Telelever Dedikleri Hadise

Telelever BMW 1200GS fotoğrafı

Telelever BMW kullanıcılarının hep söylediği: “BMW’nin sürüşü konforludur.” cümlesinin arkasındaki teknik. İşte bu yazımızda bahsedilen konforu getiren özelliğin temeline inecek ve teknik yapısını görüyor olacağız.

Bileşkenin (sistemin türkçesi “bileşke” dir) adı: Telelever. BMW’ye patentli bu sistemi ve türevlerini diğer markalar kullanamıyorlar. O yüzden sadece BMW modellerinde görüyoruz bu olayı. BMW “lever” isimli tekniği değişik şekillerde kullanıyor; paralever, telelever gibi.

Mantık, ek bir sabitleme noktası ile ön tekerlek hareketini kontrol altına alma – iyileştirme temeline dayanıyor.

Şimdi gelelim fotoğrafa. Görüldüğü üzere, ön tekerlek bir parça vasıtasıyla ana gövdeye bağlanıyor. Bu bağlama işi tabiidir ki ön teker hareketini sınırlandırıyor.

BMW telelever
BMW telelever


BMW, şöyle anlatıyor bu bileşkeyi (sistemi):
Telelever: ön tekerlek süspansiyonu. Bu sistem tekerlek yönlendirme ve sönümleme/süspansiyon işlevlerini basit ve etkin bir şekilde ayırarak sürüş konforunu büyük ölçüde iyileştiriyor. Tekerlek yönlendirme işlevi kayar ve sabit borulardan oluşan iki destek ile gerçekleştiriliyor ve yüksek seviye denge sağlıyor. Şasinin önüne takılan bir taşıyıcı bağlantı çatal ve ön tekerleği destekliyor. Merkezi bir destek ise süspansiyon ve sönümlemeden sorumlu. Standart teleskopik çataldan farklı olarak telelever sisteminin çatalı, fren yaparken veya kasislerden geçerken daha az esnek tepki veriyor. Bu yüzden sabit ve kayar borular birbirinin üzerinde sıkışmıyor.
Geleneksel teleskopik çatallarda bulunan direklerden daha küçük çaplı telelever direklerine sahip bu tasarım, hem ağırlık avantajı hem de son derece tepkisel bir performans sağlıyor. Düşük yaysız ağırlıklar ve süspansiyonun hızlı tepki vermesi engebeli zeminde mükemmel yol teması sağlıyor. Telelever sistemi, ani fren manevralarında denge bozulmasını en aza indiren geometrilere izin vererek sürücüye daha gelişmiş tepki verir. Telelever sisteminin başka bir avantajı ise, Kilitleme önleyici sistemin (ABS) elektronik regülasyonunun iyi şekilde ayarlanmış olmasıdır. Titreşimli fren kuvvetlerine rağmen savrulma olmaz. Tümü ele alındığında telelever sistemi sürüş konforu ile sürücünün spor ve hız tutkusunu güçlendirir ve kritik sürüş durumlarında güvenliği artırır.

Gelelim TeleLever Sisteminin Neden Sevilmediğine

BMW telelever

Evet konforu arttırıyor (güvenliği de diyelim hadi) fakat yol hissini törpülüyor (hatta bazı modeller ya da ayarlarda öldürüyor). Bu durum ise başlı başına bir güvenlik riski olarak değerlendirilebilir. Yolu hissetmezseniz düşeceğinizi anlayamayabilirsiniz. O yüzden genelde BMW sürücüleri düştüklerini, genelde düştükten sonra anlarlar 🙂
Şaka bir yana iyi motosiklet sürücülerinin çok büyük kısmı ön tekerlek hissiyatına büyük önem verirler. Ön tekerleğin kendilerine bilgi vermesini, tutuşu, sınırların (limitlerin) neresinde olduklarını ön tekerleğin ger bildiriminden anlarlar. Bu sebeple BMW kullandıklarında şikayetleri şu olur: “Hissiz. Bana bir şey söylemiyor. Motosikletle iletişim kuramıyorum.”
Burada söylemek gerekir ki; şikayet edilen nokta, motosikletle hissedilen bağlantının kopmasıdır aslında. Ön tekerin kendileriyle konuşmasına, yol şartlarına göre değişen bilgilendirmeye alışık olmak, BMW kullanırken elinizden alınınca, sürücü kendisini bihaber ve rahatsız hisseder. Evet konfor yüksek, denge daha iyi fakat bu sizin kontrolünüzde değil, sizin dışınızda kendi kendine olan bir süreç; bu da motosiklete tam hakimiyet kurmaya alışık kişileri rahatsız etmektedir.

