Otomobil üreticisi SEAT, elektrikli taşıma alanını da gözüne kestirdi
Güncelleme (4 Ocak 2022): Seat Türkiye scooter’ları ülkemizde de satışa sundu. Sayfası burada.
SEAT dediğimizde aklımıza otomobil geliyor tabii ki. Ama hep söylüyoruz, gelecek elektriklide ve motosiklet giderek önem kazanıyor.
Görünen o ki ayrı bir piyasa sayılan motosiklet, gelecekte özellikle şehir yaşamında herkesin kullanacağı bir araca dönüşecek zira bütün büyük otomobil firmaları ucundan kıyısından ama devamlı şekilde elektrikli motosiklet tasarıları yapıp duyuruyorlar.
SEAT elektrikli motosiklet ve skutır
SEAT hem elektrikli motosiklet hem de elektrikli scooter ile başlayacak. Daha önce hiç modeliniz yoksa iddialı bir giriş yapacaksınız tabii ki. Seat da işi garantiye almak için tasarımlarına özen göstermiş ve siyah-kırmızı renkleriyle güzel görünen tasarımlar yapmış.
Elektrikli kaykay e-Kickscooter adında. Bu modeli oldukça çekici tsarlamış İspanyol firma. 551 W/saat pile sahip kaçkaç, 65 kilometre menzile sahip. Bu menzil iyi, özellikle şehir içinde. Bağımsız fren sistemi ve gece kullanımı için LED aydınlatmalar yer alıyor.
e-Scooter elektrikli motosiklet ise 11 kW (14,7 beygir) gücünde bir motor ile geliyor ve 240 Nm torka sahip. 0’dan 50 km/s 3,8 saniye ve 100 km/s hıza ulaşabiliyor. Tek şarjla 115 km. yol yapabilen e-Scooter günlük kullanım için hayli yeterli değerlere sahip.
SEAT Neden Bu İşe Giriyor?
SEAT, elektrikli motosiklet ve elektrikli scooter’ı 2020 yılında üretime sokup erken bir giriş ile geleceği sağlama almak istiyordu ama korona tüm dünyada hayatı değiştirdi. Toplu taşımanın tehlikeli hale gelmesi ile kişisel ulaşım daha da önem kazanacaktır tabii ki; karantina sonrası göreceğiz…
Aslında korona sonrasında daha da önem kazanma ihtimali var kişisel ulaşımın. SEAT zaten en başından beri bu hamlesini belediyeler ile anlaşıp filo, şehir içi ulaşım alternatifi olarak düşündüğünü belirtiyor. Hatta bu sebeple konuda uzman Silence adındaki e-skutır markası ile de anlaşmışlar ve operasyonlarını ortak yürütecekler.
Teknik ve Tasarım Özellikleri
Tahmin edileceği üzere pil birimini çıkarmak ve evde doldurmak kolay olacak şekilde tasarlanmış tüm modeller
Belediye ile anlaşıldığı için şehir için şarj istasyonları da ta en başından projeye alınmış
Maliyet her yüz kilometre başına 0.70€ olacak(mış)
BST HyperTEK ile en üstün malzeme ve teknolojiyi tamamen el yapımı, sınırlı sayıda ürettiği modelini piyasaya sürdü.
Teknik özelliklerden görüldüğü üzere son teknoloji ne varsa öyle üretilmiş HyperTEK. Zaten Hiper, süperin de üstü (bir anlamda aşmış), TEK de teknolojinin kısaltılmışı. Kısacası iddiası adından bile belli bu modelin.
Tarz ve Görünüş, Stil
Fakat bu yazıyı yazmamın sebebi HyperTEK’in görünüşü. Aşağıdaki görsele bakın. Çirkin değil mi? Bence de öyle. Bildiğimiz motosiklete benzemiyor bu çok ortada. Güzel diyen de çıkmaz sanırım. “Bitmemiş” gibi görünüyor, bende yarattığı ana duygu bu.
Bunun sebebini düşündüm. Bulabildiğim ise şu: güzel olmasını öncelikleri olmamış. Her parçada, her bölümde işlevi öne çekmişler ve işlev ile malzemedeki üst nitelik onlar için yeterli olmuş. Bu yaklaşım, performansı çok ileri taşıyıp her parçayı mükemmelleştirmiş olsa da bütünlüğü yok etmiş. Estetik açıdan daha çok bir arayış, teknik gösteri gibi olmuş.
Normalde prototip modellerde bile bu bütünlüğü görüyoruz. Hatta prototip araçlar daha çok görsel açıdan çekici olma hedefi taşıyorlar. BST ise HyperTEK’i teknolojik sınır arayışı için üretmiş ve onu göstermiş. Peki BST ama sonuçta görsellik bizim için çok önemli. Zaten bir aşağıdaki görselde durum ortada diye düşünüyorum 🙂
2019 Milan Motosiklet Fuarında tanıtılan Verge TS özellikle arka tekerinde bulunan tümleşik motoruyla en dikkat çeken modellerden birisi olmuştu.
Şimdi biraz daha bilgi açıklandı ve tahmin edildiği gibi anormal güç değerlerine sahip olduğu görüldü.
Yarış motosikletlerinin performanslarını aratmayan değerleri var TS modelinin.
Güç ve Performans
107 beygir (80 kW)
1.000 Nm tork
Elektrik motoru bu değerlerle benim diyen yarış makinesine meydan okuyacak güce sahip. Bu tork elektronik olarak kontrol edilip kısılmadığı sürece ne kalkışta patinaja düşmeden düz gidebilir ne de teker dikmeden ierleyebilir hatta sürücüsü üzerinde bile duramaz; öyle çılgın bir güçten bahis ediyoruz…
İşte bu elektronik güç kısma sebebiyle o korkunç torka rağmen 0-100 km/saat değeri 3 saniye civarlarında olacak.
