#Özelyapım #motosiklet düşkünlüğümüzdeki son keşfimiz VTR Customs‘dan devam ediyoruz. BMW özel yapım custom motosiklet denince sıklıkla gördüğümüz bir marka ama R1200 R Goodwood akılda kalacak kadar güzel bir çalışma olmuş.
Bu defaki modelimiz ise R1200R “Goodwood 12”
Goodwood Hız Festivali; her sene düzenlenen bu festivalde hıza dair her şey gösteriye dönüşüyor. İşte bu model de BMW R1200R kullanarak festival için özel olarak “Goodwood 12” olarak isimlendirilmiş. Bu yönüyle özenilmiş ve gösteri (şov) aracı olarak hazırlanmış sergi nesnesi olarak tasarlanmış.
Öncelikle size 2018 model R1200R modelinin her üç rengini de göstereyim; sanırım alttaki galeride ayrıntıların tadına varırken ne kadar büyük iş yapıldığını fark etmeniz kolaylaşır 🙂
Kısa kuyruğu, café racer havası da katmış lakin deposu ve genel görüntüsünde sportiflik de var. Egzoz ise bambaşka bir hava yaratmış. İlk başta bu görüntüye tel jantlar? dense de Goodwood 12 bütünlüğü yakalayabilmiş:
Görüntüsü iç gıcıklayıcı, hız ve sıra dışılık çok başarılı olarak harmanlaşmış. Tebrikler!
Bir BMW’yi alıp özel tasarım yapmak zaten yeterince zordur, custom motosiklette böyle bir başarı ise çok zordur…
Bu yazıdaki motosikletimiz bir BMW, modeli ise: BMW K100 RT üzerine çalışılmış özel yapım BMW motosiklet: “Boes.ch”
İnternette gezinirken VTR Customs adında bir atölyeye denk geldim geçenlerde. Çok güzel işleri var ve el yapımı motosiklet konusunda hayli başarılılar.
Seri halinde ayrı ayrı yazılarla VTR’nin ilginç modellerini sizinle paylaşıyoruz. Gelelim özel yapım BMW Motosiklet örnekleri içerisinde gerçekten farklı bulduğum: Boes.ch adlı modele:
İnanılmaza yakın güzellik! Özellikle rengini ve genel hatlarını çok beğendim.
Motor kısmının görünüşü ise sıradışı ve ürkütücü! 🙂 Açıkçası böyle büyük bir motor bloğunu bu kadar şık gösterebilmek zor iş ama başarmışlar…
Ayrıntıyı gösteren fotoğraflardaki işçilik de takdir edilesi nitelikte. Sonuçta Alman tekniğinden bahsediyoruz değil mi?
Görüldüğü üzere bu motosiklette “tekne” kavramına gönderme yapılmış ve olmuş, hem de çok iyi olmuş… Özellikle alltaki görselde net biçimde tekne havası var.
Ülkemizde bu tür #özelyapım #motosiklet kültürünün artması dileğiyle…
Devasa ve tam çember tekerlekler, uçak motoru: “TMC Dumont”
TMC, Tarso Marques Concept demek. Kendisi eski bir F1 sürücüsü, hıza alışkın yani 🙂 Atölye özel yapım (custom) motosikletler yapıyor. Fakat bu defa Dumont adındaki modeliyle konuğumuz. Dumont da Brezilya’nın efsane pilotlarından birisi, motosikletin adı oradan geliyor. Yani isimler bakımından uçarcasına sürat garanti 🙂
Gelelim Tasarıma
36 inç’lik tekerlekler! Başka bir şeyi görmek neredeyse imkansız çünkü üstüne üstlük bir de göbeksiz bu tekerlekler… Ve çok ama çok çarğıcılar ve kesinlikle gelecekten gelmiş gibi görünüyorlar.
Bu araca başlarken “İmkansız olanı yapmak”, eski Formula 1 yarışçısı ve özel araç üreticisi Tarso Marques için ana hedefti.
“Çok farklı kavramsal bir motosiklet istedim.
İnsanların gerçek olduğuna inanamayacakları bir şey…
“Aynı zamanda %100 işlevsel olmalı ve daha önce hiç yapılmamış mühendislik çözümleriyle dolu olmalıydı”
Tarso Marques
Peki Ya Motor?