Telelever İyi Mi, Kötü Mü?

BMW telelever
BMW telelever

Daha iyi sönümleme (süspansiyon), daha gelişkin konfor arıyorsanız telelever ihtiyacınıza cevap verecektir. Fakat bunun karşılığında makineyle olan bağlantınızda, aldığınız histe (keyifte) azalma olacaktır. Ben uğraşmayayım, her şeyi makine yapsın diyorsanız tüm destek unsurlarını kullanın (çekiş kontrol, tekere kalkma yardımcısı, lever sistemler, vs. vs. vs).
Motosiklet sürmek sizin için makineyle bütünleşmek, devamlı değişen etkenlerle anında cevap vermek ise de, saf sürüş için uygun modelleri ve teknolojileri seçin.

Aslında tam da bu noktada motosiklet üreticileri de işin farkındalar ve bir çok desteği aşamalı ya da devreden çıkarılabilir şekilde yapıyorlar. Lever sistemlerin ayarlanabilir (ön tekere ne kadar müdahale edeceği ayarlanabilir) yapısı olsa sorun büyük ölçüde giderilmiş olur aslında. Sakin bir sürüş istediğinizde tam konfor, gazlamak ve viraj kovalamak içinse tam hissiyat gibi bir ayarı olsa, tüm lever sistemler başımızın tacı olurlar…

Sitedeki diğer BMW Yazıları için buraya tıklayabilirsiniz.

Motosiklette nasıl oturmalıyız (postür)?

kadın sürücü motosiklet üzerinde doğru postür ile doğru şekilde oturuyor

En önemli konulardan birisi olan motosiklet üzerindeki oturuşumuz (gavurcası “postür”) doğrudan iyi sürüp süremeyeceğimizi de belirler. Eğitim almış, hatta iyi süren arkadaşlarımızda da bazen oturuş hataları görüyoruz. Motosiklete nasıl oturmalıyız cevabını bilmeden makinemize hakim olamayız. Bu sebeple bir kez daha (aslında bu yazıyı yazan kişiye de) hatırlatalım istedik:

Motosiklete nasıl oturmalıyız?

  • Motosiklete dizlerinizle, depodan tutacaksınız. Yani birinci tutunuş noktanız depo yanları olmalıdır (dizlerinizle).
  • Ayak parmaklarınızın başladığı yerin hemen gerisi ayaklıklarda (peg’lerde) olacak. Topuklarınız topuk dayama yerinde.
  • Eller ile tutunma yok. Güç alma yok. Ellerinizi sadece elciklere koyuyorsunuz.
  • Bileklerinizle dirseklerinizin arasında kalan kısım yere paralel. Yani yerle aynı hizada, yani bileğiniz ile dirseğiniz aynı yükseklikte.

Bu görselde gerekli noktaları görebilirsiniz. Her şey doğru yerde; olması gerektiği gibi.

Doğru yeri nasıl bulacağız?

Şimdi ayaklığı açın ve seleye oturun.

  • Dizlerinizle motosiklete tutunun. Ellerinizi de gidona yerleştirin.
  • Depoya mümkün olduğunca yanaşın ama değmeyin.
  • Şimdi dik durun.
    • Omuzlarınızın en yükseğe çıktığı dik duruş,
    • göğüs ileride.
  • Doğru bilek – dirsek arası ayarını bulmak için
    • poponuzu ileri geri almadan
    • ve belinizin dikliğini bozmadan gidona doğru yaklaşın.

Depo türüne göre, eğer dayayabiliyorsanız karnınızın en alt kısmını depoya dayayıp destek alabilirsiniz.

Fakat dikkat, bacaklarınızın birleştiği yer değil, karnınızın en alt kısmı (göbek deliğinizin altındaki kısım) deponun size bakan yüzüne dayanıp destek alacak.”