Hız
Verge TS jant içi motora sahip dolayısıyla sıra dışı yapıya ve özelliklere sahip, bu yüzden size biraz gelip gelebilir ama bu kadar güce rağmen ancak 180 km. saate kadar çıkmasına izin var…
Tork sayesinde delicesine hızlanacağı için hayli büyük fren disklerine sahip.
Aktarım: Yok!
Tümleşik Jant Motoru
TS’in motor sıradışı çünkü bildiğimiz elektrik motorları gibi de değil: janta birleşik.
Bu sadelik ve daha az parça demek. Daha az parça ve doğrudan güç iletimi zincir ve yağı gereksiz kıldığı gibi bakımlarını da ortadan kaldırıyor.
Bu faydaların bir de bedeli var: lastik değişimi… Lastikçinin değiştiremeyeceği bir yapıda monte edilen lastikle karşı karşıyayız.
Menzil ve Şarj
Şehir içinde 300, uzun yolda ise yüksek hıza bağlı olarak 200 km. şarj değerlerine sahip TS. Bu değerler yüksek değil günümüz standartlarıyla karşılaştırıldığında. Ama şu var ki güçlü şarjda 15 dakikada 100 km. menzile yetecek doluluk yakalanabiliyor.
Üzerinde bulunan şarj cihazı ile 4 saat içinde tam doluluğa ulaşabiliyor Verge. DC hızlı şarj ile ise bu süre 45-50 dakikaya düşüyor. TS sıfırdan elektrikli bir motosiklet olarak tasarlandığından, hafif, benzersiz, alüminyum çerçeve, bisikletin toplam ağırlığını düşündüğünüzden daha düşük tutarken büyük bir pil içerebilir.
Damon Hypersport Elektrikli Motosiklet, Motosikletten Anladıklarımızı Değiştirmeye Aday
Bir nevi geleceğin motosikleti, bugünden.
Damon Hypersport elektrikli motosiklet sürdükçe akıllanan, yol ve sürat şartlarına göre şekil değiştirebilen, çevrenizdeki tehlikeleri algılayıp altıncı his misali sizi “dokunarak” uyaran, 4G hizmetleri ile çevredeki araçlar ve yol-internet vericilerinden gerçek zamanlı bilgi alıp gönderebilen bir motosiklet var.
CES dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı. Milyonlarca ziyaretçinin katıldığı, elektronik alanındaki en büyük markaların en yeni ürünlerini, gelecekteki teknolojilerini sergiledikleri hatta ürün tanıtımlarını yaptıkları en büyük buluşma.
Damon Motosiklet de CES 2020’de tanıttı Hypersport’u. Hyper, dilimizde hiper olarak geçiyor ve süperin bir üstü seviyeyi anlatıyor; “aşkın” kelimesi gibi düşünün.
Bu yazıda Hypersport’u tanıtmanın ötesinde günümüzdeki teknoloji nereye ulaştı ve neleri ek olarak sunuyor, gelecekteki motosikletler nasıl olacak konularını işleyeceğiz.
Şöyle bir vimeo var, ister izleyin, ister pas geçip okumaya devam edin çünkü videodaki her şey ve fazlasını anlatacağım:
https://vimeo.com/378642238
Ödüller en iyi kanıttır derler, buyurun 🙂
2020 CES En İyi Yenilik Ödülü
Taşıt Zekası ve Taşıma Ödülü
Hiper, aşmış; peki neyle, nasıl?
Görünüş, Stil, Tasarım
Her şeyden önce görünüşüyle diyebiliriz zira Hypersport,Her şeyden önce görünüşüyle diyebiliriz zira Hypersport, inanılmaz görünüyor. Elektrikli motosikletler içinde şimdiye kadar görmüş olduğum en “şık” model olabilir Damon Hypersport.
ARC Vector Gerçekten inanılmaz bir motosiklet, yazısını okumanızı tavsiye ederim.
Daha önce de Elektrikli Cafe Racer’da Lüks Yorum: Arc Vector yazımızda sıra dışı güzellikte araçlar görmüştük ama Hypersport eski egzotikler özellikle Ferrari ve Lamborghini’leri hatırlattı: uçuk ve aşırı stilize değil ama kendi içinde bütüncül, uyumlu ve sportif ama yine de sade bir şıklığı var ve çok estetik.
Onca pili motosikletin yüksek performans dengesini koruyarak yerleştirecek tasarımı yapmak zor iş: Aferin Damon, Hypersport normal bir motosiklet gibi duruyor.
Teknoloji ve Yenilikler
Üç sıra dışı ve eşsiz özelliği var Hypersport’un:
Motosikletin tipini değiştirir
Yoldaki tehlikeleri algılar
YZ sayesinde sürdükçe sizi daha da iyi tanır
Şimdi bunları teker tekter inceleyelim:
Güvenlik (Teknolojik Atılım)
CoPilot™
Damon Hypersport BlackBerry’nin QNX işletim sistemini kullanıyor. Kamera, radar ve sensörler ile donatılan Hypersport, özel Gerçekten çok gelişmiş bir kaza önleme sistemine sahip olduğu aktarılan elektrikli motosiklet, sürüşü hiç olmadığı kadar güvenli hale getirecek deniyor.
Hypersport çevresindeki nesnelerin hızını ve yönünü izlemek için radarlar, kameralar ve algılayıcılar (sensörler) kullanıyor.
360 derecelik bu gelişmiş uyarı sistemi çevredeki her şeyi gözlüyor ve sürücüyü haberdar ederek “durumsal farkındalığı*” arttırıyor.
