Seyredecek kadar güzel custom makine
MAX HAZAN, inanılmaz derecede zarif, el yapımı makineler üretmesiyle tanınıyor. Modelleri motosiklet ve sanat arasındaki çizgi üzerinde geziniyor ve o kadar güzeller ki işlev mi-biçim mi tartışmasındaki fikrinizi değiştirebilir.
Hazan daha önce de güzellik ve kullanılabilirlik konularını başarıyla birleştirme işinde kendini kanıtlamıştı. Fabrika çıkışı gibi görünen ama custom, çarpıcı görünen ama kolay sürülen bir KTM 950 supermoto yapmışlardı. O model bir müşteri daha getirdi ve bir tane bir tane daha derken siparişleri çığ gibi büyüdü.
Los Angeles, Amerika’da bulunan Hazan Atölyesi bana kalırsa sanat yapıyor. Bir alttaki fotoğraflarda neden böyle düşündüğümü görebilirsiniz. İnce çizgiler, güzel ama gerçekten güzel bir görünüm. Güzel derken motosiklet güzeli değil, resmen heykel güzelliği, sanatsal güzellikten bahis ediyorum. Örnek olarak da aşağıdaki üç resmi bırakıyorum:
İki motorlu custom?
Müşteri önce 950’yi almak istemiş. Satıldığını duyunca da benzer bir KTM yapmak üzere konuşurken, yaptığım Knucklehead sport’u görünce kararını vermiş: “İlk önce ‘çılgın’ bir motosiklet yap bana, daha sonra da rahat rahat sürebileceğim ikinci motosikleti yaparsın” demiş.
Nasıl bir motosiklet olacağı konuşulurken ikna olan müşteri: “Tamamen özgürsün, istediğin gibi yap.” diyerek bitirmiş toplantıyı. Birisi size güvenip seçimi size bırakınca Max’in ikiz motorlu, bisikletten ilham alan tarza karar vermesi biraz zaman almış. “Her seferinde hiç denenmemiş, eşsiz bir model yapmak isterim.” diye açıklıyor. “Bir şey üzerinde altı ay çalışacaksam, uğraşmaya değmeli, değil mi?”. Haklı olduğu ortada. Velocette muhteşem görünmekle kalmıyor, daha önce gördüğümüz hiçbir şeye de benzemiyor.
“Çift motor kullanma fikri, eBay’de MAC firmasının Velocette motorlarından birini bulduğumda aklımda geldi. Satan kişinin dükkanının da arka caddede olduğunu fark edince işler tabii ki hızlandı. Motor kasalarının şeklini gördüğümde, şimsek çaktı! İki motorun mükemmel şekilde birleşeceğini ve daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemeyeceğini o anda anladım.”
İki motorlu ama nasıl?
Savaş sonrasında üretilen MAC motoru, 349 cc. hacminde hava soğutmalı tek silindir bir makine. O zaman için iyi bir değer olan 130 km./saate ulaştığını eklemek gerek. Max, ikinci motoru İngiltere’den getirmiş. Yanına bir de Matchless (eski bir İngiliz üretici), yana takılan dört vitesli şanzıman da bulmuş.
Motorlar birbirinden bağımsız ama alüminyum kasnaklar üzerinde çalışan bir dizi kayışla birbirlerine bağlı haldeler. Zincir yerine kullanılan kayış çift taraflı, böylece bir Eaton marka TVS R410 süperşarjı tahrik ediyor; bir taşla iki kuş vurulmuş.
Motorlar aynı zamanda el yapımı iskeletin (şasi) yük çeken parçaları. Krom-çelik şasiyle bütünleşerek yükü bölüşüyorlar, böylece şasi daha sade olabiliyor ve ağırlık düşüyor.
Tekerlekler özel ilgiyi hak ediyor
Max tek amortisör kullanan ön süspansiyonu kendi yapmış. Krom-çelikten yaptığı ön taraf kendini ilk bakışta gösteriyor. Yine de ön tarafta gözün takıldığı yer: bisiklet tekerleği gibi görünen tasarım harikası ön tekerlek. Ön tekerlek hem mühendislik açısından son derecede farklı hem de heykel kadar güzel.
Max: “Her projemde yeni fikirler bulmak gibi bir huyum var evet,” diyor. “her birinde kendilerine ait bir icadım var ama bu alet baştan sona kendi yolunu açtı…” diyor ama tekerlek merkezindeki bağlantılardan jantlara, fren mekanizmasına kadar her ayrıntı çok güzel.
Bu jantları başka yerde göremeyeceksiniz
“Bisiklet usulü ön tekerlek, yıllardır yapmak istediğim bir şeydi” diyor, V şeklinde jant CNC frezede tek parça halinde yapamamak demek. Dolayısıyla zor iş ve arkadaşı Mark Atkinson dışında kimse bu zorlukla uğraşmak istememiş.