Motosiklete nasıl oturmalıyız sorusunun cevabından tam tatmin olmadıysanız size bu yazıyı tavsiye ederim: Konumlanma Her Şeydir. Doğru oturun, her şey daha kolay hale gelsin 🙂

Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin, Motosiklet Sürüş Teknikleri ve Püf Noktası kategorilerinde yayımlanmıştır.

Deneyimin Körlüğü

Deneyim ve Körlük kapak görseli

Deneyimin körlüğü, bilgi olarak sahip olduğun ama artık uygulamadıklarının bütünüdür.

Hafta sonunda ufak bir değerlendirme sürüşü yaptık. Tabii ki molada yine çizgi, güvenlik balonu bakış falan gırla gitti.

Ve ben şunu fark ettim: Konuşulanların hepsi doğru idi fakat acemi sürücünün iki temel konuda eksikliği vardı:

1- Tehlikeyi aramıyor, kurallara uygun sürmeye çalışıyordu.

2- Yanlış oturuyordu.

İşte deneyimli motosiklet sürücülerinin ihmal ettiği budur: temeli unutup ayrıntıları görmek.

Bu sebeple acemilere anlatabilmemiz gereken iki öncelik var:

Doğru oturmadan doğru süremezsin.

Tehlikeyi ara ve (kuralları tehlikeyi bulmak ve sakınmak için kullan) sistemi ona göre uygula.*

Kuralları öne çıkarırsak, yan çantaları olan sürücü, viraj öncesi en dış çizgiye çıkıp çantasını karşı şeride sokabiliyor. Ya da omuzları kaskatı olduğu için istese de kafasını fazla ayıramıyor.

Eğitmenlere, öğretmek isteyenlere tavsiyemiz olsun.

İlave Öneriler

Deneyimin körlüğünü yaşamamak için belirli aralıklarla ama her motosiklet değiştirdiğimizde Kapalı Alan Eğitimi tekrarı yapmakta büyük fayda vardır.

Belirli aralıklarla OMM Yol Sanatı kitabını okumak da herkes için doğru bir tavsiyedir.

Deneyimin körlüğü size zarar verebilir; bu yüzden: “Ben bunları biliyorum!” demeyin, tekrar edin 🙂

Bu anlamda; Sistem, İleri Sürüş, Güvenli Sürüş, Defensive Drive gibi adlar yerine: Sakınarak Sürüş kavramını öneriyorum. Bir insanın anlamadığı, kavramadığı, eremediği bir kavramı uygulamasını bekleyemezsiniz.

Tavsiye Yazı

Bu yazı: Motosiklet Acemileri İçin, Püf Noktası ve Sürüş Teknikleri kategorilerinde yayımlanmıştır.

İkinci el motosiklet kilometre: muhayyer

İkinci-El-Muhayyer

İkinci el motosiklet kilometre konusu hep tartışma konusu. Oysa piyasadaki ikinci ellerin bir çoğunda kilometre gerçek değil.

Bu konuyu Tümer Gündem yazmış, çok da iyi yazmış:

Şu an bilinen sitede “Ikinci el Motosiklet” aramanızda 23.286 ilan var Ama Yüz bin km’yi geçmiş sadece 280 tane.

Tümer Gündem

Kaynak: (1) Facebook

2020 Mart ayı da sayfadaki görselde aşikar zaten 🙂

İlgili yazı

Bu yazı Püf Noktası kategorisinde yayımlanmıştır. Kategorinin diğer yazılarını görmek için buraya tıklayınız.

Egzoz Dediğimiz Karmaşık Şey Aslında Nedir?

egzoz takma - headers

Baştan söyleyelim: Motosiklete egzoz takmak kafanıza göre yapacağınız bir şey değil çünkü egzoz:

Şekilli Bir Borudan Çok Daha Fazlası

Performans egzozu taktırmak kolay bir şey değil. Birincisi motosikletinize uygun üretilmiş olmalı. İkincisi beynin (ECU) ayarları ve senkron, lambda algılayıcısı (sensör) gibi noktalarda da ayar/güncelleme yapılmalı.

Ayrıca performans egzozuna gerek yok. Neden olduğu ise yazı boyunca anlatılıyor. Okumayı sevmeyenler ise neden gerek yok sorusunun cevabını yazının en sonunda bulabilirler.