Bu çok önemli bir yenilik çünkü bir ilk. Çepeçevre bilgi sahibi olmak arkanızda gözünü olması gibi bir şey. Kör nokta yok, sürpriz yok… Uyarı sisteminin adı: CoPilot. Bilgiyi topladıktan sonra, gidonlar ve ön camdaki LED’ler yoluyla sürücüsüne iletiyor. Bu arada bir de 1080p’lik arka görüş kamerası var 🙂
*Damon, güvenlik için kullandığı yardımcı pilotun temeli olarak Blackberry QNX işletim sistemini kullanıyor. Damon-BlackBerry ortaklığı daha önce de gündeme gelmişti (haberi burada). ** Bu aslen askeri araçlarda, özellikle savaş jetlerinde önemli, pilot çevrede olup bitenlerin ne kadar farkında olursa o kadar başarılı iş çıkarabiliyor.
SHIFT™
Sürüş sırasında motosikletin tipini değiştirmek nasıl olurdu?
Hypersport’un sihirli bir tuşu var. Tek tuşa basarak motosiklet türünü değiştirmeye yarıyor bu tuş.
Bu düğme, elektronik olarak kontrol edilen 4 farklı noktada ayarları değiştiriyor: gidon, rüzgarlık, koltuk ve ayaklıklar.
Dördü birden yukarı ve aşağıya konum değiştirerek spor ve şehir içi modları arasında geçiş yapıyor. SHIFT adlı bu sistemle ile Hypersport, şehir içi trafiği ve otoban koşulları için ideal ayarlara kavuşuyor.
Bu gerçekten çok güzel bir özellik çünkü yüksek hızda aşağıda, şehir içinde yukarıda oturarak her şartta daha rahat ve şartlara uygun konumda sürüş yapıyorsunuz.
Güzel değil mi?
Teknik Özellikler
HYPERSPORT HS
0-100 km/saat
3 Saniyenin altında | Çok iddialı bir değer ama elektriklilerde zaten yüksek performans standart
Son Sürat
322 km/s |Benzinlilerin gücü uzun menzil ile birlikte sunuluyor artık
Menzil
200 mil üzeri (ortalama hızlı sürüş ve şehir sürüşü) Yüksek hızda 322 km. Normal, sakin kullanımda 480 km. Hypersport, menzil konusunda pazarın en iyisi konumunda yer alıyor. Ve de nihayet benzinlinin menzili yakalanmış oluyor…
Şarj Süresi
Seviye 2’de 3 saatin altında | Seviyeden kasıt şarj gücü seviyeleri. Hızlı Dolum, Yavaş Dolum gibi düşünün.
CoPilot
Dahil |Motosikletlerin en zayfı noktası çevresel güvenlik artık çözümsüz değil.
Shift
Dahil | Çok akıllıca bir yenilik, her zaman rahat, bir motosiklette iki karakter!
4G Bağlantı + Veri
Dahil |5G’ye sayılı zaman kala bütünleşikhizmetler mobil veri ile emrinizde. Bu özellik zamanla en ucuz modellere bile inecek ve motosikletimiz cep telefonumuzla ortak çalışmaya başlayacak.
Kamera
2 X 1080P | Bu konuda ayrıntılı bilgi yok fakat CoPilot özelliği ile birlikte çalıştığı kesin. Sanıyorum video çekimi için de kullanılıyordur bu kameralar. GoPro pek sevmeyecek ama güzel özellik 🙂
Oturma Yüksekliği
32″ Maksimum Yükseklik, Shift ™ ile Değişken
Ağırlık
190 kilogramın altında | Bir kez daha benzinliyi yakalayan değerlere ulaşılmış. Normalde piller ağırdır fakat böyle bir motosiklet için 200 kilo altı kalmak çok iyi değer.
Motor
160 kW zirve gücü | “Deli gibi güçlü demenin teknikçesi. 1000 cc. benzinli motor gücü en iyimser ifade ile.
Güç
Güç Kaynağı: Sıvı soğutmalı 20 kWh pil paketi | Piller tıpkı motor gibi ısınıyor. Damon sıvı soğutma ileısıyı kontrol etmiş.
Servis
Minibüs ile kapınızda mobil servis | “Sen gitme, biz gelelim.” İyi hizmet…
Tamamen elektronik altyapı ayar konusunda da bir çok ilave olasılığa erişmemizi sağlıyor. Sonuçta pilden gelen güç elektronik beyin vasıtası ile çalıştırıyor elektrik motorunu. Yazılım üzerinden güç karakteri, gaz seviyesi etkileri, devirlenme ve güç üretimini istediğimiz gibi özelleştirebilmek mümkün.
Teknolojinin geldiği noktada “Güç Kontrol Tercihlerim” dosyasını indirip motosikletimize yükleyeceğiz gibi görünüyor 🙂
Elektrikliler bu konuda da içten yanmalı motorların fersah fersah ötesinde imkanlar sunuyorlar. Tıpkı ECU programlarında olduğu gibi yakında internet siteleri ve forumlarda dosyalar paylaşılmaya başlar 🙂
Damon Hypersport Pro
Sınırlı sayıda üretilen, sadece sarı renkte özel bir model de yapmışlar Hypersport için ve tabii ki hepsi satılmış bitmiş 🙂 Şimdiden klasik olacağı garanti çünkü, akıllı bir yatırım açıkçası…
BMW 2017’de R1200GS xDrive Hybrid demişti? Ne Oldu?
Hybrid, dilimizde “melez” kelimesi ile ifa ediliyor. O halde bu motosiklette melez olan ne? Bu motosikletin ön teker göbeği elektrikli. Göbekte hem elektrik motoru (ön tekerlekten ek çekiş) hem de elektrik üreteci olarak iş gören bir bölüm var. İşte R1200GS xDrive’ın melez tarafı güç kısmında; benzinli boksör motor haricinde elektrik gücü de var.
Peki üretilecek mi? BMW şöyle açıklama yapmıştı 2017’de:
Daha küçük hacimli benzin motorunu, elektrik gücü ile desteklersek; aradığımız motosiklete ulaşabilir miyiz? Tüketimi düşürmek ve menzili arttırmak için en iyi çözüm bu mu? Henüz, piller pahalı ve ağır.
