Motosiklet Tanıtım Yazıları kategorisinde merak edilen motosiklet modelleri ve az bulunan hatta bilinmeyen motosikletlerin tanıtıldığı bölüm.
Türkiye motosiklet modeli zenginliğinin olmadığı bir ülke. Yamaha, Honda gibi markaların bile bir çok modeli ülkemize gelmiyor ve biz gördüğümüz kadarını motosiklet evreninin bütünü sanıyoruz…
Oysa bu kategoride göreceğiniz gibi inanılmaz ve çok farklı modeller mevcut…
(bu yazı üç bölümdür, her gün bir bölüm yayınlanacaktır)
VISION NEXT 100, BMW’nin gelecekteki motosiklet kullanımını anlatıyor.
Kask yerine gözlük, korumasız, hafif kıyafetler, ayaklık ihtiyacı olmadan dengede duran kasa. Bunların tüm motosikletlerde standart haline geldiğini düşünün.
İşte BMW VISION NEXT 100 böyle bir motosiklet.
MOTOSİKLETİN GELECEĞİNE BAKIŞ
BMW bu kavramıyla (konseptiyle) geleceğe bakıyor ve bize motosikletin yakın gelecekte nasıl olacağını anlatıyor.
İlk olarak yatış açısını, ivme ve rüzgarı daha iyi hissetmek için kaskı kaldırmış BMW, çünkü ihtiyaç yok (ayrıntısı aşağıda).
Sonra da kıyafetleri, çünkü ihtiyaç yok diyor (ayrıntısı aşağıda).
Öngörü şu: BMW Motorrad VISION NEXT 100 ile artık bunlara ihtiyacınız yok. Sayısal (dijital) yol arkadaşınız, arka planda fark edilmeden çalışır, gerekli hareketleri yapar ve gerektiğinde devreye girerek kask ya da kıyafetin gerektiği tehlikeli durumları engeller. Kısaca diyorlar ki: Kask ya da mont vs. giymene gerek yok zira kaza yapmayacaksın!
BMW müşteri deneyimi tasarımı başkanı Holger Hampf, “Saf, alışlıldık (analog dedikleri şey) binicilik deneyiminin kaybedilmemesi bizim için önemliydi, ekran ve işletim konsepti o kadar dikkatle davranıyor ki doğal ve tanıdık bir hareket yaratıyor” diye açıklıyor. Yani daha önce Kawasaki Rideology‘de dikkat çektiğimiz konuya geliyoruz.
BMW her şeyi kontrol altına alıp tehlikeyi engelliyor ama bunu motosikleti sanki siz kullanıyormuş gibi hissettirerek yapıyor…
BMW bizce işin özünün doğru yakalamış. Sürücüyü teknoloji ile birleştirirken, yapay da olsa (gerçek öyle olmasa da) sürücü sanki kendi kullanıyormuş gibi hissettireceğiz diyorlar 🙂
Gelecek öngörülerine göre 20 yıl içerisinde motorlu araçların çoğu özerk olacaklar (kendi kendilerine otomatik pilotla yol alacaklar). Hayat giderek sayısallaşarak çoğunlukla dijital hizmetler tarafından organize edilecek ve hizmetler giderek birbirine bağlı hale gelecek. Her şey birlikte çalışacak diyorlar kısacası.
İşte tam da burada motosiklet sürmenin bağımsız ve özgür tarafı daha da önemli olacak. Her şey otomatik ve yapay, hayattan koparılmış iken bir şeyleri “bizim” yapıyor olmamız daha da öne çıkacak.
Gelecek bölüm: TASARIM GELECEĞE AİT AMA BMW KARAKTERİNDE
Rideology motosiklet asistanı Kawasaki’nin gelecekteki sürüş sistemi
Kawasaki Rideology adında, motosiklet sürücüsünün hissiyatına ve komutlarına göre hareket edecek olan akıllı sistemini duyurdu.
Bu yeni yaklaşım yakın zamanda motosiklet sürüşümüzü ciddi anlamda kolaylaştıracak gibi. Mesela alt fotoğraftaki gibi bir yol arkadaşını kim istemez?