Mark jantları tornada, jant tellerinin gerginliğiyle sabitlediği, paslanmaz çelik dübellerle bir arada duran, birbirine kenetlenen iki adet alüminyum yarım ay şeklinde olarak işlemiş. Freni de tıpkı jant gibi, sıfırdan elle yapmış. Her iki tarafta üç mantar tampon bulunan geleneksel bir bisiklet V-fren tasarımı bu. Max, ne kadar güçlü oldukları sorusuna: “Yaklaşık olarak onda altı, klasik kampanalı frenle hemen hemen aynı.” cümlesiyle cevap veriyor.
Arka tekerlek de alüminyumdan özel üretim. Ön taraf kadar çılgın değil evet ama yine de birkaç numarası var. İlk bakışta fren görmüyorsunuz ancak dört inçlik paslanmaz çelik rotor ve fren kaliperi, arka dişlinin koruması içinde duruyor. Ve çok şık duruyor…
Ayrıca alışıldık biçimde aks veya tekerlek somunu da yok. Bunların yerine, -yine özel üretim- tekerleğin içinden geçen iki parçalı bir tasarım parçayla çözmüşler sabitleme işini. Zincir gerginliği için de icatda bulunmadan edememişler 🙂 Zincir gerginliğini bir kam mili (egzantrik) ile ayarlıyorsunuz. Yanda duran amortisör ise aslında Fox marka bir dağ bisikletinden alınma 🙂
Heykel kadar güzel motosiklet demiştim değil mi? Bunca çaba, bunca icat ama gerçekten de sanat eseri gibi görünüyor Velocette. Özel yapım motosiklet genelde performans için üretilir. Farklı olarak, Velocette heykel gibi, oturup izlemesi sürmekten daha zevkli.
Tamamen custom devam ediyoruz
Velocette’in tüm gövde parçaları da el yapımı tabii ki. Elde şekillendirmiş alüminyum, asgari boya kullanımı ve sele yerine on iki kat deri tabakası ile her şeyi sıra dışı.
Hatları da öyle, kuyruk kısmı ve hemen altındaki kıvrımlı egzoz borusu tarafından belirlenen görünüm çok çok başarılı. Depodaki iki kapaktan birisi yağ için. Max, oraya yağ haznesini gizlemiş.
Bunlarla da bitmiyor gariplikler. Hazan Velocette’de yakıt pompası yok. Yakıt haznesi süperşarjın (aşırı yükleme/doldurma) basıncıyla sıkıştırılıyor. Karbüratörler bu basınçla doluyor ve yakıt pompasına gerek kalmıyor! Evet çok sıra dışı bir sistem ama çalışması yine de normal motor gibi. Yuh! Bu kadar da mucit olunmaz ki! 🙂
Max’in Velocette’i bir motosikletten çok bisiklet gibi hatta neredeyse bisiklet kadar dar. Yaklaşık üç metre uzunluğunda olmasına rağmen, sürüşü motorlu bisiklet gibi hissettiriyormuş.
Peki ya güç?
“Büyük bir gücü yok, tahmini bir rakam vermek gerekirse 50 beygir civarında olsa gerek. 70 yaşındaki iki 350 cc. motor için normal diyelim.
Ama yarım saat sürüşten sonra belinize ağrı giriyor.”
Mesele biraz da bu. Süspansiyonlar, koltuk gibi etkin kısımlar sürüşten çok görünüm için oradalar. Hazan Velocette sürmek için değil, imrendirmek, hayran bıraktırmak için üretilmiş bir motosiklet. Ben sürmek için motosiklet alırım demek tabii ki mümkün ama koleksiyonluk, sürmekten çok hayran olmak için yapılmış model. Peki değer mi?
“Tamamlanması en zor işlerimden birisi oldu bu proje. Neredeyse her şeyi iki kez yaptım. İçime sinene kadar tekrar tekrar yaptığım hiçbir şey için pişmanlık duymadım.”
Ve hepsine değdi.”
Bence de değmiş. Velocette heykel kadar güzel motosiklet. Daha önce her parçası, çizgileri, tekniği sıra dışı olan bir şey görmemiştim…
Hazan Custom Motosiklet Atölyesine ulaşmak isterseniz
Resmi web sitesi: Hazan Motorworks | Sosyal medya hesapları: Facebook | Instagram adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Bu yazı Motosiklet Acemileri İçin, Püf Noktası kategorilerinde yazıldı. Kategorilerinin diğer yazılarını kategori isminin üzerine tıklayarak görebilirsiniz.