Yine de satın almak çok kişinin olması bizi çok motive etti.
Ben de bu yazının sonunda yazdıklarımı yazmıştım ve yıl oldu 2019, hala “tıs” yok 🙂
Ama biz şimdi bu teknolojinin ayrıntılarına bakalım:
Cip Misali Tüm Tekerleklerden Çekiş!
R1200GS Adventure xDrive ek elektrik gücünü ön tekere aktarırken hedefi daha fazla güç ve hızdan çok, zor şartlarda (aslında kaygan zeminlerde) güvenliği arttırmak.
xDrive’daki R 1200 GS Adventure modeli üzerine yapılmış. Su/hava soğutmalı motor 92 kW (125 beygir) ve 125 Nm tork üretiyor.
Hybrid (elektrik motoru) ise buna 33 kW (45 beygir) ekliyor; ek güç olarak hiç de kötü değil!
İddia o ki ön teker çekişi R 1200 GS xDrive Hybrid’in kaygan yol koşullarında da daha iyi çekiş sağladığı (derin kum ve çamur dahil). Bu mühendisliğin temelleri de otomobil bölümünden alınmış, malum xDrive BMW otomobillerde uzun zamandır var.
Fotoğrafa dikkatli bakın: sol tarafta dörtlüleri yakan kırmızı düğmenin yanında “2WD” tuşu var. 2WD, 2 Wheel Drive, yani “2 Teker Çekişi” demek. Sistem elle yönetimin haricinde otomatik olarak da devreye girebiliyormuş.
Elektrik Gücü Nereden Geliyor?
Frenleme sırasında elektrik üreten ön taraf, enerjiyi BMW pil teknolojisinin ürünü iBattery’ye yolluyor. Ön tekerlekteki çekişe e-Drive adı verilmiş. e-Drive devreye girdiğinde i-Battery’deki gücü kullanarak çekiş sağlıyor. Tabii ki devamlı olarak algılayıcılardan (sensör) gelen verilerle çekiş yönetimi kontrol ediyor ön taraftaki elektrik motorunu. Sistem ön tekeri, sürüş koşullarına bağlı olarak etkinleştiriyor ve uygun görürse (örneğin ıslak veya derin kar koşullarında) ek çekiş sağlanıyor. Tabii ki modlar var ve sürüş modlarıyla bütünleştirilmiş. LCD ekran üzerinden miktar ve devreye girme ayarları ile kişiye göre özelleştirebilmek de mümkün.
Teknik Avantajlar
Daha iyi durma kabiliyeti ve daha dengeli ağırlık dağılımı.
Ön teker fren için çalışmaya başladığında göbek elektrik üretirken ek frenleme gücü de yaratabiliyor. Kısacası daha fazla fren gücü ve daha kısa duruş mesafesi getirmiş bu sistem BMW’ye.
Bu ek fren gücü sayesinde ön tarafta iki yerine tek fren diski yeterli olmuş ve 2,9 kilogram hafifleme sağlanmış, bu da tüm performans değerlerine yardımcı olmuş.
Testlerdeki Üstün Başarı
This bike will get you anywhere, on any surface – even to the North pole.
R 1200 GS xDrive Hybrid testlerde en zor koşulları görmüş. “North Cape” yapan motosiklet buz kaplı yollarda Barents Denizine kadar gitmiş; burası kutuba çok yakın bu arada 🙂
Bizi en çok etkileyen -56 derecede bile sorun çıkarmayan elektrik performansı oldu. Karın metreyi bulduğu yol koşullarında gidebilen bir motosiklet oldu 1200GS xDrive; bu bizim bile beklemediğimiz bir başarı idi.
Bu arada bir ilave: Bu kadar sert koşullar için BMW R1200GS xDrive’ı özel yapım kış lastikleri ile öneriyor 🙂
Son Söz
Evet etkileyici ama alıp sürme noktasına gelince bu tür değişiklikleri yapmak zor zira cevaplanması gereken çok soru var; mesela:
Tipi nasıl olacak?
Standartlar oturdu mu?
Nerede, nasıl dolduracağız (şarj edeceğiz)?
Servisler yeni elektrik motorunun bakımına, lojistiğine hazır mı?
Yazıyı okuyunca fark ettik ki son derece akılcı ve faydalı bir sistem yapılmış. Peki sonuç ne oldu? BMW gibi güçlü ve eğilimleri belirleyen bir firma bile piyasanın ve endüstrinin kurallarına boyun eğmek zorunda kalıyor.
Demek ki en güçlüler için bile yukarıdaki sorular kısıtlayıcı. Yine de BMW’ye bu denemesi için başarılar diliyoruz 🙂
Fakaaat, Wunderlich bu fikri sevmişe benziyor. Kit halinde alıp 1200GS’inize takabiliyor ve önden çekiişe kavuşabiliyorsunuz; ilgilenenler için bağlantı hemen aşağıda:
Hep söylüyor ve yazıyorum, gelecek elektriklide! Şimdi de sözü Ducati’ye bırakalım 🙂
2017 yılında Ducati Batı Avrupa Müdürü demişti ki:
2021 yılına kadar bir elektrikli motosiklet bir de scooter için planlarımız var.
Son açıklama (2019) ile Ducati de elektrikli motosiklet üretimine başlayacaklar kervanına katıldı. İtalyan üreticinin elektrikli hedefi, en son en tepedeki isim, Claudio Domenicali tarafından onaylandı ve resmiyet kazandı.