Kawasaki, sürücüyle doğrudan iletişime geçen yeni sistemiyle motosiklet ve sürücünün konuşarak anlaşmasını planlıyor. Sürüş tepkilerimiz yada verdiğimiz cevaplar, komutlara göre hava durumu başta olmak üzere bir çok koşulda çözüm önerisi üretebileceği de açıklanan sistem, sürüşü kolaylaştıracak gibi.
Peki sadece bilgilendirme mi? Hayır esas yenilik aşağıdaki paragrafta.
Kawasaki’nin Duygusal Motor ve Doğal Diyalog Sistemi (Emotion Generation Engine and Natural Language Dialogue System- Rideology) adını verdiği sistem sürücünün o anki duygusal durumunu değerlendirip “o an” için doğru (geçerli) önerilerde bulunuyor. Bu yönüyle yepyeni bir özellikle karşı karşıyayız:
Tıpkı bir danışman, hatta arkadaş gibi önerilerde bulunan bir yapay zekadan bahsediyoruz.
İşte bu noktada yeni bir sürüş kavramı ortaya çıkıyor. Bugüne kadar motosikleti biz sürerdik ve biz ne desek onu yapardı. Yani motosikletimiz edilgendi (pasif). Oysa bu yaklaşım “Çok daha akıllı bir motosikletimiz” olacak demek.
Bunun için motosikleti bir çok yeni algılayıcı (mesela radar, yapay zekayı çalıştıracak kadar güçlü bir bilgisayar, internet bağlantısı, GPS) ile donatmak gerekecek tabii ki.
Ha derseniz ki sadece motosiklette mi? Aslında bu yaklaşım tamamen kaskta da toplanabilir. Kask firmalarının bu işe girmediğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Hatta cep telefonları için de geçerli bir yaklaşım bu. Bir çok algılayıcının hali hazırda cep telefonlarımızda olduğunu düşünürsek en hazır altyapı da cep telefonlarımız.
Kısacası önümüdeki dört beş sene içerisinde ulaşılabilir fiyatlara kişisel motosiklet asistanımızla birlikte süreceğiz desek yalan olmaz 🙂
Videoda görüldüğü kadarıyla, sürücünün “Trafikten hoşlanmıyorum” komutuna, “Eğer 5 km/s daha yavaş gidersen yeşil ışığı yakalayabilirsin” önerisini sunan sistem muhtemel çarpışma ve tehlikelerde sürücüyü uyarabiliyor. Hava durumuna ve yol şartlarına göre sürücüne sürüş modu değiştirme önerisi de sunan Rideology (Kawasaki ona bu adı vermiş), virajlara yüksek hızlı girilecek olması halinde “fren yap” uyarısını da veriyor.
Rideology, güvenli sürüş sisteminin ana kuralı olan “Tara > Tanımla > Önceliklendir” kısmında büyük bir yardımcı. Acemiler için tehlikeleri azaltan çok ciddi bir yardımcı olacağı kesin.
Fakat düşünmeden edemiyoruz. Rideology motosiklet asistanı Kawasaki’nin gelecekteki sürüş sistemi ama motosikleti kim sürüyor? Motosiklet sürmenin en keyifli ve geliştirici taraflarından birisi kişisel algımızı ve farkındalığımızı açmaktı. Doğru kararları hızlıca verebilmemizi motosiklet sürmeyi öğrenirken geliştiriyorduk. İyi bir sürücünün daha doğru kararlar verebilen biri haline gelmesini sağlayan taraftı bu.
Makine, insan ve yol diyorduk. Anı doğrudan hissetme, yolu ve çevreyi algılama; aracısız, doğrudan yolda olma ve her şey akarken, her şeyle uyum içerisinde akma. Kendi kararlarımızla keyifle sürmek, sevdiğimiz tarafıydı motosiklet sürmenin.