Hazır mısınız? Üzerinde uçak motoru var 🙂 Gerçekten öyle: V6 tipte Rolls-Royce marka bir uçak motoru bu. Bir ilginçlik daha var: 60’lı yıllardan kalma bir uçaktan alınıp elden geçirilmiş ve güçlendirilmiş. Peki ya kaç beygir dersiniz? 300 beygir…
Deponun olmasını beklediğimiz yerde ise devasa bir hava girişi var. Hem emiş hem de motor sesi inanılmaz… Havacılık için yapılmış bir motoru beslemek için tabii ki böyle bir hava emişi koymak şarttı ama bunu da güzel görünecek şekilde tasarlamışlar; çok güzel tasarım.
Bat Mobile?
Başarılı demek yetersiz kalıyor. Sonuç, öyle etkileyici ki Marques hayal etmeseydi, Kara Şövalye Batman için görsek yadırgamayacağımız bir araç olmuş: baş döndürücü TMC Dumont!
Ancak bu motosiklet Batman için bile fazla iddialı olabilir 🙂
Standart iki veya dört zamanlı motorları unutun; bu roket 300 beygirlik evet ama Rolls-Royce Continental uçak motoru taşıyor.
Marques’e göre seçim basitti: “TMC Dumont gerçekten eşsiz ve güçlü bir şeyi hak ediyordu, harika bir ses ve görünüme sahip olmalıydı; o yüzden alışıldık bir motor çok sıkıcı olurdu.”
Karbon-fiber ve alüminyum parçalarla, anlamsız büyüklükteki 36 inç jantlar ise başka bir dünyadan gibi. Göbeksiz tasarıma sahip tekerlekler öyle bir hava yaratıyor ki sanki havada gidiyor bu alet. Bu da tasarımın temel amacı olan hava aracı, uçan nesneye uygun bir his veriyor.
Ancak, proje hayata geçmesi hayli uzun sürmüş. Marques, “Bu bisikleti 15 yıldan fazla bir süre boyunca hayal ettim ancak istediğim motoru bulamadım” diyor. İsteklerini karşılayacak motor havacılık için üretilmiş olduğundan, motosiklet için uyarlanması yedi ay sürmüş. Kabaca ifade etmek gerekirse parçaların hepsini kullanıp yeni bir motosiklet motoru yapmışlar.
“Her bir parça bir zorluktu, ama fikrimizin mükemmel şekilde işleyeceğini ve motorun muhteşem olacağını biliyordum” diyor Marques. Sonrasında ise Florida’daki Daytona Beach Motosiklet Gösterisinde birçok değişik dalda “En İyi Motosiklet” seçildiğinde onaylanması da fikirlerinin doğruluğunu kanıtlıyor.
Marques TMC Dumont’u satmayı düşünmüyor. Ama kim bilir? 🙂
Özel Yapım Custom BMW R NineT yapan çok kişi oldu. Ama Atölye Bandit, işi sanat eseri sınıfına taşımış:
Arjantin, Vida Bandida motosiklet atölyesinden BMW R nineT üzerine yaptıkları ‘The Bandit’ (Haydut) ile karşınızdayız.
“Hedefimiz özgün görüntüyü koruyarak daha atılgan, daha sert ve ayrıntılarda daha özenli bir motosiklet üretmekti.”
Daha atılgan bir görünüş için boksör motorlarda ortada olan çıkış borularının (egzoz) güzel görünümü kullanılmış. Fabrika renkleri olan grinin siyahla değiştirilerek motor bölümü görsek olarak saklanmış ve egzoz borularının görsel olarak öne çıkmasıyla R32’ye yakın bir ataklık yakalanmış.
Egzoz destek parçası, hava girişi, silindir korumalar görsel etki için ufak tefek oynamalarla motosikletin estetik çizgisine göre ayarlanmış.
Arka taraf ile çok uğraşmışlar. Selenin havada asılı görüntüsü, selenin kendisi, arka taraftan görünüşü çok çok başarılı.