Söylentiler hep vardı ve dünya oraya giderken Ducati’nin de yola koyulduğu ve hazırlandığı belliydi ama bu açıklamayla, DUCATI’nin elektrikli modellerini piyasaya sürmesinin çok uzakta olmadığını öğrenmiş olduk; demek ki artık hazırlar…
CEO Claudio Domenicali:
“Gelecek elektriklide ve biz de seri üretime başlamaya çok yakınız”
Ducati CEO’su
Ducati daha önce elektrikli bisiklet tasarımında bir el oynamıştı ve hatta Ducati Zero adlı bir elektrikli Ducati konsepti geliştirmek için Milan Politeknik Tasarım Okulu ile çalışmıştı. Domenicali daha önce deneysel bir modelde Sıfır FX aktarma organına sahip bir Hypermotard üzerinde de görülmüştü; hazırlanın; elektrikli Ducati’ler geliyor! 🙂
Bahsedilen kavramsal çalışma
Son Söz
Ducati denince üst seviye tasarım, çok şık, sanat eseri gibi estetik motosikletler görmeye alışığız. Elektrikli ise menzil-ağırlık-yerleşim gibi yeni sorular ve kavramların cevabı demek. Bunu daha önce Harley-Davidson LiveWire’da gördük (LiveWire yazısı burada) düdük gibi bir şey oldu 🙂 Bakalım Ducati bu endüstriyel tasarım soru(n)ları nasıl çözecek ve bu cevaplar nasıl bir Ducati sunacak bizlere? Elektrikli Ducati markanın geleceğini belirleyeceğine göre bu ilk elektrikli Ducati çok önemli olacak çünkü!
Elektrikli süperspor Kymco SuperNEX, EICMA’da bile gürültü kopardı: Süper Spor gibi görünen elektrikli! Bu görünüş tesadüf değil, iddiası da o yönde:
“SuperNEX Elektrikli gibi değil, süper spor bir model.”
EICMA 2018’de bir çok yeni model gördük ama KYMCO’nun tanıttığı elektrikli süperspor SuperNEX, dikkatimi çekti çünkü SuperNEX, “süperspor†ve elektrik kavramını harmanlayan bir model olma iddiasında.
Elektrikli motosiklette aradığımız üç eksik vardı:
Elektrik, motosiklet için çok uygun bir altyapı olsa da alışık olduğumuz o “ses” yoksa kıymeti yok diyorduk malum.
Vites alışkanlığımız.
Erişilebilir fiyatlarda spor duygusu veren motosiklet eksikliği
İşte SuperNEX bunları çözdüğünü iddia ediyor, nasıl mı?
SuperNEX en başından itibaren vites değiştirme imkanı verecek birinci sınıf bir vites kutusu ile düşünülmüş. Debriyaj içermeyen 6 oranlı vites kutusu sayesinde sürüş hissi gerçek bir spor motosiklet karaterini yakalamayı hedeflemiş. Unutmadan ekleyeyim, sınırlı kaydırma da mevcut; böylelikle vites düşürürken yapılan hataların affında da yardımcı olan teknoloji ihmal edilmemiş; tıpkı Üst sınıf spor motosikletlerdeki gibi…
Elektrik Motoru ve Ses, Sesi Çıkan Elektrik Motoru
Ben tatmin edici bulmasam da ilgin bir özellik eklemişler: Motor Sesi.
Bu da ne diyenlere hemen açıklama: Elektrik motorları sessiz ama vızıldamaya benzer bir ses katmışlar Super NEX’e,
Yani gazı açtıkça sesi tıpkı motosiklet motoru gibi artıyor.
Gerekli mi? Belki, olsa kötü olmaz ama seçtikleri ses kötü! Daha gümbür gümbür bir ses olabilirdi ama bu sesin uzun sürüşlerde kafa ağrıtması abartı olmaz herhalde (sesi videoda görebilirsiniz). Ama harici ses olması güzel! (Bakınız Harley Davidson LiveWire yazısı)
Aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi büyük bir motosiklet değil Super NEX, bana yan görünüşü biraz da Aprilia modellerini hatırlattı; özellikle şasi ve yan kabuğun (grenaj) görünüşü bu hissi verdi.
Yine de söylenmeli, derli toplu ve şık bir tasarımı var.
Her Zaman Canlı Karakter ve Her Süratte Ataklık İddiası
Elektrikli süperspor Kymco SuperNEX altı oranlı vites kutusu ile spor motosiklet karakterinin ruhunu ve hızını yola aktarıyor çünkü değerleri çok iyi:
0 – 100km/saat: 2.9 saniye,
0 – 200km/saat: 7.5 saniye,
0 – 250km/saat: 10.9 saniye!
SuperNex’in hızlanma değerleri gerçekten de çok çok iyi.
Gerçek bir spor model gibi duruyor değil mi?
Güç Yönetimi
KYMCO, KYMCO FEP adında bir özellik eklemiş SuperNEX’e, “KYMCO Full Engagement Performance” demek olan bu özellik gazı korkusuzca açmanızı sağlıyor.
İşte bu önemli çünkü elektrikli motorlardaki ani güç aktarımı tehlike yaratan bir sorun. FEP ile gaz fazla açılsa bile tekere kalkma ya da sıyırma oluşmuyor. FEP aynı zamanda sert fren anında da arka tekerin kalkmasını ve kilitlenmeyi önlüyor (ABS). Üstelik FEP’in devreye girişi de ayarlanabiliyor. Alttaki video bunu anlatıyor.
Sürüş Kipleri
SuperNEX, modern motosikletlerin olmazsa olmazı sürüş modlarını da işin içine dahil etmiş.
Poised (Teyakkuzda, hazır) Ara sokaklarda efendi gibi sürmek için
Assertive (iddialı), Şehirli ama biraz daha ciğerli.
