Doktordan kaza tavsiyeleri ama sıradan bir doktordan değil, hem motosiklet sürücüsü, hem görevi itibarıyla trafik kazalarına ilk müdahele eden bir doktor; iyi okumak gerektiğini düşünüyorum…
Merhabalar, bu yazıyı yazmaktaki amacımla başlayayım. 3 sene motorize 112* deneyimi olan biri olarak, sahada gördüğüm eksikleri öneri mahiyetinde yazıyorum. Bir kişi bile bilinçlenirse benim için zaferdir. Yazarken ekipmanın önemi konusuna da değinesim gelmiş, okurken fark ettim. O da vardır efenim yazımızda. İyi okumalar.
*Motosikletli doktor birimi. Özellikle acil durumlar ya da büyük olaylarda bir an önce olay yerine gidip, ambulans gelene kadar gerekenleri yapan ekip
Dr. Öncü Üstündağ
Efendim, trafikte ehliyeti olanlar için (yayalar trafiğin öğesidir fakat ehliyet zorunlu değildir.) alınması elzem üç dersten biridir ilk yardım. Lakin o eğitimlere bende gittim ve dersten kovuldum. Zira o eğitimler bilmem kaç yıldır aynı kalmış durumda ve klişe olacak ama o zamandan beri tıp çok gelişti. Dolayısıyla ben bilgisi taze bir doktor adayı olarak eğitimin eski ve artık değişmiş kısımlarına itiraz ettim ve kovuldum. Dolayısıyla trafik kurslarındaki bilgilerin güncellenmesi gerek. Neyse o iş bizim boyumuzu aşar, biz boyumuzdaki sorunlarla ilgilenelim.
Yazım motosiklet kullanıcılarına yöneliktir ama elbet trafiğin her öğesi kendinden bir şeyler bulabilir; faydalı olması umuduyla.
İki teker sürücüleri olarak, kaza ile her an burun burunayız. Gerek yoldaki yağ, dizel vs. sorunlardan gerek başka sürücülerden gerek kendi hatamızdan kaynaklı, sürekli kaza ihtimali var. Ha bu diğer araçlarla daha mı azdır oransal olarak? Hayır. Trafikteki her öğe için kaza olasılığı aynı orandadır. Bizi riskli kılan ise, yayalar gibi kendimize ait yolumuzun olmaması ve 2 tekerden çok tekerleği olan araçlar gibi kaportamızın olmamasıdır. Biz bariyere vurmayız mesela, bariyer bize vurur. Örnekler çoğaltılabilir.
Demeye çalıştığım şey şudur. Trafikte 2 teker sürücüsü her daim ölümle burun burunadır. Bunun bilincinde olarak sürmezseniz, düşündüğünüzden erken bir 4 kollu seyahati kazanmanız son derece olasıdır.
Unutmayın ki, bu satırları yazan ben, çok fazla ölüm görmüş, arkadaşlarının cenazesini kaldırmış bir hekimim. Yazdıklarımı böyle okuyunuz.
Motosiklet kazasında korunmak
Kazadan kaçmanın yolu yoktur. Kaza; olasılıklar içerisinde gerçekleşmesini istemediğimiz bir olasılıktır ve elbet karşımıza çıkar ama küçük ama büyük.
O halde kazayı önleyemiyorsak ne yapmalıyız? Buradaki cevap, aslında hepinizin bildiği şey, ekipman.
Öyle böyle önemli değildir ekipman. Yolda kaskı kolunda kaç motorcu var? Ya da ceketi olup, pantolonu olmayan?
Ekipman bir bütündür ve bedeniniz size hediye edilmiştir.
Bu bedene ne kadar iyi bakarsanız o kadar verim alırsınız. Motosikletinize en güzel yağı koyarken hava atıyorsanız, ona bindiğiniz bedeninizi de en güzel şekilde koruyacaksınız. Sizi sevenler var, ölüm gidene kolaydır. Bütçeniz neyse, ona göre en iyi ekipmanı alacaksınız. Gerekirse motosikletinizi bir model düşük alıp ekipmandan ödün vermeyeceksiniz. Emir kipiyle konuşulmasından çok rahatsız olurum ben. Fakat sizin beyninizin parçalarını, kolunuzu, bacağınızı veya gövdenizi parça parça ailenize teslim etmek istemiyorum.