İçten yanmalı (benzinli ve dizel) motorların ilk icat edildiği dönemlerde, egzoz dediğimiz sıcak gazı uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramazdı. Kısa bir süre sonra bu egzoz denen kısmın boru çapının ve uzunluğunun motorun gücüne de etki ettiği fark edildi. Bunun sonucunda da özellikle performanslı motorlarda egzoz tasarımına özel bir dikkat gösterilmeye başlandı.

Günümüzde ise egzoz deyip geçtiğimiz parça şaşırtıcı derecede karmaşık bir sistem aslında. BMW Aktarım Organı Bölümü’nün başı Uli Blüemelhuber diyor ki:

“Bu kısımlar sona bırakılan değil, aksine aktarım organlarının en gelişkin ve pahalı bölümleri.”

Başından sonuna egzoz sistemi her kısmı ayrı bir özelliği karşılayacak şekilde üretiliyor. Bu görevler arasında ses sınırlamalarını tutturmaktan tutun da salınım (emisyon) değerlerini düzenlemeye kadar giden önemli konuların yanı sıra ses hızında ilerleyen basınç dalgalarının yönetimi ve istenen şekilde yönetilmesi de var.

Günümüz egzoz sistemlerine bir bakın, motordan çıkıp aşağıya inen borular bir kutuya ulaşıyorlar. Bu kutu sesin yanı sıra katalitik konvertör dediğimiz organı barındırıyor (zararlı gazların kontrolüne yarayan parça). Bu işin motorun hemen altında çözülmesi aynı zamanda sistemin sonundaki (motosikletin yan tarafındaki kısım) kısımda büyük bir kalınlık ihtiyacını ortadan kaldırıyor ve ağırlık dengesini de iyileştirmiş oluyor. Alt kutunun hemen arkasında (çıkışında) ise genelde elektronik kontrollü bir kelebekle akış düzenleniyor. Yine bu bölgede bir ya da daha fazla lambda algılayıcısı (sensörü) var, ki bu da oksijen ölçümüyle görevli.

Tabii ki bu arada söylemek lazım, motorun beyni de buradaki duruma göre kendini ayarlıyor ve ona göre çalışıyor… Yeterince karışık mı, yoksa daha devam edelim mi? 🙂

egzoz-son-susturucu-geri-tepme-sıkıştırma

Egzoz Takmak Gereksiz Mi Yani?

Son nesil (2016) Yamaha YZF-R1’de egzoz sadece geri tepmeyi (sıkıştırmayı) değil aynı zamanda gazların akış yolunu da değiştiriyor, hem de motor devri ve yüküne göre ayarlayarak…  Egzoz gazının düşük hızda izlediği yol üstteki görselde kırmızıyla gösterilmiş durumda. Gazların alçak hız yolu daha uzun olan yol ve dar olan tüpleri kullanarak motorun daha iyi orta devir performansı (gücü) elde etmesine yarıyor.

egzoz-kuyruk altı.jpg

Egzoz sürecinin iki kısmı var: gazları dışarı atma, tahliye (egzoz kelimesi bu anlama geliyor zaten) ve saniyede 500 metre hızla kaçış yapan basınç dalgalarını (ki bunlara da ses diyoruz). Gazlar boru boyunca akıp çıkıyorlar fakat basınç dalgaları (ses) hat içinde çarpa çarpa ilerledikleri için borunun tasarımı yoluyla sekişleri (çarparak ilerliyorlar ya), yani ilerlemeleri – davranışları çok ilginç şekilde değiş(tiril)iyor.

Borunun çapındaki değişim dalgaların hızını değiştirmekle kalmıyor aynı zamanda duvara çarpıp geriye dönen dalgalar gibi (havuzu düşünün) geri gönderilmelerini de sağlayabiliyor. Yani egzozun içini tasarlarken bu etkiyi emen ya da iten şekilde sonuçlandırabilirsiniz.