Lamba seçimleri bile çok etkileyici. Hem modern hem eski kadar lezzetli, hem de ham metal ve el işçiliğinin çok başarılı dengesi…
Piyasada bulabileceğiniz değişik BMW R nineT modeli var ama bu tercihe değer bir Nine T: Urban G/S.
Ünlü R 80 G/S’e göndermeleriyle, farklı bir görüntüsü var çünkü. Yalnız hemen söyleyelim, bu bir arazi motosikleti değil. Arazi koşulları için Ronna Norén, Unique Custom Cycles yapımı R Nine-T’yi tercih ederdik.
“HP2 Enduro her zaman beğendiğim bir model oldu. Urban G/S de HP2 yönünde ilerlemek için tek uygun altyapıda idi.”
Arka tarafta daha atak ve daha hafif bir görünüm hedeflenmiş; öyle görünüyor değil mi?
Yeni çatallar için el yapımı (Tolle Engineering yapımı) ön mesnet gerekmiş. KTM marka ayarlanabilir yükseltmeler ve BMW ile üretilen gidon bağlantı noktaları ile de ön taraf son haline kavuşmuş. Fabrika ön çamurluğu kesilmiş, Wunderlich marka ön cam ile de eski görünüm tamamlanmış. Ayaklıklar Gilles Tooling marka, Hepco & Becker’den alt koruma ve BMW HP serisi aksesuarlardan da motor koruma parçaları takılmış. Egzos ise paslanmaz çelik ve titanyum serisi Akrapovič.
Boya ayrıca takdire değer. Håkan Lindberg boyamış ve şasinin Öhlins çatallarla uyması için özellikle uğraşmış. Altın renkli, ama bu güzellğe ulaşmak için defalarca boya uygulanmış. Hatta formülünü gizli tutuyor. Özellikle güneş vurduğunda ortaya çıkan yeşil renk çok etkileyici imiş.
Klasik Custom Honda CB 500? Çok doğru bir başlangıç tercihi olmu ve ayrıntılara gösterilen özenle on numara iş yapmışlar.
Honda CB Four modelleri özel yapım (custom) motosiklet camiasında çok revaçta evet. Lakin bu ağır abi olan CB750 ‘yi unutmamızı gerektirmiyor. Evrensel Japon Motosikletlerinin ilk örneği, superbike etiketinin yine ilk sahibi olan CB 750’yi hatırlamak ve onurlandırmak için Portugal’s Ton-up Garage—CB Four ailesi adına bu 500’ü hazırlamış…
“750 ailenin büyük abisi evet ama elimizde toplanmayı bekleyen bir Honda CB500 Four vardı.”
Standart bir iş yapmak istememişler. 70’lerin başlarındaki havayı yaratmak istemişler ama günümüzün yol tutuş ve güç standartlarıyla. 4’e 4 egzostu, telli jantları, depolar ile yan panelleri aynen kullanmış, değiştirmemişler. Yol tutuş için de 2002 Yamaha R1 çatalları ve frenlerini uyarlamışlar… Frenler deyince önde bir disk yeterli olmuş, orijinal R1 ikinci fren diskini arkaya koymuşlar 🙂
Ön tarafta Heidenau K73 Super-Rain lastikler, el yapımı çamurluk var. Arka tarafta ise yeni kuyruk yapılmış çünkü iki kişilik rahat bir sele istemişler. Bu şasiyi de biraz değiştirmelerini gerektirmiş.
Şasinin arka tarafında ise hayli iş yapılması gerekmiş. Bunu sebebi tek parça süspansiyon ve alüminyum salıncak sistemine geçiş için 1990’lı yıllardan Yamaha FZR 400R parçaları kullanılacak olması. Aslında arka tarafı grnlden yapmışlar demek daha doğru 🙂
Egzost da özel yapım. Sesine özel önem vermişler:
“Alçak devirlerde sessiz ama üst devirlerde derinden bir sesle Formula 1 cayırtısı var!” şeklinde tarif ediyorlar sesini… Elektrik kabloları tamamen yenilenmiş. Bobinler ve röleler de öyle. 7” ön far, Motogadget gidona takılı sinyaller ve arka farların hepsi LED.
Klasik bir Custom Honda CB 500 olabilir ama yine de elektrik tesisatı şakaya gelmez tabii ki.