Bu tür sistemlerin sürüşün bu yönlerini baltalamamasını diliyoruz. Güvenlik için öz-gürlüğümüzü geliştirme şansını kaybetmemeliyiz…
RIDEOLOGY RESMİ TANITIM VİDEOSU
Rideology motosiklet asistanı Kawasaki’nin gelecekteki sürüş sistemi demiştik işte bu video da onu anlatıyor.
Sürdüm, kıvrım kıvrım yollarda test ettim, değerlendirme için bilgi topladım ve yazdım; buyurunuz 🙂
Bugün konu edeceğimiz motosiklet NC750X. Daha önce NC750X konuşmalarına şahit olmuştum İlk çıktığında forumları da hayli meşgul etmişti.
Bugün ilk kez kullandım. İlk olarak şunu söyleyeyim NC750X aklınızdaki büyük motosiklet kavramını karşılamıyor başka bir şey bu model.
600 cc. üzeri motosiklet gibi düşünmeyin NC750X’i. Neden mi, çünkü kendisi devir-viraj ve vites konularında 1.2 litre ufak araba! Nasıl yani diyeceksiniz, haklısınız. O zaman Buyurun ayrıntılara ilk olarak teknik kısmına başlayalım:
NCX, 750 cc. olmasına rağmen her şeyden önce göstergesindeki 8000 devir var. Aslında 6500 devirlik bir makineniz var ve devir kesici 6500’de.
Tam keyifli bölgeye geldik derken devir kesiciye girmek mi? Bu nasıl bir motosiklet? Buna karşın bu makinenin şöyle bir huyu da var: 3000 devri buldunuz mu çekiş ve güç sizi kurtarıyor. Yani sözün özü şu:
NC750X’i, NC750X gibi kullanacaksınız. Motosiklet gibi değil.
Tüketim
Burası NCX750’nin yapım amacı aslında. NCX yakıttan tasarruf etmeniz için ayarlanmış bir motosiklet.
Hem büyük motosiklet gibi kullanın, hem de ufak motosiklet gibi yakın.
Bugün 200 km. civarı bir sürüş yaptık. Sanırım 40 TL. gibi bir tüketimi oldu. Yani 100 Km.’de 20 TL, kilometrede 20 kuruş, hem de yeni zamlarla. Yaa, işte bu teknik yapı bu işe yarıyor. Gidiyorsunuz ama yakmıyorsunuz…
Not: Benzin seviye göstergesi iki çizgiden birden boşa geçti. Sonra 40 liralık (litre) benzin alınca da tam dolu gösterdi. Yani pek güvenilir değil ve Honda’ya yakışmadı bu gösterge.
NC750X Sürüş Özellikleri
NC750X’de bu yönüyle klasik bir Honda ile karşı karşıyayız. Kolaylıkla yatıyor, çevik, istediğiniz yere sizi yormadan gidiyor ve iyi viraj yapıyor. Şasi enduro şasi ve hafif yüksektesiniz. Kolayca dengesini buluyor ve her şartta işini iyi yapıyor. Bu yönüyle bildiğiniz Honda.
Oturma ise çok güzel.ben 178 boyundayım. Bana hissettirdiği enduro-skutır-çıplak motosiklet karışımı bir oturuş oldu. Enduro gibi dik ve yukarıda, skutır gibi rahat, virajlarda depoya sarılınca naked gibi kontrollü ve keyifli.
NC750X her tarz motosikletin ideal oturuş yanlarını kendine toplamış.
Not: Eksoz sesi başarılı, tok güzel bir sesi var. Hatta performansına göre fazla iyi bir sesi var bile diyebiliriz 🙂
Yol Başarımı (Performans)
Şasisi çok başarılı.Virajlarda rahat, hassas ve kontrollü. Tutuş, çizgi gibi konularda iyi NC750X.
Amaaaaaa, işte böyle bir aması var. Bu şaşiye bu karakterde bir motor takınca,böyle kıvır kıvır ard arda virajlarda çok çalışmanız lazım. NC750X şöyle diyor:
Sıkı viraj yapacaksan çok çalışmalısın!