Eğer emme gücünü doğru zamanda arttırırsanız bu ilave çekiş ile silindirin içinde kalmış olan (ve aslında istenmeyen) gazı emip alabilir, taze benzinin girişini (emilmesini) kolaylaştırabilir-arttırabilirsiniz. Sonuç olarak motor daha kolay gaz atar ve daha kolay yakıt emer, yani daha rahat ve iyi çalışmış olur; gücü de artar…

Yukarıdaki işler size yeterince zor gelmediyse bir de şunu dinleyin:

Motorun o anda çevirdiği devir bu dalgaların hem zamanlamasını (iki ses dalgası arasındaki zamanı) hem de şiddetini doğrudan etkiler, tabii ki egzoz borusunun (sisteminin) ayarlanmış olduğu yine belirli bir motor hızını göre! Yani motor ses dalgalarını üretir ama egzoz da motorun belirli bir hızı (devrine) göre ayarlandığından o devirde motorun ürettiği gücü belirler.

egzoz-yoshimura

“O yüzden elektronik kelebekler giren havaya göre ayarlama yaptığı gibi, diğer bir kelebek sistemi de egzoz sisteminde ölçüm yapar ve çıkış hızını ayarlayarak motorun karakterine yada o an ki devrine göre ses dalgası ayarını yaparak motorun nasıl çalışacağını belirler.” diyor Yamaha basın ilişkileri müdürü Marcus DeMichele.

“Egzoz basıncının etkin yönetimi motorun torkunu devirlere yaymaya (tork eğrisinin düzleştirilmesi) bazı durumlarda da egzozdan çıkan sesi kısmaya yarar (ses sınırı kanunlarına uymak için).” diyor SuperTrapp Industries satış müdürü Jeff Wells (belgeli konuşuyoruz 🙂 )

O kelebeklerin sadece daha fazla ses çıkarmak olduğunu düşünüyorsanız bir daha düşünün. Bu teknoloji şu anda Aprilia’nın yeni RS-GP MotoGP yarış motorunda var ve diğer takımlar da geliştirmeye devam ediyor.

Motorun başarımını (perofrmansını) arttırmaktan başka, egzoz sistemi aynı zamanda sesi de düşürmek, zararlı gazları da tutmak ve bunların hepsini pazarlama takımının istediği şekilde görünerek, finans bölümünün izin verdiği kısıtlı bütçeyle ve de motosikletin türüne yapısına uygun şekilde (Harley Davidson’a yarış motosikleti egzozu takamazsınız değil mi?) yapmak zorunda. Yani aslında imkansızı başarmak gibi bir şey diyebiliriz.

Wells devam ediyor: “Günümüzde fabrikanın yaptığından daha iyi bir egzoz yapmak gerçekten çok zor. Zira fabrikalar gerçekten yapılabilecek en ince hesapları yaparak en iyi egzoz sistemini takmaya çalışıyor.” Tabii ki bu iyi bir egzozun motosikletin performansını arttıracağı gerçeğini değiştirmiyor fakat eskiden olduğu gibi egzoz takıp da büyük güç farkları giderek daha da zor hale geliyor…

Görüldü: Motorcyclistonline.com

Bu yazı Püf noktası kategorisinde yayınlanmıştır, kategorinin diğer yazıları için buraya tıklayınız.

MAIDS 2.0 Motosiklet Kaza Raporu

MAIDS kaza raporu kapak

Motosikletler kaza yaptı, verileri toplandı

Güney Kaliforniya’da geçekleşmiş 53 kazadan toplanan bilgilerle oluşturulan HURT raporundan sonra yeni bir araştırma var.

MAIDS  2.0 Motosiklet Kaza Raporu araştırması geniş ölçekli yapıldı ve özeti yayınlandı.

1981’deki Hurt Çalışmasından (on yıl kadar önce yapılmıştı) sonra gerçekleştirilen ilk büyük kapsamlı araştırma. MAIDS 2.0, Avrupa’da beş ülkede, 2000’den fazla değişkenin değerlendirildiği 921 kazada, ek 923 olayın katılımıyla yapılmış. Fransa, Almanya, Hollanda, İspanya ve İtalya’yı kapsayan bir bölgede verilerin kıymetlendirilmesiyle gerçekleşti. Soruşturma Avrupa Motosiklet Üreticileri Derneği’nin gözetiminde ve Avrupa Birliği’nin desteğiyle hayat buldu.

MAIDS 2.0, 100’ü ölümle biten 921 kazayı konu alıyor. Bunların 25 adedi 50 cc. motosikletler ve 75 adedi de 50 cc. ve üstü.