En başta kendinize ve sonra yakınlarınıza saygı borçlusunuz.
“Olursa da bana olur.” diyemezsiniz. Sevdiklerinizi, size emek harcayanları üzemezsiniz; yaşamak sorumluluk demektir, yaşamınızın ve değerinin sorumluluğunuzu almalısınız.
Dolayısıyla iyi ekipman hep ekipman. 10 metre dahi gitseniz, ekipmanlı. Ustanızın dükkanında motosikletinizi ileri geri yapacaksınız: ekipmanlı.
Plaja gideceksiniz ekipmanlı. Arkadaşlarımla denize gittiğimde botla giderim ben, hepsi benimle dalga geçer: “Bu sıcakta pişmiyor musun? Neden ekipmanlısın? Zaten az kilometre?” şeklinde çokça soruyla karşılaşırım.
Tek bir cevabım var yıllardır:
“Asfalt daha sıcak.”
İleri sürüş eğitimlerinde bunun detayı verilir, dinlemesi bedava. O insanların tek beklentisi var, daha az motorcu ölsün ve motosiklet ölüm makinası yaftasından kurtulsun.
Evet tüm ekipmanlar aynı derecede önemli: bot, pantolon, ceket, eldiven ve kask. Ayaksız yaşamak ister misiniz? Ya da elsiz? Hastanede aylarca yaşam mücadelesi verip omurganız kırıldığı için annenizin, eşinizin altınızı aldığını?
Sözün özü, ekipmansız motorcu olmaz.
Bütçeniz neye yetiyorsa alın ama tam alın. Bana motosiklet almak için danışan arkadaşlarıma hep aynı şekilde cevap veririm; 1) kaç paran var? 2) tamam şu kadarını ekipmana ayır, şu kadarına motosiklet bakalım.
Yukarıda da yazdığım gibi, kazadan kaçış yok. Önleyemediğimiz şeyden kaçınamayız, ancak hazırlıklı olabiliriz. Onun da yolu belli. Ekipmanını giy, eğitimini al.
7 yıldır motosiklete biniyorum, 8 kez motosikleti yatırdım, 2 kez kaza yaptım, birinde takla attım vakaya giderken. Ekipmanlarım tam olduğu için şükür ki kırığım çıkığım yok. Ya olmasaydı?
Olası kaza nedenleri
Tabii ki eğitimsizlik baş nedendir. Fakat eğitim almış olsanız bile dikkatsizlik tek sebeptir. Dikkatinizin düşmesine sebep olan her şey kaza sebebidir. Açlık, susuzluk, üşümek, aşırı sıcak, kafanızın yoğun olması vs. vs. Dikkatinizi dağıtmayın yolda. Dağıldıysa durun, gideceğiniz yer kaçmıyor. Su için kahve için, şekerli bir şeyler yiyin. Zaten riskli bir sürüşü, daha da riskli hale getirmeyin.
Uzun yol hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz buraya bakın.
Gelelim kaza olduktan sonraki sürece. Umarım ki hiç birimiz 112 ile karşılaşmak zorunda kalmayız, hepimiz her gün sağ salim evimize gideriz lakin bazen bizim hatamız sonucu kazaya karışabiliyoruz.
“Motosiklet kazasında hatalı hep motorcudur, suçlu olmayabilir.” derim ben, manası şudur: Kimse bile isteye kaza yapmaz fakat bizim kaportamız yok, biz açıktayız dolayısıyla bizim daha çok dikkat etmemiz gerekiyor diğer araç sürücülerine göre.