Dar ve kısa güç bandı devamlı 3-4 ya da 4-5 viteste arasında geçiş yapmanızı gerektiriyor. Çünkü önünüzdeki motosiklet (normal motosikletler) size göre daha ciğerli ve kompresyonları var.
Beğendiğim ve çok kolayca yapılan bir özellik: NCX virajda destek gazı, viraj çıkışında gaza yüklenme konusunda çok uyumlu, çok iyi. Çizgiye oturmayı bırakın, viraj içinde çizgi değiştirmek hatta fren yapmak bile çok kolay NCX ile. Bunu yapabilen çok motosiklet yok açıkçası. NCX bu konuda alkışı hak ediyor.
Kompresyon
NCX 750’de kompresyon yok. Araba gibi. Akıyor. Kırmızı ışığa gidiyoruz,öndeki 650 V-Strom gaz kapıyor, ben 6’dan 5’e düşüyorum, 5’den 4’e, yetmiyor.
Dertli tarafı ve insanların beğenmediği huyu bu NCX’in. Fakat unutmayın, bu yönü NCX 750’yi normal motosiklet gibi kullanınca ortaya çıkıyor.
Kasa ve Sıradışı Depo Yerleşimi
Büyük değil, ufak değil. Depo arkada, normalde deponun olduğu yerde de hayli büyük bir bagaj var. Buraya kask rahatlıkla sığıyor.
Yani çantalarını takmasanız da arka çanta kadar saklama alanınız var (topcase). Bu çok büyük bir avantaj.
Kullandığım NCX ‘de rüzgar saptırıcı (dedektör, camın üzerine ek olarak takılan parça) vardı. Bu parça ek koruma sağlasa da, kendi camı da yüksek. Soğuk havada sürsek de, ne gövdem ne de bacaklarım fazla rüzgar almadı. Demek ki iyi bir koruma var.
İleri ya da geri iterken de son derece kolay ve hafif hissettiriyordu NC750 X. Malzeme kalitesinde sıkıntı yok. Klasik Honda kalitesi. Gösterge paneli her şeyi bildiriyor. Vites, yol bilgisayarı gibi unsurlar bulunması iyi.
Sonuç
– Rahat rahat büyük motosiklet kullanayım diyenler – Çanta takmadan bagajım olsun diyenler – Gitsin ama az yaksın diyenler – Uzun yola uygun olsun diyenler
– Sportif sürüş seviyorum diyenler – Viraj yapmak benim için önemli diyenler – Gazı açayım uzadıkça uzayayım diyenler – Atak, ciğerli, süratli-hızlı motosiklet istiyorum diyenler
Var. En uygun çözüm sele filesi. Selenin üzerine geçirilen bir file bu ve kullananlar çok memnun. Tavsiyedir.
Son Söz
Performansla işim yok. Şehir içinde kullanayım, uzun yolda rahat rahat süreyim. Üstüne bir de az yakayım diyorsanız NC750X sizin motosikletiniz.
GSX ailesinin son üyesi GSX-S125. Gençlerin ilgisini çekeceği kesin. Güç / ağırlık oranı sınıfının en iyisi diyorlar. Sınıfındaki en iyi hızlanmaya sahip diyorlar (Suzuki’nin iddiasına göre öyle), aynı zamanda sağlam yol tutuşu ve tutumluluğuyla da ilgi çekecek gibi bu model. Tipik bir ” Az yakar, çok gider!” motosikleti ile karşı karşıyayız! 🙂
124.4 cc. sıvı soğutmalı, DOHC motor GSX-R125 ile aynı. İllaki bir kaç değişiklik vardır ama Suzuki henüz güç değerlerini açıklamadı. Tek bildiğimiz 130-135 kg. civarında olacağı ve 6 oranlı bir vites kutusu ile 11 litrelik deposu.