Bold (cesur), ufak ufak gazlamak isteyenlere, şehirden çıkıp rüzgarı hissetmek isteyenler için
Extreme (Aşırı), ne varsa kullanmak için, pistlere uygun güç seviyesi, tehlike yaöşamak isteyenler için 🙂
Son Söz
Elektriklilerin gelecek olduğunu düşünüp takip ediyoruz; KYMCO’nun bu adımı biraz daha performans odaklı olsa da yenilikçi bakış açısı ve (garip de olsa) alışkanlıklarımıza hitap eden eklentileriyle dikkate değer!
2019 Harley Davidson gibi klasik bir markanın elektrikli modeline umut bağladığı yıl olarak hatırlanacak
Elektrikli Harley olur mu? Livewire, buna cevap, hem de bizzat Harley’in kendisinden!
Videomuzu izledik; her bir şeyi geçtik; aklımızdaki soru:
Sesi Olmayan Harley Olur Mu?
Bence olmaz ama elimiz mahkum alışacak gibiyiz. Yine de anlamadığım bir şey var ki o da Evees gibi bir marka yıllar önce yaptıysa Harley gibi firmalar neden şu işe girmez:
Artı olarak şu yazımızda bir örneğini gördüğümüz seçenekler de var artık. Sonuç olarak Harley görüntü ve ses demek. Neyse Harley’in kendi sitesinde giriş bölümüyle başlayalım yazımıza:
Harley Davidson Livewire Elektrikli Harley LIVEWIRE™ DUYACAĞINIZ EN YÜKSEK SES, KALBİNİZİN HIZLA ÇARPMASI OLACAK Gelecekteki Araçlar
Bu fikre, yani geleceğin kesinlikle elektriklinin hakimiyetinde olacağına dair adım bu defa Harley-Davidson’dan geliyor; 2019’a girdiğimiz için de bu sene LiveWire’ın yılı olacak gibi…
Peki Elektrikli Harley Neden Önemli?
Çünkü Harley klasik bir marka, çünkü Harley demek gürül gürül büyük, sesli, ikonik motorlar demek… Kaldı ki Harley, hava soğutmalı motordan su soğutmalıya geçince bile hayranlarının büyük tepkisini göğüslemiş bir marka ve tarz… Elektrikli LiveWire bu yönüyle hayli cesur bir adım. “Harley bunu yapmış ha?” dedirtecek kadar büyük bir adım hatta…
Belki de bunun için, Livewire uzun süredir, tabiri caizse alıştıra alıştıra yediriyor 🙂 Kısacası LiveWire çok önemli çünkü Harley Davidson 2022 yılında elektrikli motosiklet sınıfında lider olmak gibi bir hedefe sahip!
Öne Çıkan Detaylar
LiveWire kavramsal modeline çok yakın şekilde üretime geçecek. Gezinti (cruiser) tipinde olan model, elektrik bataryasının altta konumlandırmış çünkü bu ağırlık merkezini daha da aşağı çekiyor.
Şarj girişi, belki de alışkanlıktan, depo çevresine yerleştirilmiş 🙂
Sonuçta depodan dolduruluyor 🙂
Sürüş için gerekli gücü sağlayan batarya ayrı, diğer tüm elektrikli donanımlar içinse ayrı bir batarya var. Bu, diğer her şeyin kendi güç kaynağına sahip olmasına yarıyor ve sürüş için güç kalmasa da diğer her şeyin çalışmasına olanak sağlıyor.
Harley-Davidson LiveWire’ın kesinleştirilmiş teknik verilerini paylaşmakta çok istekli değil, en azından şimdilik. Bu aslında biraz da görünüş ve albenisini konuşmak için bilinçli bir tercih çünkü menzil vs. gibi rakamsal değerler hemen diğer elektriklilerle kıyaslanacak.
10 inç ekran (büyük tablet boyutunda)
Donanım demişken dikkati hemen sürücü bilgi ekranı çekiyor. Tabii ki elektrikli bir modelde sayısal (dijital) ve büyük bir ekran normal sayılır; yine de Harley’de çok teknoloji beklenen bir şey değil. Ama Harley de artık bildiğimiz gibi değil, geleceğin motosikletlerini ypmak gibi bir niyetleri var ve bunu açık açık pazarlamaya da başladılar artık.
LiveWire™ kendi tümleşik şarj cihazı üzerinden standart prizle şarj edilebiliyor fakat tabii ki ev tipi elektrikle şarj sıkıcı derecede uzun sürüyor. Evet elektrikli araçlar özel dolum istasyonlarında şarj edilmek için var ama ülkemizde bunlar yaygın değil. Bir an önce de yaygınlaşmaları lazım çünkü şarj süresi aşağıdaki gibi çok fark ediyor:
Seviye 1 (standart ev tipi priz): Şarj saati başına 21 km.
Seviye 3 (DC Hızlı Şarj): Şarj saati başına 310 km.
LiveWire’ın İlk Tanıtılan Modeli
Harley-Davidson Livewire Bisiklet Konsepti
Harley elektrikli de o kadar ciddi ki bisiklet konseptleri de tasarlıyor. Bir nevi nabız yokluyor yani; anlaşılan geleceği Harley de elektriklide görüyor 🙂
Lüks elektrikli motosiklet? Bu konuda standartları belirleyen bir markayı tanıtmak istiyorum sizlere ve de en özel modelini:
Arc Vector!
Önce Arc firmasından bahsedelim: Çok çok iddialılar! Diyorlar ki:
BİZ FARKLI DÜNYALARI BİR ARAYA GETİREN BÜYÜCÜYÜLERİZ (nasıl giriş ama) ALGIYA, VAR OLANA MEYDAN OKUYAN, SONUÇ ODAKLI ERİTME POTASIYIZ. PARÇALARININ SINIRLARINI ZORLARKEN BÜTÜNDE MÜKEMMELLEŞEN MAKİNELER YAPIYORUZ; RUHU OLAN, CANLI BİR VARLIK GİBİ HİSSEDECEĞİNİZ MAKİNELER (iddialı ve üst perdeden, değil mi?).