Göstergeler Motogadget Chronoclassic ile toparlanmış. Yine el yapımı ayn ve bağlantılar var tabii ki. Elcikler, kontrol kütükleri yenilenmiş hatta anahtarsız çalıştırma ilave edilmiş. Çalıştırma düğmesini ise yukarıya almaları hoş bir icat ve tercih olmuş; beğendik.
Eskilere saygı fikriyle bu kadar uğraşırken renklerini de özellikle dikkat ederek seçmişler. Klasik CB renk şemalarını dikkatle inceleyip o ruha uygun olarak kendi renk setlerini oluşturmuşlar. Ve bu konuda da çok başarılı olmuşlar. Renk seçimleri tam o dönemin havasını taşıyor ve de çok şık görünüyor.
CX’ler şaftlı modeller, pek de sportif iddiaları yok ama bu defa NCT Motorcycles ürünü ile karşı karşıyayız. Bilmeyenler için şöyle anlatayım: battaniyelerin renk kodları bile patentli 🙂 Avusturya ciddiyeti, detaycılığı ve estetiği var bu atölyenin işlerinde yani mesele ciddi.
1978 model CX500 NCT tarafından, üstelik CB1100 TR Concept modeli temel alınarak tasarlanmış (Honda bu konsepti 2016’de göstermişti. sayfa sonunda görseli var). CX altyapısı 1100 TR tarzı için uygun bir altyapı değil ama bir kere karar verince başlamışlar…
Şasinin arka yarısını uçurararak başladıkları işte CX’in kendi yayları çıkarılmış ve yeni Öhlins’ler takılmış. Üst arka kısım içinse yeni şasi yapılmış ve koltukla arka far yepyeni tasarımla uygulanmış.
NCT Magura serisine hidrolik debriyajla devam etmişler. Elcikleri beğendim, güzel olmuşlar. Düğmeler, dahil her şey yenilenmiş far, kontrol ve gösterge alanında.
Elektrik işini ise en baştan ciddi tutmuşlar. Motogadget’sin “m.unit Blue controller” beyni takılmış ve tüm kalolar yenilenmiş. Bu beyin birimi bluetooth yoluyla telefon desteği de sağlıyor. Ama motor kısmında yenileme ve ilave yerine bakımı yapılmış. En zor iş ise egzoz olmuş.
İkiz egzoz sisteminin tamamı, susturucular dahil paslanmaz çelikten elde yapılmış. Honda’nın yeni saldırgan görünüşünü pekiştirmek için yandan arka tarafa devam ederken arka üst tarafla aynı açıda uzanıyor egzozlar.
X-Wing bir custom Honda Gold Wing ama gerçekten çok özel şekilde modifiye edilmiş ve bambaşka bir şey olmuş. Daha önce hiç böyle bir Gold Wing görmemişsinizdir.
Craig Rodsmith Avustralyalı ve çok ünlü bir metal şekillendirme ustası. Son işi olan Honda Gold Wing ise…
Şimdilerde Illinois, ABD’de yaşayan Craig son işi X-Wing’i ik yıldan beri atölyesinde yatan 1980 Honda GL 1100’den yapmış.
“Günlük motosiklet olarak kullanmak için bir model yapmak istedim; neden olmasın?” diyor. Gold Wing’ler yumuşak karakterli, konforlu ve çok dayanıklı motosikletler değiller mi? E haklı… Depoyu ve seleyi değiştirerek işe başlamış. Ama orada kalmamış… Sonrasında ufak ufak tüm parçaları da elde yapar olmuş zaman içerisinde. Ana hedef ise olabildiğince hafif ve ufak bir modele ulaşmak olmuş…
Hafifletme ana fikir olunca ön çamurluk hatta radyatör çerçevesine kadar gitmiş iş. İyi de olmuş aslında çünkü lezzetli ve fabrika çıkışı kadar pürüzsüz ve sorunsuz görünüyor parçalar.