GSX-S, GSX-R ile aynı şasiyi (alt yapıyı) kullanıyor. Bu da çevik ve kolay kullanılır olacağının göstergesi. İlginç bir nokta da GSX-S125’de selenin 785b mm.’lik yüksekliği, bu sınıfının en alçak selelerinden birine sahip demek (kısa bacaklılar yaşadı 🙂 ) GSX-R’e göre 10 cm. daha yüksek olan gidon dik ve rahat bir oturuşun göstergesi.
Bu sınıfın dertli nokatlarından birisi de lastikler. Dunlop D102 lastiklerle geliyor ve açıklamaya göre Suzuki ve Dunlop birlikte geliştirmişler. Belki de ülkemizin düşük asfalt kalitesi için yeterlidir 🙂
Suzuki ilginç bir özellik eklemiş bu modele anahtar girişini kapamaya yarayan bir sürgü sistemi var. Gerçi ülkemizde hırsızlar komple motosikleti yüklenip götürüyorlar ama 🙂
GSX-S125 LED ön fara, LCD gösterge tablosuna, vites göstergesine sahip. Ufak sınıfta böyle donanımların yaygınlaşması güzel. Görüldü: | Visordown
Bu yazı motosiklet tanıtım kategorisinde yayımlanmıştır. Kategorinin diğer yazıları için lütfen buraya tıklayınız.
Avrupalı motosikletlerin sesini, gücünü; Japon hassaslığı ve sorunsuzluğu ile mükemmel şekilde birleştiren, üstelik bunu sade biçimde sunan bir model. Duke, 1994 yılından bu yana en pratik motosiklet serilerinden birisi. Tek bir pakette her zaman hız ve pratiklik sunan, sürüş keyfini üst seviyede tutan çok az seri var.
Duke II’nin direksiyonu yüksek hızlarda fazla hafif, birazcık da titreşimli bir makinesi var ve uzun yolculuklar için çok uygun değil evet, ama hırt ve asi de değil.Şehir kullanımı için müthiş, arka yollarda inanılmaz keyifli. Uzun yolda ya da otoyolda yavaş kalıyor ama zaten bu aletin olayı düşük hız, çok eğlence.
Keşke buralarda da olsaydı dedirten bir oyuncak! 🙂
Honda CRF450 ülkemizde çok satılan CRF250’nin abisi. Ve de keşke buralarda da olsa dedirten bir model. Klasikleşmiş CRF sağlamlığı, basit yapısı, ayarında gücü ile çok çok çekici.
Fakat bu modifikasyon ile süper moto haline gelen CRF450 kendini bulmuş gibi…
Hacim, Güç ve Ağırlık
449cc, tek silindir
49 beygir
120 kg.
Değişikliklerden sonra yine Honda CRF450 ama orijinalinden daha güzel olduğu da ortada değil mi?
Hafif, hızlı ve öfkeli. Arazi için üretilmiş bir modeli süpermoto haline getirmek için jantlar, tekerlekler, frenler, süspansiyonları değiştirmek gerekmiş…
İster misiniz diye bize sorarsanız, evet hem de çok isteriz! Keşke bir ara zaman ayırıp yapsak. Sürmesi çok keyifli olurdu, orası kesin. Hem de çok şık duruyor…
Elektrikli motosikletlere ilgimizi açık; devamlı haberini yapmamızdan belli oluyor zaten 🙂
Bu defaki amacımız ise sizlere elektrikli motosikletlerin geldiği seviyeyi göstermek.
Görüldüğü gibi elektrikliler artık normal motosikletlerden ayrılamayacak seviyelere geldiler. Sanıyoruz ki kısa bir süre sonra hem kabiliyet, hem de menzil olarak benzinlileri geçecekler.
Çünkü özellikle pil teknolojisi halen gelişmekte olan bir teknoloji. Kapasite ve şarj süresi için de tahminler yakında büyük adımlar atacak. Hali hazırda aynı alanda daha fazla güç ve 15 dakikada %80 şarj gibi teknolojiler hazır fakat fiyatlarının ucuzlaması bekleniyor.
Peki bu modeller hangi markanın mı dediniz? Energica. Energica İspanyol markası ve daha ayrıntılı bilgi kendi web sitelerinde, buyurunuz: http://www.energicamotor.com/en/
Vespa elektrikli scooter konusunda önemli bir oyuncu olacak zira kaçkaç deyince en büyük markalardan birisi.
