Honda CRF250L’yi Daha önce görmüş müydünüz? Bir şekilde evet, zira her yerde.
Geçen sene olduğu gibi, bu sene de aza (aslında sadece gerekenlere) odaklanan Honda CRF250L, tacı takıyor. Esas sebeplerden birisi ucuz olması. Diğeri ise gerçekten eğlenceli bir motosiklet olabilmesi. Öncelikle şehir içinde son derece rahat ve konforlu. Ama asıl sürprizi tepelere tırmanmaya ve kıvrımlı yollar başlayınca saklıyor CRF.
Günlük kullanım için olduğu kadar teknik yapısı, kumandaların konumu sayesinde ayaktayken ve atlayıp zıplarken de rahat ve kolay bir model CRF250L. İşte bu çift yönlülük hem de fiyatıyla birleşince CRF250’yi rakipsiz kılıyor….
ALTERNATİFİ: KTM 500 EX-C
500 EX-C bu sınıfn tam zıt tarafı. Rahat sele yok, oyuncak yok – hatta yakıt göstergesi bile yok! Amaaa sadece 510 cc.’nin saf kırbaçlanmış at gibi atılması, far ve aynalar var. Gözleri büyüten gücü ve yıldızlaşan süspansiyonu en azılı en usta ciddi sürücüler için bile “en iyi” seviyesinde.
Evet, pahalı bir motosiklet ama arazide gerçek bir yıldız…
Serinin diğer yazıları ve motosikletleri için tıklayın.
Çokça satan bir modelin değerlendirmesi ile karşınızdayız bu defa: ufak enduro Honda.Her şeyden önce piyasanın sevdiği bir model CRF250L.
Çok satılıyor ve yeni bir model olsa da ikinci eli de şimdiden canlı CRF’nin. Bu yönüyle elimize geçer geçmez ve tabii ki biraz da kilometre yapar yapmaz değerlendirmemizi paylaşalım istedik.
CRF’nin ilk dikkat çeken iki özelliği var:
Hafifliği (dolayısıyla çevikliği) ve
Kullanım kolaylığı.
Şimdi teknik değerlere boğmadan biraz açalım. CRF hafif ve yüksek ve gidonu geniş, dolayısıyla dengeli, kolay kullanılır ve itaatkar. Büyük tekerlekler avantaj olarak yansımış sürüş karakterine. Hem frenlemede, hem kaldırım – çukur – kasis gibi geçişlerde tekerlek – süspansiyon uyumu ile rahatlık devam ediyor.
Tabii ki bu tarafında bir de CRF’nin hafif arazi motosikleti olmasının da etkisi var. Arazi motosikletinin şehirde kullanımı (özellikle ülkemizin yol şartlarında) daha doğru gibi geliyor, CRF’de de bu var; tamam dişli lastik enduro falan ama şehir içinde kullanmak için ideal.
Frenler, vitesler, gaz tepkisi son derece yumuşak. Genel karakter için pamuğa yakın diyebiliriz 🙂
Kalite dersek klasik Honda dayanıklılığı, sağlamlığı ve tokluğu mevcut. Buna sorunsuz, uygun fiyat ve doğru bileşen seçimleri eklenince çıkar çıkmaz çok satanlar listesine üst sıralardan giriyor, girdi.
Gelelim güç birimine (motora). İlk aklınıza gelenle başlayalım, 250 cc. motor 110 – 120 km./saat seviyelerine rahat rahat çıkıyor. Evet vites aralıkları (altı vites var) kısa ama bu bize serilik olarak döndüğü için sevdik. Evet motorun çekiş olan devir aralığı çok geniş değil fakat neticede bu bir 250’lik ve ayarları iyi yapılmış, motor ve vites kutusu uyumlu. Şehir içinde ara hızlanmaları olsun (fırsat değerlendirme), sollamaları ve ışıklarda uzaması olsun yeterli çekişiniz, gücünüz ve gazınız var. Uzun yolda da sıkıntı yaratmayacak bir sürat tutturmanız mümkün. Tabii ki ince koltuk, ve 250 cc. ile iki kişi kullanım çok keyifli olmayacaktır ama tek kişi sorun yaşanacağını da söyleyemeyiz.
Bu arada söylemek gerekir ki yumuşaklığı, dengeli yapısı ve kontrollü gücü ile CRF250L yeni başlayanlar için de en uygun motosikletlerden birisi. Neden derseniz genelde acemilere CBF150, TVS Apache al dediğimizde burun kıvırıyorlar, sonrasında da iki üç ay geçmeden “cc. büyütmek” gibi bir dertleri oluyor. CRF bu yönüyle de avantajlı zira iki yüz ellilik ve heybetli. Sürat, tork ve hava-poz olarak da ihtiyaçları karşıladığından iri insanlar dahil iyi bir başlangıç motosikleti. Burada bir not düşelim, boy olarak uzun boyluları kaldırır ama 170-175 cm. altında olanların bir üstüne çıkıp ayakları ne derece rahat bakmaları iyi olur.
Tüketim konusuna gelirsek benim için şaşırtıcı oldu açıkçası. Benzin göstergesi yanıp sönmeye başladıktan sonra bir beş on km. gittikten sonra girdim benzinciye. En azından on litre alır diye düşünüp: “Elli liralık alayım.” dedim. Yine de başında durayım dedim ve şu oldu: Otuz lirada depo doldu! “Nasıl yahu?” dedim tabii ki. Henüz bitirmedim depoyu ama en azından bir depo ile 150 km. gideceğini varsayarsak tüketim değeri hakkında bir fikir sahibi olabiliriz.
Sabahları ve akşamları (İzmir) Güzelyalı – Alsancak yolunu yapıyorum ve trafik o saatlerde hep adım adım, hep sıkışık. Buna rağmen CRF yüksek yapısı, rahat görüşü, dengesi ve özellikle birinci – ikinci vites ayarı ile araçların arasında – hem de fren ihtiyacı duyurmadan- rahat rahat geçiyor. Açıkçası büyük makinesi olan birisi olarak şehiriçi için CRF’yi kullanır oldum; o kadar rahat. Aldığımdan beri yağmurda sürdüğümü söylemek isterim. Yağmur, ıslak zemin gibi şartlarda hafif ve ufak cc. motosiklet daha kolay ve güven verici. Gazı rahat açıyor ve korkmadan, çevikliğinden yararlanarak sürmek, yağmurlu havada büyük cc. aletlere göre daha kolay ve keyifli, daha rahat CRF ile.
Not: Arkadaşlarım CRF ile arazi sürüşü de yapıyorlar; hatta bu CRF arazide sürmek için alındı. Başarımının (performansının) arazide de memnun edici olduğu konusunda fikir birliği var. Arazide sürmediğim, sürsem de bir bilgim olmadığı için kıyaslama yapamıyorum lakin ana fikir şu: “Arazi için yeterli, parasına göre son derece iyi bir model”
İşte CRF’nin kısa hikayesi. Bir yerlerde denk gelirseniz çıkın tepesine; keyif alacağınızı garanti ederim…