Süspansiyon, şasi, egzoz ve motor değişiklikleri
Gold Wing’in kendi süspansiyonlarını elden geçirmişler ve biraz alçaltmışlar ama bu kadarıyla yetinmişler. Şaside de aynı planı uygulamışlar. Elden geçirmiş, parlatmış ama müdahale etmemişler. Motor kısmında ise sadece doğrudan hava filtreleri, headers’larla biraz rahatlama sağlanmış o kadar. Egzostlar ise Cone Engineering marka. Sesi değişik diyorlar. Sıra-altı silindir Porsche’lere benzer bir sesi varmış… Ama boksör motor Subaru gibi de sesi, hatta CB750 Honda’ları bile andırıyormuş. Ama çok güzel bir sesi varmış.
Çıkarılan parçalarla birlikte, yenilerinin e alüminyum gibi hafif malzemeden yapılmasıyla, hayli hafifleyen motosikletin başarımı (performans) yükselmiş. “Roket gibi gidiyor!” doğru tanım olmuş bu Gold Wing için. Ama burada dikkat edilmesi gereken akıllıca ve doğru yaklaşımla yapılan değişiklikler. Çok değişiklik yapmışlar ama dinamik özelliklerini bozmayacak değişiklikler yaptıkları için motosiklet gereğinden fazla atik ya da hafif olmamış…
“Özgün hali 320 kilogram civarındaydı,” diyor “Daha tartmadık ama en az 120 kilogram hafiflemiş olsak gerek, daha fazlası da mümkün!” X-Wing adını koydum çünkü Star Wars uzay gemisi tasarımına benziyor, gerçi ama esas olarak adı şuradan geliyor: O artık Gold Wing diyemeyeceğimiz bir model: Ex-Wing demek daha doğru (ex, eski demek).”
Özel yapım elektrikli BMW pek de alışık olduğumuz bir şey değil. Diper yandan elektrikli motosikletlere olan ilgimi de biliyorsunuz (elektrikli yazıları burada). BMW de geleceğin elektriklide olduğunu biliyor şüphesiz ve bu proje resmi olarak da BMW’nin destek verdiği bir çalışma.
Tabii ki yapmışken uçuğunu yapalım hedefini baktığınız anda görüyorsunuz. Ki bu da BMW’nin kendine özgü, sadece BMW motosikletlerde olur diyeceğimiz kadar sıradışı (çirkin dememek için zorladım kendimi).
Sıra dışı bir özel yapımla karşınızdayız…
Bu iş BMW’nin C evolution modeline dayanıyor. BMW 2014’den beri bu elektrikli skutırı Avrupada satıyor ve bir süredir ABD’de de şatışta. BMW i3 ile aynı aküyü kullanan motosiklet 160 km. menzili ile iyi bir tercih. Güç konusunda da tüm elektrikliler gibi iddialı: 72 Nm, ve bu aslında Harley-Davidson Sportster 883 ile aynı güç demek oluyor 🙂
Bu modeli yapan Rolf Reick (resimdeki) endüstriyel tasarımcı ve arada özel yapım motosikletler üretiyor. Esas mesleği ise üniversite hocalığı. Yapılmayanı yapmayı seviyorum diyor, elektrikli motosikletlerde olmayan bir tasarım yapmak istedim. Aslında dış tasarımlarında yapılabilecekler çok geniş. Bu yüzden daha önce görmedikleri bir şey yapmak istedim. Son teknoloji barındıran ama garip bir görünüşlü olan, arka tarafı eski görününe bir model bu.
Haklı. Daha önce gördüğümüz hiç bir motosiklete benzemiyor…
‘E-LisaBad’ ananesinin isminden geliyor. Ananesinin kübik tarzda çay servisi seti varmış. 1920’lerde Erik Magnussen tarafından tasarlanmış bu takım, motosikletin de fikir babası olmuş. Garip değil mi? 🙂
Ön taraf biraz alçaltılmış, ama bununla yetinilmemiş: amortisörleri de çıkarmış. Yani taş gibi bir ön taraf var. Sıfır sönümleme (süspansiyon)! Arka tarafta ise düz (slick) lastik var. Bu değişikliklerin bir sebebi de Glemseck 101 Festival,ndeki ‘StarrWars’ kalkış (drag) yarışlarına katılacak olmaları; normalde bu şekilde sürmek olacak iş değil 🙂