Ve Vespa ilk elektrikli scooter’ını tanıttı
Klasik Vespa görünümünün korunduğu ama mavi dokunuşlarla modern de görünen model için “Elettrica” adı uygun görülmüş.
Açık mavi şerit tasarımıyla hem çevre dostu hem de modern görünen konsept bizce çok şık görünüyor.
Belirtildiğine göre 2017’nin ikinci yarısında üretime başlayacak. Tabii ki esas mesele şarj ve menzil konularındaki değerler. Piaggio gibi üretim deneyimi yüksek bir firmadan iddialı değerler beklemek de normal olsa gerek…
1290 Super Duke R’ın yeni neslinde ortaya çıkan “şeytani boynuz” tasarımı itiraf etmek gerekirse gerçekten motora karakteristik bir fark katıyor. Şeytan boynuzunun hiç bu kadar güzel olabileceğini düşünmüş müydük?
Önce video ile başlayalım, keyfimiz yerine gelsin. sesi açın!
Boynuz şeklinde çizilen ayrık far tasarımı kırmızı renk tercihiyle LED teknolojisiyle geliyor. 2017 KTM 1290 Super Duke R, fabrikadan çıkmış saf tasarım haliyle son zamanların en vahşi tasarıma sahip motosiklet olabilir. Geçtiğimiz seriye göre yatay bazda daha da genişletilen gidonlar sürüş pozisyonuna çok daha sportif bir ivme kazandırıyor. Dinamikleşen tasarımın yanında motosiklet dahilinde kullanılan süspansiyon sistemi de aşağı yukarı 48 mm’lik oynamayla daha sportif bir değişiklikle tamamen yenilenmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Bosch tarafından özel olarak geliştirilen Motosiklet Stabilite Kontrol sistemine sahip olan 2017 KTM 1290 Super Duke R’da ABS ve çekiş kontrol sistemi de yer alıyor.
KTM, sürüş deneyimini keyifli hale getirmen ve sürücüsünü çok daha “özgür†hissettiren “sihirli†bir tuşu da modele entegre etmeyi unutmamış. 2017 1290 Super Duke R dahilinde yer alan “supermoto†modu, elektronik destek sistemlerinden ABS’nin arka taraftaki etkinliğini devre dışı bırakarak kontrolü tamamen sürücünün yeteneklerine emanet ediyor.
Daha çok otomobillerde görmeye alıştığımız “Hız sabitleyici†(Cruise Control) donanımı saatte 200 km hıza kadar aktif olarak kullanılabiliyor. 2017 KTM 1290 Super Duke R’ı özel kılanbir diğer donanımda anahtarsız ateşleme sistemi.
Motora dahil edilen performans paketi, seri vites geçişi sağlayan quickshifter ile birlikte sürücünün akıllı telefon ile motorun ekranına bağlanma imkanını sunan özel sürüş profilini standart olarak sunuluyor. Ekran demişken yeni nesille birlikte artık 1290 Super Duke R serisinin renklendirilmiş TFT ekrana sahip olduğunu da belirtmek gerekiyor.
2017 KTM 1290 Super Duke R’da geliştirmiş iki silindirli 4V 1300 cc‘lik su soğutmalı v-Twin motor görev yapıyor. 177 beygir güç değerine sahip olan yeni seri 141 nm maksimum torku 7,000 devirde veriyor. Motorun şanzıman kanadında ise 6 ileri değere sahip vites kutusunun görev yaptığını görüyoruz. Toplam ağırlıkta 195 kg‘Lık bir değere sahip olan 2017 KTM 1290 Super Duke R, 62 kg‘lık motor ağırlığıyla dünyanın en hafif twin tasarımlarından biri olarak öne çıkıyor. KTM’nin yeni şeytani canavarı 2017 1290 Super Duke R 2017’nin ilk çeyreğinde itibaren satışa sunulacak.