***

Özette öne çıkan konular şunlar:

50 cc.’ye Kadar Olan Motosikletlerdeki Kazalar

  • 50 cc altı motosikletlerin içinde skutırların ölüm oranı moped gibi motosikletin bacakların arasına konumlandığı modellere göre daha yüksek.
  • Yine 50 cc altı modellerde 41 ve daha üzeri yaşlarda olanların ölüm oranı genç kazazedelere göre 8,5 kat daha fazla.
  • Ölenlerin %64’ü başka bir araç yüzünden değil, kendi kendilerine kaza yapmışlar ve büyük oranda yoldaki tehlikeleri geç fark ettikleri ve gerekli tepkileri (manevraları, hareketi) veremedikleri için kaza yapmışlar  (ileri bak, eğitim al).
  • Kazaların büyük kısmı şehir merkezlerinde ya da çok yakınlarında gerçekleşmiş.

50 cc. Üzeri Motosikletlerdeki Kazalar

“50 cc ve üzeri motosikletlerde en çok ölümlü kaza spor motosiklet sınıfında gerçekleşti.”

Yine bu grupta, ölümle sonuçlanan kazalarda motosiklet hacminin ve azami süratinin kayda değer farklılık yaratmadığı ortaya çıkıyor. Ek bilgi: sürücü 22-25 yaş aralığında olduğu ve kaza anında aşırı sürat yaptığı durumlar hariç.

  • En yüksek ölümlü kaza oranı 26-40 yaş arasında gerçekleşti.
  • Tıpkı 50 cc. altı sınıfta olduğu gibi bu sınıfta da, büyük oranda, sürücü, başka bir aracın kazaya karışma durumu olmadan, kendi hatası sebebiyle öldü. En sık yapılan hata sürücünün yol tehlikelerinde verdikleri yanlış kararlar olarak öne çıktı; motosiklet sürücülerinin %44’ü de kaçış manevrasını doğru yapamayarak araçlarının kontrolünü kaybettikleri ortaya çıktı   (ileri bak, eğitim al, hayatta kal).
  • Ölümlerin büyük çoğunluğu kırsal alanlarda gerçekleşti.

***

Büyük ve küçük hacimli olsun tüm motosiklet sürücülerinin alması gereken öncelikli mesajlardan bazıları ise şöyle özetleniyor:

Gece sürüşü ölümcül olabilir. MAIDS raporuna konu olan bir çok kaza gündüz vakti gerçekleşmiş. Bununla birlikte, ölümcül kazalar gözle görülür şekilde gece vakti daha belirgin olarak gerçekleşmiş.

Ana yollar tehlikelidir. ölümlerin büyük kısmı düz yollarda ve ana yollarda gerçekleşiyor.

Ehliyet alın (bu ülkemizde: “Ek eğitim alın!” demek oluyor unutmayalım). Sürücü ne kadar eğitimsizse o kadar kaza yapmaya yakın oluyor.

Koruyucu donanım ile sürün. Araştırmadaki 921 kaza 3417 yaralanma – sakatlık ile sonuçlandı. Bu yaralanmaların %31.8’i alt kısımda, %24.3’ü üst kısımda ve %18.4’ü de baş bölgesinde oluştu.

İlgili bağlantılar ve kaynaklar

Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin ve Püf Noktası kategorilerinde yayınlanmıştır; kategolerin diğer yazıları için üzerlerine tıklayabilirsiniz.

Motosiklet Baktığın Yere Gider

Motosiklet baktığın yere gider kapak

Motosiklet dönüş viraj, yatırma, hepsi bakışla!

İnsan vücudu tahminlerimizin ötesinde gelişmiş bir aygıttır. Hele beynimiz biz farkında olmadan bir çok değerlendirmeyi ve hareketi yapar. Bu işlemlerden birisi de  ”Motosiklet kullanırken baktığın yere gidersin” sonucunu doğurur. Yani siz farkında olmada, hatta komut vermeden, beyniniz nereye bakarsanız oraya gitmeniz için motosikleti yönlendirir.

Bu hayati bir kuraldır zira motosikleti sadece bakışla istediğimiz tarafa yönlendiririz evet. Bu hem doğru teknik hem de daha kolay dönüş demektir.