ZANAATKAR, MÜKEMMELLİYETÇİ, İŞİMİZDE USTA, GURUR DUYACAĞIMIZ MOTOSİKLETLERİ YAPMAYA AZMETMİŞ KİŞİLERİZ.
Bu kadar iddialı laflar edince, insan: “Dur bakalım, bunun altından ne çıkacak?” diyor tabii ki… Altında işte bu var:
Arc firmasının kurucusu Mark Truman, Jaguar’ın Beyaz Alan (White Space) Bölümünün eski başkanı (ki bu bölüm sıra dışı fikirleri yaratan bölümmüş). Yani ta en başından prestij, lüks, teknoloji ve başarımın (performans) yüksek seviyesini icat eden kişiler tarafından kurulmuş Arc.
Kısacası yukarıdakiler iddiadan çok özgeçmiş gibi, ve Vector da bunu kanıtlıyor. Başarması zor, ciddi mühendislik ve tasarım bilgisi gerektiren işleri Vector’da başarmışlar… Geçelim Arc Vector’un özelliklerine o halde.
Tasarım ve Daha Da Ötesi
Arc Vector her şeyden önce elektrikli yeni tip kahvehane yarışçısı (café racer ne demek derseniz buradan buyurunuz). Şirketin iddiasına göre Arc Vector’da devrim yaratacak olan bir yenilik var: HMI (Human Machine Interface). HMI, “İnsan-Makine Ara Yüzü” demek. HMI’nin motosikletin tümüyle bütünleşik olduğunu söylüyorlar. Yani tüm işlevlerini bu ara yüz üzerinden kontrol etmek mümkün olacak. Kesin olan o ki dokunmatik ekran olacak; belki de sesli komut, hatta daha da ötesi olabilir zira yazının devamında göreceğimiz gibi kaskın içinde de görsel iletişim birimi var.
HMI özellikten çok bir anlayış ve zemin. Zaman içerisinde özellikleri ve işlevleri değişse de, HMI kıyafetler, kask gibi unsurlar sayesinde motosiklet ile fiziksel bağlantı/iletişim kurmamıza yarayacak.
Bu konuyu yazının devamında, kask ve ceket bölümlerinde göreceğiz ama şimdilik teknik özelliklere bakalım.
Teknik Özellikler
Arc Vector elektrikli ve son teknolojiyi her anlamda kullanan bir motosiklet ama mesele tabii ki sadece elektronik değil; Vector karbon kompozit yapı gibi yüksek standartlara da sahip. Salıncaklar, ki ön tarafta da salıncak mevcut, tamamen karbon kompozit maddeden yapılmış; dahası özel yapım Ohlins damperler var ve nihayetinde Arc marka monokok (kendi kendini taşıyan ve şasi gibi davranan) pil yapısıyla sıra dışı özellikleri var standart Vector modelinde.
Arc Vector elektrikli ve son teknolojiyi her anlamda kullanan bir motosiklet ama mesele tabii ki sadece elektronik değil; Vector karbon kompozit yapı gibi yüksek standartlara da sahip. Salıncaklar, ki ön tarafta da salıncak mevcut, tamamen karbon kompozit maddeden yapılmış; dahası özel yapım Ohlins damperler var ve nihayetinde Arc marka monokok (kendi kendini taşıyan ve şasi gibi davranan) pil yapısıyla sıra dışı özellikleri var standart Vector modelinde.
Monokok yapıyı biraz daha açalım: Arc Vector alışıldık şasi yerine karbon fiber, kendini taşıyan tek parça (monokok) tasarım tercih etmiş. Gövde tüm elektronikleri, pili, motoru ve kontrol gruplarını üzerinde topluyor. Yani bildiğimiz şasi yok bu araçta, gövde unsurlarının hepsi tek parça şasi gibi davranıyor.
Kısa bir özet yaparsak Arc Vector, yüksek teknolojili, yüksek hızlı ve yüksek fiyatlı bir motosiklet 🙂
Başarım (Performans)
Tabii ki bu üstün nitelikler aşağıdaki rakamlara yansımış:
Menzil Otoban (yüksek hız): 200 km. Şehir içi (normal hız): 300 km.
Şarj Yüksek güçlü dolum ile 45 dakika.
Sürat 0-100 km./saat: 3.1 saniye bu rakamı değişik kaynaklar 2,7 saniyeye kadar çekiyor ama kesin bir şey yok. Azami sürat: 241 km./saat
Ağırlık 220 kg. ve ürettiği güç 133 beygire denk geliyor. Tabii ki esas olarak tork değeri fark yaratıyor ama tüm elektrik motorlarındaki avantaj burada da ortada: hiç bir şey elektirk motorunun torkuna benzemez!
Ha bu arada Vector’un 3.1 saniyelik 0-100 km. değeri 2019 BMW S1000RR ile aynı 🙂
Bu rakamlar hayli iyi değerler. Hız ve menzil açısından petrol tüketen motosikletlerle aynı değerlere, hatta daha da iyilerine sahip…
Ön tekerdeki Brembo’ların konumuna dikkat ettiniz mi?
Vector, Sıra Dışı Donanımlar Da Demek
Arc Vector sadece motosikleti ifade etmiyor: Vector ismine donanımlar da dahil.
Soldaki nedir? Evet, göz önü gösterge paneli, tıpkı filmlerdeki ya da savaş uçaklarındaki gibi.
