leather, with a discreet aluminum Auto Fabrica logo stitched into the rear of the top panel.
The forks have been shaved and reworked, with uprated springs installed. and the stanchions have been re-chromed. There are custom stainless fork mounts to simplify the front end visually, with matching headlight brackets.The shocks are all-black units from Hagon, slightly raised over stock, and in perfect alignment with the frame tubes.
It goes without saying that the hygiene items have been taken care of. The frame has been reworked, with all unnecessary parts removed or relocated out of sight. A new wiring loom (with a re-wound generator) links the electrical components under the tank.The engine’s been treated to a full strip and rebuild. The casings have been aqua-blasted, and inside are new bearings, valves, valve seats and springs. There’s a new piston to keep compression high, and a fresh clutch to provide years of maintenance-free riding. The carb is a new VM34 Mikuni: “Performance wise, the bike has a much more responsive engine,” we’re told.
The smaller fabricated elements are low key: foot controls have been reworked with custom knurled aluminum pieces, and there are custom passenger pegs too. The front and rear fenders are hand rolled aluminum—left raw to complement the rest of the aluminum work.In the lightning department, there’s a tiny LED taillight and small LED indicators front and back. A Motogadget Tiny speedo sits above a modified front yoke and ahead of Renthal bars with custom leather grips.
Everything on this SR is about balance, and that extends to the matching wheels—18 inches fore and aft, with stainless spokes and alloy rims, shod with chunky Maxxis rubber.We’d take this over a dayglo plastic-clad modern enduro any day. If you feel the same way, drop Auto Fabrica a line via their website—this little masterpiece is soon going on sale. Auto Fabrica | Facebook | Instagram
Bros 400 yaklaşık otuz yıl önce piyasa sürülmüş ve… en başarısız Honda modellerinden birisi olmuştu…
88 ile 92 yılları arasında üretilen bir model olan Honda Bros 400 ağır kasası, düşük güçlü makinesi ile çok da seri bir makale değildi. Zaten hedef kitlesi de motosiklet yeni başlayan acemiler olarak açıklanmıştı. Buna karşılık şaşırtıcı sürüş kolaylığı viraj kabiliyeti yüksek dengesi ve geniş bantlı torku sayesinde hayli keyifli bir motosiklet idi. Kaybettiği nokta ağırlığı idi.
Evet Bros 400 üzerine yapılan bu çalışmada ağırlığın gitmesi için mümkün olan tüm parçalarda alüminyum kullanılmış ama stil çalışması gelecekten gelmişçesine etkileyici. Custom Honda Bros 400 haline gelen bu motosikleti üreten firma K-Speed’e ulaşmak isterseniz sağ taraftaki logoya tıklayabilirsiniz.
Lafı daha fazla uzatmadan bu güzel tasarım ve stil çalışması ile baş başa bırakalım sizleri…
Bildiğiniz gibi bir süredir değişik ve başarılı özel yapım motosikletlere ağırlık veriyorum. Bu defa ilginç bir yerden, Endonezya’dan, Harley Davidson’dan ve bambaşka bir işten bahsedeceğim. Açıkçası bu tür bir motosiklet çok ender bulunur. Zaten ilk fotoğraf her şeyi anlatıyor…
Pek de Harley gibi görünmüyor değil mi?
Bu defa Jakarta, Endonezya’dan bir atölyenin, Thrive Motosikletleri’nin modelini sunuyoruz. Kendileri, daha önce Yamaha and Royal Enfield modelleri ile adlarını duyurmuşlardı. Ünlü oldukları taraf ise köşeli ve kendilerine özgü tasarım anlayışları.
Değişik ama güzel görünüyor.
Kendilerinden beklenen şekilde temiz ve ince işçiliğe sahip bu Harley ama bir Thrive modeli olarak çopır (chopper) görünümünün korunmuş olması ilginç…
Motosiklet, 2000 model Harley XL1200 Sportster motoru üzerine inşa edilmiş.
Thrive kendi içinde bazı parçaların üretimini de yapıyor. Bu model için de hayli çalışmışlar.
Bu tabii ki istedikleri parçaları istedikleri dış görünümde yapmaları avantajını da getiriyor. Zaten bu kadar farklı ama yine de Thrive tarzında modeller üretebilmelerinin sebebi de bu.
İşte o parçalardan biri: Özel Yapım demek özel üretilen parçalar demek ve Harley XL1200 çalışmalarında da bu özel parçalardan çok var.
Kuzuri ismi ise yaptıkları Yokohoma Motor Şovu’nun sonucu.”Özellikle geleneksel Japon chopper tarzını inceledik. XL1200’e de o yüzden Kuzuri dedik.” Kuzuri, sansar demek.
Kuzuri’nin şasisi elde üretilmiş. Sonra da alüminyum parçaları üretmeye başlamışlar.
Aylar süren çalışmayla Thrive kendi içinde depoyu, kuyruk parçasını, yağ haznesini, sigorta kutusunu ve ön far aynasını-gövdesini, atölyesinde üretmiş.
“Zamanı aşan bir tasarım yapmak istedik; ne geçmişi ne de geleceği andırsın ama her ikisine de yakışsın. Görünüm ve ayrıntılar akıcı şekildeler, amaç canlı ve temiz çizgilere sahip olmaktı.”
Yukarıda dediklerini başarmışlar, sizce de öyle değil mi?
İşte o özel parçalardan biri: zincir gergisi. Basit ama etkili çözüm.
Özel Yapım Harley XL1200: Başarmışlar, Gerçekten Özel
Kuzuri’nin tasarımı ve stili gerçekten başka hiçbir şeye benzemiyor ve güzel; hedeflerini yansıtıyor.
Thrive özel üretim parçaları her yerde göze çarpıyor. Hava girişlerinden egzost korumaya kadar her yerde (en önden en arkaya kadar, tamamen). Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama gidonda bir adet elcik var!
Klasik Firestone lastikler Avon Speedmaster 21 inç ön ve 18 inç arka jantlarda. Fren de sadece arka tekerde bulunuyor… İşte bu biraz fazla iddialı olmuş 🙂
Arka tarafta gömülü ve neredeye gizli diyebileceğimiz aydınlatma unsurları ise nefes kesici. Yanınca insanı gülümsetecek kadar başarılı bir etkisi var. Sinyaller ise yanana kadar hiç belli olmuyorlar. Çok çok güzel iş, çok çok iyi işçilik…
Motor toz boyama. Renkler çok şık ve uyumlu.
Sıradışı, değişik, şaşırtıcı ama güzel ve kesinlikle kendi karakteri var. Saygıyı hak edecek kadar iyi bir çalışma ve ustalık.