Fakat

kolaylık getirirken aynı zamanda yanlış yere bakıldığında istemediğimiz bir noktaya, yani kazaya götürmesi de mümkündür.

En önemli bilgi:

Bakışı gözlerinizle değil ÇENENİZLE YAPACAKSINIZ!
Motosiklet baktığın yere gider, ancak başınızı çevirirseniz. Bunun için viraj çıkışına çenenizle bakın.

Bakışı ayırmak, çıkışa bakmak, gözlerinizle değil ÇENENİZLE yapılan bir eylemdir…

Motosiklette Bakış Ayırma Örnekleri İçin Tıklayın

Örnek 1: Dönerken viraj dışına bakarak motosikleti doğru konumlandırırak güvenli ve rahat bir biçimde viraj alırsınız. Virajda en büyük yardımcınız bakışınızdır.


Artçının virajda sürücünün omzu üzerinden çıkışa bakışına dikkat ediniz. Sürücüyle birlikte bakışını ayırmış durumda.

Örnek 2: Dört yol ağzında önünüze çıkan araca bakakalırsanız, emin olun o araca çarpacaksınız. Oysa yapmanız gereken geçebileceğiniz sağa ya da sola bakmaktır. Bu şekilde baktığınız yere giderken aracın sağından ya da solundan geçip gideceksiniz (Kilitlenmek‘le ilgili bir yazım burada).

Sadece doğru yere bakarak motosikleti kolayca yatırırsınız; acemilerin bilmediği budur.

Motosiklette Bakış, Bakış Ayırma ile ilgili bir video için buraya tıklayın.


Dip Not: Bu olgu uçağın savaşta ilk kez kullanıldığı zamanlarda acı tecrübelerle öğrenilmiştir. Birinci Dünya Savaşında uçaklar kullanılmaya başladığında kaçınılmaz olarak uçaklar havada bire bir savaşa tutuşmaya başlamışlar. Fakat ilginçtir, rakibini düşüren pilotların da düştüğü gözlemlenmeye başlamış.

Bunun sebebinin pilotların vurdukları uçağı yere çakılana ya da patlayana kadar izlemeleri olduğu fark edildiğinde hala geçerli olan kural ortaya çıkmış: “Vurduğun uçağa bakma!” (yoksa doğrudan vurduğun uçağın enkazına girer ve hasar alırsın) zira uçaklar ve motosiklet baktığın yere gider.

Bu tür temel konuların işlendiği, motosikletin en önemli kitabı Motosiklet Yol Sanatı‘nı buradan satın alabilirsiniz (yeni sekmede OMM Türkiye sayfasına gider).

Sistemli sürmenin kuralları

Sistem Kuralları Kapak

Motosiklet sistem ile sürülür. Bu sistem OMM Yol Sanatı sistemidir (yazısı burada). Hep: “Eğitim, eğitim, eğitim.” diyoruz.

Eğitim dediğimiz bu sistemi anlatır o zaman, arada ana kuralları hatırlamakta fayda var. O halde, buyurunuz:

Sistem akışı

Motosiklet sistem içinde sürerken aşağıdaki kriterlere sürmenizi ister:

Bilgi,
Konum,
Hız,
Vites,
ve en son: İvmelenme

Bilgi > Konum > Hız > Vites > İvmelenme


motosiklet sistem 4S Kuralı

Safety/Güvenlik (sakınarak sür)

System/Sistem (sistemli, sisteme uyarak sür)

Smoothness/Akıcılık (ben zerafet/zariflik diyorum, zarifçe – yumuşakça sür)

Speed/Hız
(hızlı olma/yavaş olma gereken süratte, doğru hızda sür)
(Hızlı olmak, fazla süratli olmak değil, buradaki hız farklı bir olgu)

İlgili yazılar

Özet

OMM temelli, “Yol Sanatı” kitabında anlatılan sürüş anlayışıdır. Kısaca: Bilgi > Konum > Hız > Vites > İvmelenme olarak ifade edilir.

Ana kitabı OMM Derneği’nin Yol Sanatı kitabıdır. Bunun dışında “ücretsiz teori eğitimi” şeklinde arama yaparak ücretsiz eğitimlere katılabilirsiniz.

Sistem nedir diyorsanız “Sistem Nedir?” yazımızı okumak için buraya tıklayınız.