Kask bunlardan birisi tabii ki. Arc tarafından geliştirilen kask da göz önü göstergeye (HUD) sahip kask, gerekli bilgileri gözünüzün önüne serip, dikkatin devamlı yolda tutulmasına yarıyor. Aslında bu yaklaşım savaş pilotları için uygulanıyordu ve durumsal farkındalık (situational awareness) seviyesini yükseltmek için kullanılıyordu. Şimdi aynı yaklaşım, Arc Vector’da da var; üstelik o kadarla da kalmıyor: Kask geri görüş kamerasına da sahip ve aynı zamanda kontakt anahtarı işlevi de kaska gömülmüş…
Aynı zamanda çok da şık bir kask…
Ceket
İşte burası çok ilginç. Ceket dokunsal bildirim yapıyor (yani bildiğin dürtüyor) sürücüyü. Mesela arkadan yaklaşan araba varsa dokunma yoluyla sizi haberdar ediyor (tabii ki bu aynı zamanda motosikletin etrafında olup bitenlerin farkında olduğunu da gösteriyor :)). Bunu da cekete tutturulan hoparlörlerle sağlamışlar ki bazı sürüş kiplerinde bu hoparlörler müzik hissi konusunda da devreye giriyorlarmış.
“E bu kadarı da fazla değil mi?” diye soranlara Truman’ın cevabı hazır:
“Kesinlikle rahatsız edici değil, aksine, bu durum sizi rahatlatıyor ve yola yoğunlaşmanızı sağlarken motosikletle bütünleşmenizi de kolaylaştırıyor. Yol arkadaşınızın sizi düşünüp koruduğunu ve ihtiyaç duyduğunuz her şeyin de gözünüzün önünde oluşunun keyfini sürüyorsunuz.
Dokunsal ceket ve yüksek teknoloji kask, makineyle insanın bütünleşmesini kolaylaştırıyor. Göstergelere bakıp durum nedir anlamaya çalışmak yerine sürüşünüze odaklanıyorsunuz.”
Ceket, gerçekten çok şık değil mi?
Tasarım en başından beri yarış seviyesinde yapıldığından çok dayanıklı ama çok hafif bir yapı elde edilmiş. O kadar ki herkesin model ürettiği elektrikli pazarında en yakın rakibinden %25 daha hafif Vector. Güç bataryasında da aynı şey var: normalden %30 daha çok güç tutan bir pil teknolojisi var Arc Vector’un.
Tasarım yarış seviyesinde yenilikçi olunca ön tarafta da salıncak var ve fren bölümü altta yer alıyor…
Bu özel model sadece 355 adet üretilecek. Tabii ki fiyatları da sıra dışı olacak: 117’000 Amerikan Doları. Bu yönüyle Vector daha çok koleksiyoncuların ya da ünlülerin erişebileceği bir yerde.
İşçilik, üretim kalitesi ve ayrıntılardaki kesinlik hayranlık uyandırıcı…
Değer Mi?
Değecek gibi. Çünkü teknoloji, başarım, güvenlik, deneyim konularında daha önce erişilmemiş seviye ve fikirlerle geliyor Arc Vector.
Özellikle HMI (kaskta, cekette sunulan özellikler) ilginç bir deneyim olacak, tabii ki tiki olan sürücüler için değil 🙂
Özel yapım elektrikli BMW pek de alışık olduğumuz bir şey değil. Diper yandan elektrikli motosikletlere olan ilgimi de biliyorsunuz (elektrikli yazıları burada). BMW de geleceğin elektriklide olduğunu biliyor şüphesiz ve bu proje resmi olarak da BMW’nin destek verdiği bir çalışma.
Tabii ki yapmışken uçuğunu yapalım hedefini baktığınız anda görüyorsunuz. Ki bu da BMW’nin kendine özgü, sadece BMW motosikletlerde olur diyeceğimiz kadar sıradışı (çirkin dememek için zorladım kendimi).
Sıra dışı bir özel yapımla karşınızdayız…
Bu iş BMW’nin C evolution modeline dayanıyor. BMW 2014’den beri bu elektrikli skutırı Avrupada satıyor ve bir süredir ABD’de de şatışta. BMW i3 ile aynı aküyü kullanan motosiklet 160 km. menzili ile iyi bir tercih. Güç konusunda da tüm elektrikliler gibi iddialı: 72 Nm, ve bu aslında Harley-Davidson Sportster 883 ile aynı güç demek oluyor 🙂
Bu modeli yapan Rolf Reick (resimdeki) endüstriyel tasarımcı ve arada özel yapım motosikletler üretiyor. Esas mesleği ise üniversite hocalığı. Yapılmayanı yapmayı seviyorum diyor, elektrikli motosikletlerde olmayan bir tasarım yapmak istedim. Aslında dış tasarımlarında yapılabilecekler çok geniş. Bu yüzden daha önce görmedikleri bir şey yapmak istedim. Son teknoloji barındıran ama garip bir görünüşlü olan, arka tarafı eski görününe bir model bu.
Haklı. Daha önce gördüğümüz hiç bir motosiklete benzemiyor…
Ham bırakılmışlık hemen belli oluyor. Tasarımın özelliği de bu zaten.
‘E-LisaBad’ ananesinin isminden geliyor. Ananesinin kübik tarzda çay servisi seti varmış. 1920’lerde Erik Magnussen tarafından tasarlanmış bu takım, motosikletin de fikir babası olmuş. Garip değil mi? 🙂
Ön taraf kompozit malzemeden. Raylı bir sistemle ve kolayca takılıp çıkarılabiliyor. Üstelik çıkarılan standart parçaların ağırlığı olan 40 kilodan da daha hafif bu parça.
Elektronik altyapı ve parçaları ise hiç ellenmemiş.
Ön taraf biraz alçaltılmış, ama bununla yetinilmemiş: amortisörleri de çıkarmış. Yani taş gibi bir ön taraf var. Sıfır sönümleme (süspansiyon)! Arka tarafta ise düz (slick) lastik var. Bu değişikliklerin bir sebebi de Glemseck 101 Festival,ndeki ‘StarrWars’ kalkış (drag) yarışlarına katılacak olmaları; normalde bu şekilde sürmek olacak iş değil 🙂