Olası kazalardan bile kaçınmalıyız. O yüzden kaza olduysa hata bizimdir, suç ise adli makamların vereceği karara göredir. Takla attığım kazada ben hatalıydım. Durmayabileceğini öngörüp durmam gerekirdi. Çünkü onun kaybedeceği tek şey kaportası, benim ise hayatım…
Diyelim ki kaza oldu, ekipman da var, ne yapmalısınız?
- Kaza yapan kişi şayet kendisi kalkmıyorsa ayağa, asla ama asla kaldırmayın.
- Çevresini güvenliğe alın ve 112’yi bekleyin.
Bunun tek aksi durumu şudur, çevreyi güvenliğe alamamanız. - Yangın, patlama, ikinci bir kaza ihtimali vs. yoksa bırakın öyle kalsın, 112 ekibi gerekeni yapar gelince.
- Hastayı oynatmanız gerekirse, yerinden oynatmazsanız hayati tehlike oluşacaksa: önce 112’ye telefonla danışın ve hastayı en az hareket ettirecek şekilde taşıyın.
- Kaskı asla ama asla çıkarmayın, ekipmanın öneminden bahsetmiştim, düzgün bir kask, kafatasınız kırılsa bile kask, kafatasını bir arada tutar ve korur.
“Bırakın kaskı hastanede ya da doktor çıkarsın!” - Aynı şey ceket ve pantolon için de geçerli. Kazazedeyi olduğu gibi bırakın.
İşin ehli bile olsanız, doğru ekipmanlarınız yokken zarar verirsiniz. 112’yi bekleyin.
Özetleyelim
- Doğru ve tam ekipmansız tuvalete bile gitmiyoruz.
- Dikkatimizin dağıldığı an durup dikkatimiz toparlıyoruz.
- Kaza olduğu an, kazazedeye dokunmadan etraf güvenliğini alıyoruz ve 112 yi arıyoruz.
Bu yazı asla ve asla ilk yardım nedir, nasıl yapılır? Sorularına cevap vermez. Onun için T.C. Sağlık Bakanlığının onaylı eğitmenlerinden ilkyardım dersi alınız. Alsanız dahi, bildiğinizden %110 emin olmadığınız şeyi yapmayınız.
Kazasız belasız sürüşler, bol eğlenceli yollar dilerim.
Yazı tavsiyeleri
112 Acil Çağrı Projesi Resmi Web Sayfasını görmek için buraya tıklayabilirsiniz
hocam 7 yılda 8 kez motoru yatırdığınızı söylüyorsunuz ortalama yılda 1 eder bunların sekizide ciddi boyutta kazalar ise bu ortalamalara full ekipmanlarında yapacağı pek bir şey yok 33 yıllık aktif motor kullanıcısıyım sayısız kazalar yaptım son 10-15 yılındakiler pantalon ve botlar hariç eldiven kask mont üçlemesiyle korundum çok ciddi olan kaza sayım üçü geçmez onları da hafif kırıklarla atlattım ekipmanlı sürüşü sonuna kadar desteklerim ama en önemlisi iki tekerin üzerine her çıkışınızı bir denizaltı yada uçak kaptanı inceliği edasıyla ,ciddiyetiyle yaptığımız sürece hayatta kalma yüzdemiz bi tık fazla olur diye düşünüyom
Üzerimizde Sadece kask eldiven ve mont Tercih ediliyor. Pantolon ise “Param olunca” deniliyor. Oysa ki her muhafazali giyim esyasinin önemi oldukca büyük, şiddetine göre de koruyucudur. Ufak bir kaza bile sizi aylarca “is göremez” raporuna mahkum ediyor. 2020 yilin baslarinda sayin Kenan Sofuoğluna bir metin hazirlayip gondermisdim. “Muhafazali giysi” zorunlu hale getirilsin” diye. Fakat dönüş olmadi, herhangi bir uygulamaya da gecilmedi. Sadece atv haberde, paket kuryelerin kıyafetsiz olduklarini izlemistim. Firma tarafından verilmesini haber etmişlerdi. Bunun üzerine gidilmeli diye düşünüyorum.